Ankara kriterleri
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısıyla "Demokratikleşme Paketi'nin içeriğini kamuoyuyla paylaştı.
Erdoğan, konuşmasına "Çeşitli dillere yapılan tercüme yoluyla ulaştığımız, dünya üzerindeki sevgili Türkiye dostları, değerli kardeşlerim, sesimizi Türkiye'ye ve dünyaya duyuran, medyamızın çok değerli mensupları, hanımefendiler, beyefendiler, sizleri en kalbi muhabbetlerimle selamlıyor; birazdan Türkiye'ye ve dünyaya ilan edeceğimiz demokratikleşme paketinin, ülkemiz, milletimiz, bölgemiz; ekonomimiz ve demokrasimiz; en önemlisi de birliğimiz ve kardeşliğimiz için hayırlara vesile olmasını Allah'tan niyaz ediyorum" diyerek başladı.
Erdoğan, şöyle devam etti: "Tarih sahnesine çıktığımız andan bugüne kadar, hürriyet ve istiklalimiz için sayısız şehitler verdik. Her bir şehidimiz, fedakarca ve kahramanca canını ortaya koyarken, arkasında kalan ülkesinin ve milletinin, huzur, hürriyet ve istiklal içinde yaşamasını hep arzu ediyorlardı. Bugün biz, bu demokratikleşme paketini açıklarken, aslında, işte tüm o şehitlerimizin de arzularını bir kez daha yerine getiriyoruz. Terörün son bulması, akan kanın durması, gözyaşlarının dinmesi öncelikli olarak şehit ailelerinin, şehit yakınlarının arzu ve temennisidir. İç barışımızı güçlendirecek, toplumsal birlik ve bütünlüğümüzü geliştirecek, huzurumuzu tahkim edecek her adım, milletimizin en büyük temennisidir. Bu demokratikleşme paketiyle, Türkiye'nin istiklalini güçlendiriyor, özgürlük alanını daha da genişletiyor, ufkunu daha da açıyor ve umudunu daha da çoğaltıyoruz. En önemlisi de bu paketle, şehitlerimizin uğruna can verdikleri milletimizin, birliğini, kardeşliğini, dayanışmasını daha da pekiştiriyoruz. Böylece vasiyetlerini yerine getirdiğimiz tüm şehitlerimizi, bu anlamlı günde bir kez daha rahmetle ve minnetle yad ediyor, Allah onlardan razı olsun, mekanları inşallah cennet olsun diye dua ediyoruz."
"Paket, ilk değil, bir son da değil"
"Bugün ülkemiz ve milletimiz açısından tarihi bir anı yaşıyor, çok önemli bir aşamaya geçiyor, Türkiye'yi daha da büyütmek için önemli adımları atıyoruz" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada şu hususun altını özellikle çizmek istiyorum, bugün açıklayacağımız demokratikleşme paketi, bir ilk değildir, bir son da olmayacaktır. 3 Kasım 2002 seçimleriyle oluşan parlamento ve iş başına gelen Hükümetimiz, 11 yıllık süreç içinde çok önemli reformlar gerçekleştirmiş, demokratikleşme yolunda çok cesur adımlar atmıştır. Bugün açıklayacağımız paket, Türkiye'nin demokratikleşme tarihinin, özellikle de son 11 yıllık sürecin tabii bir sonucudur."
"Darbecilerin uykusunu kaçırır"
Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: "Darbe senaryolarına, tertiplere rağmen kararımızdan vazgeçmedik. Partimizi kapatma tehditlerine rağmen yolumuzdan dönmedik. Tahriklere, kanlı provokasyonlara rağmen değişim iradesinden geri adım atmadık. Partimize yönelik doğrudan terör eylemlerine rağmen, tehditlere rağmen biz boynumuzu eğmedik. Milli iradeye, sandığa, demokrasiye yönelik her türlü saldırıya, her türlü kışkırtmaya rağmen, milli iradeden, sandıktan ve demokrasiden taviz vermedik. Millet bize bir emanet yükledi, biz de bu emanetin hakkını vermek, bu emanetin gereğini yerine getirmek için cesaretle, kararlılıkla, dimdik durarak, aldatmayarak, Türkiye'yi bu seviyelere taşıdık, Türkiye'ye gerçekten büyük başarılar yaşattık. Çok açık söylüyorum, demokratikleşme paketleri milletimizin yüzünü güldürür, darbecilerin ise uykusunu kaçırır. Reformlar, özgürlüğe susayan toplum kesimlerini sevindirir, milletin iradesine musallat olan baskıcı, ceberrut vesayetçi odakları rahatsız eder. İleri demokrasiye doğru attığımız her adım, mağdur ve mazlum kesimleri mutlu eder, tektipçi seçkincileri, yasakçı zihniyetleri tedirgin eder. Biz, milletimizi memnun edecek, razı edecek, mutlu edecek, sevindirecek ne varsa onu yapmaya devam edeceğiz."
