Alikahya Mars’ta bir şehir, Alikahyalılar da Marslı mı?
İşte okuyucumuz Özcan Ataş’ın gönderdiği metin:
Sevgili Milat Gazetesi Yetkilileri.
Öncelikle selam eder Allah’tan kolaylıklar dilerim. Yaptığınız Gazetecilik işinin ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Ben de bir zamanlar gazeteci olmak istedim. Ama nasip değilmiş. Ancak son zamanlarda yaşadığımız şehir Kocaeli’de bir tartışma var ki ben de konuyla o kadar dertlendim ki yazmadan duramadım. Belki de gazeteciliği sevdiğimiz için bu tartışmalar beni itekledi. Hem ilimiz Kocaeli’yi hem de yaşadığımız semt Alikahya’yı ilgilendirdiği için konu ile özel olarak ilgilenmek ve sizlere bir mektupla tartışmaları izah etmek istedim.
Umarım yazdıklarım dikkatinizi çeker ve hem Alikahya’da hem Kocaeli’de hem de Türkiye’de yankı bulur, bir faydası olur. Faydasız işlerden Allah’a sığınalım yeter.
Baki selamlar. Kolay gelsin.
Şehirlerin gündelik yaşamı içerisinde; konutlardan, okullardan, hastanelerden, işyerlerinden, tüm hizmet alanlarından, kısaca vatandaşların yararlandığı bütün sosyal alanlardan ve endüstrinin her kuruluşundan her gün on binlerce ton atık(çöp) açığa çıkmaktadır.
Atık, vatandaşlar veya kurum-kuruluşlarca çevreye atmak ve bırakmak zorunda olduğu herhangi bir madde veya materyali ifade eder. Eskilerden çöp işte diye geçiştirdiğimiz şimdilerde ise atık kavramı ile bütünleşik bakılan bu kavram devasa bir büyüklüğe ulaşmıştır.
Eskiden nüfusun az, kırsal yerleşimin çok olduğu zamanlarda hayvancılıkla beraber evsel atıkların geri dönüşümünde kolaylıkların ve basitliğin olduğu dönemler geride kaldı. Günümüzde ise planlı ve programlı olarak yönetimi gereken, kendi içinde kurumları olan, “Atıklar” artık çok karmaşık ve neredeyse yerel yönetim ve devlet kurumlarını zorlayan sosyal bir iş haline geldi.
Ülkemizde ve Dünyada atık yönetimi artık çokça yönetim profesyonelliği, kurumsal ve bilimsel bir yaklaşım barındırmak zorunda. Atıklar tasnif edilmek yoluyla tehlikeli-tehlikesiz, evsel-sınai, tıbbi-gayrı tıbbi şeklinde ayrılmış vaziyette.
Ayrıca atıkların kaynağında ayrı toplanması, kaynağında en az hale getirilmesi, ara depolanması, transfer depoları kurulması gerekiyor. Toplanan bu atıkların taşınması, geri kazanılması, bertarafı, geri kazanım ve bertaraf için tesisler kurulup yönetilmesi için planlar ve sistemler de olmazsa olmaz şartları. Nihayetinde bu tesislerin açılması, işletilmesi, kapatılması, kapatma sonrası için bakım ve kontrol yönetimi devasa ve çok karmaşık boyutlara ulaşmıştır.
Buraya kadar sadece atık konusunun kısa tarifini yapabildim. Canlı yaşamına etkileri, insana verebileceği zararlarını yazmadık bile. Tehlikeli, çok tehlikeli nitelikte, zararlı kimyasallar kısmını bahis konusu bile yapmadık.
Tehlikeli olarak nitelendirilmeyen mutfak atıkları, kağıt, karton, cam gibi ambalaj atıkları, endüstriden kaynaklanan tonlarca atık tehlikesiz olarak nitelendirilmekle birlikte bu atıkların da tehlikeli atıklara karıştırılmadan ve mümkün olabilen en yüksek oranda geri kazanımını hedefleyen bir yönetim sisteminin içeriğine girmek bile sayfalar dolusu yazı yazdırır. Ama bu konunun da bahsini yapmadık.
Niçin mi yazdık bu kadar konuyu?
Günlerdir Kocaeli kamuoyu bir konu tartışıyor. Konu da Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin eskilerin dolup taştığı ve mecburen yerlerine yenisini yapmak istediği Atık Bertaraf Merkezleri. Eskisi dolmuş vaziyette. Hatta bazı yerel kişilerce taştığı bile söylenmekte.
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı diyor ki: “Akademik Odalar Birliği ile yaptığımız ortak çalışmada katı atık yakma tesisi Kandıra’ya yapılacak. İlk günden beri aynı şeyi söylüyorum, Kocaeli’yi çöplük yapmayacağız dedim. Biz de Kocaeli’yi çöplük yapmamak için aksiyon alıyoruz. İZAYDAŞ’ın artık depolama şansı kalmadı. Bunu 3 yıl önce demiştim ve bu 3 yıllık süre doldu. Akademik Odalar Birliğiyle paylaşımcı bir süreç içindeyiz. Yakma işlemi yapmayacağımızı adayken söylemiştim çünkü bakanlık sıfır atık projesini geliştirmişti. Biz de bertaraf etme yöntemiyle yürüyeceğiz. Bunun için iki önemli noktaya yapılması uygun görüldü. Biri batı yakasında diğeri İzmit’in bittiği Kandıra’nın başladığı F tipi cezaevinin güneyinde bir noktaya kurulacak. Çevreye koku dışında herhangi bir zararı yok. Ama bu koku kuzey rüzgârlarıyla yerleşim yerlerine varmıyor.”
Bertaraf merkezinin kurulacağı Kandıra Akçaseke Köyü’nün adı duyulduktan sonra şehir bir anda kaynamaya, fokurdamaya başladı. İlgili ilgisiz, siyasiler, sivil toplumcular, muhtarlar ve vatandaşlar konunun tarafı olarak konuşmaya ve eleştirmeye başladılar. Herkeste ve her kesimde bir telaş, bir eleştirme kültürü. Yaptırmayız, yaptırmayız, yaptırmayız.
Çöpü üreten bu şehir. Şehri var eden konutu, sanayisi, fabrikası, hastanesi, sosyal tesisleri ile bu şehir her gün tonlarca çöp üretiyor. Bu şehirde yaşayan insanların atıklarını bir yere depolamak ve bertaraf etmek gerekiyor. Bu çöpleri depolamak ve bertaraf için Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Büyükerşen Hocadan rica edelim de biz Kocaelililere bir yer göstersin de oraya mı dökelim?
Ey vatandaşımız! Sevgili hemşerilerimiz. Ayıptır günahtır. Yazıktır. Şehir bizim. Çöp bizim. Bu çöpleri bir yere depolamamız, bir yerde bertaraf etmemiz ve bir yerde geri dönüştürmemiz lazım. O yer de burası. Şehrimiz Kocaeli. Kocaeli’nin uygun olan herhangi bir yeri.
İşin bir diğer ilginç olan tarafı ise İzmit’in Alikahya Beldesinde İzaydaş namıyla vahşi depolama ve bertaraf merkezi var Büyükşehir Belediyesinin. Üstelik bu tesis 24 yıldır hizmet veriyor. Ayrıca bu tesiste hem depolama, hem bertaraf hem de yakma var. Bacadan çıkan dumanın, depolama alanlarında yağmur sonrası taşan suyun kokusunu, kirini, pasını 24 yıldır Alikahyalılar hissediyor. Üstelik istemediğiniz bu çirkin(!) hal ile 24 yıldır iç içe yaşıyor.
Akçakese Köyünde kurulacak tesis için Kandıra’da dün eylem yaptınız. Neredeyse tüm muhalefet partileri ve sevenleri hatta iktidar partisinden meclis üyeleri, parti yöneticileri bile vardı. Muhtarlar, vatandaşlar vardı. Söylem ve eylem birliğinde tek slogan ortaya çıktı. “İstemezük.”
İyi de bu çöp fabrikası bir yere yapılacak. Yapılmalı. Bir hizmet alınması lazım ve bu hayati önemde. Nasıl olacak, ne şekilde neticeye varacak?
Bütün bunlardan sonra kurulu olan ve hala çalışır vaziyette olan mevcut çöp fabrikasının 24 yıldır kurulu olduğu Alikahyalıları dinlemek farz oldu. Alikahyalıları dinlemek, fikirlerini almak için aralarında gezdim. Çay içip, kıraathanelerinde oturdum. Şükrünün çay ocağında Ahmet Gökmeni dinliyorum. Ahmet abi Saadet Partili. İzmit İlçe Yönetiminde. Diyor ki: “Ak Partili Şener İnce yaptığı açıklamada bedel ödemek gerekse bile halkımın ve insanımızın yanındayım, Akçakese’ye Çöp tesisi kurdurtmayacağız dedi. Şener İnce’nin önce İzmit Alikahyalılara sahip çıkması gerekir. İzmit'in meclis üyesi Kandıra’da kurulacak bertaraf tesisi için bedel ödemeye hazırım diyor. Sen kaç defa Alikahya halkının yanında oldun. Git istifa et Kandıra’da otur o zaman. Benim adıma İzmit Belediye meclisinde yer işgal etme. Kimliğinde Kandıra yazdığı için mi bütün bu tavrın? Eğer İzmit'in meclis üyesiysen önce Alikahya'ya sahip çıkacaksın. Sahip çıkmıyorsan koltuk işgal etme. Gel bir gün de Meclis üyesi olduğun İzmit’in semti Alikahya’da kurulu olan Çöp Fabrikası için bedel öde.”
Sonra Zeki’nin çay ocağında Alikahyalı işadamı İsmail Parlak ile çay içiyorum. O da diyor ki: “Şehrimizde tartışan bu kadar siyasetçi, sivil toplum kuruluşlarını ve her hassas vatandaşımızı Alikahya’ya bekliyoruz. Zaten neredeyse her hafta geliyorlar. Bizim Akçakese’den yerleşim yeri, insan olarak neyimiz eksik. Biz de bu ülkenin evladı, biz de Türk Bayrağının dalgalandığı bir coğrafyadayız. Üstelik belki Akçakese’nin yolunu yeni öğrenmiş olanlar neredeyse her hafta ya Kocaelispor maçını seyretmek, ya beldemizdeki fabrika ve işyerlerindeki ticaretleri için veya seçmen çalışması yapmak üzere Alikahya’da oluyorlar. Akçakese’ye kurulan çöp fabrikası da Alikahya’daki gül suyu fabrikası mı?” Vedalaşıp ayrılıyorum yanından.
Manavın yerine geldi sıra. Manavın Yerinde de Alikahyalı başka bir işadamı Sedat Sönmez ile karşılaşıyorum. Başlıyor anlatmaya: “Ticaret de siyaset de futbol da Alikahya’da. Alikahyadaki sandıklarda önde olan siyasi partiler İzmit Belediye Başkanlığı seçimini kolayca kazanıyor. İzmit nüfusunun 6’da biri burada yaşıyor. En büyük sınai, ticari rant burada. Çünkü İzmit’in Organize Sanayileri, fabrikaları Alikahya’da. Futbol, Kocaelispor ve taraftar burada. Çünkü Kocaelispor’un maçlarını oynadığı, taraftarın coşkuyla takımını desteklediği stat burada. Buradaki çöp fabrikası stada, sporculara ve taraftara zarar vermiyor mu? Üstelik Kocaeli’nin futbol kulübü maç yapıyor. Stat tıklım tıklım. Akçakese eylemine katılan tüm siyasiler neredeyse 2 haftada bir maçlara geliyor. Bu ne ikiyüzlülük? Akçakese Türkiye’de de Alikahya Marsta mı? Akçakeseliler Dünyalı da Alikahyalılar Marslı mı? Bu ne aymazlık? Çöpe mi, çöpün toplanmasına mı, çöpün bertaraf edilmesine mi, çöp tesisinin Kandıra’ya kurulmasına mı karşısınız? Hangisine karşısınız? Bu mantığınızla Alikahya’daki çöp fabrikasına evet, Kandıra’dakine hayır demiş olmuyor musunuz? Bu yaptığınız ayrımcılık değil mi?”
