12 Eylül Davasında 'Yurt-Kor' talebi reddedildi
21 Haziran 2013 17:08:00
Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 'Yurt-Kor' belgesinin dosyaya tekrar getirtilmesi talebini reddetti.
7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile emekli Orgeneral Ali Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı 12 Eylül Davası'nın bugünkü duruşmasında Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi, "Yurt-Kor" belgesinin dosyaya tekrar getirtilmesi talebini reddetti.
Duruşmaya sanıkların avukatları, müdahil gerçek kişiler ve avukatlarıyla müdahilliklerine karar verilen TBMM, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine izafeten Başbakanlık, MHP, TÖB-DER'in de aralarında bulunduğu bazı tüzel kişilerin avukatları katıldı.
Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, Genelkurmay Başkanlığından istenen "Bayrak Harekat Direktifi"nin mahkemeye ulaştığını bildirdi.
Hasan Duman isimli kişinin mahkemeye verdiği dilekçe üzerine "Yurt-Kor" isimli belgenin varlığının ve niteliğinin tepsiti açısından Genelkurmay Başkanlığına 21 Mayıs'ta müzekkere yazıldığını hatırlatan İnce, mahkemeye ulaşan cevapta, Hasan Duman'ın kimlik bilgilerinin yer aldığını, bunun mahkemece istenen belgelerden olmadığının tespit edildiğini söyledi.
Genelkurmay Başkanlığının "Yurt-Kor" belgelerini "devlet sırrı" niteliğinde değerlendirdiğini, bu nedenle mahkemenin sadece inceleme yapabileceği yönünde görüş bildirdiğini belirten İnce, mahkemenin istediği doğrultusunda söz konusu belgenin 13 Haziran'da incelenerek tutanak altına alındığını bildirdi.
Başkan İnce, sanık avukatlarının verdiği dilekçede, müvekkillerinin daha önce avukat eşliğinde savunmalarını yapmaları, yaş ve sağlık sorunları dikkate alınarak, esas hakkındaki görüşün okunması sırasında müvekkillerinin duruşmalardan bağışık tutulmalarını istediklerini belirtti.
Duruşmada söz alan müdahil avukatlarından Aydın Erdoğan, Yurt-Kor belgesinin, darbeye giden sürecin hazırlığının parçası olduğunu ifade ederek, "belgenin, suçu işleyenler ve haleflerince devlet sırrı diye nitelendirilmesinin, suç delillerini gizlemek olarak değerlendirilmesi gerektiğini" kaydetti.
Erdoğan, belgenin yeniden getirilmesini ve taraflara örneğinin verilmesini istedi.
Avukat Kazım Genç de "Belgenin neden devlet sırrı olarak değerlendirildiğini anlamakta güçlük çekiyoruz" diyerek, belgenin taraflara verilmesi talebinde bulundu.
Avukat Mehmet Horuş, belgenin, 1977'den itibaren bir darbe hazırlığı içinde olunduğunu gösterdiğini, belgedeki bilgilere göre, suç tarihinin 1977-1985 olarak alınabileceğini kaydederek, şöyle konuştu:
"Belgeler eksik. Darbecilerin elinde, darbeden önce bir Anayasa taslağı var. Yine başbakanların ve Bakanlar Kurulunun listesi var, bu liste de konulmamış. Kurucu Meclisin ne şekilde oluşturulacağı, o tarihe kadar ülkenin nasıl idare edileceği analizleri yapılmış. Darbeden sonra çıkarılacak yasa listesi var. Bunların hepsinden bahsediliyor ama mahkemeye gönderilmemiş. Açıkça, 'Bağımsız yargı sistemiyle Türkiye yönetilemez' deniliyor. Bu, bütün 12 Eylül yargılamalarının hukuksuz olduğunun en açık ifadesi. Hangi kıstaslarla yargılama yapılacağı da belirtilmiş. Mevcut anayasal düzenle devam edilemeyeceğinden bahsediliyor."
"Ciddi bir fişleme listesi bulunduğunu, fişlenenler arasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yanı sıra direnişe katılan işçilerin bile olduğunu" anlatan Horuş, 1979'da bütün yurttaşların, mezheplerine kadar, haritalarla tespit edilerek fişlendiğini ileri sürdü.
Horuş, "Ben halen Genelkurmay'ın gıdım gıdım gönderdiği belgelerin sanığın şahsi arşivinde bulunduğunu düşünüyor ve evinde arama yapılmasını istiyorum. Bu evraka devlet sırrı hüviyeti tanınması, işlenen suçlara resmiyet ve hukuki statü tanınması anlamına gelir. İçinde anayasal düzeni değiştirmeyi amaçlayan hiçbir belge resmi belge olamaz" dedi.
Avukat Arif Ali Cangı ise son günlerdeki toplumsal olaylara dikkati çekerek, bunun, 12 Eylül düzeninin devam ettiğini gösterdiğini söyledi ve "Bunlar, 12 Eylül'ü aşmadan, Türkiye'de demokratik bir toplumun ve devlet yapısının oluşturma olanağı olmadığını göstermiştir" ifadesini kullandı.
