Azizan-Evliyalar
Buhara, Orta Asya'nın en eski yerleşim bölgelerinden olan ve günümüzde Özbekistan sınırları içinde bulunan tarihî şehir. Arkeolojik bulgular şehrin tarihinin en az 2500 yıl civarında olduğunu göstermiştir.
İLK kez tasavvuf ağırlıklı bir roman okudum. Çok da hoşuma gitti. Ayşe Rahşan Gürel’in AZİZAN isimli romanı ERKAM YAYINLARI içinde kitapçılarda yerini alalı hayli zaman oldu aslında.
Kaynakçasıyla birlikte 415 sayfalık eser Buhara’dan Anadolu’ya Azizan’ı (evliyaları) anlatıyor.
Azizan, Osmanlıca Azizler demek aslında. Istilahta ise Veli, evliya, ermiş. Allah’ın izzetli kıldığı mü’min kul, çok sevilen, manevi kudret ve kuvvet sahibi, saygıdeğer gibi geniş bir anlamı da var.
***
Roman, Nedred Baycar isimli bir ilahiyat akademisyeninin yıllardır aradığı kitabı bulma çabasıyla başlıyor. Tasavvuf kokan bir gülün hayat hikâyesini okuyorsunuz adeta… Yıllardır aranıp da bir türlü bulunamayan yazma esere ulaşmanın hazzı ve ardından Türklerin kadim yurtlarından Anadolu’ya doğru esen tarikat rüzgârı… O rüzgâr ki, Türkleri İslâm’ın bayraktarlığına götüren seher yeli…
Mevlana’ya uzanan ZİNCİR
Hâce Ali Ramatani’den Mevlana’ya uzanan tasavvuf zincirindeki halkaların hayat hikâyesini öyle güzel anlatmış ki yazar, tarif edemiyorum. Türkçe’yi, Osmanlıca’yı ve tasavvuf dilini bu kadar güzel harmanlayan bir romanı ilk kez okumanın hazzını duydum.
Şeyhlerin, dervişlerin, alimlerin de bir sosyal hayatı olduğunu, onların da sevdiğini sevildiğini, aile kurma sevdası taşıdığını okumak ne güzel…
Kitabın geçiş bölümlerinde edebiyat dünyamızın bayrak isimlerin özlü sözlerine yer verilmesi, sayfalar arasında size kısa bir soluk aldırıyor. Zira bu tasavvufî romanı okurken, koşuyorsunuz adeta. Nereye mi? Tabii ki Sırat-ı Müstakim’e… Alın, okuyun, hak vereceksiniz.
*****
Çok ŞEFFAF’sın King!
Gerilim romanlarının ünlü ismi Stephen King, bu kez bizleri küçük bir kasabaya götürüyor. Ama ne kasaba! Delirenler, birbirlerini öldürenler ve sağ kurtulan iki kız çocuk!
Stephen King’in Şeffaf isimli romanı “The Tommyknockers” adıyla sinemaya uyarlanmıştı.
STEPHEN King’in 822 sayfalık son romanı ŞEFFAF’ı okurken zihnen yoruldum. Zira, ünlü gerilim ustası bu kez çok fazla hem de gereğinden çok fazla ayrıntılara girmiş… ALTIN KİTAPLAR’dan çıkan bu hayli cüsseli kitabı okurken, “acaba benim etrafımda da uzaylı var mı?” diye düşünmeden edemiyor insan.
Kadın Yazar Roberta (Bobbi) Anderson merkezli roman, yıllar evvel Haven kasabasına düşen bir uzay gemisinin bulunmasını ve sonrasındaki gelişmeleri aktarıyor.
Ayağa takılan gemi!
Bobbi, yeni kitabına hazırlık yapmak için insanlardan uzak bir kasabayı tercih etmiştir. Haven isimli bu yerde bir gün köpeği ile ormanda gezerken, ayağına takılan bir ŞEY’in etkisiyle düşer… O şeyin ne olduğunu merak eder… Küçük bir metal parçası gibidir. Yerden çıkarmaya çalışır ama çıkaramaz. Rüyasında o şeyi unutması söylense de merakını yenemez kazdıkça kazar ve ortaya inanılmaz bir şey çıkar… Devasa bir metal yığını…
Değişiklikler başlar!
