Dolar (USD)
34.43
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2837.46
BIST 100
9389.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Askerliğe Hazırlık Dersi!

Askerlikle ilgili kavramların genç zihinlere nakşedilmesinde, Kemalizm'in üretildiği model kitaplardan biri olan Vatandaş İçin Medeni Bilgiler kitabının bir parçası olan ve 1931'de 'Afet' imzasıyla yayımlanan Askerlik Vazifesi adlı broşürün büyük rolü olmuştu
Askerliğe Hazırlık Dersi!
07 Ekim 2014 11:39:00
Askerlikle ilgili kavramların genç zihinlere nakşedilmesinde, Kemalizm'in üretildiği model kitaplardan biri olan Vatandaş İçin Medeni Bilgiler kitabının bir parçası olan ve 1931'de 'Afet' imzasıyla yayımlanan Askerlik Vazifesi adlı broşürün büyük rolü olmuştu

1924 tarihli ilk mektepler müfredat programında "Askerlik Dersi"nin 4. sınıftan itibaren verilmeye başlandığını görmekteyiz. Bu programa göre ilkokul 4.sınıftan itibaren çocuğa silah eğitimi verilecektir. 1926 yılından itibaren askerlik dersi bazı ilkokullarda zorunlu ders olarak konulmuş, 1927 yılında da bu kapsama ortaokullar dahil edilmiştir

Cumhuriyetin ilk yıllarında öğrencileri askerliğe hazırlamak için beden eğitimi derslerinde atış talimi yaptırıldığını görmekteyiz. "1924 yılı ilkokul programında beden eğitimi dersleri, silahla atış yapmayı da içeren bir çeşit askerliğe hazırlık dersi gibiydi. Kazım Karabekir Paşa, Şubat 1925'te Maarif Vekaleti bütçesi görüşülürken, 'artık milleti müselleha devrinin geldiğini kabul etmek gerekir' dedikten sonra beden eğitimi derslerinin daha ciddiyetle işlenmesini, silahla başarılı atış talimleri yapılmasına önem verilmesini istemişti. Nitekim 1926'dan itibaren tüm okullarda kız ve erkek öğrencilere askerlik dersi verilmeye başlamıştı. 1938 tarihli 'Beden Terbiyesi Kanunu' ile bu iş daha da ileri götürülecek, 12 ile 45 yaş arasındaki her erkekle 12-30 yaş arasındaki her kız askeru00ee nitelik taşıyan beden eğitimine tabi tutulacaklardı."(1)

"Askerlikle ilgili kavramların genç zihinlere nakşedilmesinde, Kemalizm'in üretildiği model kitaplardan biri olan Vatandaş İçin Medeni Bilgiler kitabının bir parçası olan ve 1931'de 'Afet' imzasıyla yayımlanan Askerlik Vazifesi adlı broşürün büyük rolü olmuştu. 1939'a kadar, daima emekli ya da muvazzaf subaylar tarafından verilecek olan millu00ee güvenlik derslerinde okutulan kitabın yazarı henüz 24 yaşındaki Afet (İnan) Hanım gibi görünüyordu ama kitabın asıl yazarının dönemin diğer önemli doktrinizasyon kitaplarında olduğu gibi, Mustafa Kemal olduğu anlaşılıyordu. Nitekim kitapla ilgili olarak İnönü'ye yazdığı mektupta 'yazılırken ve yazıldıktan sonra bizzat alakadar oldum' demişti. Başvekil İsmet Bey ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa'nın onayıyla kamuoyuna takdim edilen kitap, Goltz Paşa'nın tüm ülkeyi bir ordugah olarak gören, ordunun millete değil, milletin orduya hizmet etmesini esas alan 'ordu-millet' doktrini esasına göre hazırlanmıştı."(2)

1924 tarihli ilk mektepler müfredat programında da belirtildiği üzere "Askerlik Dersi"nin 4. sınıftan itibaren verilmeye başlandığını görmekteyiz. "Bu programa göre ilkokul 4.sınıftan itibaren çocuğa silah eğitimi verilecektir. 1926 yılından itibaren askerlik dersi bazı ilkokullarda zorunlu ders olarak konulmuş, 1927 yılında da bu kapsama ortaokullar dahil edilmiştir."