Cemil Karademir’i de dinledim. Bankacı. Alikahya’da sevilen biri. Diyor ki: “Genci yaşlısı, kadını erkeği, CHP’li Ak Partili, MHP’li, Saadetli her partili günlerce bölgemizde bulunan çöp fabrikasının zararları için, kapatılması için eylem ve söylem birliği yaptık. Böyle bir tesis lazım, biliyoruz. Zamanında yapılmış, kabul. Çöp bizim, şehir bizim, zaten burada yaşıyoruz. Dedik ki; bu tesisi kapatın. Kapatamıyorsanız en azından tedbirleri arttırın, zararlarını azaltın. Eylemler yaptık. Büyükşehir Başkanımız ile de görüştük. Kendileri de; söz kapatacağız dedi. Şimdi Başkanı bekliyoruz. Bütün mücadelemi başkalarının mutluluğu üzerine kurmuş biriyim. Bizim ülkemizde suyu bulandırıyorsanız mutlaka kendi lehinize bir şey olduğuna inanır insanlar. İzaydaş ile ilgili mücadelede oklarını üzerimize yöneltenler tarafından anlaşılmak istemek değil dileğim. Tek isteğim var. Hiç kimse bu haklı mücadelemizi anlamasa da altında bir şeyler arasa da ben çocuklarımızın yarınlarını kurtarmak istiyorum.”
Urfalı Hüseyin Karavar abiye denk geldim. Hem de çiğ köfteci de. O da dertli başladı anlatmaya. “Zamanında Anti İzaydaş diye bir grup kurduk. Birçok eylem planlayıp yaptık. Destek bulduğumuz yer oldu bulamadığımız yer oldu. En son Büyükşehir Başkanımız ile görüştük. Ve sözlerine binaen beklemedeyiz. Ancak şimdi Akçakese’de eyleme destek veren birçok kesimi samimi bulamıyorum. Ayrıca orada eylem yapan şehrimiz insanlarının temiz, saf iyi niyetlerinin istismar edildiği kanaatindeyim. Ayrıca Kandıra’da yapılması planlanan çöp alanı ile ilgili yaptığı açıklamada Akçakese Bertaraf Tesisi için “Kocaeli’yi yaşanmaz bir kent haline getiriyor” diyen İYİ Parti Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan’a seslenmek istiyorum. Kocaeli dün yaşanılır bir şehirdi de şimdi mi yaşanılamaz bir şehir olacak. Birazcık adalet değil tam adalet diyorum. Canınızın istediği yer ve konu için değil gereken her konu ve her yer için konuşun ve takipçisi olun. Bir de lütfen adil olun. Akçakese Kocaeli’de ise Alikahya nerede? Uganda’damı?”
“Bu konu siyasete meze edilmemeli. Şehir bizim, çöp bizim. Dolayısıyla bu çöpler bir yerde depolanacak. Önemli olan hukuki ve bilimsel şartları sağlıyor mu? Yer seçimi, yerleşime olan mesafesi, yüksek gerilim hatları yakınlığı, yeraltı suları, hakim rüzgar yönü, vs., gibi teknik konular.. bakılması gereken asıl konular bunlardır. Ayrıca tesis ormanlık bir alana yapıldığı için sağlık koruma bandı ile alakalı bir mağduriyet de olmayacaktır.
