Arap halkı Türkiye'den, Arap rejimleri batıdan yana
RABİA AYKUT
Bölge ülkelerinin yönetimleri iktidarlarını korumak için İsrail, ABD ve Fransa ile iş birliği içinde. Bu bölgede etkinliğini artıran ve özellikle de Libya’da meşru hükümetin yanında yer alan Türkiye, birden fazla cephede mücadele ediyor. Mısır, Suudi Arabistan ve BAE’nin Türkiye karşıtlığı son zamanlarda giderek artıyor. Arap dünyası kendi iktidarlarının devamı için Filistin davasına ihanet ediyor. ABD’nin ve İsrail işgal devletinin yanında yer alıyor. Arap halkında ise durum tam tersi. Türkiye’nin tavrı Arap halkı tarafından destekleniyor. Arapların Türkiye’den daha fazla beklentileri var.
‘Türkiye’nin Orta Doğuda siyasi bir başarı elde etmesini
istemiyorlar’
Filistinli yazar Moin Naim, ‘Libya’nın meşru hükümetinin yanında
Türkiye ve Katar dışında pek fazla Arap ülkesi bulunmuyor. Burada Tunus ve
Cezayir biraz çekimser. Karşında ise Mısır ve Arap Emirlikleri başta olmak
üzere birçok körfez ülkesi bulunuyor. Bu rejimler Türkiye’nin orada olmasını
istemiyorlar. Bunlar batı güçlerinin oradaki çıkarlarını korumak için
Türkiye’nin oradan çıkmasını istiyor. Çünkü Hafter’i destekleyenlerin başında
Arap Emirlikleri geliyor. Arap Emirlikleri’nin en yakın dostu Fransa’dır Fransa
Libya’ya el koymak istiyor. Türkiye bunu kabul etmiyor. Meşru hükümeti
destekleyerek bunu engellemeye çalışıyor. Böylece tepki oluşturuyor’ dedi.
Yazar Naim
Emperyal güçlerin ve dolayısı ile Arap rejimlerinin Türkiye’nin bölgede etkin
olmasını istemediklerini belirterek, ‘Türkiye’nin Orta Doğuda siyasi bir başarı
elde etmesini istemiyorlar. Arabuluculuk yapmasını bile istemiyorlar. Çünkü
Türkiye bunu yaptıkça bölgede namı yükselmektedir. Toplumlar nezdinde
Türkiye’ye destek, o rejimlere karşı ise tepki artıyor. Burada sürekli Türkiye karşıtlığı üzerine
siyaset geliştirilmektedir’ ifadelerini kullandı.
Arap
milliyetçiliğini Türkiye’ye karşı kullanıyorlar
Arap
milliyetçiliğinin İsrail ve ABD’nin çıkarlarına göre kurgulandığını söyleyen
Naim, ‘Ne zaman İsrail ve ABD’nin çıkarları zarar görse Arap milliyetçiliği
aracını kullanıyorlar. Arap milliyetçiliği Irak’ta neredeydi, Arap
milliyetçiliği Suriye’de bugün nerede, Arap milliyetçili Filistin’de nerede?
Yok, görünmüyor. Ama Arap milliyetçiliği Libya’da kullanılıyor şu anda. Arap
milliyetçiliği Fransa’ya karşı ses çıkarmamışken Türkiye’ye karşı hortlamış
görünüyor. Rejimler nezdinde Arap milliyetçiliği bir araç olarak kullanılıyor’
dedi.
Arap dünyasında
halklar nezdinde Türkiye karşıtlığı olmadığını vurgulayan Yazar Naim, ‘Müslüman
toplumlar içerisinde Türkiye’ye olumlu olarak bakılıyor. Türkiye’nin tavırları
destekleniyor. Türkiye’den daha fazla beklentiler var. Özellikle Türkiye’nin
Filistin davasındaki tavrı ve duruşu Arap halkında Türkiye lehine tepkiler
olmuştur. Arap rejimlerindeki Türkiye karşıtlığının en önemli sebeplerinden
biri de toplumlarının Türkiye’ye karşı bu kadar sempati duymasıdır. Arap
ülkelerinin toplumları Türkiye’ye olumsuz bakmaz. Bakanlar maalesef rejimler ve
rejimlerin güdümünde giden güçlerdir’ ifadelerini kullandı.
İsrail-BAE
Anlaşması, Trump ve Netanyahu’nun seçim kampanyası
İsrail ve BAE
arasında ‘İlişkileri Normalleştirme Anlaşmasına’ değinen Moin Naim, Filistin
meselesinin kılıf olarak kullanıldığı net bir şekilde ortadır. Bu Anlaşma
İsrail işgal devletinin ve Amerikan Emperyalizminin çıkarı için yapılmış bir
tiyatro oyundur. Arap emirlikleri devleti zaten İsrail işgal devleti ile
sürekli birlikte çalışıyor. Ortak hareket ediyorlar. İsrail ile aynı
çizgideler. Bu anlaşmanın imzalanması Trump’ın seçim kampanyasının bir
parçasıdır. İsrail’de ise Netanyahu’nun siyasal çıkmazının bir çıkışı olarak
yapılmıştır’ diye konuştu.