"Meşruiyetin kaynağı artık millettir"
"Bu paket, Türkiye'nin ulaştığı seviyenin aslında bir tezahürüdür" ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu: "Artık Türkiye'de, kimlik dayatan, makbul vatandaşı tanımlayan, vatandaşlarının kökeniyle, inancıyla, dünya görüşüyle uğraşan bir devlet yoktur. Artık Türkiye'de, vatandaşının ihtiyaçlarına, taleplerine, çığlığına, feryadına kulak tıkayan, vatandaşını asimile eden, taleplerini reddeden, ihtiyaçlarını inkar eden bir devlet anlayışı yoktur. Bugün Türkiye'de, insanıyla, vatandaşıyla var olan, insanı için var olan, bütün vatandaşlarına karşı aynı mesafede duran bir devlet anlayışı vardır. Milletine efendilik eden değil milletine hizmetkar olma aşkıyla bu yola çıkmış bir iktidar vardır. Meşruiyetin kaynağı artık millettir. Türkiye'de, hem ilke olarak, hem teorik, hem de pratik olarak, söz, yetki ve karar artık millettindir."
"Korkaklar, zafer anıtı dikemezler"
11 yıl boyunca, her reformdan sonra milleti korkutanların bugünden itibaren de bunu yapmaya çalışacağını söyleyen Başbakan Erdoğan, "11 yıl boyunca değişimden her zaman ürktüler, çekindiler, değişimin hep karşısında durdular, göreceksiniz bugünden itibaren de yine değişimin karşısında duvar olmayı sürdürecekler. Ama biz 11 yıl boyunca, 27 Mayıs zihniyetinin, statükonun, çözümsüzlükten beslenme siyasetinin milletin taleplerinin önüne geçmesine izin vermedik, bugün de vermeyeceğiz" diye konuştu.
Erdoğan şöyle devam etti: "İstiklal Marşı'mızın ilk kelimesi, 'Korkma' diyor. Korkaklar, zafer anıtı dikemezler. Değişimden, yeniliklerden, ileri standartlardan korkanlar, bir milim dahi ilerleme kaydedemezler. Siyasetlerini korku üzerine, korkutmak üzerine kuranlar, değişimin karşısında ayakta duramaz, varlıklarını idame ettiremezler. Türkiye'nin bölünme, parçalanma, gerileme diye bir meselesi asla yoktur ama Türkiye'nin muhalefet diye bir sorunu vardır. Türkiye'nin kendisi hiçbir politikası, hiçbir proje üretmeyen, üretemeyen, sadece yapılana, yapılmak istenene karşı çıkan bir muhalefet anlayışıyla yoluna devam etmesi fevkalade zordur. Kendi hatasını, kendi eksiğini görmeyen, sorgulamayan muhalefetin, adeta milleti suçlar hale geldiğini görüyoruz. Muhalefetin, artık bu korku söylemini, korkutma üslubunu bir kenara bırakması, hem değişmesi hem de değişimin önünde engel olmaktan çıkması gerekiyor. Yeni Türkiye'ye, büyük Türkiye'ye, büyük Türkiye vizyonuna yakışan bir muhalefet, inanın Türkiye'nin hakkıdır ve bu artık ertelenemez bir ihtiyaç halini almıştır."
