Dolar (USD)
34.08
Euro (EUR)
38.03
Gram Altın
2835.76
BIST 100
9975.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

253 gündür ses yok

Yaşanan olayları takip etmek üzere gittiği Suriye'nin Halep kentinde kaybolan Filistinli Gazeteci Bashar Fehmi Kadumi'den 253 gündür haber alınamıyor. Ailesi ise akıbetini merak ediyor. STK'lar Kadumi'nin serbest kalması için yetkililere çağrıda bulundu.
253 gündür ses yok
28 Nisan 2013 00:00:00
Yaşanan olayları takip etmek üzere gittiği Suriye'nin Halep kentinde kaybolan Filistinli Gazeteci Bashar Fehmi Kadumi'den 253 gündür haber alınamıyor. Ailesi ise akıbetini merak ediyor. STK'lar Kadumi'nin serbest kalması için yetkililere çağrıda bulundu.

KENAN ADEM KIZILAĞIL/ ANKARA

19 Ağustos 2012'de Esed rejimi tarafından görevinden alıkoyulan Filistinli Gazeteci Bashar Fehmi Kadumi'den halen bir haber alınamamış olması tepkilere neden oluyor. Birçok Sivil Toplum Kuruluşu (STK), kendisinden 252 gündür haber alınamayan Kadumi'nin serbest bırakılması için uluslararası hukuku göreve davet etti.

Kadumi'nin özgürlüğü verilsin

Filistinli gazeteci Bashar Fehmi Kadumi'nin Suriye'de tutsak edilmesini kınayan Özgür-Der Ankara Şubesi Başkanı Abdurrahman Çelik, görevi yalnızca, Suriye'deki çatışmalar hakkında haberler yaparak tarafsız gazetecilik mesleğini icra etmek olan Kadumi'ye reva görülen uygulama Esed'in Suriye'de işlenen zulümlerin dışarıya aktarılmasını engelleme çabalarını ortaya koyduğunu söyledi. Çelik, "Özgür-Der Ankara Şubesi olarak Türkiye'de birçok habere imza atmış, uluslararası düzeyde tarafsızlığını kanıtlamış Kadumi'ye reva görülen bu zulmün bir an önce sona erdirilmesini ve durumu hakkında açıklama yapılmasını talep ediyoruz. Devam eden belirsizliğin sona erdirilmesi için herkesi de sorumluluk almaya davet ediyoruz" dedi.

Esed rejimi yüz karası

Amacı sadece haber yapmak olan gazetecinin tutsak edilmesini rejim için yüz karası olarak nitelendiren GAP Gazeteciler Birliği Başkanı Zeynel Abidin Kıymaz, bu durumun uluslararası hukuk için gelinen vahim son olduğunu söyledi. Kıymaz, "Bu gazetecinin serbest bırakılması ve ailesine kavuşması için bütün girişimler yapılmalıdır. Bu noktada herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Gazeteci kardeşimiz için bir tek kelime açıklama yapmayan rejime karşı tüm uluslar arası kuruluşlarında harekete geçmesini istiyoruz" diye konuştu.

Esed kendisini kaybetmiş

Suriye'de hem insani hem de İslami açıdan hukukun etkisinin kaybolduğunu vurgulayan İHH İnsani Yardım Vakfı Ankara Koordinatörü Hanefi Sinan, tamamen sivil bir amaç uğruna görev yapan gazetecinin tutuklanmasının kabul edilemez olduğunu söyledi. Esed rejiminin insani yardım kamplarına saldırdığını da belirten Sinan, "İHH'nın yardım kamplarına bomba yağdırıldı. Siviller her gün katlediliyor. Esed rejimi gözü dönüş katil gibi halkına bomba yağdırıyor. Hukuku yok sayarak insanları tutsak ediyor. Gazetecinin tutuklanmış olması, aylardır haber alınmaması Esed'in nasıl bir bilinçle hareket ettiğini gözler önüne seriyor" şeklinde konuştu.

Müşrikler bile bunu yapmadı

Peygamber (s.a.v.) döneminde yaşayan müşriklerin bile bir savaş hukuku olduğunu hatırlatan Hanefi Sinan, bugünün cahiliye toplumun da savaş hukuki diye bir şey kalmadığını, o dönemden daha vahim tablonun yaşandığını belirtti.

Emperyalist Esed

Toplumun sesi, kulağı olan gazetecilerin tutuklanmasının, alıkoyulmasının hiçbir hukuk anlayışında yeri olmadığını vurgulayan Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Esed rejiminin emperyalist bir anlayışla halkına zulüm etmeye devam ettiğini belirterek, "İsrail'in karşısında duran insanları öldürmekten gözünü hiç kırpmıyor. Hak arayışı içerisinde olan halkına bomba yağdırıyor. Bir de görevi kamuoyunu bilgilendirmek olan gazetecileri alıkoyuyor. Gazetecinin tutuklu olması her açıdan vahim bir durum. Bu noktada Türkiye ve komşu ülkeler devreye girerek, Kadumi'nin özgürlüğüne kavuşması için ciddi bir mücadele vermelidirler. Öte yandan gazeteci kardeşimiz için tüm ulusal ve uluslar arası medya kuruluşları ile insan hakları örgütlerini de duyarlı olmaya davet ediyorum" dedi.

Çifte standart hukuku

Gazetecinin tutuklanmasının büyük suç olduğunun altını çizen Adalet Gönüllüler Vakfı Başkanı Emre Yurtalan, "Artık uluslararası hukukun devreye girmesi gerekiyor. Eğer bu gazeteci Filistin uyruklu değil de bir Fransız, İngiliz veya ABD uyruklu olsaydı dünyada yerinden oynardı. Her nedense Müslüman bir insan olunca her şey göz ardı ediliyor. Bu çifte standartlı uygulama son bulmalı ve gazeteci arkadaşımız özgürlüğüne kavuşmalıdır" şeklinde konuştu.