ZİNCİRLER KIRILSIN AYASOFYA AÇILSIN

Şükrü Kahraman

sukrukahraman90@hotmail.com

Foto- Ayasofya 1-2-3

Ayasofya tekrar cami olarak ibadete açılacak mı? Günlerdir bu konuyu tartışıyoruz. 916 yıl boyunca kilise olarak kullanılan Ayasofya, 481 yıl boyunca da cami olarak hizmet verdi. 1935 yılında da Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle müzeye dönüştürüldü. 78 yıldır da müze olarak varlığını sürdürmekte olan Ayasofya, 1475 yıldan bu yana yeryüzünün en ihtişamlı ve en manidar mabedi olarak İstanbul'un Fatih ilçesinden selamlamakta bizleri.

Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya, mimarisi, ihtişamı, büyüklüğü ve işlevselliği yönünden sanat dünyası açısından önemli bir yer teşkil etmektedir. Şimdi konuyla ilgili bu ilk yazımda büyük Ayasofya'nın Bizans dönemindeki inşasına ve yerine bakacağız.

BİZANS DÖNEMİ

Ayasofya, Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'da yapmış olduğu en büyük kilise olup aynı yerde 3 kez inşa edilmiştir. İlk yapıldığında ''Megale Ekklesia''(Büyük Kilise) olarak adlandırılmış, 5.yüzyıldan itibaren ise ''Ayasofya''(Kutsal Bilgelik) olarak tanımlanmıştır. Ayasofya Bizans İmparatorluğu boyunca hükümdarların taç giydiği başkentin en büyük kilisesi olarak işlev görmüştür.

1.Kilise

İmparator Konstantios tarafından 360 yılında yapılmıştır. Üstü ahşap çatı ile örtülü, uzunluğuna gelişen birinci yapı, İmparator Arkadios'un karısı İmparatoriçe Eudoksia ile İstanbul Patriği İoannes Chrysostomos arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, patriğin sürgüne gönderilmesi üzerine 404 yılında çıkan halk ayaklanması sonucunda yakılıp yıkılmıştır.

2.Kilise

İmparator 2.Theodosios tarafından 415 yılında yeniden inşa ettirilmiştir. Bu yapının 5 nefli, ahşap çatı ile örtülü ve anıtsal bir girişe sahip bazilikal planda olduğu bilinmektedir. Kilise, İmparator Justinianus'un 5.saltanat yılında, aristokrat kesimi temsil eden Maviler ile esnaf ve tüccar kesimi temsil eden Yeşillerin imparatorluğa karşı birleşmesi sonucunda çıkan ve tarihe ''Nika İsyanı'' olarak geçen büyük halk ayaklanması sırasında 13 Ocak 532 yılında yıkılmıştır.

3.Kilise

Günümüz Ayasofya'sı İmparator Justinianos tarafından dönemin iki önemli mimarı olan Milet'li İsidoros ile Aydın'lı Anthemioos'a yaptırılmıştır.TarihçiProkopios'un aktardığına göre, 23 Şubat 532 yılında başlayan inşa, 5 yıl gibi kısa bir sürede tamamlanmış ve kilise 27 Aralık 537 tarihinde törenle ibadete açılmıştır.

Kaynaklarda, Ayasofya'nın açılış günü İmparator Justinianos'un mabedin içine girip, ''Tanrım bana böyle bir ibadet yeri yapabilme fırsatı sağladığın için şükürler olsun'' dedikten sonra Kudüs'teki Hz.Süleyman mabedini kastederek ''Ey Süleyman, seni geçtim'' diye bağırdığı geçer.

İmparator Justinianos, Ayasofya'nın daha görkemli ve gösterişli olması için, maiyetindeki tüm eyaletlere haber göndererek, en güzel mimari parçaların Ayasofya'da kulllanılması için toplatılmasını emretmiştir. Bu yapıda kullanılan sütun ve mermerler Aspendos, Baalbek, Tarsus gibi Anadolu ve Suriye'de ki antik şehir kalıntılarından getirilmiştir. Yapıdaki beyaz mermerler Marmara Adası'ndan, yeşil somakiler Eğriboz Adasından, pembe mermerler Afyon'dan ve sarı mermerler Kuzey Afrika'dan getirilerek Ayasofya'da kullanılmıştır.

Haçlı Seferleri

4.Haçlı Seferi sırasında İstanbul Latinler tarafından 1204-1261 yılları arasında işgal edilmiş, bu dönemde gerek kent, gerekse Ayasofya yağmalanmıştır. 1261 yılında Doğu Roma kenti tekrar ele geçirdiğinde, Ayasofya'nın oldukça harap durumda olduğu bilinmektedir.

Ayasofya sadece dini bir sembol değil, siyasi anlamı da olan bir yapıdır aynı zamanda.

Bu durum bugün olduğu gibi Doğu Roma İmparatorluğu döneminde de bu şekildedir. Öyle ki bu kutsal mabet Doğu Roma Döneminde İmparatorluk Kilisesi olması nedeniyle imparatorların taç giyme merasimlerinin yapıldığı yerdir. Bu yönüyle de dini manasının yanında siyasi yönden de gerek Bizans, gerek Osmanlı, gerekse de Cumhuriyet döneminde ve günümüzde dini-siyasi simgelerin ilk sıralarında yer alır. Osmanlı döneminde Ayasofya'yı ele alacağım yazımda görüşmek dileğiyle.