Kudüs’e
ihanet
İsrail ve BAE
arasındaki anlaşma ile İsrail Devleti’nin meşruiyetinin güçlendiğini belirten Naim,
‘Bu anlaşma Kudüs’e ihanettir. Anlaşma İsrail Devleti’ni güçlendirmiş, Filistin
halkının savunma yoluna engel koymuştur. Filistin direnişini ve savunmasını
zayıflatmıştır. Bu tam bir ihanettir’ dedi.
Anlaşmanın
Filistin halkının yararına olmadığına dikkat çeken Naim, ‘Anlaşmada Filistin
çıkarına yaptık deniliyor ama anlaşmanın içeriğinde Filistin ile alakalı olumlu
olarak bir şey bulamazsınız’ Bu ABD’den emredilmiş ve uygulanmış bir
anlaşmadır. Bu anlaşma Filistin’e olduğu kadar Türkiye’ye karşı da yapılmıştır’
ifadelerini kullandı.
Türkiye
halklardan yana
SETA Güvenlik
Araştırmacısı Prof. Dr. Ferhat Pirinççi Türkiye karşında homojen bir Arap
toplumu olmadığını, Arapların Türkiye karşıtlığının ülkeden ülkeye değiştiğini
söylüyor.
Halkı ve
rejimleri ayrı yere koyarak durumun değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken
Pirinnçi, Arap Baharı ile beraber Türkiye’nin halklardan yana tavır alması
rejimlerdeki Türkiye karşıtlığı algısını pekiştirdi. Bu sayede de mümkün mertebe Türkiye’yi
sıkıştırabilecek veyahut etkisini azaltabilecek yerlerde devreye girmeye
çalışıyorlar. Araplık kimliğini ön plana çıkararak Türkiye’ye karşı bunu bir
araç olarak kullanıyorlar’ dedi.
Arap
milliyetçiliği araç olarak kullanılıyor
Arap
milliyetçiliğinin son zamanlarda Türkiye’ye karşı kullanılmasının temel
sebeplerini anlatan Ferhat Pirinnçi, ‘Türkiye’nin bölgede artan etkisi ve
angajmanı bunu pekiştiriyor. Türkiye Libya’da daha aktif oldukça Mısır, Suudi
Arabistan ve BAE bundan rahatsızlık duyuyor. Bunların sebeplerinden bir tanesi
batı ülkeleri ile giriştikleri ittifaklar. Bir tanesi Ruslarla birlikte
girdikleri ittifaklar’ diye konuştu.
Arap
milliyetçiliğinin kullanılan bir araç olduğunu vurgulayan Pirinnçi, ‘Halklar nezdinden baktığımızda farklı bir tablo
ile karşılaşıyoruz. Burada hala Türkiye’ye sempati ile muhabbet ile bakan bir
kesimin olduğunu görüyoruz. Tabi zaman zaman bu değişime uğruyor. Rejimlerden
etkilenen bir kesim var halk içinde’ ifadelerini kullandı.
Arap
milliyetçiliği Türkiye’nin politikalarını etkiliyor mu?
Arap
milliyetçiliğinin Türkiye’nin politikalarını etkilemediğini belirten Pirinnçi, ‘Bu
karşıtlık sınırlandırıcı bir etkiye sahip ancak Türkiye’nin Orta Doğu
politikasını homojen olarak ele almamak lazım, çok hızlı değişiyor şartlar.
Farklı değişkenler var. Örneğin; Rusya faktörü daha önce yokken şu an var,
Suriye’de ABD faktörü var. Bütün ilişkilerde ana belirleyici Türkiye’nin
karşındaki o ittifak değil. Ama tabi Türkiye’de boş durmuyor bu ittifaka karşı
hamlelerde bulunuyor. Türkiye olağan gücüyle mücadele edecek ve bu eksenin
dağılmasını bekleyecek. Bunu için zaman zaman iş birliklerine gidebilir. Orta
Doğu’da her şey çok hızlı değişiyor. İş birlikleri ve ittifaklar kalıcı değil.
Bunun için makro politikalara etki edemezler.
Prof.
Dr. Süleyman Kızıltoprak Türkiye’nin halktan ve demokrasiden yana olduğunu,
Suudi Arabistan ve BAE rejimlerinden bu yüzden tepki gördüğünü anlatıyor
Türkiye’nin
demokrasi ülkesi olduğunu vurgulayan Kızıltoprak, ‘Türkiye çağdaş bir ülke olma
yolunda çok önemli kazanımlar elde etmiş, milli iradenin yönetime yansıdığı bir
ülke. Bu, ülkelerin egemen güçlerle ilişkilerinde gösterdiği bağımlılık
ilişkisi ya da eşit olmayan ilişki biçimine aykırı. Şu anda Birleşik Arap
Emirlikleri’nin İsrail ile başlattığı diplomatik ilişkiyi ‘Ben teslim oldum.
Filistin sen de teslim ol’ şeklinde tarif edebiliriz’ dedi.
Arap
ülkeleri batıya teslim
Arap ülkelerinin
Batı ile ilişkilerinde yönlendirmelere açık olduğunu söyleyen Kızıltoprak, 'Tamameneşit olmayan iki ulus gibi ilişki biçimine Türkiye aykırı davrandığı için söz konusu ülkelerin doğrudan siyasal yönetimlerinin sahibi olduğu ya da yönlendirdiği her türlü medya mecrasının Türkiye aleyhtarı bir tutum takınması anlaşılabilir.
Suriye’deki ve Libya’daki vekalet savaşlarına değinen Süleyman Kızıltoprak, ‘Bu savaşları yürüten ve kaynak sağlayanlar arasında BAE ve Suudi Arabistan da vardır.
Mısır
ekonomik kaygılarla hareket ediyor
Süleyman
Kızıltoprak Mısır ekonomisinin son zamanlarda kötüye gittiğini ve buna göre
şekil aldığını şu sözlerle ifade ediyor;
Mısır’ın temel gelir kaynakları turizm, Süveyş Kanalı ile başta Afrika ve İslam ülkeleri olmak üzere yabancı ülkelerden gelen öğrencilerdir. Bu yabancı öğrenciler ekonomik gelir sağlamaktadır.
Pandemi sürecinde Süveyş kanalından geçen gemi sayısı ciddi oranda düştü. Arap
baharının kaotik ortamından dolayı turizm durdu. Sokak hareketleri yüzünden
yabancı öğrenci alımları durdu. Mısır'ın bu mâliye açığını Suudi Arabistan ve BAE kapatıyor. Mısır’ın bu ülkelere göre pozisyon alması anlaşılabilir. Mısır
ekonomisinde yaşanan sarsıntılar sebebi ile bozulan mali düzenini onarmak ve
finans açığını kapatmak için Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkelere ihtiyaç
duyuyor.
Arap
Birliği neden sessiz kalıyor?
BAE’nin İsrail ile diplomatik ilişkiler
başlatmasına değinen Kızıltoprak, ‘BAE İsrail ile anlaşma yaparak İsrail’in
hukuksuz varlığını kabul ediyor. Bunun barış için alınmış bir karar olup
olmadığı sorgulanır. İsrail sadece ilhak kararını geçici olarak askıya alındı’
dedi.
Kızıtoprak
BAE’nin İsrail ile barış yapsın yamasında bir sorun olmadığını ama Filistin
toprakları üzerinde yapmasının doğru olmadığını dile getirdi.
BAE'nin İsrail
ile normalleşme kararı üzerine Filistin'in acil toplantı çağrısına Arap
Birliği’nin henüz cevap vermediği hatırlatan Kızıltoprak, ‘Bu Çok manidar. Arap
Birliğinin lokomotif ülkeleri Suud ve Mısır. Acaba onların baskısıyla mı Arap
Birliği sessiz kalıyor? Arap Birliği, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE ile
ilişkilerini bozmak istemiyor. Bunun bir maliyeti olacağından çekiniyorlar’
ifadelerini kullandı.
Prof.
Dr. Cemal Zehir Türkiye’nin Libya’ya girmesinin nedenlerini ve sonuçlarını
anlatıyor;
Cemal Zehir Enver Paşa ve Mustafa Kemal ile
arkadaşlarının Libya’da yarım bırakmak zorunda kaldığı görevi Türkiye
Cumhuriyeti’nin 110 sene sonra tamamladığını söyledi.
Türk ordusunun
son 3 ayda Libya’da savaşın kaderini değiştirdiğini belirten Zehir, Tarih bize
yeniden gülüyor. Mavi vatan büyüyor. Afrika’ya bize en uygun Limandan yeniden
giriyoruz. Enver Paşa ve Mustafa Kemal’in yarım bırakmak zorunda kaldığı
destanı torunları ile Türkiye Cumhuriyeti tamamlıyor. Şimdi birileri çıkıp bize
‘Ne işiniz var Libya'da?’ diyecek. Akdeniz’deki deniz sahası paylaşımı için bu
harekat yüzde yüz gerekliydi’ dedi.
Türk Ordusunun
yurt dışı operasyonlarında sürekli başarılı olmasının batıyı her geçen gün
endişelendirdiğin söyleyen Zehir, ‘Türk Ordusunun başarılı operasyonları
batıdaki birçok gücü yanımıza getiriyor’ ifadelerini kullandı.
Kuzey
Afrikalı Türkler bizi bekliyor
Kuzey Afrika’da
en az 5 milyon Türk kökenli akrabamız olduğunu belirten Cemal Zehir,
‘Osmanlı’nın Kuzey Afrika’daki Türk nüfusu bir gün geri geleceğiz diye
Anadolu’ya gelmemişti. Mısır, Libya, Tunus ve Cezayir Türklerini yakında çok
duyacağız’ dedi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.