Bakan Soylu: Yeni yasa için çalışma başlattık
Bakan Soylu, AFAD Afet ve Acil Durum İl Müdürlüğünde
düzenlenen "İstanbul Afet Koordinasyon ve Değerlendirme
Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, 17 Ağustos 1999'da İstanbul, Yalova,
Gölcük, Karamürsel, Sakarya ve Kocaeli'nde etkili olan "Marmara
Depremi"nin, afetlere bakışta bir milat olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2002'de başlattığı ve
bugün de devam eden, Türkiye'nin afet öncesi, anı ve sonrası yapılması
gerekenler konusundaki stratejisi ve vizyonunun, çalışmalara yön verdiğini dile
getiren Soylu, şöyle konuştu:
"17 Ağustos 1999 nasıl bizim afetler ve deprem
konusunda aldığımız bir milatsa yine geçmiş dönemlerde yaşadığımız Van depremi
de bir devletin müdahale birimlerinin bir afette, depremde neler yapması lazım
geldiği konusundaki önemli bir milattır. Devlet yöneticilerinin, kurumlarımızın
atacağı adımların, ödevlerinin, vatandaşımızı yalnız bırakmamanın ve daha sonra
iyileştirme ve rehabilitasyon çalışmalarının nasıl yapılacağının, nasıl
zamanında yetiştirileceğinin temel bir örneğidir. Sürekli iyileştirerek
götürmek zorunda olduğumuz örnektir. Bu örnekleri ilgili kurumlar en iyi
noktaya taşımak görevindedir."
"Fay Yasası çıkması zaruretini hep beraber
değerlendirdik"
17 Ağustos Marmara Depremi'nin 21. yılında bu haftayı
depreme ve Afetlere Hazırlık Haftası olarak değerlendirdiklerini ifade eden
Soylu, şunları söyledi:
"Dün ilk kez Türkiye'de yeni bir platformu topladık. O da hem sivil toplum kuruluşlarından hem üniversitelerden hem meslek odaları ve meslek kuruluşlarından hem kamu kurum ve kuruluşlarının ilgili olanlarından oluşan Türkiye Afet Risk Azaltma Platformu'nu topladık. Orada da kendimize bir takım hedefler ortaya koyduk. Biliyorsunuz bundan bir ay önce de Danışma Kurulumuzu toplamıştık. Danışma Kurulunda da iki temeli ortaya koyduk, daha doğrusu gerekliliğini, tavsiyesini ortaya koyduk. Bunlardan bir tanesi Türkiye'de bir Fay Yasası çıkması zaruretini hep beraber değerlendirdik ve bu konuda bir çalışma ekibi oluşturduk. Türkiye Büyük Millet Meclisi ile beraber ona nasıl bir şey sunabiliriz, bizim neye ihtiyacımız var, Fay Yasası itibarıyla ne murad ediyoruz, ne ortaya koymaya çalışıyoruz, İl Afet Risk Azaltma Planlarıyla Fay Yasası'nı bütünleştirmenin nasıl bir önemi var, bunu bir şekilde ortaya koyacağız."
"Ev ödevimizi en iyi şekilde yapma sorumluluğunu
taşıyoruz"
Bakan Süleyman Soylu, afet öncesi, sırası ve afet sonrası
neler yapılabileceğine yönelik çalışmaların da "ev ödevleri" olduğunu
vurgulayarak, "Biz bu ev ödevimizi en iyi şekilde yapma sorumluluğunu
taşıyoruz." dedi.
Türkiye'nin sadece bir deprem coğrafyası olmadığını, sel,
çığ, heyelan ve hortumların da meydana geldiğini hatırlatan Soylu, bu
coğrafyada fiziki tedbirler kadar eğitim ve farkındalığın da önemli olduğunun
altını çizdi. Özellikle afet eğitiminin birincil hedefleri olduğunu kaydeden
Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İki konuda çok yaygın bir eğitim ortaya koymaya çalışacaktık
ama salgın bize müsade etmedi. Bunlardan bir tanesi uyuşturucuydu. Türkiye'de
uyuşturucu ve anneler konusunda iyi bir hazırlığımız vardı. Önümüzdeki günlerde
inşallah başlatmayı planlıyoruz. Geçen sene trafik konusunda çok başarılı bir
eğitim senesi geçirdik, onu devam ettireceğiz. Ama afet konusu bizim açımızdan
büyük bir önem taşımaktadır. Çünkü bu, hep birlikte sağlanabilecek bir
meseledir."
"İstanbul'daki uygulama örneklerini diğer iller için
baz kabul ediyoruz"
Bakan Soylu, afetler konusunda ulusal ölçekte 28, İstanbul
ölçeğinde 26 çalışma grubu bulunduğunu kaydetti. Sadece İstanbul'daki bu
grupların, geçen yıl depremin meydana geldiği 29 Eylül'den bu yana kendi
aralarında ve birbirleriyle 450'yi aşkın toplantı gerçekleştirdiğine değinen Soylu,
bu toplantıların amacının, koordinasyon ve eksiklerin belirlenmesi olduğunu
bildirdi.
İstanbul'da alınacak kararları bir "laboratuvar"
olarak gördüğünü dile getiren Soylu, buradaki iyi uygulama örneklerini
Türkiye'nin diğer illeri için "baz" kabul ettiklerini anlattı.
İletişimden toplanma ve barınma alanlarına kadar çalışma gruplarının ortaya
koyacağı örnek sürecin Türkiye'ye örnek olacağını anlatan Bakan Soylu, şöyle
konuştu:
"Türkiye Afet Müdahale Planı'nda şu ana kadar
İstanbul'da haberleşme ki ilk toplantımızda çok önemli kararlar aldık, çok da
iyi bir noktaya geldik. Pazartesi vatandaşımıza afetle ilgili attığımız ilk
mesajda buna da ehemmiyet verdik. Vatandaşımızdan bir ricada bulunduk. Bugünkü
ana meselelerden bir tanesi de bu. Birinci ricamız şuydu: 'Ne olursunuz o gün
cep telefonundaki hatlarınızı kullanmayın. İnternet tabanlı konuşun veya mesaj
atın.' Her gün deprem olacak diye bekliyoruz. Bu, benim için bir sorumluluktur.
Buna hazırlık yapmamız gerekir. Ne zaman olacağını biliyor muyuz? Hayır. Onun
için bizim sorumluluğumuz her an olabilecekmiş gibi hazır olmaktır. Bu konuda
Türkiye'de çok adımlar atıldı."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde
İstanbul'da 1300'ün üzerinde hastane, kaymakamlık, emniyet müdürlüğü, okul gibi
birçok kamu binası, köprüler, yollar ve viyadüklerin revize edildiğini belirten
Soylu, "2006 yılından itibaren bugünkü değerle 11 milyar liranın üzerinde
bir yatırım yapıldı." dedi.
İstanbul'da 2000 yılından önce yapılmış okul envanterinin
yüzde 92'sinin ya tamamen yıkıldığını ya da güçlendirildiğini aktaran Soylu,
"Bu Türkiye'nin attığı adımların hem akışının hem felsefesinin hem de bu
konuya verdiğimiz önemin temel bir göstergesidir. Bu bir Türkiye politikasıdır
ve Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bu Türkiye politikası tam anlamıyla
uygulanmaktadır." ifadelerini kullandı.
"Biz görevimizi yerine getirmekle sorumluyuz"
Soylu, ülkenin bir bakanı olarak bazı kurumların
kendileriyle bağdaşmayacak açıklamalarına da üzüldüğünü dile getirerek,
"Televizyonlara çıkaranlara da üzülüyorum. Bu bir sorumluluk. Burada
sadece biz değil ki bütün kurumlar, vatandaşımız, her birimiz sorumlu. Biz
görevimizi yerine getirmekle sorumluyuz. Başka türlü haberlerde yapabileceğiniz
yanlışın telafisi olabilir ama AFAD, deprem gibi meselelerde yanlış bir haberin
telafisi olamaz. Milletimizin kafasında bu konuda istifham bırakmak son derece
haksızlık oluşturur." dedi.
Çalışma grupları bittikten sonra, bölge bölge muhtarlarla da
toplantı yapacaklarını belirten Soylu, İnşaat Mühendisleri Odasından bir
kişinin yaptığı açıklamaları hatırlatarak, "Bir televizyon kanalımız
döndürüp döndürüp veriyor, 'Efendim, toplanma merkezleri olarak Türkiye'de 18
bin toplanma merkezi söylüyorlar. 18 bin toplanma merkezi var ama bunlar ayakta
durulabilecek yerler bile değil. İstanbul zaten hak getire. Bunların
yaşanabilecek yerler olması lazım.' diyor. 'Bunlar barınma merkezleri değil.'
diyor. Bu daha sorumsuz bir ifade." diye konuştu.
Bakan Soylu, afet konusunda haberleşme, sağlık, ulaşım alt
yapı, güvenlik ve trafik, enerji, tahliye yerleştirme ve planlama, yangın,
barınma, beslenme, hasar tespit, zarar tespit, enkaz kaldırma, defin, çalışma
grupları lojistiği, arama kurtarma, gıda, tarım ve hayvancılık, alt yapı,
ulaşım gibi birçok çalışma grubu olduğunun altını çizdi.
Deprem olduğunda vatandaşların özel araçlarını
kullanmalarının da "yapabilecekleri en kötü tercih" olacağını
vurgulayan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vatandaşlarımıza attığımız mesajların bir tanesinde bu
var, 'Özel arabalarınıza binip, trafiği tıkatırsanız ne ambulanslar ne arama
kurtarma ekiplerimiz ne de acil müdahale ekiplerimiz yerlerine ulaşabilirler.
İstanbul'u tamamen kilitleriz. Burada da güvenlik ve trafik ile ilgili
grubumuzla şimdi bu çalışmayı yapıyoruz. Yapılacak iş bellidir. O İnşaat
Mühendisleri Odasındaki kişinin şunu söylemesini arzu ederdim: 'Depremle karşı
karşıya kaldığınız zaman hemen toplanma alanlarına, size bildirilen, e-devlette
yayımlanan, mahalle muhtarınızın size bildirdiği, mahallenizde işaretli alana
gidiniz.' Sonrası bize ait. Biz oradan barınma alanlarına götüreceğiz."
diye konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, çadır veya konteyner
kentlerden oluşan "geçici" barınma alanları olduğunu, ayrıca okullar,
yurtlar ve spor salonlarının da barınma alanı olduğunu kaydetti.
"İdeolojik tartışmaları afet meselesinin üzerine
oturtmak insafla bağdaşamaz"
"İnşaat Mühendisleri Odasına bu işte belki de en az
yetkinliği olan birisi olarak benim ders vermem lazım veya kendi arkadaşları,
'Ya ayıp ediyorsun. Bu meseleyi de böyle anlatma.' demesi lazım." diyen
Soylu, şunları söyledi:
"Ne olursunuz odalarımızı ideolojinin bir parçası
haline getirmeyelim. Siyasal mücadelenizi verecekseniz, başka alanda veriniz,
biz ona da varız. Ama burası ideolojinin alanı değildir. Burası insan hayatı
kurtarma ve idame ettirmek için gayret sarf etmenin alanıdır. Size de
ihtiyacımız var. Milletimizin kafasını bulandırmayınız, yanlış
yönlendirmeyiniz. Derdim olduğu için söylüyorum. Burada böyle bir hakkı yok
kimsenin. Eksikliğimiz olabilir mi? Muhakkak vardır. Şu anda da onlarca
eksikliğimiz vardır. Eksikliğimizi kamuoyunda alenen söylemeniz bile başımızın
üstünedir. Biz bunu eleştiri olarak kabul eder, düzeltmeye çalışırız. Ama
kamuoyunu yanlış bilgilendirmek hele bu tip bir konuda son derece yanlış. Şunu
söyleyebilirsiniz; 'İstanbul'un, Türkiye'nin kapasitesine göre toplanma
alanlarında şu kadar sayınız eksiktir veya fazladır. Teknik olarak barınma
alanlarında şunu eksik yapıyorsunuz.' Bunları değerlendiririz ama ne olursunuz
ideolojik tartışmaları, afet meselesinin üzerine oturtmak insafla vicdanla bağdaşamaz."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun konuşmasının ardından
basına kapalı devam eden toplantıda, AFAD İl Müdürü Gökhan Yılmaz genel durum
değerlendirmesi, İl Emniyet Müdür Yardımcısı Zafer Baybaba ise Güvenlik ve
Trafik Çalışma Grubu'nun trafik sunumunu yapacak.
Toplantıya, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı,
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve AFAD Başkanı Mehmet Güllüoğlu da katıldı.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.