Dolar (USD)
34.12
Euro (EUR)
38.10
Gram Altın
2876.41
BIST 100
9900.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Anadilde eğitim ve Artuklu Üniversitesi

Geçmişte menfi milliyetçiler tarafından dillerin yok sayılmasını bir devlet politikası haline getirenler, ülkeyi perişan ettiler. Tek tip insan, tek bir lisan programıyla yola çıkanlar, İlahi zenginliği kabul etmediklerinden kardeşi kardeşe düşürdüler.
Anadilde eğitim ve Artuklu  Üniversitesi
08 Ekim 2013 00:00:00
Geçmişte menfi milliyetçiler tarafından dillerin yok sayılmasını bir devlet politikası haline getirenler, ülkeyi perişan ettiler. Tek tip insan, tek bir lisan programıyla yola çıkanlar, İlahi zenginliği kabul etmediklerinden kardeşi kardeşe düşürdüler.
Abdulkadir İKBAL
Anadilde eğitimle ilgili bazı elemanları yetiştirmek üzere Cumhuriyet tarihinde ilk defa Mardin Artuklu Üniversitensin bünyesinde; Yaşayan Diller Bölümü açılarak, bu fakültenin başına değerli bilim adamı Prof. Kadri Yıldırım getirilmekle, fakültenin tedrisata başlamasından bu yana büyük hizmetlere vesile oldu.
Kadri Yıldırımın engin ilim ve yorumları bir çok televizyon programları veya yazılı basından halkımız tarafından ilgiyle izleniyor.
Bir devlet üniversitesinde ilk defa Kürtçe Eğitime katkıda bulunmak üzere birçok kazanıma vesile olmuştur. Artuklu Üniversitesinde yaşayan diller bölümü yaptığı çalışmalarla karanlıkları delen nurani bir ışığa dönüştü.
Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt Edebiyatının harika dahilerinden ne Ahmedu00ea Xanu00ea, ne de Meleu00ea Cizu00eeru00ee gibi bir çok ilim adamı ve şairlerin eserleri adeta yok sayılarak bu büyük şahsiyetlerin fikir, düşünce, ilim ve irfanlarından insanlarımız mahrum bırakılmıştır.
Batı dünyasına yüzünü dönenler batının değerli değersiz kitaplarını tercüme ederken, kendi bünyesinden fışkıran Kürt dahilerini tanıtmadıkları gibi onların eserlerine sahip çıkanları da cezalandırdılar. Bu hususta dünya tarihinde emsaline çok az rastlanan bir karartma yapıldı.
Sünettullah olarak bazıları tarafından kabul edilmeyen Kürtlerin varlığı, elbette itikadi bir zafiyettir. Bunun sonucu olarak Cumhuriyeti kuranlar ülkede fitne saçan ayrılık tohumlarını ektiler ve günümüze uzanan büyük felaketin zeminini hazırladılar.
Mardin'e Misbah Hicri, M. Kemal Uğuzlu ve Mehmet Canbeyli ile birlikte Medya yazarlar derneği olarak sayın Kadri Yıldırım'ı ziyaret ettik. Bu bilge insandan aynı zamanda istifade etmek hedefimizdi.
Sayın Kadri Yıldırımı bulmuşken kendisine anadilde eğitimle ilgili bir soru sordum. Çünkü bu çok önemli bir konu olduğundan başta siyasetçiler, medya ve halk arasında tartışma yapılmakta, şüphesiz ki; siyaset ilme tabi olmadığı zaman her zaman farklı bir dil kullanmıştır.
Malum olduğu üzere eğitimde alt yapı şarttır ve mükemmel olması gerekir, alt yapının zayıf olması halinde bir çok problemi beraberinde getireceği gibi çocuklarımızın geleceğini olumsuz etkileyebilir dedim ve hocamızın görüşünü almak istedim.
Kadri Yıldırım her zaman olduğu gibi yine bir bilgenin vereceği veciz cevaplarla dikkatimizi çekti.
Evet dedi: eğitim ciddi bir iştir. İnsanlar eğitimle şekilleniyor. Onlara verdiğiniz emek ve bilgi hem kendisine hem de topluma geri dönüyor. İnsan en kıymetli varlık olduğundan insana yapılan yatırımın onun muhteşem yaratılışına uygun olarak eğitim şartlarının hazırlanması lazımdır.
Ben bu konuları dile getirdiğimde bazıları bu görüşlerimden rahatsız oluyorlar. Oysa gerçekleri çekinmeden dile getirmek lazım. Eğitim sistemiyle ilgili en iyi metodu bulmamız gerekiyor.
Kadri Hoca devamla: Ana dilde başarılı olabilmek için alt yapıyı çok iyi ve sağlamlaştırmamız şarttır. İlk öğretim için en az üç yıl bir zamana ihtiyaç var. Çünkü kitapların tercümesi ve müfredatın hazırlanması kaçınılmazdır. Orta öğretim için de en az yine üç yıl gereklidir.. Yüksek öğretim için ise dört yıl gibi bir zamana ihtiyaç vardır. Toplam süreyi on yılda tamamlamak gerekiyor. Bu eğitimi ciddi bir şekilde ele alıp başarılı olmak istiyorsak dili çok iyi bilen ve mesleğinde başarılı bir eğitim ordusunu hazırlamamız şarttır. Böylesine ciddi bir çalışma yapmak için zamana olan ihtiyacı göz ardı edemeyiz.
Aksi halde aceleci bir anlayışla hareket edersek, ana dilde eğitim çalışmaları istenilen hedefe ulaşmayarak ve telafisi hayli zor bir çok problemi beraberinde getirecektir. Onun için sabırla bu çalışmanın içini doldurmamız gerekiyor. Aksi halde çocuklarımızı yarım yamalak eğitmekle onların geleceğine de zarar verebiliriz.
Artuklu Üniversitesinin hizmeti daha yaygın hale getirilmeli ve .bu hizmet ülkenin başka üniversitelerinde de yaygınlaştırılmalıdır. Elhasıl biz bu görevi seve seve yapıyoruz diyerek sözlerine son verdi.
Geçmişte menfi milliyetçiler tarafından yok sayılan dilleri ve bunu bir devlet politikası haline getirenler, ülkeyi perişan hale getirdiler.
Tek tip insan, tek bir lisan programıyla yola çıkanlar, İlahi zenginliği kabul etmediklerinden kardeşi kardeşe düşürdüler..
Günümüzde başta Kürtçe olmak üzere ve diğer yaşayan dillerin gelişmesine öncülük yapanlar Sünetullah'a uygun hareket etmektedirler.
Cumhuriyet döneminde ibadete bile yapılan müdahale ve Türkçeleştirme felaketini yaşayanlardan Asrımızın müceddidi ve allamesi Said'i Nurs'i Mektubat kitabının esile-i sitte bahsinde Türkçe kamet et diyenlere karşı şöyle diyor:.
"Eğer milyonlarla efradı bulunan ve binler seneden beri milliyetini ve lisanını unutmayan ve Türklerin hakiki bir vatandaşı ve eskiden beri cihad arkadaşı olan Kürtlerin milliyetini kaldırıp onların dilini onlara unutturduktan sonra; belki bizim gibi ayrı unsurdan sayılanlara teklifiniz, bir nevi usu00fbl'i vahşiyane ile olur. Yoksa sırf keyfidir . Eşhasın keyfine tebaiyet edilmez ve etmeyiz!.. derken, Müslümanlara zafere giden yolu da tavizsiz bir şekilde gösteriyor.
Geleceği iman nuruyla ve ferasetle gören ve bundan 106 yıl evvel bütün mekteplerde din ve fen ilimlerinin birlikte okutulması için Bediüzzaman Sultan Abdühamit'e bütün Kürdistan halkı namına teklif götürmüş ise de tımarhaneye atılmıştır.
Bilahare tahta geçen Sultan Reşat'a Kürdistan da bir üniversitenin Arapça, Türkçe ve Kürtçe dilleriyle eğitimin yapılmasını teklif etmiş ve bu teklif hüsnü kabul görmüş ise de, ancak harbi umuminin patlamasıyla bu teklif akim kalmıştır. Bu proje hayata geçirilmiş olsaydı, Orta doğuda birliğin sağlanması kolay olacaktı.
Bilahare Cumhuriyet kurulduktan sonra Bediüzzaman ısrarla bu teklifi bu defa Mustafa Kemal'e götürmüş ve teklif kabul edilmesine rağmen, maalesef bu hususta en ufak bir adım atılmamış ve sonuçsuz kalmıştır.
Sistemi reddeden Bediüzzaman asrın hastalıklarına derman olacak Kur'an tefsiri yazdığından, muhalifleri O'nun hakkında mahkemelere yüzlerce dava açılmasına zemin hazırladılar ve bununla da yetinmeyerek, bir cani gibi yirmi sekiz yıl sürgün ve hapishane hayatına mahkum ettiler.
Ancak Bediüzzamanın eğitim alanındaki ısrarı anladığım kadarıyla ana dilde eğitimin devlet eliyle yapılması içindir. Çünkü böyle bir hizmet etkili olacaktır. Yoksa Bediüzzaman birkaç talebesine Kürdistan da böyle çalışma yapın diyebilirdi. Eğitim alanında bir dilin kabul edilmesi ve okutulması çok farklı bir olaydır. Çünkü o dil, diğer diller gibi kalıcı olup gelişme gösterecektir.
Bediüzzamanın asrın ötesinden gelen bu talebi sanki Artuklu Üniversitesinde bir zemin buldu ve bu zemin güzel kokuları etrafa neşreden bir gül bahçesine dönüştü.
Kadri hocanın tatlı ve doyumsuz sohbetinden sonra kendisini Urfa'ya bir konferans vermek üzere davet ettik, sağ olsun bizi kırmadı ve müsait bir zamanda geleceğini söyledi. Mardin'in büyüleyici tarihi havasını teneffüs ederek ayrıldık.