7 Ayetel Kürsi okumanın faziletleri
Ayetel Kürsi Bakara suresinin 255. ayetidir. Ayetel Kürsi ayetlerin en faziletlisidir. Ayetel Kürsi'de Allah'ın kürsüsü anlatılmaktadır. Ayetel Kürsi'nin faziletleri hadislerde bildirilmiştir. Peki ayetel kürsi okumanın faydaları nelerdir? İşte 7 ayetel kürsi okumanın faydaları...
Hadîslerle Ayetel Kürsinin Faziletleri
Âyetü’l-Kürsî’nin fazîleti hakkında müstakil çalışma yapanlar, onun fazîletlerine dair 95 kadar hadîs vârid olduğunu belirtmektedirler. Bunlardan bir kısmına yer vermek istiyoruz.
“Bu âyet herhangi bir evde okunduğunda, şeytanlar o evi otuz gün süreyle terk ederler ve hiçbir büyücü (sihirbaz) erkek ve hiçbir (büyücü kadın) kırk gece süreyle o eve giremez.” (Darimî, Fedâilü’l-Kur’ân 14)
Hazreti Ali’nin (Radıyallâhu Anh) de şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Nebînin minber üzerinde iken şöyle dediğini duydum: ‘Kim, >Ayetü’l-Kürsi
Sâhabe-i Kir’âm bir gün Kur’ân-ı Kerîm’de hangi ayetin daha faziletli olduğunu müzakere ederlerken, Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh) onlara: “Ayetü’l-Kürsî’den haberiniz yok mu?” diye sorduktan sonra sözlerini şöyle sürdürür: “Allah Resûlü, bana şöyle dedi: ‘Ya Ali! Beşeriyetin efendisi Hazreti Âdem (Aleyhisselâm); Arapların efendisi Muhammed’dir. Bunda övünülecek bir durum yok. Sözlerin efendisi Kur’ân, Kur’ân’ın efendisi Bakara Sûresi, Bakara Sûresi’nin efendisi ise ‘Âyete’l-Kürsi’dir.” (Tirmizî, Fedailü’l Kur’an, 2)
Yine Hazreti Ali’nin (Radıyallâhu Anh) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Bedir gününde savaşıyordum. Derken Allah’ın Resûlünün ne yaptığını göreyim diye, O’nun yanına vardım. Yanına vardığımda O, secde hâlinde: ‘Ya Hayyü Ya Kayyûm’ diyor, başka bir şey demiyordu. Sonra savaşa döndüm. Daha sonra Resûlullâh’ın yanına tekrar geldiğimde O, aynı şeyleri söylüyordu. Ben, gidip gelmeye ve O’na bakmaya devam ettim. O da, Allah Teâlâ kendisine fethi müyesser kılıncaya kadar, aynı şeyi söylemeye devam etti.” (Fahreddin er-Râzî, 5/403-404)
Resûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Ubey’den sordu: “Allah’ın kitabında hangi ayet daha büyüktür?” Ubeyy: “Allah ve Resulü daha iyi bilir” dedi. Cenâb-ı Peygamber, suali birkaç defa tekrar etti. Sonra Ubey: “Ayetül-Kürsî en büyük ayettir” dedi. Cenâb-ı Peygamber: “Ey Eba Munzir! İlim senin için mutlu olsun. Nefsimi yed-i kudretinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki Ayetül-Kürsî’nin lisanı ve iki dudağı vardır. Arşın, saki (ayağı) yanında durmakta ve padişahlar padişahını takdis etmektedir.” (Müslim, “Müsâfirîn”, 258; Ebû Dâvûd, Salât, 352, Hurûf, 1; Ali Arslan, 2/218)
Ubey ibni Ka’b’in (Radıyallâhu Anh) oğlu anlatıyor: “Bizim, içinde hurma dolu bir ambarımız vardı. Babam onu daima kontrol ederdi. Onun eksildiğini gördü. Bir gece onu beklerken baktı ki ergenlik çağına gelmiş erkek çocuğa benzer bir hayvan geldi. Ona selam verdi ve ben de selamın cevabını verdim dedikten sonra devamla şunları söyledi: ‘Sen nesin? Cinni misin, insi misin? ‘ diye sordum. ‘Ben cinniyim’ dedi. Ben: ‘O halde elini bana uzat’ dedim. Elini bana verdi. Baktım ki eli, köpek eli, tüyleri köpek tüyü. Ben: ‘Cinlerin yaradılışı böyle midir?’ diye sordum. O ‘Cinler biliyor ki, onların içinde benden daha kuvvetlisi yoktur.’ Ben: ‘Seni bu işe zorlayan nedir?’ dedim. O: ‘Benim kulağıma geldi ki sen sadakayı seven bir kişisin. Senin tamından biz de nasibdar olmayı istedik.’ Ubeyy ona: ‘Bizi sizden koruyacak ne vardır?’ diye sordu. O: ‘Bu âyet (âyetü’l-kürsî) vardır’ dedi. Sonra Ubeyy ertesi gün Resûlullah’a (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) gelip haber verdi. Cenâb-ı Peygamber: ‘o habis doğru söylemiştir’ buyurdular. (Ali Arslan, 2/218)
Allah’ın Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) muhacirlerin sofasında (meclisinde) bize vardı. Bir kişi sordu: “Ey Allah’ın Resûlü! Kur’ân’ın hangi ayeti daha büyüktür?” Cenâb-ı Peygamber, Ayetü’l-Kürsî’yi okudu ve: “Bu en büyük âyettir” dedi. (Müsned, 4/461)
Rivâyet tefsirlerinde yer alan bazı hadislerde de Âyetü’l-kürsî’yi okuyana Allah’ın hemen bir melek göndereceği, ertesi güne kadar bu meleğin onun iyiliklerini yazacağı ve kötülüklerini sileceği, farz namazların arkasından onu okuyanın da öldüğü zaman cennete gireceği ifade edilmiştir. Bu hadislerde işaret edilen fazileti sebebiyledir ki Âyetü’l-kürsî namazların sonunda genellikle okunan bir âyettir. Aynı inançla namaz dışında da sık sık okunan âyetler arasında yer alır.
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) bir esir kılığına girmiş vaziyette şeytanla karşılaşmış ve bu kıssa, endişelerden uzak olabilmek ve manevî muhafaza altına girmek için yatmadan evvel Âyetü’l-Kürsî okunması yönündeki: “Döşeğine uzandığın vakît Âyetü’l-Kürsî’yi (yâni) (Hayy ve Kayûm o!an Allah’dan başka hiç bir ilâh yokdur.) âyet-i kerimesini sonuna kadar oku! Böyle yaparsan üzerinde faehemahâl Allah tarafından bir muhafız bulunur ve tâ sabaha kadar şeytan, senin semetine yaklaşamaz” (Buhârî, “Vekâlet”, 10) tavsiyesiyle sonuçlanmıştır. Bu hadîs-i şerîfi İmâm-ı Nesâî de ‘Amelü’l-Yevm ve’l-Leyle’ adlı eserinde kaydetmiş ve ilk dönem âlimlerimizden itibaren ümmet bu yüce âyet-i böylece okuyagelmiştir. (Ali Arslan, 2/219)
Âyetü’l-Kürsî’nin, yola çıkılmadan önce okunması gereken ve kişinin yolculuğu boyunca manevî koruma altında muhafazasını sağlayacak bir âyet-i kerîme olduğu belirtilmiştir: “Eserlerde (rivayetlerde) vârid olmuştur ki, bir kimse yola çıkmazdan önce Âyetü’1-Kürsiyi okursa, evine dönünceye kadar başına hiç, bir belâ gelmez.” (Buhârî, “Hac”, 1)
Allah Resûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ashabından bir kişiye: “Sen evlendin mi?” diye sorduktan sonra, ezberinde bazı sûrelerin bulunup bulunmadığını sormuş ve konu en son Âyetü’l-Kürsî’ye gelip şöyle devam etmiştir… “Cenâb-ı Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) o kişiye: ‘Senin yanında (Allah o Allah’tır ki kendinden başka hiçbir ilâh yoktur) diye başlayan Âyetü’l-Kürsî yok mudur?’ buyurunca O: ‘Evet, vardır. (Âyetü’l-Kürsî)yi ezbere bilirim!’ deyince Resûlüllah: ‘O, Kur’an’ın dörtte biridir’ buyurmuştur.” (Ali Arslan, 2/219)
