Trump koltuğa bir oturdu ki sormayın gitsin! Seçim öncesi “LGBT, Dünya Sağlık Örgütü, İklim Değişikliği ve Yeşil Enerji” ile ilgili tepkilerini dile getiren Trump, imzaladığı kararnamelerle dediğini bir anlamda yerine getirdi. Ama Trump’ın birçok olayı, özellikle de Kennedy ve Martin Luther King suikastlarıyla ilgili belgeleri,KAMUOYUNA AÇIKLAYACAKLARINI ifade etmesi yenilir yutulur gibi değildi. O sebeple tüm bu saydıklarım,KÜRESELCİ KAFALARI delirtmeye yetti. Nasıl mı? İlk önce New Orleans şehrinde,DEAŞ bayrağı asılı bir aracı kalabalığın üzerine süren bir kişinin, onlarca insanı katletmesi düştü haberlere. Adından da New York'ta bir gece kulübünde ve Las Vegas'daki Trump Oteli girişinde,Tesla bir aracınpatlatıldığını işittik hepimiz. Medya hemen bunun sorumluluğunu DEAŞ’ a yüklese de, gerçek birkaç gün sonra ortaya çıktı malumunuz üzere.Kaldı ki saldırganların ASKER olması,olayların boyutunubir anda FARKLI YÖNE çevirdi. Derken ne idüğü belirsiz Los Angeles yangınlarıyla, milyarlarca dolar zararın Trump'ın kucağına bırakıldığını izledi tüm dünya. Tabi geçenlerde Beyaz Saray’ın 5 km. yakınlarında, bir yolcu uçağınaaskeri bir helikopterin göz göre göre çarpmasıysacabası. Küreselcilerin Yapay Zekâ projesi olan DEEPSEEK’i, tamda bu dönem piyasaya sürmesini ise daha saymıyorum bile…

Anlayacağınız birileri seçim döneminde suikastlardan kıl payı kurtulan Trump’a belli ki “BÜYÜK BİR MESAJ” vermek istiyordu özetle. Bu da;“küresel politikalarla uğraşma ve Küreselci DERİN DEVLETE dokunma”, mesajından başka bir şey değildi. Peki, Trump bu mücadelede yalnız mıydı? Elbette ki hayır! Zira Trump’un“Siyonistlere, ulusalcı aşırı dincilere ve özellikle fosil yakıtı destekleyen KüreselcilerinTAMAMI ile dijital dönüşümü savunan Küreselcilerin BİR KISMINA” dayandığını, çoğu analist zaten belirtiyor. Öte tarafta ise “Londra ve New York sermayesinden fonlanan ABD Derinleri, Yeşil Enerji, Cinsiyet Eşitliği ve Dijitalizmihâkim kılmaya çalışan”, diğer Küreselcilerin mevcut olduğu açık. O yüzden bu tablo karşısında, Trump’un başarılı olmasını isteyenler oldukça fazla içimizde. Aslında haksız da sayılmazlar, bir açıdan. Fakat gelin görün ki her İKİ GÜRUHUN da HEM FİKİR oldukları hususun,“GAZZE ALERJİLERİNDEN” ibaret seyrettiğini unutmamak geriyor. O yüzden de “Gazze’nin boşaltılıp, Filistinli mazlumların tehcir edilmesini” ortaya atan Trump’un, Siyonist ve Evangelistlerin “Mesih’i” gibi görüldüğünü de bir tarafa not etmekte fayda olduğu aşikâr…

Hal böyle olunca “bu bizi ne ilgilendirir”diye soranlar olacaktır muhakkak. Lakin bunu söylerken ABD’de yaşanan bu iç hesaplaşma kadar, Trump’ın hamlelerinin de tüm dünyayı etkileyeceğini göz ardı etmemek elzem.Öyle kiABD’deki bu mücadelenin yanı sıra, Trump’un Grönland, Panama ve Kanada’nın ilhakı meseleleri, tüm dünyaya uygulayacağı aşırı gümrük vergileri ve körfez ülkelerine kestiği milyarlarca dolar haraç, GELEN FIRTINAYI anlatmak için fazla söze hacet bırakmıyor. Yani bahsettiğimiz bu kavganın,BİRÇOK ÜLKEYE ETKİ EDECEĞİNİ şimdiden söyleyebiliriz. En basiti “Suriye’den çekilmeyi” arzulayan Trump’ın, derinlere rağmen bunu gerçekleştirip gerçekleştirememesi çok şeyi tetikleyebilir bölgemizde. Yanlış anlaşılmasın sakın! “Devletimizin PKK/YPG’ye müdahalesi için,uygun ortam doğabilir” demiyorum sadece. Kaldı ki Devletimiz ABD olsada olmasa da, gerek gördüğünde müdahalesini geçmişte yaptı, yine yapacaktır da… Vurgu yaptığım mevzu; “şayet ABD çekilirse, PKK/YPG’nin ne olacağı” konusu kısaca. Netice de “devletleşme istekleri de, Suriye Ordusuna katılma kararları da”, FARKLI BİR TAKIM SENARYOLARI beraberinde getirecek.Gerçi her iki ihtimalde de,  bizim müdahalemizkaçınılmaz. Zira Suriye Ordusuna katılsalar dahi, tehdit oluşturmalarını önlemek için, TÜRK DEVLET AKLININ FAKLI ŞEKİLDE DEVREYE GİRMESİNDEN başka bir yol olmadığı şüphe kaldırmaz.