Dolar (USD)
34.42
Euro (EUR)
36.36
Gram Altın
2835.93
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Aile kurumu alarm veriyor

Türkiye’de boşanma oranları artış eğiliminde. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı boşanma verilerine göre, 2012 yılında açılan dava sayısı 190 bin 564 iken 2019 yılında 248 bin 640’a ulaştı.
Aile kurumu alarm veriyor
27 Haziran 2020 00:01:00
Türkiye’de boşanma oranları artış eğiliminde. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı boşanma verilerine göre, 2012 yılında açılan dava sayısı 190 bin 564 iken 2019 yılında 248 bin 640’a ulaştı.

Ezgi ÇELİK-ANKARA

Son yıllarda ailelerin parçalanması, boşanma oranlarının yükselmesi, kültürel ve ahlaki değerlerde yozlaşma, millî ve manevi değerlerden yoksunluk gibi, insanı, aileyi ve dolayısıyla toplumu tehdit eden sorunlar baş göstermektedir. Milat gazetesi, süresiz nafaka, gayri ahlaki ilişkiler içeren dizilerin oluşturduğu tahribat, dijital platformlarda yürütülen eşcinsellik propagandası, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun gibi aileyi tehdit eden konulara ilişkin yayınlarını gündeme getirmeye devam ediyor. Ülkemizde ailelerin darmadağın olmasına sebep olan bu uygulamalar, evliliklerin azalarak boşanmaların artmasına neden oluyor.

Boşanma oranları artıyor!

Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, 2019 yılında hukuk mahkemelerinde açılan ve karara bağlanan boşanma davalarına ilişkin istatistikleri yayınladı. Açıklanan boşanma verileri ülkemizde aile kurumunun ciddi bir tehlike altında olduğunu ortaya koydu. Boşanma oranında yaşanan artış, aile hayatının temelini dinamitleyen unsurlara karşı acilen harekete geçilmesi gerektiğini gözler önüne serdi. Açıklanan mevcut tabloda, boşanma istemiyle açılan davalarda her yıl yaşanan düzenli bir artış olduğu gözlendi. Hukuk mahkemelerinde 2012 yılında açılan dava sayısı 190 bin 564 iken 2019 yılında bu sayı 248 bin 640’a ulaştı. İstatistiklere göre, 2012–2019 yılları arasında 1 milyon 727 bin 571 kişi boşanma davası açtı. 2012–2019 yılları arasında 1 milyon 698 bin 334 kişinin ise boşanma davası karara ulaştı.

Ürkütücü rakamlar!

İstatistiklere göre boşanma oranlarında her yıl artış gözleniyor. 2012 yılında açılan boşanma davası sayısı 190 bin 564, 2013 yılında 197 bin 419, 2014 yılında 202 bin 17, 2015 yılında 205 bin 871, 2016 yılında 212 bin 945, 2017 yılında 223 bin 194, 2018 yılında 246 bin 921, 2019 yılında ise 248 bin 640 olarak yer aldı. 2012 yılında karara bağlanan boşanma dava sayısı ise 193 bin 349, 2013 yılında 198 bin 920, 2014 yılında 202 bin 170, 2015 yılında 201 bin 466, 2016 yılında 198 bin 062, 2017 yılında 213 bin 822, 2018 yılında 240 bin 613, 2019 yılında 249 bin 932 olarak kayıtlara geçti.

‘Aldatma’ ilk sıralarda

Aile birliğinin bozulmasına ve bütünüyle dağılmasına yol açan boşanma, son yıllarda artış göstererek toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’de hukuk mahkemelerinde boşanma davalarının nedeni olarak ‘evlilik birliğinin temelinden sarsılması’ (çekişmeli) ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması (anlaşmalı) olarak belirtiliyor. İkincil sebep olarak da terk nedeniyle boşanmalar gerçekleşiyor. Boşanma davalarının üçüncü ana sebebi ise ortak hayatın yeniden kurulmaması nedeniyle açıldığı gözleniyor. Dördüncü olarak ise özel boşanma sebebi olarak düzenlenen zina nedeniyle evlilik birliğinin sona erdiği dikkat çekiyor. Bu noktada mevcut tabloya yansıyan “zina” gerekçesinde her yıl yaşanan bir artış söz konusu. 2012 yılında zina sebebiyle açılan dava sayısı 617 iken 2019 yılında bu rakam bin 987’ye ulaşıyor.

Mahremiyet kalmadı

Uzman Psikolojik Danışman Emine Koçer, çiftlerin boşanma nedenleri arasında aldatma, ekonomik sorunlar, aile büyükleriyle ilgili problemler, evlilik çatışmaları ve mükemmeliyetçilik isteği gibi sebeplerin ilk sırada olduğunu söyledi. Koçer, “Uzun vadede sosyal yapımızın hızla dönüşmesi, çiftlerin sorumluluklarını unutması, sosyal medya araçlarıyla insanların mahremiyetlerinin deşifre edilmesi boşanma nedeni olarak ifade edilebilir. Günümüzde sorumluluk ve rollerin tam olarak belirlenmeden evliliğe başlanması büyük bir sıkıntıdır” dedi.

Evlilik öncesinde kişilerin evlilikle ilgili olarak beklentilerini açık bir şekilde ifade etmesi gerektiği konusunda öneride bulunan Koçer, “Çiftler evliliklerde problemlerini önce kendileri çözmeye çalışmalı. Bizim toplumumuzda aileye başvurulur. Fakat aileler sosyal destek anlamında kıymetli olsalar da bazen engelleyici bir noktaya da gelebiliyorlar. Bu nedenle profesyonel destek alınmasını kesinlikle öneriyoruz” diye konuştu.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin