Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.54
Gram Altın
2970.82
BIST 100
9916.22
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

BAE Suudi Arabistan'ın kırmızı çizgisine meydan okuyor

BAE-Suudi Arabistan cephesindeki restleşmelerle iyice görünür hale geldi. OPEC+ toplantısında BAE'nin üretim kotasında kendi lehine radikal bir değişim talep ederek OPEC'teki liderliğini "kırmızı çizgisi" olarak gören Riyad'a meydan okuması, Suudileri hayli kızdırmışa benziyor.
BAE Suudi Arabistan'ın kırmızı çizgisine meydan okuyor
07 Temmuz 2021 12:30:02
BAE-Suudi Arabistan cephesindeki restleşmelerle iyice görünür hale geldi. OPEC+ toplantısında BAE'nin üretim kotasında kendi lehine radikal bir değişim talep ederek OPEC'teki liderliğini "kırmızı çizgisi" olarak gören Riyad'a meydan okuması, Suudileri hayli kızdırmışa benziyor.

Son dönemde, Arap Baharı süreci ile kurulan en önemli bölgesel ittifak olarak tanımlanan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)-Suudi Arabistan ittifakının örtülü ihtilaflarının gün yüzüne çıktığı çok sayıda gelişmeye şahit olduk. Aslında altı yılı aşkın bir süredir devam eden Yemen savaşı iki ülke ittifakının zayıflığını ortaya koyan bir laboratuvar işlevi gördü. BAE, müttefikinin güvenlik endişelerini hiçe sayarak Yemen’de kendi ajandasını takip etmeye başladığında ve Suudileri savaşın en yoğun yaşandığı alanlarda yalnız bıraktığında ittifak zaten önemli bir yara almıştı. Daha sonra BAE’nin tek taraflı olarak İsrail ile girmiş olduğu angajman ortaya çıktı. Son olarak bu yılın Şubat ayında Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın, BAE’nin küresel şirketlerin bölgesel merkezi olma statüsünü sonlandıracak olan “Program HQ” isminde bir politikayı uygulamaya başlaması iki ülke ittifakındaki çatlağı derinleştirdi.

İçinde bulunduğumuz Temmuz ayı ise BAE ve Suudi Arabistan arasındaki çıkar çatışmasının ayyuka çıktığı bir dönem oldu.

Suudilerin kırmızı çizgisi: Petrol

BAE ile Suudi Arabistan arasındaki en sert rekabet hiç şüphesiz enerji piyasalarına hakim olma mücadelesinden ortaya çıktı. Son OPEC+ toplantısında BAE’nin üretim kotasında kendi lehine radikal bir değişim talep ederek diğer petrol üreten OPEC üyelerine “kötü örnek” olması Suudileri hayli kızdırmışa benziyor. Bilindiği üzere Suudi Arabistan OPEC’in lider ülkesi ve buradaki liderliğine meydan okunması Suudilerin kırmızı çizgisidir. Tıpkı bugün olduğu gibi geçmişte de Suudilerin OPEC’teki liderliğine meydan okuyan aktörler Riyad tarafından sert şekilde cezalandırıldılar. Geçtiğimiz yıl Mart ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Muhammed bin Selman’ın karşılıklı restleşmesi de petrol piyasalarındaki liderlik konusuyla yakından ilgili. Neticede Trump yönetiminin de baskısıyla Muhammed bin Selman, Rusya’nın enerji piyasasındaki gücünü zoraki tanıdı ve OPEC toplantılarına Rusya’nın da katılmasını kabul etti. Bölge yakın tarihinde iki iddialı aktör (İran Şahı Rıza Pehlevi ve Saddam Hüseyin) Suudilerin OPEC’teki liderliklerine meydan okudular ve her iki lider de Suudilerden çok sert bir karşılık gördüler.

İran ve OPEC

İran, Körfez bölgesindeki nüfuzunu genişletme arzularının bir sonucu olarak 1977 yılındaki OPEC toplantısı sırasında petrol fiyatlarında yüzde 15’lik bir artış talep etmiş fakat Suudiler petrol fiyatlarındaki bir artışın üretici ülkelerin lehine olmayacağı gerekçesiyle artış önerisini reddetmişti. Şah fiyat artışı konusunda ısrarından vazgeçmemiş ve nihayet tüm OPEC üyelerini fiyat artışı konusunda ikna etmeyi başarmıştı. Suudiler, İran’ın OPEC’teki etkinliğinden son derece rahatsız oldu ve bu duruma çok sert bir tepki verdi. İran’ın sunduğu fiyat rejimini tanımadı ve geçersiz kılmak için piyasaya kendi kotasının çok üzerinde petrol pompaladı, hatta müşterilerine cari fiyatlar üzerinden indirimler yapacağını açıkladı. Suudilerin bu hamlesi İran’a milyar dolarlar kaybettirdi ve ülke ekonomisini ayakta tutabilmek için yabancı kreditörlerle görüşmeye ve cari harcamalarında radikal tasarruf önlemleri almaya mecbur kaldı. Ülkenin içine girdiği bu ekonomik darboğaz 1979 yılındaki devrime giden süreci başlatan etkenlerden biri olmuştur. Petrol fiyatlarındaki küçük bir düşüşün sonuçları Suudiler açısından önemsizken İran ekonomisi için yıkıcı bir etkiye yol açtı.

Saddam'ın petrol hedefi

Benzer şekilde Saddam da 1990 yılında, İran-Irak savaşının yaralarını sarmak için petrol gelirlerine şiddetle ihtiyaç duymuş, 12 dolar olan petrolün fiyatının 18 dolara çıkarılması için başta Kuveyt ve BAE olmak üzere OPEC üyelerine baskı yapmıştı. Saddam’ın Kuveyt’i işgali ederek Kuveyt petrollerine hükmetmesini Suudiler, OPEC’teki kendi liderliklerine meydan okuma olarak algıladılar. Eğer bu işgal tanınsaydı Saddam küresel petrol rezervinin beşte birine tek başına hükmediyor olacaktı. Bu yüzden Suudiler Saddam’ı devirmek için oluşturulan koalisyona güçlü bir destek vermekten çekinmediler. Hâlbuki 1980-88 yıllarında devam eden İran-Irak savaşı sürecinde Saddam’ın en büyük destekçilerinden biri Suudi Arabistan olmuştu.

BAE önemli rakip oldu

Suudi rejimine yakından bakıldığında, rejimin iki önemli sacayağı üzerinde istikrar bulduğu görülebilir: İslam (Vehhabizm-ideoloji) ve petrol (ekonomi-rant). Dolayısıyla rejim ideolojik ve ekonomik tehditler konusunda son derece hassas. BAE, son dönemde takip ettiği politikalarla, rejimin en önemli sacayaklarından biri olan ekonomi alanında Suudilerin en önemli rakibi haline geldi. Bu yüzden bugün, Arap Baharı sürecinde otoriter rejimlerin yeniden istikrar bulması için oluşturulan BAE-Suudi eksenini var eden şartların çok uzağındayız. Bu yaşananlar iki ülke arasında belli bir uzlaşı ile de sonuçlanabilir. Fakat şurası kesin ki; BAE ile Suudi Arabistan’ın ekonomi, güvenlik ve enerji gibi alanlardaki çıkarları içinde bulunduğumuz dönemde artık büyük oranda örtüşmüyor.

Dr. Necmettin Acar Mardin / Artuklu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümü başkanı

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin