Hz. Aişe'nin her gece okumadan uyumadığı Zümer suresi Kuran'da 39. sırada yer alıyor. Mekke'de nazil olan Zümer suresinde ahiret inancı anlatılmaktadır. Peki Zümer suresi Türkçe okunuşu nasıldır? İşte Zümer suresi Türkçe ve Arapça okunuşu ile manası...
Zümer Suresi Kuranı Kerimdeki 39. suredir. Mekke'de nazil olan bu sure Peygamber efendimizin değerli eşi Hz. Aişe annemizin her gece okumadan uyumadığı kıymetli bir suredir. Ahiret inancını konu alan bu sure ile ilgili birçok hadis mevcuttur. Zümer'in kelime manası; zümreler, gruplar demektir. Kötüye dair mücadele etmek isteyenlerin kalesi olan Zümer suresi içinde bir çok fazileti barındırmaktadır. Rivayetlere göre bu sureyi her gün okuyana Allah büyük nimetler verir. Fazileti konusunda peygamber efendimzin birçok hadisini sizler için derledik. Zümer suresinin arapça okunuşu, türkçe meali, fazileti ve daha nicesi için yazımıza bakabilirsiniz...
ZÜMER SÛRE-İ ŞERİF'İ
(39. Sûre)
(Mekke döneminde inmiştir. 75 âyettir.)
Hakkında
Mekke döneminde inmiştir. 75 âyettir. Sûre, adını 71 ve 73. âyetlerde geçen “Zümer” kelimesinden almıştır. Zümer; zümreler, gruplar demektir. Sûrede başlıca,göklerde ve yerde Allah’ın birliğini gösteren deliller, mü’minlerin cennete, kâfirlerin cehenneme sevk edilecekleri konu edilmekte; kullar, ölüm gelip çatmadan Allah’a yönelmeye çağrılmaktadır.
Nuzül
Mushaftaki sıralamada otuz dokuzuncu, iniş sırasına göre elli dokuzuncu sûredir. Sebe’ sûresinden sonra, Mü’min (Gåfir) sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Allah’ın rahmetinden ümit kesilmemesi gerektiğini belirten 53. âyetten itibaren üç veya yedi âyetin Medine döneminde indiği yolunda rivayetler varsa da bu rivayetler zayıf bulunmaktadır (bk. İbn Âşûr, XXIII, 311).
Konusu
Sûrenin temel konusu Allah ve âhiret inancıdır. Bu çerçevede hiçbir şeyin Allah’a ortak ve denk tutulamayacağı, O’nun mutlak ve eşsiz yaratıcı olduğu, bu sebeple insanın her durumda O’na yönelip bağlanması gerektiği belirtilmekte; bu şekilde inanan ve yaşayanların ulaşacağı âhiret nimetlerine ve cennet hayatına dair bilgi verilmekte; inkârcıların olumsuz duygu ve davranışları değerlendirilmekte; bunların kötü sonuçları
Fazileti
Hz. Âişe, Resûlullah’ın genellikle her gece yatmadan önce Zümer ve Benî İsrâil (İsrâ) sûrelerini okuduğunu söylemiştir (Tirmîzî, “Sevâbü’l-Kur’ân”, 21).
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Kitab'ın indirilmesi Azîz ve hikmet sahibi olan Allah katındandır.
2. Şüphesiz ki biz Kitab'ı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah'a has kılarak ihlâs ile kulluk et.
3. İyi bil ki hâlis din ancak Allah'ındır. Allah'tan başkasını kendilerine veliler edinenler: "Bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye onlara kulluk ediyoruz." derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Allah yalancı ve kızıl kâfiri doğru yola iletmez.
4. Eğer Allah evlât edinmek isteseydi, yarattıklarından dilediğini seçerdi. O münezzehtir. O, tek ve Kahhar olan Allah'tır.
5. Allah gökleri ve yeri hak ile yarattı. Geceyi gündüzün üzerine sarıyor, gündüzü de gecenin üzerine sarıyor. Güneşi ve ay'ı musahhar kılmıştır. Bunların herbiri, muayyen bir vakte kadar akıp gitmektedir. Dikkat et! O Azîz'dir, çok bağışlayandır.
