Dolar (USD)
34.31
Euro (EUR)
36.04
Gram Altın
2996.49
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Bakan Soylu: Fitneye müsaade etmeyeceğiz!

Suriyelilerin Türkiye''den sınır dışı edildiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirten Bakan Soylu, “İftira furyası sadece göç politikamızı hedef almıyor. Özellikle sınırlarımızın ötesinde yürüttüğümüz terör operasyonlarını hedef alıyor” dedi.
Bakan Soylu: Fitneye müsaade etmeyeceğiz!
03 Ağustos 2019 00:01:00
Suriyelilerin Türkiye''den sınır dışı edildiği yönündeki iddiaların gerçeği yansıtmadığını belirten Bakan Soylu, “İftira furyası sadece göç politikamızı hedef almıyor. Özellikle sınırlarımızın ötesinde yürüttüğümüz terör operasyonlarını hedef alıyor” dedi.

Bayram ZİLAN/ANKARA

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, “Türkiye’de Göç Yönetimi” konulu basın toplantısında medya kuruluşlarının Ankara temsilcileri ile bir araya geldi. Göçün 21. yüzyılın bir gerçeği olduğuna dikkat çeken Bakan Soylu, Uluslar arası Göç Örgütü’nün 2003 yılındaki gelecek projeksiyonunda 2050 yılı için tahmin ettiği göçmen rakamının 230 milyon olduğunu dile getirdi. Bu rakamın 2013 yılında geçildiğini aktaran Soylu, “Dünyada zorla yerlerinden edilmiş insan sayısı 2000 yılında 21,1 milyondu. Şu anda 70,8 milyon olarak hesaplanıyor. Bu göçün ana sebebi, oluşturulan terör ve şiddet ortamıdır. Ekonomi bir sebeptir ama dünyayı şoke eden hızlı ve kitlesel hareketin ana sebebi değildir” dedi.

Göçmen sayısı, 5,7 milyon

Türkiye’de geçici koruma statüsünde 3 milyon 639 bin 284 Suriyeli olduğunu aktaran Bakan Soylu, “Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinde aldığı toplam göçmen sayısı, verdiğim Suriyeli rakamı dâhil 5,7 milyon kişidir. Daha önce yaşamadığımız bir şeyi yaşıyoruz. Türkiye sınırına birdenbire yüz binlerce insan sadece daha çok para kazanmak için koşmadı. Bu insanlar ölümden kaçtı. Türkiye’nin ve dünyanın bugün maruz kaldığı kitlesel göç hareketi ve düzensiz göç probleminin belirleyicisi ekonomi değil, oluşturulan terör ve şiddet ortamıdır. Eğer biz bu göçü ekonomik beklentilere bağlarsak o zaman vicdanımızla davranma yetimizi kaybederiz” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun gazetecilerle bir araya geldiği toplantıya, Ankara temsilcimiz Bayram Zilan da katıldı.

Vicdana ve hukuka uygun davrandık

“Türkiye, coğrafi konumu itibarıyla göç dalgasının vurduğu ilk sahil gibi” diyen Soylu, “Biz bu insanlara kaya olmak istemedik. Çarpıp geri dönsünler tercihini kullanmadık. O coğrafyayla sıkı bağlarımız var. Yüzyıllarca iç içe yaşamışsınız, misak-ı milli sınırları dâhilinde yerlerden bahsediyorsunuz; ticaret yapmışsınız, sosyal ilişkiler kurmuşsunuz, sonuçta orada bir yangın çıktığında “ben kapımı kapatıyorum” diyemezsiniz. Biz hem vicdana, hem uluslararası hukuka uygun davrandık. Bir politika dâhilinde bu işi yönetmeye çalıştık”

Türkiye, hiçbir işi gelişigüzel yapmamıştır

Suriyelilerin 2011 yılında açık kapı politikasıyla kabul edildiğini hatırlatan Soylu, 2014 yılında geçici koruma statüsü verildiğini hatırlattı. İlk etapta barınma ihtiyaçlarının karşılandığını dile getiren Soylu, ardından sosyal yaşama uyumunun planlandığını ve gerekli yasal mevzuat adımlarının atıldığını söyledi. Bu süreçte uyum politikalarının uygulandığının bilgisini veren Soylu, “İlk anda gelen kişilerin çalışma ve sosyal hayata uyumu ile ilgili bazı düzenlemeler yaptık. Ancak daha sonra 2013 yılı nisan ayında “yabancılar ve uluslararası koruma kanunu”’nu çıkartarak meseleyi daha sağlam bir hukuki zemine taşıdık. Bu arada aynı kanunla göç idaresi genel müdürlüğünü de kurduk. Türkiye bu meselede hiçbir işi gelişigüzel yapmadı.”

Suriyeliler kayıt altında

İçişleri Bakanlığı bünyesindeki Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün çok önemli bir operasyonu yürüttüğünü ve bu kapsamda “Göç Kurulu” oluşturulduğunu anlatan Bakan Soylu, şöyle konuştu: “Göç Kurulu, bir göç strateji belgesi ve eylem planı hazırladı. Bu kapsamda Suriyelilerle ilgili atılan ilk adım kayıt altına alınmalarıdır. Ülkemizdeki tüm Suriyelilerin biyometrik bilgileri mevcuttur ve bu bilgiler güvenlik birimlerimizle paylaşılmaktadır. Hatta 2017 yılı başından itibaren, Suriyelilerin verilerinin güncellenmesi projesi başlatılmış ve iki yıllık çalışma sonucunda tüm veriler yeniden güncellenmiştir. 2015 yılında 1700 olan geri gönderme merkezi kapasitemiz şu anda 16 bindir. Yılsonunda yaklaşık 20 bin olacaktır. 8 ilimizde bulunan barınma merkezlerimizin sayısı da şu an itibarıyla 11’dir. Buralarda hâlihazırda barınan insan sayısı 87 bin 464, bu yerlerin toplam kapasiteleri ise 165 bin 609 kişidir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, bu alanda bugüne kadar başladığı 47 projeyi tamamlamıştır. Devam eden 20 adet proje daha bulunmaktadır”