Bobbi, bunun bir uzay gemisi olduğunu anlamakta gecikmez. Zamanla kendi vücudunda farklı değişimler olmaya başladığını görür…
Değişiklikler sadece kendisinde değildir… Tüm kasaba halkında farklılaşmalar görülür. Birbirini öldürünler, doğa üstü olaylar ve ilginç kazalar, yürüyen ve öldüren makinalar… Günler ilerledikçe Bobbi, o metal şeyin etkisi altında daha fazla kalır…
Gardener işi bitirir!
Dostu Gardener’dan yardım ister. Bobbi ve Gardener uzay mekiğinin içine girer. Ve mekik ikisini de etkisi altına almıştır. Gardener onu kurtarmaya çalışır ve sonunda başarır. Bu arada Haven kasabasında yaşayanların çoğunun uzaylı olması kuvvetle muhtemeldir. Gardener, nasıl oluyorsa oluyor, uzay mekiğini çalıştırıyor, topraktan çıkarıyor, havalanıyor ve uzayda bir yerlere gidiyor.
Kasabada ise iki küçük çocuk, tedavi gördükleri hastaneden 300 ışık yılı uzağa ışınlanıyor…
Stephen King sevenler için ŞEFFAF da kaçırılmayacak bir kitap… Ama dedim ya 822 sayfa… Oku oku bitmiyor… Daha kısa yazamaz mıydın be usta!
****
Arkadaşlık varken Fellowship nedir ya!
Bu yıl beşincisi düzenlenecek “İstanbul Profesyonel Yayıncılar Buluşması” tanıtımı geçtiğimiz günlerde Frankfurt Kitap Fuarı'nda yapıldı. Ne var ki, Mart ayında yapılacak bu buluşmanın adının “İstanbul Fellowship” olarak belirlenmesi beni derinden yaraladı. “İstanbul Arkadaşlığı” veya “İstanbul Dostluk Günleri” demek varken, “İstanbul Fellowship” demek nedir Allah Aşkına.
Türkiye Basım Yayın Meslek Birliği Başkanı Mustafa Doğru, “İstanbul Fellowship” Koordinasyon Kurulu Başkanı Muhammed Ağırakça ve hele hele Basın Yayın Birliği Başkanı Emrah Kısakürek, buna nasıl göz yumar anlam verebilmiş değilim. Türkiye’de bir gazetenin Üstad adına düzenlediği etkinliğe tepki gösteren Kısakürek ailesi, “Fellowship”e neden tepki göstermedi ki!
Bence bu etkinliğin adı “İstanbul Dostluk Günleri” olmalı. 3-4-5 Mart tarihlerinde beşinci kez düzenlenecek etkinlik için başvurular 31 Ekim’de sona erecek. Tüm dünyadan yayınevi yöneticilerinin bir araya geleceği “fellowship”in, “arkadaşlık” veya “dostluk”a dönüşmesi temennisiyle, hatırlatmamı buradan yaparak, Türkçe sevdalısı biri olarak görevimi yaptığımı düşünüyorum.
*****
Ezanı Anlamak
Diyanet İşleri Başkanlığı, toplumu din konusunda aydınlatma görevini hakkıyla yerine getirmeye devam ediyor. Diyanet İşleri’nin bu meyanda ilk yayınladığı kitap 1924 yılında Ahmed Hamdi Akseki’nin “Ahlak Dersleri” adlı eseriydi. Yıllar yıllar kovaladı ve Diyanet binlerce eser yayınladı Müslümanlar faydalansın diye. İşte bunlardan birisi de Doç. Dr. Ömer Özpınar’ın emek verdiği EZANI ANLAMAK isimli küçük kitap. 134 sayfalık kitapta, Müslümanları namaza çağıran Ezan’ın serencamını okuyacaksınız.
Abdullah bin Zeyd’in rüyasında gördüğü, Peygamberimizin onayladığı daha sonra Bilali Habeş’e öğretilen ezan, ilk kez Medine’de, hicretten 17 ay kadar sonra bir sabah namazında okundu. Bundan kısa süre önce kıblesi Mescid-i Aksa’dan Mekke’ye döndürülen Müslümanlar, ilk ezanı duyduklarında büyük bir huzura kavuştular. Hülasa, Ezan’la ilgili ne bilmek istiyorsanız bu kitapta bulmanız mümkün.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.