6. Sizi bir tek candan yarattı. Sonra ondan da eşini vâretti. Sizin için davarlardan erkekli dişili sekiz çift indirmiştir. Sizi analarınızın karnında üç ayrı karanlık içinde yaratılıştan yaratılışa geçirerek yaratır. İşte Rabbiniz Allah budur. Hükümranlık O'nundur. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?
7. Eğer kâfir olursanız, bilin ki Allah size muhtaç değildir. O, kullarının küfrüne râzı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için ona râzı olur. Hiçbir günahkâr diğerinin günahını yüklenmez. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. Yaptıklarınızı O size haber verir. Şüphesiz ki O göğüslerin özünü bilendir.
8. İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah kendi katından ona bir nimet verince, önceden O'na yalvarmış olduğunu unutuverir. O'nun yolundan saptırmak için, Allah'a eşler koşar. De ki: "Küfrünle biraz oyalanadur. Çünkü sen muhakkak ki cehennem halkındansın."
9. Yoksa o, geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten korkan ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse gibi midir? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Ancak sağlam akıl sahipleri öğüt ve ibret alırlar.
10. De ki: "Ey iman eden kullarım! Rabbinizden korkun. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. Allah'ın arzı geniştir. Sabredenlere ecir ve mükâfatları hesapsız ödenecektir."
11. De ki: "Şüphesiz ki ben, dini yalnız Allah'a hâlis kılarak kulluk etmekle emrolundum."
12. "Ve ben müslümanların ilki olmakla emrolundum."
13. De ki: "Rabbime karşı gelirsem, doğrusu büyük günün azabından korkarım."
14. De ki: "Ben dinimde ihlâs ile ancak Allah'a kulluk ederim."
15. Siz de O'ndan başka dilediğinize tapın. De ki: "Asıl hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde hem kendilerini hem de âilelerini (mensuplarını) ziyana sokanlardır. İyi bilin ki işte apaçık hüsran budur!"
16. Onların üstlerinde (gölgeler gibi üstüste gelmiş) ateşten tabakalar, altlarında da ateşten tabakalar var. İşte Allah kullarını bununla korkutuyor. "Ey kullarım! Benden korkun."
17. Tağut'a tapmaktan kaçınıp Allah'a yönelenlere müjde vardır. O hâlde kullarımı müjdele!
18. O kullarım ki, sözü işitip de onun en güzeline uyarlar. İşte bunlar Allah'ın kendilerine hidayet ettiği kimselerdir. İşte bunlar öz akıl sahiplerinin tâ kendileridir.
19. Hakkında azap hükmü hak olmuş kimseyi ve ateşte olanı sen mi kurtaracaksın?
20. Fakat Rablerinden korkanlar için üstüste bina edilmiş binalar var, odaların altından da ırmaklar akmaktadır. Bu Allah'ın vaadidir. Allah vaadinden dönmez.
21. Allah'ın gökten bir su indirip, onu yerdeki kaynaklara yerleştiren, sonra onunla türlü türlü renklerde ekinler yetiştiren olduğunu görmez misin? Sonra onlar kurur da sapsarı olduklarını görürsün. Sonra da onu kuru bir çöpe çevirir. Şüphesiz ki bunda akl-ı selim sahipleri için bir öğüt vardır.
22. Allah bir kimsenin kalbini müslümanlık için açarsa, o Rabbinden verilen bir nur üzerinde değil midir? Kalpleri Allah'ı zikretmeye kaskatı olan kimselere ise yazıklar olsun! Onlar apaçık dalâlet içindedirler.
23. Allah sözün en güzeli olan Kur'an'ı; âyetleri birbirine benzer, uyumlu, ahenkli ve yer yer tekrar eden bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların (bu Kitab'ın etkisinden) derileri ürperir. Sonra hem derileri hem de kalpleri Allah'ın zikrine (yönelerek) yumuşar. Bu kitap, Allah'ın hidayet rehberidir. Dilediğini onunla doğru yola iletir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol gösteren bulunmaz.