Ebû Zerr (Radıyallâhu Anh) ile Peygamber Efendimiz (Sallâllâhı Aleyhi ve Sellem) arasında uzunca bir soru cevap faslı geçmiş Ebû Zerr’in (Radıyallâhu Anh): “Ey Allah’ın Resûlü! Senin üzerine inen ayetlerin hangisi daha üstündür?” sualini yöneltmesi üzerine Peygamber Efendimiz (Sallâllâhı Aleyhi ve Sellem): “Âyetü’l-Kürsî (Allah o Allah’tır ki ondan başka mabud yok) diye başlayan âyet” şeklinde cevap vermiş ve Âyetü’l-Kürsî’nin fazîletini öylece beyân buyurmuştur. (Ali Arslan, 2/219)
Abdullah ibni Mes‘ûd (Radıyallâhu Anh) şöyle anlatmıştır: “İnsanlardan birisi yola çıktı. Cinlerden birisi ona rastladı: ‘(Ey İnsanoğlu!) Benimle güreşir misin? Beni yıkarsan sana bir âyet öğreteceğim. Evine girdiğinde onu okuduğun zaman o eve hiçbir şeytan girmeyecektir.’ İnsanoğlu cinnîyi yendi ve cinnîye: ‘Şahsiyet yönünden seni zayıf görüyorum. Sanki senin ellerin köpek eli gibidir. Siz cinlerin hepsi böyle midir yoksa sen mi böylesin?’ O cinnî: ‘Ben onların aralarında en kaburgalısıyım. İkinci bir kez benimle güreşir misin?’ İkinci kez de Âdemoğlu onu yıktı. Cinnî: ‘Âyetü’l-Kürsî’yi oku. Onu herhangi bir kimse evine girerken okursa şeytan onun evinden çıkar ve merkebin yellendiği gibi yellenerek kaçar…” İbni Mes‘ûd (Radıyallâhu Anh) cinnîyle güreşen bu zâtın Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh) olduğunu açıklamıştır. (Ali Arslan, 2/219)
İmam Ahmed ibni Hanbel’in (Radıyallâhu Anh) Müsnedine kaydettiği bir rivayette Âyetü’l-Kürsî’nin, Allah Te‘âlâ’nın en büyük ismini ihtiva ettiği beyan edilmektedir: “Elif, Lâm, Mîm, Allah o Allah’tır ki, ondan başka ilâh yok; O Hayy ve Kayyum’dur” âyetlerinde Allah Teâlâ’nın en büyük ismi vardır.”
Aynı fazîleti vurgulayan bir başka hadîs-i şerîfte ise şöyle buyrulmuştur: “Allah’ın en büyük ismi o isimdir ki, onunla Cenâb-ı Hakk çağrıldığı zaman icabet eder. O üç yerdedir: el-Bakara, Âl-i İmrân ve Tâhâ Sûrelerindedir.”
Dimeşk Hatibi olan Hişam bin Âmmar bahsedilen üç yeri şöyle açıklamıştır: “el-Bakara Sûresindeki âyet, Allah o Allah’tır ki, ondan başka mabud yoktur. Hayy ve kayyumdur…”
Farz Namazlardan Sonra Âyetü’l-Kürsî Okumanın Fazîleti
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Kim ki her farz namazının arkasında Âyetü’l-Kürsî’yi okursa, onun Cennet’e gitmesine ancak ölmemesi mani olur. (Yani ölürse hemen Cennet’e gider).” (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, 2/458, No.2395)
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Allah, İmrân oğlu Musa’ya vahiy gönderdi. Âyetü’l-Kürsî’yi her farz namazın akabinde oku. Çünkü onu her farzın akabinde okuyana şükredenlerin kalbini ihsan edeceğim. Zikredenlerin dilini vereceğim. Peygamberlerin sevabını, sıddîklerin amelini vereceğim. Çünkü buna ancak bir peygamber veya sıddîk ya da kalbi iman için imtihan edilen veya Allah yolunda öldürülmesini isteyen devam eder” (Nesâî, Amelü’l-Yevm ve’l-Leyle)
Manevî Muhafaza Vesilesi Olduğuna Dair Hadîs-i Şerîfler
Nakledeceğimiz hadîs-i şerîflerin ortak manası: “Kim ki Âyetü’l-Kürsî’yi günün evvelinde veya gecenin evvelinde okursa o onu korur” şeklindedir.
