Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Yoğun sevgi tezahüratları eşliğinde kürsüye gelen Cumhurbaşkanı, gündeme dair önemli mesajlar verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gündeminde, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan yolsuzluk ve terör soruşturması vardı.
CHP'lilerin kendilerini ihbar ettiklerini söyleyen ve sokak çağrısı yapan Özgür Özel'e de tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sağa sola çamur atmayı bırakın" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sokakları terörize etmekten vazgeçin" dedi ve şöyle devam etti:
'Yamyamlığın kitabını yazdılar'
AK Parti ile Cumhur İttifakı'nın kaderi iç içe geçmiş tek vücut olmuştur. Son gelişmeler bunu ispatlar niteliktedir. Türkiye Yüzyılı vizyonu ile cumhurbaşkanlığını aldık ve Meclis'te çoğunluğu sağladık. Ancak belediye seçimlerinde arzu etmediğimiz neticelerle karşı karşıya kaldık. Belediyelerdeki kayıpların nasıl büyük maliyetler getirdiğini görüyorsunuz.
99 ve 94 dönemine geri döndü belediyeler. On milyonlarca insanımız eser ve hizmet namına hiçbir karşılık göremediği gibi bir de aşağılanıyor. Aksayan hizmetlerin suçu bile İstanbullu kardeşlerimize yükleniyor. Belediyelere ödenen vergilerle aktarılan kaynakların eser ve hizmet yerine birilerinin çıkarı için kullanıldığı ortaya çıkıyor.
İBB ve kimi ilçe belediyelerde yamyamlığın kitabını yazdıkları anlaşılıyor. Üniversite sınavını kazanan yüz binlerce gencin hakkının yendiği usulsüz diploma ile başlayıp tüm şehri saran rüşvet rezilliklerinin boyutu son operasyonlarla gün yüzüne çıktı.
İstanbul halkının mahrem bilgilerinin yabancılara peşkeş çekilmesine, yüz milyonlarca liralık hırsızlıklara kadar her türlü yolsuzluk var. İstanbul'daki CHP'li belediyelerdeki yolsuzlukları dizi yapsanız Brezilya dizilerindekinden daha fazla maceralarla karşılaşırsınız.
'Heybedeki büyük turplar dökülmedi'
Bunlar heybedeki büyük turplar ortaya dökülmeden CHP içinden gelen yargının elde ettiği suçlar. Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldıkça kendi yakınların yüzlerine dahi bakacak yüzleri kalmayacak. Bunca hırsızlık sahtekarlık varken CHP yönetimi iddiaları aydınlatmak yerine ucuz siyasete başvurdu. İnsanları sokağa döküp kaos çıkarmaya çalışarak skandalı örtbas girişimine başvurdular. Çalana değil yakalayana kızıyorlar. Belediye başkanlarının rüşvet düzeninin bedelini seçmenlerine ödetmeye çalışıyorlar.
Girdikleri tehlikeli yolu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyorlar. Daha da ötesi bunun faturasını bize keserek gerçekleri ters düz etmeye çalışıyorlar. Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına esas olan bilgi ve belgeleri getirenler CHP'lilerin kendileridir. Yolsuzluk paralarının taksimatında anlaşmazlık çıkınca birileri yargıya gidip olup biteni anlatmıştır. Yolsuzluğu yapan, rüşveti alan, paraşütle diploma sahibi olup yüz binlerce gencin hakkını yiyenler CHP'li... Kurdukları suç örgütleri üzerinden paraları şirketlerine aktaranlar da CHP'li. Soruşturmada itirafçı olanlar, bilgi yağdıranlar CHP'li.
Kurultayda şaibe var deyip mahkemeye şikayet edenler CHP'li. Yapılan hırsızlıkları ekran ekran anlatanlar CHP'li ama suçlu AK Parti. Biz böyle bir iç hesaplaşmanın neresinde olabiliriz. Kendi kavganızda başlayan yargı sürecini neden bize mal ediyorsunuz. Son olayda da soyguncular birbirine girmiş, suç ortakları birbirini satmış ve gidip yargıya ihbar etmiştir.
Şu an bunun artçı sarsıntılarına şahit oluyoruz. Biz de herkes gibi yargının görevini yapmasını, mahkemeler tarafından suçlu bulunanların cezalandırılmasını bekliyoruz. Cumhurun reisi olarak tabii ki vatandaşın hakkı için her tür adımı atıyoruz. Bunu yaparken görev ve sorumluluklarımızın dışına çıkmıyoruz.
'Yolsuzluk çarkınız ortaya çıktı'
CHP yönetimine şunu hatırlatıyorum. Seviyeyi ne kadar düşürürseniz düşürün boşuna, macun tüpten çıktı bir kere. Yolsuzluk çarkınız ortaya çıktı. Sağa sola çamur atmayı bırakın. Partiniz içindeki bilek güreşinde bizden destek alma hinliğine son verin. Bodoslama daldığınız çukura bizi ve milletimizi çekmeye çalışmayın. Kendinize zerre saygınız varsa biraz dürüst olun şeffaf olun.
Birileri herkesi sersem yerine koyarak rüşvet çarkının üzerini kapatmaya çalışıyor ama nafile. Ne bu millet ne bu yargı böyle bir kepazeliğin üzerinin kapatılmasına izin vermeyecek. CHP'liler siyasi saiklerle söylediklerimizi dikkate almıyor diyelim. Deniz Baykal'ın 2005'teki tespitlerine bir itirazları olmaz herhalde. Ne diyor Baykal, siyasette dürüstlük diyor.
Haram korkusu diyor. CHP'de bir daha İSKİ benzeri skandallar olmayacak diyor. CHP'li yöneticiler ortaya dökülen onca rezaletten sonra sayın Baykal'ın sözünü hiç mi üzerlerine almıyorlar. 20 yıl sonra aynı sahnelere şahit olmaktan hiç mi utanmıyorlar."
'Filistinli yiğitleri selamlıyorum'
Konuşmasına, salondaki partilileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,"Buradan ülkemizin her köşesine, İslam dünyasının her karışına ve bütün insanlığa selam ve muhabbetlerimizi iletiyoruz. Özellikle bu mübarek Ramazan ayında İsrail'in tekrar başlayan saldırıları altında, bulabildikleriyle sahur yapan, gün boyu oruç tutan, iftar eden tüm mazlumları, zalime boyun eğmeyen ümmetin yüz akı tüm Filistinli yiğitleri, şahsım ve partim adına hürmetle selamlıyorum." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, bu gece idrak edilecek Kadir Gecesi ile pazar günü kutlanmaya başlayacak Ramazan Bayramı'nı şimdiden tebrik ettiğini belirterek, "Rabbim'den bu mübarek günlerin hürmetine bizleri affı, mağfireti ve bereketiyle kuşatmasını, zulüm altındaki kardeşlerimizi bir an önce felaha kavuşturmasını niyaz ediyorum." dedi.
'AK Parti tam kadro sahada'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti;
Biliyorsunuz, sayısız güzelliğin yanı sıra Ramazan-ı Şerif'in bize yaşattığı hasletlerden biri de bu ayda paylaşma, dayanışma ve kardeşlik ruhunun adeta zirveye çıkmasıdır. Asırlardır işte bu ruhla kardeşlik hukukumuzu güçlendiriyor, sofralarımızla birlikte gönüllerimizi de birbirimizin ardına kadar açıyoruz. Allah'a sonsuz hamdolsun. AK Parti ailesi olarak teşkilatıyla, belediyesiyle, milletvekilleriyle, genel merkeziyle, kabinesiyle tam kadro sahadayız.
Bu muazzam ruh şölenine gölge düşürmeye çalışanlara aldırmadan, 81 vilayetimizin her karışında, Türkiye'nin bütün ilçe ve beldelerinde, bütün mahalle ve köylerinde, bir ay boyunca bir gönüle daha girmek, bir garibin daha elinden tutmak, bir ihtiyaç sahibinin daha kapısını çalmak, bir yaralı kalbe daha dokunmak için koşturan tüm yol arkadaşlarıma, özellikle de siz milletvekillerimize şükranlarımı sunuyorum.
Grup toplantımızda yapacağımız istişare ve değerlendirmelerin ülkemiz, milletimiz, demokrasimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Kuruluşundan bugüne AK Parti'ye gönül vermiş, hizmet etmiş, katkıda bulunmuş yol arkadaşlarımın tamamına sevgilerimi, saygılarımı gönderiyorum.
'Milletimizden en çok teveccüh gören parti'
Burada bir hususa öncelikle dikkat çekmek istediğini belirten Erdoğan, geçtiğimiz günlerde önceki dönem milletvekilleri ile yaptıkları iftarda da ifade ettiği gibi, AK Parti'de 'eski' diye bir kavrama yer olmadığını vurguladı.
AK Parti'nin temsilcisi olduğu kutlu davaya inancını ve bağlılığını muhafaza eden herkesin ezeli ve ebedi AK Partili olduğunu kaydeden Erdoğan, "Görevler, makamlar, unvanlar gelip geçicidir. Aslolan, işte bu şuurla ülkemize, milletimize, tüm insanlığa hizmet etmek, kalplerde kalıcı yer edinmektir. Cumhuriyet tarihinin milletimizden en çok teveccüh gören, ülkemize en çok yatırım ve eser kazandıran, milletimize her alanda hizmetler veren bir partiye başka türlüsü de yakışmaz." ifadelerini kullandı.
'23 yıl boyunca en büyük tepkiyi bunlardan gördük'
Yola çıktıkları ilk günden beri kendilerinin millet ile gönül bağını güçlendirmeye çalıştıkça, birilerinin de aralarına girerek nifak çıkartmanın peşinde koştuğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti;
Bu çabaların bir kısmı ideolojik saplantılardan kaynaklanıyordu. Zaman içinde bu tür endişelerin boş olduğu, kendileri de bunu anladılar ama "hata yapmışız" deme erdemini gösteremediler. Bize yönelik husumetlerin bir kısmı da çeşitli maskeler altında ülkeyi sömürenlerin, soygun çarkını bozmamızdan kaynaklanıyordu. 23 yıl boyunca en büyük tepkiyi, en büyük nefreti de bunlardan gördük.
Şurası bir başka hakikattir: Kimi zaman Gazi Mustafa Kemal'i, kimi zaman Batı'yı, kimi zaman da milletimizin çeşitli kesimlerinin inanç ve köken hassasiyetlerini istismar eden bu yağmacıların kuyruk acısı hala dinmedi. Türkiye'ye ve Türk milletine varoluşsal düşmanlık besleyen çevreler ise her iki cenahı da kendi amaçları doğrultusunda tepe tepe kullanmışlardır. Türk ekonomisinin batırılması için çalışmak dahil, 5. kol faaliyetlerinin bu kadar yaygın ve pervasız yürütülmesinin gerisindeki sebeplerden biri, kendi çıkarını her şeyin önünde tutan köksüzlerin sayıca fazla olmasıdır.
Geçtiğimiz 100 yılda bu ülkeye ve millete hangi kazanımları sağladıysak, işte bunlara rağmen, bunların sabotajlarına, ihanetlerine rağmen başardık. Evet, bunca yılı yıkılmadan, dimdik ayakta geçirdik ama karanlık cinayetlerle kaos çıkarma niyetinde olanları da, bize Cumhurbaşkanı seçtirmemek için darbe çığlıkları atanları da, FETÖ'nün ihanetlerine piyonluk yapıp tanklarına alkış tutanları da, terör örgütlerinin sınırlarımıza ve şehirlerimize saldırılarından medet umanları da asla unutmadık.
'Saldırılardan medet umanları unutmadık'
Şurası bir başka hakikattir: Kimi zaman Gazi Mustafa Kemal'i, kimi zaman Batı'yı, kimi zaman da milletimizin çeşitli kesimlerinin inanç ve köken hassasiyetlerini istismar eden bu yağmacıların kuyruk acısı hala dinmedi. Türkiye'ye ve Türk milletine varoluşsal düşmanlık besleyen çevreler ise her iki cenahı da kendi amaçları doğrultusunda tepe tepe kullanmışlardır. Türk ekonomisinin batırılması için çalışmak dahil, 5. kol faaliyetlerinin bu kadar yaygın ve pervasız yürütülmesinin gerisindeki sebeplerden biri, kendi çıkarını her şeyin önünde tutan köksüzlerin sayıca fazla olmasıdır.
Geçtiğimiz 100 yılda bu ülkeye ve millete hangi kazanımları sağladıysak, işte bunlara rağmen, bunların sabotajlarına, ihanetlerine rağmen başardık. Evet, bunca yılı yıkılmadan, dimdik ayakta geçirdik ama karanlık cinayetlerle kaos çıkarma niyetinde olanları da, bize Cumhurbaşkanı seçtirmemek için darbe çığlıkları atanları da, FETÖ'nün ihanetlerine piyonluk yapıp tanklarına alkış tutanları da, terör örgütlerinin sınırlarımıza ve şehirlerimize saldırılarından medet umanları da asla unutmadık.
Aynı şekilde, başları her sıkıştığında ülkemize uluslararası müdahale çağrısında bulunanları, siyasi mücadeleyle beceremediklerini ekonomiyi çökertirek elde etme hesabı yapanları, her fırsatta inanç, köken, siyasi ve sosyal farklılıklar üzerinden milleti birbirine düşürmeye çalışanları, deprem gibi bir felaketi dahi hezeyanlarına alet etmeye kalkanları, velhasıl, bizi gayrimeşru yollarla alt etmeye gayret edenleri, ülkeyi ve milleti ateşe atacak kadar gözü dönmüşleri asla unutmadık, unutmuyoruz.
'Yöremizde dolaşan riyakarları çok iyi biliyoruz'
Hem milletimiz hem devletimiz bunların hepsini, gerektiğinde hesabı tek tek sorulmak üzere, belleğine kaydetmiştir. Nitekim bugüne kadar milletimize edilen hürmetsizliklerin, demokrasimize yapılan saldırıların, milli iradeye yönelik ihanetlerin hesabı, hukuk önünde ve meşru zeminde tek tek sorulmuştur. Bundan sonra da Türkiye ekonomisine, milletin refah ve huzuruna yönelik her türlü sabotajın hesabı yargı önünde sorulacaktır. İhanete bulaşanlar, milletin kardeşliğine pusu kuranlar, eninde sonunda adalete hesap vereceklerdir. Bakın, bunun adı kör düşmanlık veya rövanşizm değil; milli iradenin refleksi, devlet olmanın gereği, ebet müddet ilkesinin şartıdır.
Elbette siyasetçi olarak, herkes gibi insanların da değişeceğini kabul ediyor, örneklerini de bizzat görüyoruz. Ama aynı zamanda kuzu postuna bürünmüş sırtlanları, sureti haktan gözüken fitnecileri, kuşağındaki hançeri sırtımıza saplamak için yanımızda, yöremizde dolaşan riyakarları da çok ama çok iyi biliyoruz.
'Siyasette beyan karinesi esastır'
Şu noktaya dikkatlerinizi özellikle çekiyorum. Biz meseleye Hoca Ahmed Yesevi'den, Yunus'tan, Mevlana'dan, Hacı Bektaş-ı Veli'den, Hacı Bayram-ı Veli'den ve daha nice gönül sultanlarından aldığımız ilhamla bakıyoruz. Bu kadim öğreti bize, ülkemizdeki 85 milyonun tamamını, insanlık aleminin de ulaşabildiğimiz kadarını kucaklamakla mükellef olduğumuzu söylüyor. Hukuktaki masumiyet karinesi gibi, siyasette de beyan karinesi esastır.
AK Parti'nin kapısını çalıp selam veren herkesi içeriye buyur etmekle mükellefiz. Hatta sokak sokak, ev ev dolaşıp insanları bu çatının altına davet etmek, en başta gelen vazifemizdir.
Bize gelen insanlara da Allah'ın onlara soracağı soruları değil, ülkeyi yönetmekle sorumlu bir siyasi teşekkülün mensuplarının soracağı soruları yöneltmek mecburiyetindeyiz. Yani partimizi teşrif eden kişilere inancını, kökenini, meşrebini, günahını sevabını değil; ihtiyacını, beklentisini, sıkıntısını sorup, bunların çözümü için gayret göstermekle sorumluyuz.
Bu asli görevimizi asla ihmal etmeden, geçmişten bugüne yaşadıklarımızı da hafızamızdan silmeden geleceğe doğru en güçlü şekilde nasıl yürürüz? İşte bunun arayışında olacağız. AK Parti Meclis Grubunun üyeleri olarak sizlerden, bu bakış açısını asla kaybetmemenizi istiyorum. Bunları her daim zihninizde ve kalbinizde canlı tutmanızı özellikle rica ediyorum.
'Daha fazla gayret ve yoğun çalışma bekliyorum'
Günlük hadiselerin hercümerci içinde bizi biz yapan vasıflarımızı ihmal etmeyecek, kaçınılmaz bir gerçek olan konjonktürün gereğini yaparken asıl rotamızdan kesinlikle sapmayacağız. Bizim ülkemize kazandıracak daha çok eserlerimiz, projelerimiz, yatırımlarımız, daha çok hizmetlerimiz var. Bunları hayata geçirmek için önce Allah'a, sonra da milletimize ve milletimizin bize vereceği güçlü desteğe güveniyoruz. Sizlerden bu doğrultuda çok daha fazla gayret, çok daha yoğun çalışma bekliyorum.
'Belediye başkanlığı seçimlerinde arzu ettiğimiz neticelere ulaşamadık'
Uzunca bir süredir dile getirdiğimiz, bazılarının rahatsız etse de yaşanan gelişmelerin hakikatin ta kendisi olduğunu gösterdiği bir tespitimiz var. Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin ve Cumhur İttifakı'nın kaderi iç içe geçmiş, bütünleşmiş, yekvücut olmuştur. Son dönemde yaşanan gelişmeler, bu tespiti bir kez daha ve çok çarpıcı şekilde ispatlar niteliktedir.
Bakın, Cumhur İttifakı olarak Türkiye Yüzyılı vizyonuyla 2023 seçimlerini kazanıp Cumhurbaşkanlığını aldık ve Meclis'te çoğunluğu sağladık. Ancak geçen yıl yapılan belediye başkanlığı seçimlerinde arzu ettiğimiz neticelere ulaşamadığımız gibi, hiç olmayacakmış gibi kayıplarla da karşı karşıya kaldık.