24. Kıyamet gününde yüzünü şiddetli azaptan korumaya çalışan kimse, (bu azaptan kurtulan) kimse gibi midir? Zâlimlere: "Kazandığınızı tadın!" denilir.
25. Onlardan öncekiler de (peygamberlerini) yalanladılar da, hiç ummadıkları bir yerden onlara azap geldi.
26. Böylece Allah onlara dünya hayatında rezilliği tattırdı. Ahiret azabı ise elbette daha büyüktür. Keşke bilmiş olsalardı!
27. Gerçekten bu Kur'an'da öğüt alsınlar diye insanlar için her türlü temsili anlatmışızdır.
28. O, eğriliği bulunmayan (pürüzsüz) Arapça bir Kur'an'dır. Belki korkarlar.
29. Allah bir misal verir: Bir adamın huysuz ve birbiriyle ortak bir kaç efendisi var. Bir diğer adamın da bir tek efendisi var. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd Allah'a mahsustur, fakat onların çoğu bilmezler.
30. Resulüm! Elbette sen de öleceksin, onlar da ölecekler.
31. Sonra siz kıyamet günü Rabbinizin huzurunda muhakeme olacaksınız.
32. Allah'a karşı yalan uydurandan ve kendisine gelmiş olan doğruyu yalanlayandan daha zâlim kim olabilir? Cehennemde kâfirler için bir yer yok mudur?
33. Doğruyu getiren ve onu tasdik edenler, işte onlar takvâ sahipleridir.
34. Onlar için Rableri katında diledikleri her şey vardır. İşte bu, muhsinlerin mükâfatıdır.
35. Allah bununla onların yaptıklarının en kötülerini bile örtecek ve yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlarını verecektir.
36. Allah kuluna kâfi değil mi? Seni O'ndan başkaları ile korkutuyorlar. Allah kimi dalâlette bırakırsa ona hidayet edecek yoktur.
37. Allah'ın hidayete erdirdiğini de dalâlete düşürüp saptıracak yoktur. Allah Azîz ve intikam alıcı değil midir?
38. Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, elbette: "Allah'tır!" derler. De ki: "Öyle ise söyleyin bana; eğer Allah bana bir zarar vermek isterse, Allah'ı bırakıp da taptıklarınız, O'nun verdiği zararı giderebilir mi? Yahut Allah bana bir rahmet dilerse, O'nun bu rahmetini önleyebilirler mi?" De ki: "Allah bana yeter." Tevekkül edenler ancak O'na tevekkül etsinler.
39. De ki: "Ey kavmim! Durumunuzun gerektirdiğini yapın. Doğrusu ben de yapıyorum. Yakında bileceksiniz!"
40. "Kendisini rezil edecek azap kime gelecek, sürekli azap kime inecek!"
41. Resulüm! Şüphesiz ki biz bu Kur'an'ı insanlar için sana hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi yararınadır. Kim de saparsa kendi zararına sapmış olur. Sen onların üzerine vekil değilsin.
42. Allah öleceklerin ölümleri anında, ölmeyeceklerin de uykuları esnasında ruhlarını alır. Ölmelerine hükmettiği kimselerin ruhunu yanında tutar, diğerlerini belli bir süreye kadar (bedenlerine) gönderir. Şüphesiz ki bunda iyi düşünen kimseler için âyetler (öğütler ve ibretler) vardır.
43. Yoksa onlar Allah'tan başka şefaatçılar mı edindiler? De ki: "Onlar hiçbir şeye sahip olmadıkları, akıl da erdiremedikleri hâlde mi?"
44. De ki: "Bütün şefaat (hakkı) Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı O'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz."
45. Allah ortaksız olarak zikredildiği zaman ahirete inanmayanların kalpleri nefretle çarpar. O'ndan başkaları anıldığı zaman ise, hemen yüzleri güler.
46. De ki: "Ey gökleri ve yeri yaratan, gizliyi de âşikârı da bilen Allah'ım! Kullarının arasında ayrılığa düştükleri şeyin hükmünü ancak sen verirsin."
47. Eğer yeryüzünde bulunanların hepsi ve bir o kadarı daha o zâlimlerin olsaydı, kıyamet günü o kötü azaptan kurtulmak için hepsini de fedâ ederlerdi. O gün Allah tarafından, hiç hesaba katmadıkları şeyler karşılarına çıkacaktır.
48. Kazandıkları şeylerin (yaptıkları işlerin) kötülükleri o gün karşılarına çıkmış ve alaya aldıkları azap onları çepeçevre kuşatmıştır.
49. İnsana bir zarar dokunduğu zaman, (başına bir sıkıntı gelince) bize yalvarır. Sonra kendisine tarafımızdan bir nimet verdiğimizde: "Bu bana bilgimden dolayı verilmiştir." der. Hayır! O bir imtihandır, fakat çokları bilmezler.
50. Onlardan öncekiler de bunu söylemişlerdi. Amma kazandıkları şeyler kendilerine hiçbir fayda sağlamadı.
51. Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebâli onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar.
52. Bilmiyorlar mı ki Allah, rızkı dilediğine bol bol verir, dilediğine de kısar. Şüphesiz ki bunda iman etmiş bir kavim için âyetler (ibretler) vardır.
53. De ki: "Ey kendilerine kötülük edip haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Allah bütün günahları bağışlar. Çünkü O çok bağışlayan, çok merhamet edendir."
54. Rabbinize yönelin, size azap gelip çatmadan evvel O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez.
55. Siz farkında değilken ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline uyun!
56. Ki, hiçbir kimse: "Allah'a karşı aşırı gitmemden dolayı bana yazıklar olsun! Gerçekten ben alay edenlerdendim!" demesin.
57. Veya: "Allah bana hidayet etseydi, elbette takvâ sahiplerinden olurdum." demesin.
58. Yahut da azabı gördüğü zaman: "Keşke benim için dönüş imkânı bulunsa da iyilerden olsam!" demesin.
59. Hayır! Sana âyetlerim gelmişti de sen onları yalanlamış, büyüklük taslayıp kâfirlerden olmuştun.
60. Kıyamet gününde, Allah hakkında yalan söyleyenlerin yüzlerini simsiyah kesilmiş görürsün. Büyüklük taslayanlar için cehennemde barınacak yer yok mudur?
61. Allah takvâ sahiplerini imanları (ve amelleri) sebebiyle kurtuluşa erdirir. Onlara hiçbir kötülük dokunmaz, onlar mahzun da olmazlar.
62. Allah her şeyin yaratıcısıdır ve O her şeye vekildir.
63. Göklerin ve yerin anahtarları O'nundur. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler var ya, işte onlar hüsrana uğrayanlardır.
64. Resulüm! De ki: "Siz bana Allah'tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz ey cahiller?!"
65. Andolsun ki sana da senden öncekilere de şu vahyolunmuştur: Eğer Allah'a şirk koşarsan, amelin mutlaka boşa gider ve elbette hüsrana uğrayanlardan olursun.
66. Hayır! Yalnız Allah'a ibadet et ve şükredenlerden ol.
67. Onlar Allah'ı lâyıkıyla takdir edip bilemediler. Yer kıyamet günü O'nun avucundadır. Gökler ise sağ eliyle dürülmüştür. O, müşriklerin ortak koştukları şeylerden yüce ve münezzehtir.
68. Sur'a üflenince, Allah'ın diledikleri bir yana, göklerde olanlar yerde olanlar hepsi düşüp ölmüş olacaktır. Sonra bir daha üflenince, hemen ayağa kalkıp bakışır dururlar.
69. Mahşer yeri Rabbinin nuru ile aydınlanır. Kitap konulur. Peygamberler ve şâhitler getirilir. Sonra aralarında hak ve adaletle hükmolunur ve onlar aslâ haksızlığa uğratılmazlar.
70. Herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilir. Çünkü Allah onların ne yaptıklarını en iyi bilendir.
71. İnkâr edenler bölük bölük cehenneme sürülürler. Oraya vardıklarında cehennem kapıları açılır. Bekçiler onlara: "Size içinizden Rabbinizin âyetlerini okuyan ve bu gününüzle yüzyüze geleceğinize dair sizi uyaran elçiler gelmedi mi?" derler. Onlar da: "Evet geldi, lâkin azap sözü kâfirler üzerine hak oldu." derler.