Öğretmenlerinin muvazzaf subay, bunların olmadığı durumlarda emekli ve müstafi subay olduğu, bunların da ilgili garnizon komutanı tarafından atandığı, ders programının, bu dersin hangi sınıflarda okutulacağının ve nasıl işleneceğinin, haftada kaç saat okutulacağına varana kadar Genelkurmay Başkanlığı'nca tespit edildiği bu dersin kitabını yine Genelkurmay Başkanlığı'nda özel bir komisyon hazırlamaktaydı.. AK Parti Hükümeti döneminde kaldırılan bu kitabın içeriği hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum. Millu00ee Eğitim Bakanlığı tarafından 03.03.2010 tarihinde Bediralp Matbaacılık'a İstanbul'da bastırılan bu kitap aynı zamanda güncel siyasetinde yapıldığı bir ders kitabı konumundaydı.

Örneğin 18. sayfasında "Millu00ee Hedeflerin Nitelikleri" başlığı altında bu nitelikler sıralanırken 2. maddede "Sadece bir siyasu00ee gruba, doktrine, ideolojik veya oligarşik sınıfa ait olmamalıdır" deniliyor. Bu ifade teoride doğru ama Türkiye gerçeğini yansıtmıyor. Devletin resmi ideolojisi ile bu ifade çelişiyor. Vatandaşının kıyafetini bile belirleme yetkisini kendinde gören bir anlayışın bu ifade ile çeliştiği ortada değil mi?

AK Parti iktidarıyla özgüvenini yakalayan Türk halkı, kendisine uygulanan yasakların kalkmasını ve tek parti döneminden kalma Milli Güvenlik Dersinin (Askerlik Dersi) kaldırılmasını talep etti.

"Millu00ee Hedefler ve Menfaatler Konusunda Vatandaşa Düşen Görevler" başlığı altında: "(u2026) Vatandaş olmanın getirdiği yükümlülükleri (vergi vermek, oy kullanmak, askerlik görevini yapmak ve kanunlara uygun hareket etmek) yerine getirmek olarak ele alıyor. Bu anlayış yani -hak yok, vazife vardır u2013 anlayışı bir bakıma (ileriki bölümlerde detaylı bir şekilde irdeleyeceğiz) Türk millu00ee eğitim sisteminin temel paradigmasını oluşturmaktadır. Son maddesinde ise, "Dış güçler ile onların ülkemizdeki işbirlikçilerinin toplumumuzda yaratmak istedikleri kargaşa ortamına karşı bilinçli (gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde olmamak) olmak" deniliyor. Bu "korku" cumhuriyet tarihi boyunca işlenmiştir. İşe önce farklılıklara karşı geliştirilen önyargılarla başlanmış akabinde "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur" anlayışına gelinmiş ve nihayetinde "Türkiye Türklerindir" denilerek final yapılmıştır.

Diğer taraftan demokrasinin tam olarak yerleşememiş olması halkın demokrasiye hazır ol(a)mamasına bağlanıyor: "Atatürk, demokrasinin tam olarak işleyebilmesi için zorunlu olan çok partili siyasal yaşamın Türkiye'ye yerleşebilmesi için çok çaba sarf etmiştir. Ancak hem Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetim sisteminden istemeden de olsa genç Türkiye Cumhuriyeti'ne miras kalan öğeler hem de toplumumuzun buna henüz hazır olmaması nedeniyle Atatürk'ün sağlığında çok partili döneme geçilememiştir." Bu anlayışın Demokrasi ve İnsan Hakları ders kitabına da yansıtıldığını 27 Mayıs 2011 tarihli basın organları vasıtasıyla kamuoyu ile paylaşmıştık.

"Osmanlı Devleti'nin geri kalmasının temel nedenleri taassup ve dogmalara körü körüne bağlılıktı."(3)

Bu ifadelere göre de "din yobazlarının" Osmanlı'yı geri bıraktığı ifade ediliyor. Ne var ki her on yılda bir bu ülkenin maddi ve manevi değerlerinin darbelerle, muhtıralarla talan edildiği, yağmalandığı görmezden geliniyor.

(1) A.g.m.

(2) A.g.m.

(3) Hasan Ünder, Kemalizmin Işığında, Atatürk Döneminde Eğitsel Değerler, A.Ü.Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmış Doktora Tezi, 1998, s. 95-98.

Yarın: Kitapta yer eden irticai örgütler

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin