Milletimiz bunları çok net tanıyor. Geçmiş icraatlarından, bugün yaptıklarından ve yapmak istediklerinden…
Evet, biz bu zihniyeti tek parti dönemi icraatlerinden biliyoruz..
Tek parti, eline geçirdiği iktidar gücünü millete karşı bir zülüm aracı olarak kullandı. Dindar halk, örgütlü kötülüğün insafsız uygulamalarına maruz kaldı. Millette öyle büyük ve öyle derin yaralar açıldı ki, kapatsan kapanmıyor, unutmak istesen unutamıyorsun..
Türkçe ezan zulmü, yasaklı yıllar, idam sehpaları, camilerin ahıra çevrilmesi, tek parti zulmünden sadece bir kaçı…Ülkemizi işgale gelen İngilizler bile bu zulmü yapmaya cüret edememişti.
Özetleyecek olursak, tek parti zihniyeti; millete ve değerlerimize karşı açılmış büyük bir savaşın adıdır.
Biz bunları..
28 Şubat’a arka çıkmalarından, vesayete ve darbelere verdikleri desteklerden, irtica mücadelesi adı altında onlarca yıl uyguladıkları baskı ve zülümlerden tanıyoruz.
Biz bunları..
Başörtüsü yasaklarından, eğitim hakları ellerinden alınan öğrencilerin akıttığı gözyaşlardan tanıyoruz. Haksız yere “İrtica” yaftası yiyen yerli ve milli şirketlere uyguladıkları boykotlardan biliyoruz biz bunları…
Biz bu zihniyetin sahiplerini..
15 Temmuz darbesine “tiyatro” diyecek kadar akıl ve izanlarını kaybetmelerinden tanıyoruz. Bunların, haine hain,
darbeciye “diktatör” demeye bile dilleri varmıyor.
Ülkemizin meşru ve seçilmiş Cumhurbaşkanı’na, “diktatör” diyebilecek kadar hadsizleştiler. Bunların bir iktidar olma durumunda neler yapabileceklerini düşünmek bile istemiyoruz…
Milletimiz, tek parti yıllarında yaşadığı acıları bir daha yaşamak istemiyor. Halkçıyız diye diye millete hasımlık yaptılar.
Hatırlayın, daha dün…
Türkiye’nin Doğu Akdeniz ve Karabağ’la olan meselesinde ana muhalefetten bazı isimlerin Yunan’a ve Ermenistan’a arka çıkan beyanları olmuştu. MİT tırları olayında ise ülkemizi, Amerika ve Batı’ya ihbar ettiler. Bugün de aynı şeyler yapılıyor. Amerika’yı, İngiltere ve Fransa’yı, “gelin Türkiye’ye müdahale edin” çağırıları yapılıyor.
Sözünü ettiğimiz kesimin cinnet derecesine kadar varan hasımlık halinin zihniyetleriyle alakalı olduğunu düşünüyoruz…
Bir ekleme daha yapalım…
Ülkemizin faydası için çalışan herkese karşılar. Erdoğan’a karşılar. Cumhurbaşkanımızın dindar kimliğine karşılar. Uzun zamandır ifade ediyoruz, ülkemizin milli bir muhalefete çok acil ihtiyacı var.
Ana muhalefet iktidarsızlığına bir türlü çare bulamıyor…
İktidarsızlık süresi uzadıkça uzuyor.
Bu hal muhalefette strese dönüşüyor. Bu yönde ana muhalefetin kendi tabanını hipnoz etme çabası da bir türlü sonuç vermiyor. Stres ve çaresizlik artıkça artıyor.
Ülkemizin ekonomisini boykotlarla hedef alınmasının bir sebebi de muhalefetin iktidarsızlık ve çaresizlik hali. CHP’deki iç operasyon girişimlerinin bir sebebi bence bu: Bir kez daha ifade edelim; iktidarsızlık ve çaresizlik…
Yaratılmak istenen bir kaos ortamıyla bu durum aşılmak isteniyor. Büyük bir siyasi kazanç elde etmek isteniyor. Sokaktan bir iktidar çıkarabilir miyiz, bunun peşinde oldukları anlaşılıyor.
Bence şiddet doğru bir yol değil çünkü yanlış bir yolla doğru yere varılamaz. Şiddetle meşru bir sonuç elde edilemez.
CHP aklıselimin bu gerçeği görmemesi tuhaf değil mi?
Son noktayı şöyle koyalım..
Militan ve militarist tavrın hiç kimseye faydası yoktur. Meşru zeminlerde iktidarın kaynağı millettir.