Terörist değil, insan muamelesi yapıyoruz

Türkiye’nin çok küresel, karmaşık ve büyük bir meseleyi yönettiğini dile getiren Soylu, 2011 yılından itibaren izlenen politika, strateji ve ilkelerde herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını belirtti. Düzensiz göçle ilgili de ciddi bir mücadelenin söz konusu olduğunu kaydeden Soylu, “Biz yakaladığımız bir kaçak göçmene, batıda olduğu gibi suçlu veya terörist muamelesi yapmıyoruz. Onlara “ölümden kurtardığımız insan muamelesi yapıyoruz”. Uluslararası Göç Örgütü verilerine göre 2016’da Kuzey Afrika- İtalya güzergâhını kullanarak Avrupa’ya geçen insan sayısı 181 bin 436; Türkiye Yunanistan güzergâhını kullanarak geçiş yapan insan sayısı 173 bin 561 kişidir. Ancak Kuzey Afrika-İtalya hattında hayatını kaybeden insan sayısı 4.576; Türkiye Yunanistan hattında hayatını kaybeden insan sayısı ise 434 kişidir. Düzensiz göçte 2017 yılında 175 bin 752 düzensiz göçmen yakaladık, 2018’de bu sayı 268 bin kişi oldu ve bu yıl, 29 Temmuz itibarıyla 177 bin 654 rakamındayız. 2017 yılının tamamında yakaladığımız sayıyı şimdiden geçmiş durumdayız. Yani küresel anlamda da maruz kaldığımız baskı azalmıyor.”

İftira furyasıyla karşı karşıyayız

Son aylarda, göç konusunda ciddi bir bilgi kirliliği ve iftira furyasıyla karşı karşıya olduklarını vurgulayan Bakan Soylu, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Suriyelilerin devletten maaş aldığı, hastanelerde öncelikli bakıldığı, Suriyeli öğrencilere devletten 1200 TL burs verildiği, TOKİ’den bedava ev verildiği, üniversitelere sınavsız kabul edildikleri, araçlarında MTV’den muaf oldukları, Suriyelilerin devlet memurluğuna alındığı, özellikle seçim dönemlerinde Suriyelilerin gelişigüzel vatandaş yapıldığı gibi pek çok asılsız iddia ile karşı karşıya kalıyoruz. Hatta Konya’da bir Suriyeli kişiye ait bedelsiz bir su faturası sosyal medyada geziyordu. İşin aslı sonradan ortaya çıktı. Faturanın altında “kullanım miktarı düşük olduğundan su kullanımının faturalandırılmadığı” ibaresi olduğu anlaşıldı. Kullanım miktarı az olunca herkese yapılan bir uygulama.”

Terör operasyonlarımız hedef alınıyor

Suriyeli mültecilerin geri gönderilmesine ilişkin de bir karalama kampanyası yapıldığına dikkat çeken Soylu, “Türkiye’nin bu konuda bir strateji değişikliği olduğu ve insanları ölüme geri gönderdiği tezi üzerinden haberler çıkıyor. Türkiye bir istikrar mücadelesi veriyor, terörle mücadele veriyor ve başarılı oluyor. Bunun karşısında dünyada da istikrarsızlığa sebep olduğu bilinen göç konusu üzerinden sarsılmaya çalışılıyor. Fitneye, insanların birbirine düşmesine müsait olan bir konu ve burası kolaylıkla istismar ediliyor. Bu son dönemdeki yalan ve iftira politikası sadece göç politikamızı hedef almıyor. Özellikle sınırlarımızın ötesinde yürüttüğümüz terör operasyonlarını hedef alıyor. Garip bir şekilde dün Suriyelileri almamızı eleştirenler, bugün geri göndermiyor olmamıza rağmen bu alanda bir algı oluşturmaya çalışıyor. Bizim bu noktadaki çizgimiz ve duruşumuz nettir”

Vatandaşlarımızı bilgilendireceğiz

Türkiye’nin göç yönetimi politikasının ana eksenini, ensar ve muhacır anlayışının oluşturduğunu kaydeden Bakan Soylu, “Bizim buradan herhangi bir şekilde sarfınazar etmemiz söz konusu değildir. Önümüzdeki süreçteki politikamızda tek değişiklik, vatandaşlarımıza, kamuoyuna daha fazla bilgilendirme yapmak olacaktır. İstanbul özelinde de yaptığımız, kimseyi geldiği ülkeye göndermek değildir. Sadece İstanbul’da bir yığılmanın önüne geçebilmek için, göçmenlerin, kayıt oldukları şehirlerde ikametini temin etmeye çalışmaktır. Önümüzdeki süreçte, iftira ve yalanlara fırsat bırakmamayı hedefliyoruz. Çünkü bu alanda iftira üretmek tehlikelidir. Bir sokak eylemi çıkması, bir linç girişimi olması, bizim korkulu rüyamızdır. Toplumları birbirine düşürmek kimseye bir şey kazandırmaz ve günlük siyasi pozisyonlar için alınabilecek bir risk değildir” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin