Dünya bir DÖNÜŞÜM arifesinde. Önceki dönemin stratejileri, ters düz oldu desek yeridir neredeyse. Bu anlamda ağır ekonomik tablo, savaş senaryoları ve güvenlik meselelerinin, tüm ülkeleri KORUMACI bir politikaya sevk ettiği malumunuz. Keza birçok ülkede aşırı sağ akımların, sandıkta ipi önde göğüslemesi bunun bariz ispatladı. Bu minvalde dünyanın jandarmalığına soyunan ABD’de, Trump iş başına geçmesiyle kendi ekonomisini kurtarma ve bölgesel aktörlerle iyi ilişkiler kurarak, avantaj kazanma peşine düştü. Mesela Trump’un abartılı gümrük verileri, göçmen mevzusa yaklaşımı ve küresel harcamaları sonlandırması aynı düşüncenin eseriydi.  Bunun bir yansıması olarak da, ABD tarafından fonlanan KÜRESEL BASKI GRUPLARI bir açmazın eşiğine geldi. Avrupa ise yalnız kalmanın yanı sıra, her türlü tehlikeye açık bir hale büründü. En nihayetinde de savunma sanayinden insan gücüne, stratejik konumundan etkin dış siyasi varlığına, RÜŞTÜNÜ İSPATLAYAN TÜRKİYE’nin KAPISINDA BULDULAR KENDİLERİNİ. Tıpkı ABD gibi. Öyle ki Trump’un Sn. Erdoğan'a; “Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak istediği ve Suriye konusunda Türkiye'ye güvenerek, bölgeyi Türkiye'ye emanet ettiğinin” bugün medyada konuşulması bizleri hiç şaşırtmadı.

Bu bağlamda Terörsüz Türkiye stratejisiyle yeni döneme güçlü girmek isteyen Devletimiz,  bölgesel güvenlik ve istikrar için büyük bir hamle geliştirdi. Ama bu durum elbette ki kaostan beslenen, bölgede farklı hesapları olan ve Arzı mevut gibi hayaller gören YAMYAMLARIN hiç hoşuna gitmedi. O yüzden Suriye’yi gün aşırı bombalayarak işgal etmekten tutun,  etnik grupları kışkırtıp, darbeye kalkışmaya kadar bir dizi SİNSİ PLANIN içerisine girdiler. Lakin Devletimizin yerinde müdahaleleri ile planları boşa düşünce, Türkiye'nin Suriye PALMİRA'da EGEMEN BİR ASKERİ ÜS kurması hususu gündeme bomba gibi düştü. Hatta Ankara, bu konu hakkında Birleşmiş Milletler (BM) dâhil tüm büyük güçleri bilgilendirerek, “KENDİSİNE YÖNELİK HERHANGİ BİR SALDIRIYA GÜÇLE KARŞILIK VERİLECEĞİNİ” bile açıkladı. İsrail medyasının ise olası risklerle alakalı, TIRSAK haberler yayınlaması dikkat çekti.

Fakat tamda bu demde İHBARI ve TANIKLIĞI YİNE KENDİLERİ YAPMALARINA RAĞMEN, bir belediye başkanının soruşturmasını bahane edenler, suç bastırırcasına “iktidarın korktuğu ve 3 sene sonraki seçimlerde engellendikleri” argümanını YEDİRMEYE çalıştılar. O da yetmezmiş gibi İğrenç ve rezil iddiaları çürütmek yerine, tehdit edip, insanları sokağa çağırarak bir şeyler denediler. Ama iddialarla ilgili, SESSİZLİKLERİNİ KORUMAKTAN da asla vaz geçmediler. Hâlbuki “15 Temmuzda savaş uçaklarının arasından geçerek, İstanbul’a inme CESARETİ GÖSTEREN SN. ERDOĞAN; seçimlerde tüm muhalefet karşısında birleşirken, KORKMAYAN SN. ERDOĞAN, şimdi mi neden korksun ki” diye kimse sormadı. Sonuçta da kandırılanların yanında 14 marjinal örgüt sempatizanlarının, sokağa indiğini gördük hepimiz. “Geri gelecekleri” düşüncesinde olan FETÖ aparatlarının gazlaması, İsrail ajanlarının eylemlerde boy göstermesi ve bir takım baronların ekonomimize operasyon çekmesini ise daha saymıyorum bile. Tabi belediye başkanını ağzına almayan bazı eylemcilerin, AĞIZ İSHALİ geçirircesine attıkları sloganlar da cabası. Ne alaka değil mi? Çok alakası var aslında. Çünkü DERT BAŞKA… Şayet öyle olmasaydı, tüm iddialar hukuki olarak çürütülmeye çalışılmaz mıydı? Yâda İsrail mallarına yönelik boykotu eleştirirlerken, ÇOĞU YERLİ KURULUŞA boykot ilan ederler miydi? Elbette hüküm verilinceye dek masumiyet esastır. Ama cereyan eden olaylar, kafamızda soru işaretleri doğurmuyor da sayılmaz. Belli ki TERÖRSÜZ TÜRKİYE hedefine yaklaştıkça, İSTİSMAR MALZEMELERİ ELLERİNDEN ALINANLARIN bu tür hezeyanlarına daha çok şahit olacağız. Ancak endişelenmeyin sakın! TÜRKİYE SOKAKTA BULUNMADIĞI GİBİ SOKAK TERÖRÜNE DE TESLİM EDİLMEYECEKTİR İNŞALLAH. DEVLET AKLI İSE İŞİNİN BAŞINDADIR. ELBETTE BU GÜNLER DE AŞACAKTIR. BUNDA EN UFAK BİR ŞÜPHEMİZ BULUNMUYOR.