72. "Ebedî olarak içinde kalmak üzere girin cehennemin kapılarından! O kendini beğenmişlerin yerleşip kalacakları yer ne kötüdür!" denilir.
73. Rablerinden korkanlar da bölük bölük cennete götürülürler. Oraya geldiklerinde cennet kapıları açılır. Bekçiler onlara derler ki: "Selâm olsun size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak içinde kalmak üzere buraya girin!"
74. Onlar da derler ki: "Bize verdiği sözü yerine getiren ve bizi cennete vâris kılan Allah'a hamdolsun. Cennette istediğimiz yerde oturuyoruz. (Allah için) çalışanların mükâfatı ne güzelmiş!"
75. Melekleri görürsün ki, Rablerini hamd ile tesbih ederek Arş'ın etrafını kuşatmışlardır. Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve: "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun!" denilmiştir.
Zümer Suresinin faziletleri
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Her kim Zümer suresini okursa, Allah’ü Teala ona isteğini verir. ve ona Allah’tan korkanların sevabı kadar sevap verilir."(1) Hazreti Aişe (Radıyallahü Anhüme) buyuruyor ki: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) İsra ve Zümer surelerini okumadan uyumazdı.(2) Cerir (Radıyallahü Anh) dediki: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ashabdan bir topluluğa şöyle buyurdu ki: "Her kim Zümer suresinin son ayetlerini (67-75 ayetleri) okuduğunda (manasını düşünür ve Allah korkusundan) ağlarsa, cennet ona vacip olur." Sonra o ayetleri okudu. Bizden kimisi ağladı, kimisi de ağlamadı. Ağlamayanlar: "Ey Allah’ın Resulü! Biz ağlamaya gayret ettik, fakat ağlayamadık" deyince Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "O ayetleri bir daha okuyacağım, ağlamayanlar bu defa ağlamaya gayret etsin (hiç olmazsa, ağlar gibi yapsınlar)."(3) Halk içinde aziz ve muhterem olmak için okunur. Her gün okuyan, Allah’ü Teala’nın sonsuz nimetlerine kavuşur. Bu sureyi okuduktan sonra yapılan dua reddolunmaz. İnsanları zalimlerin şerrinden kurtarmak için Zümet suresinin 68-69. ayetleri okunup dua edilmelidir.ZUMER SURESI HAKKİNDA HADİSİ SERİFLER….
Abdullah Ibnu-z Zubeyr (radiyallahu anhuma) babasindan naklediyor: "Sonra (ey insanlar), hic suphesiz, hepiniz Rabbinizin huzurunda muhakemeye durusacaksiniz" (Zumer 31 ) ayeti nazil oldugu zaman: "- Ey Allah'in Resulu, dedim, dunyada iken mahkeme huzurundaki durusmamiz kafi gelmeyecek, ayni durusmayi ahirette bir kere daha mi yapacagiz?" "- Evet!" dedi. Ben (Zubeyr): "- Oyleyse, dedim, isimiz cok fena!" Tirmizi, Tefsir, Zumer, (3234).
Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Bir kavim cinayete bulasti ve cokca adam oldurdu, zinaya bulasti ve bunda ileri gitti. Sirke duserek tevhid'i ihlal etti ve bunda ileri gitti. Sonunda Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'e muracat ederek: Ey Muhammed! Bizi davet ettigin seyler gercekten guzel. Ancak, onceden isledigimiz gunahlarin bir kefareti var mi; bize once bundan haber versen!" dediler. Bunun uzerine su ayet indi: "Onlar ki Allah'in yanina baska bir Tanri daha (katip) tapmazlar, Allah'in haram kildigi cana haksiz yere kiymazlar, zina etmezler. Kim bunlar(dan birini) yaparsa cezaya carpar. Kiyamet gunu de azabi katmerlesir ve o (azabin) icinde hor ve hakir ebedi birakilir. Meger ki (sirkten) tevbe edip iyi amel (ve hareket)de bulunan kimseler ola. Iste Allah bunlarin kotuluklerini iyiliklere cevirir. Allah cok magfiret edici, cok esirgeyicidir" (Furkan, 68-70). Ibnu Abbas su aciklamayi yapti: "Allah sirklerini imana, zinalarini ihsana (muhsanlik = namusluluk) cevirir (demektir" (Su ayet de bu mesele uzerine) indi: "De ki: "Ey kendilerinin aleyhinde (gunahda) haddi asanlar, Allah'in rahmetinden umidinizi kesmeyin. Cunku Allah butun gunahlari affeder. suphesiz ki O, cok affedicidir, cok esirgeyicidir."(Zumer, 53). Nesai, Tahrimu'd-Dem 2 (7, 86); Buhari, Tefsir, Zumer 1; Muslim, Iman 193, (122); Ebu Davud, Fiten 6 (4273).
Esma Bintu Yezid (radiyallahu anha) anlatiyor: Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam)'i isittim, su ayeti okuyordu: "De ki: "Ey Kendilerinin aleyhinde (gunahda) haddi asanlar, Allah'in rahmetinden umidinizi kesmeyin. Cunku Allah butun gunahlari affeder..." (Zumer, 53). Resulullah (aleyhissalatu vesselam) ayetin sonuna, yani "(kim ne islemis olursa olsun) aldirmadan" lafzini ekledi. Tirmizi, Tefsir, Zumer,(3235).
Ibnu Mes'ud (radiyallahu anh) anlatiyor: "Cebrail (aleyhi's-selam) Resulullah (aleyhissalatu vesselam)'a gelerek: "Ey Muhammed, Allah semayi bir parmak uzerine, arzlari bir parmak uzerine, daglari bir parmak uzerine, nehirleri bir parmak uzerine, diger mahlukati bir parmak uzerine koydu, sonra Soyle buyurdu: "Ben (kainat mulkunun) Melikiyim."Resulullah (aleyhissalatu vesselam) guldu ve: "Allah'i hak (ve layik) oldugu vech ile takdir etmediler. Halbuki kiyamet gunu arz toptan ancak O'nun bir kabzasidir. Gokler de onun sag eliyle (toplanip) durulmuslerdir..."(Zumer, 67) mealindeki ayeti okudu." Buhari, Tefsir, Zumer 2, Tevhid 19, 26, 36; Muslim, Sifatu'1-Kiyamet 19, (2786); Tirmizi, Tefsir, Zumer (3236).
Ibnu Omer (radiyallahu anhuma) anlatiyor: "Resulullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: "Allahu Zulcelal Hazretleri, semavati kiyamet gunu durer, sonra onlari sag eliyle alir, sonra der ki: "Ben Melik'im cebbarlar nerede? Buyukluk taslayanlar (mutekebbirler) nerede?". Sonra sol eliyle arzi durer, sonra: "Ben Melik'im, cebbarlar, mutekebbirler nerede der. Buhari, Tevhid 19; Muslim, Sifatul-Munafikun 24, Ebu Davud, Sunne 21, (4736).
Kuranı Kerim’de olan Zumer süresinin fazileti ve sırları nelerdir. Yaratılan binlerce canlı içerisinde, akıl ve şuur sahibi olan ve aynı zamanda Hz. Allah’ın (c.c.) yeryüzünde halifesi olma şerefini üzerinde taşıyan yalnızca insandır. Bu nedenle Kuranı Kerim insanoğlunun okuyacağı en mübarek en kutsal kitaptır. Kur’an’ın yeni nazil oluyormuş gibi tazeliğini ve gençliğini gösteren delillerden biri de Kur’an’ın otuz dokuzuncu suresi olan Zumer suresi ve onun ayetleridir. Kişi Zumer süresini okuduğu zaman maddi ve manevi bazı armağanlar verilir. Bunun birinci kaynağı Ebû Hüreyre Hazretlerinin, Kur’an okuyanların kazanacağı mânevî derecelerle ilgili olarak Peygamber Efendimiz (asm)’den rivayet ettiği şu hadîsi şerîf, mü’min gönüllerin heyecanla tutuşmasına vesile olacak güzelliktedir:
“Kıyamet gününde Kur’an-ı Kerîm gelecek ve Allah Teâlâ’ya: ‘Yâ Rabbî! Kur’an okuyan kimseyi şeref süsüyle süsle!’ diyecek; bunun üzerine Kur’an okuyan kimse şerefle süslenecek.”
