Aliyev'in KKTC açıklaması Güney Kıbrıs'ı panikletti
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Türk Devletleri Teşkilatı'nın (TDT) önceki gün Bakü'de düzenlenen doğal afetler yönetimi toplatısında, "Etkinliğimizde KKTC bayrağı dalgalanmalıdır ve dalgalanacaktır." sözleri Kıbrıs Rum Yönetimi'nde, "Azerbaycan KKTC'yi tanıyabilir." paniğine yol açtı.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Hristodulidis, Azerbaycan'da büyükelçilikleri bulunmaması nedeniyle Avrupa Birliği (AB) üzerinden sert tepki gösterdiklerini belirtti.
Rum Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Theodoso Gotsis ise, "Azerbaycan, BM Güvenlik Konseyi'nin KKTC'nin tanınmaması yönündeki kararlarına saygısızlık yapıyor. Hem AB hem Türk Devletleri Teşkilatı içerisinde farklı düzeylerde tepkimizi gösteriyoruz." dedi.
Tatar teşekkür etti
Aliyev'in sözleri KKTC'de ise memnuniyetle karşılandı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, "Bir millet, üç devlet olgusuyla Doğu Akdeniz'deki bir Türk devleti olan KKTC, varlığını bu anlayışla sürdürürken, Azerbaycan ile aramızdaki gönül birliğinin, değerlerin ve aynı milletin kopmaz bir parçası olarak münasebetimizin, giderek artması, en büyük temennimdir. Aliyev'e yaptığı açıklamalardan dolayı teşekkür eder, kardeşlik ve işbirliğimizin sonsuza kadar sürmesini temenni ederim." dedi.
Halihazırda dünya üzerinde Türkiye'den başka KKTC'yi tanıyan ülke yok. KKTC'nin geçen yıl Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci olarak kabul edilmesi, tanınma konusunda beklentileri arttırmıştı.
Kıbrıs Sorunu
Kıbrıs Sorunu, Akdeniz'in doğusunda bulunan Kıbrıs adasında Kıbrıs Rumlarıyla Kıbrıs Türkleri arasında yaşanan siyasi tabanlı sorun. Britanyalıların Kıbrıs Sözleşmesi sonrasında adayı kolonileştirmeleri ile halklar arası çatışmalar artış gösterdi.
Bu tarihlerde taksim isteğinde bulunan Türkler ile enosis isteyen Rumlar birbirleri ile çatışmaya başladı. Kıbrıslılar tamamen öz belirtim hakkı istiyordu. Britanyalılar, sorunu "Rum-Türk anlaşmazlığına" bağladı ve sonunda 16 Ağustos 1960 tarihinde Kıbrıs; Yunanistan, Türkiye ve Birleşik Krallık'ın "Kuruluş, İttifak ve Garanti" adındaki 3 anlaşmayı imzalaması ile bağımsızlığını kazandı.
Bağımsızlıktan sonra da ada üzerinde çatışmalar durmadı ve 1963'te Kıbrıs Türkleri ada yönetiminden çekildi. 1974'te, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında siyasi gerilimler şiddetli olarak artmaktaydı ve Yunanistan'daki askeri cunta desteği ile Kıbrıs'ta enosis'e yönelik aşırı milliyetçi Rumların darbe yapması sonucunda Türkiye, Kıbrıs'a Başbakan Bülent Ecevit’in Liderliğinde harekât düzenledi. Bunlarla birlikte, adanın kuzeyinde Türklerin yönetiminde politik bir düzenin meydana gelmesine neden oldu.
Bu siyasi olaylarla günümüzdeki "Kıbrıs Sorunu" ortaya çıktı. 1983 yılında Türkiye, Kıbrıs Türk toplumunun ilan ettiği de facto yönetim olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bağımsızlığını tanımasından sonra Kıbrıs Cumhuriyeti'ne Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olarak hitap etmektedir. 13 Mayıs 1984’te de Güvenlik Konseyi 550 sayılı kararıçile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ilanını ayrılıkçı bir hareket olarak tanımladı.Birleşmiş Milletler ve Avrupa KonseyizTürkiye'nin "işgali" altında olduğunu nitelendirdi.Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti günümüzde bağımsızlığı sadece Türkiye Cumhuriyeti dışında hiçbir ülke tarafından tanımayan de facto bağımsız bir cumhuriyet konumundadır.
Adanın kuzeyi de jure olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'ne ait kabul edilir.
Bugün soruna ABD, Birleşik Krallık, Türkiye, Yunanistan, Birleşmiş Milletler ve son zamanlarda Avrupa Birliği dahil bulunmaktadır.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.