“Kim ki sabahladığı zaman ‘Hâ Mîm’ (el-Mü’min) Sûresi’nin üçüncü (dönüş Allah’ındır) âyetine kadar ve Âyetü’l-Kürsî’yi okursa onların ikisinin yüzü suyu hürmetine akşamlayıncaya kadar korunur. Onların ikisini akşamlandığında okursa, onların yüzü suyu hürmetine sabahlanıncaya kadar korunur.” (Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 2)
“İçinde bu ayetin okunduğu evi, şeytanlar otuz gün terk ederler. O eve kırk gece erkek ve kadın hiçbir sihirbaz ya da büyücü giremez.” (el-Keşşaf Tefsiri)
“Kim uyuyacağı esnada Ayete’l-Kürsi’yi okursa, Allah onu sabaha kadar koruması için bir melek gönderir (görevlendirir).” (Durrü’l-Mensûr)
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) Peygamber Efendimiz’den (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle rivayet etmiştir: “Bakara Sûresinde Kur’ân âyetlerinin efendisi vardır. İçinde şeytan olan bir evde okunduğunda şeytan oradan çıkar. Her şeyin bir zirvesi vardır. Kur’ân’ın zirvesi de Bakara Sûresidir. Onda Kur’an âyetlerinin efendisi vardır ki o da Âyet el-Kürsî’dir.” (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, 2/457)
İmam Nesefî (Rahimehullâh) Hazretleri Âyetü’l-Kürsî’nin bu derece fazîletli oluşunu şu şekilde açıklamıştır: “Çünkü bu ayet tevhid esasını, Allah’ın (Celle Celâluhû) birliğini, azametini ve temcidini (ululuğunu) ele almaktadır. O’nun yüce sıfatlarından, niteliklerinden söz etmektedir. Çünkü Aziz ve yüce Rab olan Allah’ı (Celle Celâluhû) anmaktan daha üstün bir şey olamaz. Dolayısıyla Allah’ı (Celle Celâluhû) zikretme, anma mahiyetinde olan bir şey elbette diğer şeyleri anmaktan daha değerli ve faziletlidir. Böylece anlaşılıyor ki, ilimler içerisinde en değerli ve en önemli olan ilim “tevhid” ile ilgili olan ilimdir.” (Suyûtî, 2/56)
Hazreti Hasan (Radıyallâhu Anh) Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Her farz namaz sonunda Âyetü’l-Kürsî’yi okuyan kişi, diğer namaza kadar Allah’ın koruması altında olur.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 2/148)
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemiz şöyle buyurmuştur: “Adamın biri Rasûlullâh’a (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) gelip evindeki malının eksilip bereketsiz olduğunu söyleyince, Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Âyetü’l-Kürsî’yi neden okumazsın? O hangi yemek ve katığa okunursa Yüce Allah mutlaka o yemeği ve katığı bereketli kılıp çoğaltır’ buyurdu.” (Suyûtî, 2/56)
İbni Mes‘ûd’un (Radıyallâhu Anh)ın rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) kendisinden tavsiye isteyen birisine şöyle buyurmuştur: “Âyetü’l-Kürsî’yi oku. O, seni, çocuklarını ve evini korur. Hatta evinin etrafındaki evleri bile korur.” (Beyhakî, Şuabu’l-Îmân, 2/458)
İbni Abbas (Radıyallâhu Anhumâ) Âyetü’l-Kürsî’nin faziletini şöyle ifade etmiştir: “Allah (Celle Celâluhû) Bakara Sûresi’nden daha değerli bir şey yaratmadı. Bu sûrede en değerli ayet Âyetü’l-Kürsî’dir.”
Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir başka hadîs-i şerîfinde Âyetü’l-Kürsî’nin sıkıntıları kaldıracağı hakikatini şöyle ifade buyurmuştur: “Kim sıkıntılı anında Âyetü’l-Kürsî’yi ve Bakara Sûresi’nin son iki âyetini okursa Yüce Allah o kişiye yardımcı olur.”
Sahâbe-i Kirâm’ın büyüklerinden Abdurrahman ibni Avf, evine girdiği zaman âyetü’l-kürsî okumaya devam etmiştir. Hazreti Hasan’ın da: “Hangi ameli daha üstün görüyorsun” diye sorulduğunda: “Kur’ân okumayı, Kur’ân’dan da âyetü’l-kürsî okumayı en üstün amel görüyorum” dediği rivâyet edilmiştir.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.