"Her yaşam tarzı güvencemiz altındadır"
Erdoğan, şunları söyledi: "Bu ülkede, bu topraklar üzerinde, ay yıldızlı bayrağımız altında, 76 milyon, her bir fert olarak, biriz, beraberiz, kardeşiz ve birlikte Türkiye'yiz. Bize oy verenlerle ya da vermeyenlerle birlikte yaşadığımız, birlikte yürüdüğümüz bir yolun, bir istikametin içindeyiz. Nasıl ki her bir vatandaşın talep, arzu, istek ve ihtiyaçları bizim için önemliyse, her bir vatandaşın, korkusu, endişesi, tereddüdü de bizim için son derece önemlidir. Biz burada gelip geçiciyiz. Kalıcı olan millettir."
***
Seçim sistemi değişiyor
Erdoğan, yeni seçim sistemiyle ilgili üç farklı alternatifi de tartışmaya açtıklarını belirterek, "Mevcut sistemle yani yüzde 10 barajıyla devam edebiliriz. Barajı yüzde 5'e çekip, 5'li gruplandırmayla Daraltılmış Bölge Seçim Sistemini uygulayabiliriz. Üçüncü seçenek olarak da, ülke barajını tamamen kaldırarak, Dar Bölge Seçim Sistemini getirebiliriz. Bu üç seçeneği önümüzdeki günlerde tartışacak, Türkiye için en doğrusu, en isabetlisi hangisiyse, o yönde düzenlemeyi Meclis'e getirecek, yolumuza o şekilde devam edeceğiz" dedi.
***
Yüzde 3'e devlet yardımı
Siyasi haklar alanındaki ikinci düzenlemeyi "Siyasi Partilere Devlet Yardımı" konusunda yaptıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Siyasi partilere devlet yardımının kapsamını genişletiyoruz. Siyasi Partiler Kanunu'nun Ek 1'inci maddesini değiştiriyor, devlet yardımı için yüzde 7 olan mevcut oranı yüzde 3'e çekiyoruz. Yani seçime katılan siyasi partilerden yüzde 3'ü aşan oranda oy alanlara da, Hazineden ayrılan toplam kaynak içinden devlet yardımı yapılacak. Bu düzenlemenin de, siyasi partilerimizi güçlendireceğine, katılımcılığı artıracağına, rekabetin daha adil hale gelmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz."
***
Kamuda başörtüsü yasağı kalkıyor
Kılık kıyafet yönetmeliğinin değiştirilerek, kamu kurumlarında başörtüsü yasağının kaldırılacağını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik, kadın ve erkekler için kısıtlayıcı hükümler içeriyordu. Bu kısıtlamalar, çalışma hakkını, din ve vicdan özgürlüğünü ihlal ediyor, ayrımcılık içeriyordu. Yönetmeliğin 5'inci maddesinde değişiklik yaparak, kadın çalışanların giyimleri üzerindeki ayrımcı ihlalleri kaldırıyoruz. Resmi elbise giymek zorunda olan, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını, emniyet mensuplarını, yargıda hakim ve savcıları bunun dışında tutuyoruz."
***
Eş Genel Başkanlık
"Bir başka düzenlemeyle, siyasi partilerde eş genel başkanlığın önünü açıyoruz. Bu alanda uluslararası örnekleri inceledik, demokrasilerdeki işleyişe baktık ve ilgili yasa maddesini değiştirmeyi uygun gördük. Seçim Kanunu'nun 15'inci maddesine bir ek yapıyor, tüzüklerinde yer almak ve 2 kişiden fazla olmamak kaydıyla, partilere eş genel başkanı sistemini uygulama imkanı getiriyoruz."
***
Farklı dillerde propaganda
"Siyasi Partiler Kanunu'nun 11'inci maddesinde yapacağımız değişiklikle, siyasi partilere üye olmayı daraltan, kısıtlayan bazı engelleri ortadan kaldırıyoruz. Seçim Kanunu hükümlerine göre, oy verme hakkına sahip olan herkesin, siyasi partilere de üye olabilmesinin önünü açıyoruz. Bu amaçla, 11'inci Maddenin B bendindeki 6 kısıtlayıcı engeli ortadan kaldırıyoruz. Yine Siyasi Partiler Kanunu'nda yapacağımız değişiklikle, farklı dil ve lehçelerde siyasi propaganda imkanını getiriyoruz. Siyasi Partiler Kanunu'nun 43'üncü maddesindeki kısıtlayıcı hükmü kaldırıyor, ön seçimlerde de Türkçe'den başka bir dil ya da lehçeyle propaganda imkanını tüm partilere sağlıyoruz."
***
Nefret suçlarıyla mücadele
Yeni süreçte, nefret, ayrımcılık, yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin şekilde mücadele etmeye başlayacaklarını ifade eden Erdoğan, "Nefret saikiyle işlenmesi durumunda, belirli suçların cezalarını daha artırıyoruz. Belirli suçlar, kişinin, dili, ırkı, milliyeti, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse, cezası daha da ağırlaşacak" diye konuştu. Erdoğan, ayrımcılıkla daha etkin mücadele etmek için ceza miktarlarını artıracaklarını kaydederek, şunları söyledi: "Kişinin, inançlarının gereğini yerine getirmesi dolayısıyla, belli haklarını kullanmasını, belli haklardan yararlanmasını engelleyenleri ceza kapsamına alıyoruz. Bu sebeple işlenen suçun cezasını da 1 yıldan 3 yıla kadar artırıyoruz. Türkiye'de hiç kimse, dilinden, ırkından, milletinden, renginden, inancından ve inancının gereğini yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmayacak. Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu kuruyoruz. Ayrımcılık yasağının ihlali halinde, konuya ilişkin görev ve yetkisi bulunan kamu makamları, ihlali sona erdirmek, sonuçlarını gidermek, tekrarlanmasını önlemek üzere gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınacak."
***
Dini inancın engellenmesine ceza
Yaşam tarzına saygının, Türk Ceza Kanunu ile güvence altına alınacağını dile getiren Erdoğan, "Türk Ceza Kanunu'nda yapacağımız değişiklikle, dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesini de ceza kapsamına alıyoruz. Cebir veya tehdit kullanarak, ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edenlere, ya da bunları değiştirmeye zorlayanlara, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getiriyoruz" ifadesini kullandı. Erdoğan, yapılacak bir başka düzenleme ile Türk Ceza Kanunu'nda belirli harflerin kullanılmasından dolayı var olan cezai müeyyidenin kaldırılacağının altını çizerek, böylece fiilen de uygulama alanı kalmayan ihlallerin ceza kanunundan çıkarılarak bir nevi "klavyelere özgürlük" getirildiğini belirtti.
***
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri
Reform Paketi kapsamında, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanunda önemli değişiklikler yapacaklarını kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu kapsamda, öncelikle, toplantı yer ve güzergahının belirlenmesinde katılımcılığı sağlıyoruz. Mülki amir, ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşlerini almak suretiyle nihai kararını verecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin sürelerini de uzatıyoruz. Açık yerlerde, güneşin batışından bir saat önceye kadar sürebilen toplantılar, mevcut durumu söylüyorum, güneş batmadan dağılacak şekilde; kapalı yerlerde saat 23'e kadar süren toplantılar da, saat 24'e kadar yapılabilecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, hükümet komiseri uygulamasına son veriyoruz."
***
Hacı Bektaşı Veli Üniversitesi
Bir başka yasal düzenlemeyle köy isimlerinin değiştirilmesinin önündeki yasal engellerin kaldırılacağını söyleyen Erdoğan, "1949 tarihli İl İdaresi Kanunu'nun 2'nci maddesinde yer alan ve dayatma içeren ibareyi kaldırarak, köylerin 1980'lere kadar kullandıkları tarihi isimlerini yeniden almasını mümkün hale getiriyoruz. Nevşehir Üniversitesi'nin ismini Hacı Bektaşi Veli Üniversitesi olarak değiştiriyoruz. Böylece, tarihimizin bir büyük şahsiyetinin, bir gönül dostunun, gönül mimarının ismini, kabrinin bulunduğu Nevşehir'deki üniversitemize veriyoruz" diye konuştu.
