Ayasofya’da secde etmeliyiz
HABER: ÖZLEM DOĞAN
Türkiye Danıştay’ın Ayasofya hakkında vereceği karar için gün sayıyor. 2 Temmuz, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılıp açılmayacağı konusunda tarihi bir dönüm noktası olacak. Diktatör CHP, Yunanlılara şirin gözükmek için Fatih’in emaneti, fethin sembolü Ayasofya’yı 1935’te müzeye çevirmişti. Müslüman Türk milletinin yıllardır ibadete açılmasını beklediği Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesi konusunda atılan adımları Tarihçi-Yazar Mustafa Armağan ve Tarihçi-Yazar Yavuz Bahadıroğlu Milat’a değerlendirdi.
Ayasofya’yı açacak özgüvenimiz var
Ayasofya’nın hukuken ve tarihen bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ait olduğunu ifade eden Mustafa Armağan, “Fatih, İstanbul’un fethiyle birlikte bir vakıf kurarak Ayasofya’yı bize cami olarak hediye etti. Türkiye’nin dünyada etkinliği ne olursa olsun Ayasofya’yı cami yapmaktan başka bir şansı yok. Türkiye Ayasofya’yı açacak özgüven noktasına geldi. Bu da içinden geçtiğimiz son 10 yıllık süreçte hem içeride hem de dışarıda vesayet zincirlerinden kurtulduğumuz bir dönemde gerçekleşiyor” dedi.
Başarılarımız bizi cesaretlendiriyor
Türkiye’nin imza attığı başarıların hükümeti Ayasofya’yı açma noktasında cesaretlendirdiğine dikkat çeken Armağan, “Eski Türkiye’nin üzerindeki baskı ve içine kapanık görüntüsü özgüvenimizi azaltıyordu. Şimdi devletin başındaki yöneticiler belli bir noktaya geldikten sonra Ayasofya’yı açabileceğine karar verdi. Ayasofya’yı açma iradesi dolaylı olarak bizim dünyadaki etkimizi ve tabi ki bize olan bir takım tepkileri de tetikleyecektir” şeklinde konuştu.
Fatih’in bedduasından kurtulmalıyız
Osmanlı Devleti’nin kuruluş gayelerinden birinin de İstanbul’u fethetmek olduğunu vurgulayan Yavuz Bahadıroğlu, “Padişahlar Peygamberimizin vasiyeti gereği bütün adımlarını Konstantiniyye’yi fethetmek yönünde atıyordu. İstanbul’un ruhu ve yüreği Ayasofya’dır. Ayasofya’sız İstanbul, İstanbul’suz Ayasofya olmaz, ikisi bir bütündür. Birini fethedip diğerini terk ederseniz fetih tamamlanmamış olur. Fatih Sultan Mehmet’in, hocalarının ve fetih ordusunun alnının secdeye gittiği yere torunları olarak ayakkabı ile basıyoruz. Bu facianın önüne geçip Fatih’in bedduasından kurtulmamız şart” ifadelerini kullandı.
Ayasofya’da alnımız secdeye gitmeli
Başta Sultanahmet Camii olmak üzere büyük camilerde ibadet ederken bile turistlerin gezmeye devam ettiğini kaydeden Bahadıroğlu sözlerini şöyle noktaladı: “Ayasofya’da ibadet ederken turistlerin gezmesine hiçbir mani yok. Ayasofya bizim camimiz ve bizim hükümranlığımız altında. Bu yüzden camiye dönüştürülmesi başka hiçbir milleti ilgilendirmez. Ayasofya Fatih’in tapulu malıdır. Artık Ayasofya’ya ayakkabı ile basmak yerine alnımızın secdeye gitmesi lazım.”
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.