“Yine Kur’an-ı Kerîm: ‘Allah’ım! Ona şeref elbisesi giydir!’ diyecek; hemen o zâta elbiselerin en değerlisi giydirilecek. Sonra Kur’an: ‘Rabb’im! Ona şeref tacı giydir!’ diye niyâz edecek; o kimseye şeref tacı giydirilecek. Sonunda Kur’an-ı Kerîm: ‘Yâ Rabbî! O kulundan razı ve hoşnut ol! Senin hoşnutluğundan üstün bir şey yoktur.’ diyerek Kur’an okuyan kimseyi mânevî mertebelerin en yükseğine ulaştıracak.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’an 18; Dârimî, Fezâilü’l-Kur’an 1).
Kur’ân-ı kerîmin otuz dokuzuncu sûresi. Zümer sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Yetmiş beş âyettir. İsmini yetmiş bir ve yetmiş üçüncü âyetlerde geçen Zümre kelimesinin çoğulu olan zümer kelimesinden almıştır. Sûrede Kur’ân-ı kerîmin Allahü teâlâ tarafından indirildiği, zâlimlerin âhirett e cezâlarının sonsuz olduğu, kıyâmet ve âhiret hâlleri bildirilmektedir. (Kurtubî, Râzî, Senâullah Dehlevî)
ZUMER SÛRESFNİN FAZİLETİ VE YARARLARI
Resûl-i ekrem, Zümer ve İsrâ sûrelerini okumadan uyumazdı. (Hazret-i Âişe-Tirmizî)
Bu sureyi okumanın fazileti hakkında Allah Resulü’nden (s.a.a) şöyle bir hadis-i şerif nakledilmiştir: Her kim Zümer suresini okursa, Allah onun ümidini kıyamet günü boşa çıkarmaz ve ona Allah’tan korkanların mükâfatını verir. [1]
İmam Sadık’tan (a.s) şöyle bir rivayet nakledilmiştir: Her kim Zümer suresini gündüz veya gece okursa, kelimelerini kolayca ve sakince diline dökerse, Allah Teâlâ ona dünya ve ahret şerefi verir ve onu akrabası ve dünya malı olmaksızın aziz kılar, öyle ki onu gören herkes onu büyük sayar ve heybetine kapılır, cehennem ateşi ona haram kılınır. [2]
El-Burhan tefsirinde, Zümer suresi hakkında birçok özellik zikredilmiştir onlardan bazıları şunlardır: Muhabbet ve dostluk oluşturur, ayakaltı ağrısını bertaraf eder. [3]
Cerir (Radıyallahü Anh) dediki: Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Ashabdan bir topluluğa şöyle buyurdu ki: “Her kim Zümer suresinin son ayetlerini (67-75 ayetleri) okuduğunda (manasını düşünür ve Allah korkusundan) ağlarsa, cennet ona vacip olur.”
Sonra o ayetleri okudu. Bizden kimisi ağladı, kimisi de ağlamadı. Ağlamayanlar: “Ey Allah’ın Resulü! Biz ağlamaya gayret ettik, fakat ağlayamadık” deyince Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “O ayetleri bir daha okuyacağım, ağlamayanlar bu defa ağlamaya gayret etsin (hiç olmazsa, ağlar gibi yapsınlar).”(3)
Halk içinde aziz ve muhterem olmak için okunur.
Her gün okuyan, Allah’ü Teala’nın sonsuz nimetlerine kavuşur.
Bu sureyi okuduktan sonra yapılan dua reddolunmaz.
İnsanları zalimlerin şerrinden kurtarmak için Zümet suresinin 68-69. ayetleri okunup dua edilmelidir.