Bu davanın, 12 Eylül hukukundan kurtulmanın başlangıcı olabileceğini söyleyen Cangı, "Ancak geldiğimiz aşamada mahkemeden gizlenen belgeler olduğu ortaya çıktı. Başından beri mahkeme, devlet kurumlarından 12 Eylül belgelerini defalarca istemesine karşın gelen belgeler yetersiz. Yurt-Kor belgesinin istenmesine Genelkurmay Başkanlığının verdiği yanıtın, 12 Eylül düzeninin devam ettiğinin göstergesi olduğunu düşünüyorum. Bu belge halen devlet sırrı olarak nitelendirilip, mahkemeye gönderilmeyebiliyor. Bu, 12 Eylül ile hesaplaşmanın davası olacaksa bu belgelerin üzerindeki devlet sırrı kılıfının kaldırılması gerekir" diye konuştu.
Avukat Öztürk Türkdoğan da sanık avukatlarının, müvekkillerinin esas hakkındaki görüş okunurken hazır bulundurulmamasına ilişkin talebinin yüz yüzelik ilkesine aykırı olduğunu söyledi.
Türkdoğan, son belgelerin, 12 Eylül döneminde "düşman ceza yargılaması yapıldığını açık biçimde gösterdiğini" ifade ederek, bu döneme ilişkin bütün yargılamaların yenilenmesi gerektiğini dile getirdi.
Avukat Fikret Babaoğlu ise davanın 2010'daki referandum sayesinde açıldığını anımsatarak, referandumun arkasında duran iktidarın, bu davanın arkasında durmadığını savundu.
Sanıkların avukatlarından Bülent Acar, dilekçeyle bildirdikleri kovuşturmanın genişletilmesi taleplerini tekrarladığını açıkladı.
Cumhuriyet Savcısı Şükrü Cüneyt Hamdovalı ise duruşmaya arızi olarak çıktığını söyledi ve sanık avukatlarının kovuşturmanın genişletilmesi taleplerine ilişkin görüşünü bildirmek üzere süre verilmesini istedi.
Mahkeme heyeti, duruşmaya verilen yarım saat aranın ardından ara kararları açıkladı.
Buna göre heyet, varsa soruşturmanın genişletilmesi talebini bildirmesi, bu yönde talebi yoksa esas hakkındaki görüşünü hazırlaması için dosyanın cumhuriyet savcısına gönderilmesine karar verdi.
Gelecek celse esas hakkında görüşün verilebileceğine ilişkin, duruşmadan makul süre önce mahkemeye bilgi verildiği takdirde, sanıkların bulundukları yerlerde sesli ve görüntülü iletişim sistemiyle bağlantı kurulması için Adalet Bakanlığına müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, sanıkların şehir dışında bulunmaları durumunda ise ilgili yerdeki mahkemeye talimat yazılmasını ve sanık avukatlarının, buna ilişkin talebinin reddini kararlaştırdı.
Bayrak Harekat Direktifi olarak mahkemeye gönderilen belgeler arasında özellikle "Sivil İşler Koordinasyon Grubu", "MGK Genel Sekreterlik Personeli" bölümlerinin direktif içerisinde konulmadığına ilişkin nitelendirme bulunduğuna dikkat çeken heyet, arşiv kayıtlarında konulmadığı belirtilen belgelerin bulunması halinde mahkemeye gönderilmesi için Genelkurmay Başkanlığına müzekkere yazılmasına karar verdi.
Heyet, Yurt-Kor Planlama Direktifi'nin özet bilgiler içerdiği, mahkemeye Genelkurmay Başkanlığınca gönderilen Bayrak Harekat Direktifi ile diğer belgelerin daha ayrıntılı bilgiler içermiş olması karşısında Yurt-Kor Planlama Direktifi'nin dosyaya tekrar istenmesi taleplerini reddetti.
Taraf avukatlarının diğer talepleri ile bazı gerçek kişilerin müdahillik taleplerini reddeden mahkeme, duruşmayı 27 Eylül 2013 saat 10.00'a bıraktı.
Öte yandan, mahkeme, CMK'nın 219. maddesi uyarınca, bu aşamadan sonra duruşmanın teknik araçlarla kayda alınmasına karar verdi. Duruşma, karar uyarınca sesli ve görüntülü olarak kaydedildi.
Tutanakta, mahkemenin 3 Haziran 2013'te ara celse açtığı belirtildi. Ara celsede, Yurt-Kor Planlama Direktifi ile ilgili belgelerin "devlet sırrı" niteliğine haiz olup olmadığının yeniden değerlendirilmesi için müzekkere yazılmasının kararlaştırıldığı kaydedildi. Dolayısıyla, bugün davanın 15. celsesi görüldü.
Duruşma sonrasında, müdahil avukatları adliye önünde basın açıklaması yaptı.
Avukat Fikret Babaoğlu, yargılama sonrasında mahkemeden çıkan sonucun mağdurları ve kamuoyunu tatmin etmeyeceğini savunarak, sanıkların, "işkence ve görevi kötüye kullanma" suçlarından yargılanmamasını eleştirdi.
Avukat Arif Ali Cangı da darbe planlarının "devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle saklandığını ileri sürerek, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki 12 Eylül belgeleri üzerindeki gizlilik kararının kaldırılmasını istedi.
Avukat Öztürk Türkdoğan da 12 Eyül yargılamasının tekrarlanması gerektiğini kaydetti.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.