Gelelim Kandıra’daki eyleme koşarak giden siyasiler konusuna. Birincisi az önce söylediğim teknik hususların farkındalar mıdır acaba? Yapım aşamasından bugüne kadar İzaydaş’a ses çıkarmaz, görmezden gelip, bizleri yalnız bırakırlarken birden kalpleri insan ve doğa sevgileriyle mi doldu? Biz insan değil miydik?
Alikahya’da bir grup insan olarak bütün siyasi partileri il başkanları düzeyinde ziyaret ederek maddi manevi mağduriyetlere sebep olan İzaydaş konusunda destek istedik. Bizi unutmayın. Bu şehrin insanlarının derdine el atın dedik. Ancak görüştüğümüz bütün siyasilerden ne bir destek, ne de bir şefkat görebildik. Soruyorum şimdi bu siyasilere. Ne değişti? Üstelik Alikahya’da vahşi çöp yakma dahil bir çok işlemin her türlü sıkıntısını çekmiştik. Hala da çekiyoruz.” Bunları söyleyen de Yılmaz Kesgin. Yıllarca mücadele ettiği çöp fabrikası evinin yanı başına kondurulmuş bir Alikahya sakini.
Son durağımda Karahasanlılar, Aydoğanlılar, Düzyaylalılar, Alikahya Gençlik Platformu ve Anadolu Gençlik Dernek Başkanları ile buluştum. Dernek başkanlarına Çöp Fabrikasını sordum. Hepsi de Biz Büyükşehir Belediye Başkanımızla daha evvel görüştük. Bizlere, Alikahyalılara söz verdi. Çöp Fabrikası ile alakalı hassasiyetlerinizi biliyorum. İsteklerinizi değerlendirip çöp sorununu çözeceğim diye söz verdi. Biz şu an Başkanımızın söz verdiği süreci bekliyor ve takip ediyoruz. Bizim şehrimizde yaşayan insanlara üretilen her hizmet ile alakalı tabi ki bir duruşumuz var. Şehrimize faydalı olan her şeye tarafız. Yeter ki insana, çevreye ve Yaratan Allah’a saygı duyulsun. Biz bu akşam tertip ettiğimiz konferansımıza odaklandık. Büyüğümüz, Alikahyamızda yetişen kıymetli hocamız misafirimiz. Doç. Dr. Ahmet Kesgin Endüstriyel Siyaset merkezli “Tarih(imiz), İnsan(ımız) ve Şehir: Bizim Hikayemiz”i Alikahya Kültür Merkezinde saat 20:00’da anlatacak. Herkesi oraya bekliyor olacağız. Konuşalım, sohbet edelim. Çayın demini bulalım. Kardeş olalım, komşu olalım.” dediler.
Şehrimize bertaraf merkezlerinin lazım olduğu bilinen bir olgu. Tüm şehirlere de keza… Şehirler insansız, insanlar çöp üretmeden yaşayamıyor. Üretilen çöpün de mutlaka depolanması, bertaraf edilmesi gerekiyor. Durum buysa ne yapılması gerekiyor?
Hizmet üretilmesi, üretilen hizmetin kaliteli olması gerekiyor. Bütün bu yazdıklarımız ve dinlediklerimizden sonra vardığım karar şudur. Kamuyu temsil eden bir kurum, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi bir hizmet üretiyor. Ve bu ürettiği hizmeti mutlaka yapmak zorunda. Ben bu konuda yapılması gereken hizmete tarafım. Kamunun genel yararından tarafım.
Karşı çıkanlara da birçok söylediklerine değil söyleme özgürlüklerine saygı duymakla beraber teklifim şudur:
“Dedeme ait birkaç parça tarla var. Tartıştığınız bütün planları iptal edelim. Lazım olan, gerekli olan kurmaya mecbur olduğumuz bu tesisi şuraya, buraya değil de dedemin tarlasına yapalım. Ama yapalım.
Ne dersiniz?”
Özcan Ataş
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.