Dolar (USD)
32.65
Euro (EUR)
35.34
Gram Altın
2510.02
BIST 100
10851.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Şubat'ta ne oldu? Postmodern darbe nedir?

28 Şubat 1997u2026 Ülkenin öz evlatlarının eğitim hakkının elinden alınmak istendiği, inandığı gibi yaşamak isteyenlerin hor görüldüğü hatta Başbakan'a bile küfredildiği o günleri unutmadık. 28 Şubat günü ne oldu? Postmodern darbe nedir?
28 Şubat'ta ne oldu? Postmodern darbe nedir?
28 Şubat 2018 11:25:00
28 Şubat 1997u2026 Ülkenin öz evlatlarının eğitim hakkının elinden alınmak istendiği, inandığı gibi yaşamak isteyenlerin hor görüldüğü hatta Başbakan'a bile küfredildiği o günleri unutmadık. 28 Şubat günü ne oldu? Postmodern darbe nedir?

Türkiye tarihine post modern darbe olarak geçen 28 Şubat'ın üzerinden 21 yıl geçti. 28 Şubat'ta neler oldu? neler yaşandı? Postmodern darbe nedir?

28 ŞUBAT SÜRECİNDE NELER OLDU?

Refah Partisi 1995 Genel Seçimlerinde birinci parti olmuştur. 1996 yılında, seçimlerin ardından kurulan DYP-ANAP koalisyon hükümeti, Refah Partisi'nin güven oylaması hakkında hukuksal inceleme yapılması için Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı başvuru haklı görülerek güven oylaması geçersiz sayıldığından dağılmıştır. Bunun üzerine TBMM'de birinci parti durumunda olan Refah Partisi ile ikinci parti olan DYP arasında kurulan 54. Hükümet (Refahyol hükümeti), 8 Temmuz 1996'da TBMM'de yapılan oylamada güvenoyu almayı başarmıştır.

Refahyol Hükümeti

Necmettin Erbakan'ın başbakanlığında, Refah Partisi (RP) ve Doğru Yol Partisi (DYP) arasında 28 Haziran 1996'da kurulan 54. Hükümet'te, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev aldı.

Müthiş zamlar yapıldı

Refahyol hükümeti, ilk iş olarak devlet kaynaklarının bir havuzda toplanmasını sağladı. Ardından, emeklilere, memurlara ve hatta askerlere, beklentilerin çok üzerinde zamlar yapıldı. Yıllardır üç kuruş emekli maaşı alan Bağkur emeklileri, Refahyol döneminde alınan muhteşem zam oranını hala unutamazlar.

Gizli mihraklar çıldırdı

Hükümetin ekonomik olarak son derece düzgün gittiğini gören gizli güçler, bazı STK'ları, bazı üniversite rektörlerini, bazı medya organlarını ve siyasi argümanları da kullanarak hükümeti "irticai hareketler" yapıyor iddiasıyla zan altında bırakmaya başladı. Buna askeri ve yargı cephesinden de destek geldi.

Kayseri gezisi

Başbakan Erbakan'ın, 24 Ocak 1997'de Kayseri'ye yaptığı ziyarette, tek tip kıyafet giyen il örgütü mensupları sorun haline getirildi. Cumhuriyet başsavcılığı bunun Siyasi Partiler Yasası'na aykırı olduğunu belirterek RP Kayseri İl Yönetim Kurulunun 30 gün içinde görevden alınmasını aksi takdirde RP hakkında kapatma davası açılacağını duyurdu.

Sincan'da Kudüs gecesi

Bunun ardından Ankara Sincan'ın RP'li Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın 31 Ocak 1997'de düzenlediği "Kudüs Gecesi"ne, İran'ın Ankara Büyükelçisi Muhammed Rıza Bagheri'nin katılması ve bir konuşma yapması, irticai faaliyetlerin arttığı şeklinde lanse edildi.

Başörtüsü serbest

Hemen bir gün sonra Başbakan Erbakan, 1 Şubat 1997'de, DYP'li bazı bakanların "Biz bu karara imza atmayız" itirazlarına rağmen "üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakan" kararnameyi Bakanlar Kurulunda imzaya açtı.

Soruşturma açılıyor

Ve bir gün sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başsavcılığı, "Kudüs Gecesi"ni düzenleyen RP'li Belediye Başkanı Yıldız hakkında 2 Şubat 1997'de iki ayrı soruşturma başlattı.

Tanklar Sincan'da

Olaylar o kadar hızlı gelişti ki 4 Şubat 1997'de Sincan'da 15 tank ve 20 askeri kamyon, ilçeden geçerek güya Yenikent'teki tatbikat alanına geçirildi. Oysa bu hareket düpedüz bir gözdağı vermekti. Bu gelişme, sadece Sincanlılar tarafından, tüm Türkiye'de "darbe geliyor" şeklinde yorumlandı. Dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Sincan'dan tankların geçtiği gün Belediye Başkanı Yıldız'ı görevden uzaklaştırdı.

Arabistan'a gitsinler!

Demokrat olarak lanse edilen dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, o günlerde üniversitelerde okumaları engellenen kız çocukları için "Çok istiyorlarsa Arabistan'a gitsinler" demişti. FETÖ elebaşası ise Hürriyet'e verdiği demeçte "Beceremediniz artık gidin" sözlerini kullanmıştı.

Tuğgeneral Osman Özbek

O günlerin unutulmaz isimlerinden birisi de Erzurum Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Osman Özbek'ti. Özbek, o tarihte Suudi Arabistan'a giden Başbakan Erbakan hakkındaki galiz küfürler ederek, masayı yumruklayarak tehditvari sözler kullanmıştı.

İkna odaları merkezi

28 Şubat denilince ilk akla gelen başörtülü kızların üniversitelere alınmaması ve türlü eziyetlere maruz bırakılması. Bu zulmün baş aktörlerinden dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve yardımcısı Nur Serter'di. Bu ikili, üniversite bünyesinde ikna odaları kurarak, başörtülü kızların örtülerini çıkararak eğitim alabilecekleri konusunda psikolojik baskılar yaptılar.

Balans ayarı yaptık!

O günlerde Washington'da Türk-ABD Konseyi'nde bir konuşma yapan dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir, "Sincan'da demokrasiye balans ayarı yaptık" açıklamasında bulunmuştu.

9 saatlik MGK

28 Şubat 1997'de MGK, Cumhurbaşkanı Demirel'in başkanlığında toplandı. Tarihi toplantı 8 saat 45 dakika sürdü. Toplantı sonunda 4 maddelik MGK bildirisinde "Anayasa ve Cumhuriyet yasalarının uygulanmasından asla taviz verilmeyeceği" vurgulandı. Perde arkasında ise askerlerin hükümetten yapılmasını istediği 20 madde ortaya çıktı. Bu taleplerin içinde temel eğitimin 8 yıla çıkarılması, imam hatip okullarının meslek liselerine dönüştürülmesi, TSK'dan atılan askerlerin belediyelerde istihdam edilmemesi gibi maddeler vardı.

Erbakan imzalamadı

Başbakan Necmettin, askerlerin bu isteklerini kabul etmeyerek, kararları imzalamadı. 3 Mart'ta hükümet ortağı DYP'den bazı önemli isimler Refahyol'dan çekilme çağrısında bulundu. Bunun üzerine Erbakan, "Hükümet TBMM'de kurulur, MGK'da kurulmaz" diyerek tarihi bir cevap verdi.

Çiller başkanlığı istedi

Çiller, Erbakan'dan Temmuz 1997'de Başbakanlık görevini kendisine devretmesini istedi. Erbakan ise bunu kabul etmedi. Cumhurbaşkanı Demirel, "MGK kararlarının uygulanmaması halinde devletin yürümeyeceğini, uygulamayanların sorumlu olacağını" kaydetti.

Vural Savaş'ın davası

Dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 21 Mayıs 1997'de "Anayasa'nın laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği açıklıkla anlaşıldığı" gerekçesiyle, RP'nin sürekli kapatılması istemiyle dava açtı. Genelkurmay Başkanlığı "Batı Çalışma Grubu" oluşturuldu.

Ve Erbakan kabul etti

18 Haziran'da, Erbakan B:aşbakanlığı Çiller'e devretme kararını kabul etti. Buna göre hükümet istifa edecek, görevi Çiller devralacak, BBP hükümete girecek ve erken seçim yapılacaktı. Erbakan aynı gün hükümetin istifasını Cumhurbaşkanı Demirel'e sundu.

Demirel'in oyunu

Cumhurbaşkanı Demirel ertesi gün muhalefet lideri Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit, Deniz Baykal ve Hüsamettin Cindoruk ile görüştü, ardından da hükümeti kurma görevini Çiller'e değil ANAP Genel Başkanı Yılmaz'a verdi.

Refah Partisi kapandı

Anayasa Mahkemesi RP'yi, 16 Ocak 1998'de "demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı davranarak, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü ve millet egemenliği ilkelerini çiğnediği ve irticai faaliyetlerin odağı olduğu" gerekçesiyle kapattı.

Esameleri okunmuyor

2001 yılında kurulan ve 2002 yılında iktidara gelen AK Parti, "Bin yıl sürecek" denilen 28 Şubat sürecinin izlerini birer birer ortadan kaldırdı. Hem toplumun ekseriyetinin onayını alarak yaptı. Şimdilerde dönemin kudretli paşaları bugün 28 Şubat davasında yargılanıyor. O önem siyasilere ayar veren, medyaya brifing veren dönemin kudretli isimlerinin bugün esamesi dahi okunmuyor.