***
Kişisel verilerin korunması
Demokratikleşme paketiyle kişisel verilerin korunmasına ilişkin bir başka yenilik getirdiklerine vurgu yapan Erdoğan, kişisel verilerin korunmasına yasal güvence getirildiğini kaydetti. Erdoğan, 12 Eylül 2010'da yapılan Anayasa değişikliğiyle, kişisel verilere Anayasal güvence getirildiğini hatırlatarak, "Şimdi, bu Anayasa maddesinin uygulamasını sağlamak için, taslağı hazır olan kanunu Meclis'imize gönderiyoruz. Kişilerin özel bilgileri ilgisiz kişiler tarafından kullanılamayacak, ilgisiz kişilerle paylaşılamayacak" ifadesini kullandı.
***
Yardım toplamada kısıtlamalar kaldırılıyor
Erdoğan, yardım toplamadaki kısıtlamaların kaldırılacağına işaret ederek, "Yardım toplama konusunda, zaman zaman özgürlükler sınırlama altına alınmıştı. Kurban derisi, fitre ve zekat toplama konusunda Türk Hava Kurumu'na yetki verilmiş, aslında Anayasa ve yasalara tamamen aykırı, insan hak ve hürriyetlerine ters bir durum oluşturulmuştu. Bununla ilgili yönetmelik geçtiğimiz hafta yayınlanmıştı. Şimdi, yasal olarak da bu yanlış uygulamaya son veriyor, ilgili kanunun 8'inci maddesindeki söz konusu hükmü kaldırıyoruz. Vatandaşımız, bundan sonra yardımlarını hür iradesiyle istediği yere verebilecek" diye konuştu.
***
İlkokullardaki öğrenci andı kalkıyor
Erdoğan, ilkokullardaki öğrenci andı uygulamasının kaldırılacağını aktararak, "1933 yılında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir genelge yayınlanmış, ilk ve orta dereceli okullarda 'andımız' uygulaması başlatılmıştı. Bu uygulama zaman zaman kaldırıldı, metin değişikliğe uğradı. 12 Mart ve 12 Eylül'de, bireysel girişimler neticesinde bu uygulama devam etti. Geçen yıl, ortaokullarda bu uygulamayı kaldırmıştık. Şimdi de, ilkokullarda bu uygulamaya son veriyoruz" dedi.
***
Mor Gabriel arazisi iade ediliyor
"Mor Gabriel, diğer adıyla Deyrulumur Manastırı Arazisi Manastır Vakfı'na iade ediliyor" diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Böylece, bir haksızlığı gideriyor, Süryani vatandaşlarımıza önemli bir haklarını teslim ediyoruz. Esasen, Cumhuriyet tarihimiz boyunca, bu konuda en büyük hassasiyeti Hükümetimiz gösterdi, hakların iadesi konusunda ciddi bir çalışma sergiledi. 2003, 2008 ve 2011 yılında yaptığımız düzenlemelerle, mağduriyetlerin giderilmesi için samimi adımlar attık ve somut neticeler elde ettik. Şu ana kadar, bu kapsamda 250'den fazla iade yaptık ve toplam tutarı yaklaşık 2,5 milyar Liralık mülkü hak sahiplerine teslim ettik. Süreç devam ediyor, incelemeler devam ediyor. Ve önümüze geldikçe bunların iadesi sağlanacak. Hiç kimseyi mağdur etmeden, hak sahiplerine haklarını teslim edeceğiz."
***
Roman Dil ve Kültür Enstitüsü
Roman Dil ve Kültür Enstitüsü kurulacağını belirten Erdoğan, "Roman vatandaşlarımızın dil ve kültürleri ile, karşılaştıkları sorunlara yönelik olarak araştırmalar yapmak üzere, çözüm önerileri üretmek amacıyla, bir ilimiz üniversitesi bünyesinde, Roman Enstitüsü kuracağız. Roman vatandaşlarımızın yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve eğitim alanındaki sorunlarının giderilmesi için adımlar atıyoruz. Bu amaçla, 2009 yılında Türkiye'de ilk kez gerçekleştirdiğimiz Roman Çalıştayı sonrası başlatılan çalışmaları hızlandırıyoruz. İlgili bakanlık ve kurumlarımız çalışmalarını hızla tamamlayacaklar" diye konuştu.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.