Yunus Emre Kabaoğlu
Hüsamettin Koçan’ın “Geleneğin Şifreleri-Geleceğin Şifreleri” başlıklı sergisi, 22 Mart’ta İstanbul’un yeni sanat alanı Kazlıçeşme Sanat’ta açıldı.
Sergide, ağırlıklı olarak Selçuklu teması işlense de, Osmanlı izlerini taşıyan eserler de yer alıyor.
Zeytinburnu Belediyesi tarafından organize edilen sergiyi ziyaret edenler, 1995 yılında Alanya Kalesi'nde bulunan kılıçları da görebiliyor.
Eserlere imza atan Hüsamettin Koçan, sergiyle ilgili yaptığı açıklamada, kendisinin bir Selçuklu hayranı olduğunu söyledi.
Eserlerin takdimi esnasında sık sık Selçuklu kültüründen bilgiler veren Koçan, devlet yönetimine dair de ''Selçuklu bu topraklara geldiğinde kimsenin işine karışmamış. Kim hangi işle meşgulse aynen devam etmiş.'' ifadelerini kullandı.
İslam ile şekillenen zarif Türk kültürüKoçan'ın açıklamaları, Selçuklu kültürünün İslam dini çevresinde şekillendiğini, böylece zarif bir kültür ve son derece işlevsel bir devlet aklının ortaya çıktığını gösterdi.
Özellikle Selçuklu Devleti'nin Anadolu'ya geldiğinde kimsenin işine karışmaması ve inancı ne olursa olsun işi ehline vermesi, Kabe anahtarı olayını hatırlattı.
Kabe'nin anahtarı olayıBilindiği üzere, Hz. Muhammed (S.A.V.), Mekke'nin fethinden hemen sonra Kabe'nin anahtarını istemişti. Kabe'nin o güne kadar bakımı Abdüddâroğulları boyuna aitti. Bu boydan olan Osman Bin Talha, Mekke'nin fethinden kısa bir süre önce Müslüman olmuş, Medine'ye göç ederken Kabe'nin anahtarlarını annesine bırakmıştı. Peygamber (S.A.V.), kendisinden anahtarı isteyince getirmiş annesinden alıp getirmişti. Peygamber, Kabe'deki işi bitince, emanetin ehline verilmesi gerektiğini belirterek anahtarları tekrar Osman Bin Talha'ya teslim etti. Dolayısıyla Kabe'nin bakımı görevine daha önce olduğu gibi Abdüddâroğulları devam etti.