Zenginliğiyle rezil olan Sa''lebe

Sa''lebe bin Hatıb defalarca ısrar edip, "ya Resulallah, dua et de Allah-u Teala bana çok mal versin", dedi. Bunun üzerine Resulullah, ''Allahım Sa''lebe''yi çok mal ile rızklandır'' diye dua etti. Sa''lebe bir miktar koyun satın aldı. Allah-u Teala bu koyunlara öyle bereket verdi ki, koyunlar çoğalıp, Medine''ye sığmaz oldu. Koyunları daha da artınca öyle uzağa gitti ki, asla mescide ve cemaate gelemez oldu....

HAZIRLAYAN: SABRİ GÜLTEKİN

milat.ramazan@yahoo.com

Günün Ayeti "İnsanlar sadece 'inandık' demeleriyle bırakılıvereceklerini ve kulluk sınavından geçirilmeyeceklerini mi sandılar? Ant olsun ki, kendilerinden öncekileri de sınava tabi tuttuk. Allah, elbette iman iddiasında samimi olanlarla yalancı olanları belirleyip ortaya koyacaktır." (Ankebut, /2-3)

Günün Hadisi "HZ. Peygamber'e (sav) bir bedevi Arap gelerek, "Ya Resulullah! Sizler çocukları öper misiniz? Biz çocuklarımızı öpmeyiz" dedi. Peygamber (sav): "Allah'ın kalbinden çıkardığı merhameti ben kalbine nasıl koyabilirim" dedi. (Buhari, Edeb)

Sa'lebe bin Hatıb, Resulullahın huzuruna gelip, "Ya Resulallah, malımın çok olması için bana dua buyur" dedi. Bunun üzerine Resulullah Efendimiz, "Vah sana ey Sa'lebe, şükrünü yapabildiğin az mal, şükrünü yapamayacağın çok maldan iyidir" buyurdu.

Sa'lebe tekrar, ya Resulallah, dua et Allah-u Teala bana çok mal versin, dedi.

Resulullah Efendimiz buyurdu ki: "Vah sana ey Sa'lebe, benim gibi olmayı istemez misin! Eğer şu dağlar altın olmasını ve benim yanımda hareket etmelerini dileseydim, olurdu!"

"Allahım Sa'lebe'yi çok mal ile rızklandır"

Sa'lebe tekrar, ya Resulallah dua eyle ki, Allah-u Teala, bana çok mal versin. Seni hak peygamber olarak gönderen Allah hakkı için, malım üzerine düşen her hakkı eda edip, yerine getireyim, dedi.

Resulullah Efendimiz tekrar, "Ey Sa'lebe şükrünü yapabildiğin az mal, şükrünü yapamadığın çok maldan iyidir" buyurdu.

Fakat, Sa'lebe ısrar edip yine, ya Resulallah, dua et de Allah-u Teala bana çok mal versin, dedi. Bunun üzerine Resulullah, "Allahım Sa'lebe'yi çok mal ile rızklandır" diye dua etti.

Sa'lebe bir mikdar koyun satın aldı. Allah-u Teala bu koyunlara öyle bereket verdi ki, koyunlar çoğalıp, Medine'ye sığmaz oldu. Koyunlarını alıp Medine'nin dışına çıktı. Gündüz mescide namaza gelir, gece gelmezdi.

"Yazık oldu, Sa'lebe bin Hatıba!"

Koyunları zamanla daha çok arttı. Çok uzaklara gitti. Artık Resulullah'ın mescidine Cuma'dan Cuma'ya gelirdi. Koyunları daha da artınca öyle uzağa gitti ki, asla mescide ve cemaate gelemez oldu. Resulullah epey zamandan beri Sa'lebe'yi göremeyince halini sordu. Halini anlattılar. Bunun üzerine, "Vay Sa'lebe bin Hatıba" buyurdu.

Bir müddet sonra Allahu00fb Teala zenginlere zekat vermeği farz kıldı. Resulullah Efendimiz zenginlerin zekatını toplamak üzere iki kişi vazifelendirdi. "Sa'lebe'ye ve Beni Süleym kabilesinden zengin bir kimse var, ona uğrayınız" buyurdu.

O iki kimse Sa'lebe'nin yanına gidip zekatını istediler. Sa'lebe, "elinizdeki mektubu göreyim", dedi. Mektubu gösterdiler. Sa'lebe, "bu istediğiniz haraçdan başka birşey değildir. Hele siz gidin başkalarından bir toplayın bakalım", dedi.

O iki kimse Sa'lebenin yanından ayrılıp, başka yere gittiler. Süleym kabilesine mensup olan zengin kimse onların kendisine zekat almak için geldiklerini haber alınca, onları karşıladı.

Zengin Sa'lebe, zekata "haraç" diyor

"Develerimin en iyilerini zekat için alınız", dedi. O iki sahabi, "sana farz olan zekat bunlardan azdır", dediler. O kimse ise, "Bu iyi develeri alınız. Allah-u Teala'nın rızasını malımın en iyisiyle kazanayım", dedi.

Sonra o iki sahabi tekrar Sa'lebe'nin yanına geldiler. Sa'lebe tekrar, "mektupları gösterin", dedi. Mektubu gösterdiler. Sa'lebe, "Bu haraçtır, siz gidin ben bir düşüneyim" dedi!

Resulullah'ın emrini dinlemeyip zekatını vermeyen Sa'lebe'nin yanından üzüntü içinde ayrılan iki sahabi Medine'ye dönüp Resulullah'ın huzuruna çıktılar. Henüz onlar sözü başlamadan, Resulullah: "Vay Sa'lebe bin Hatıba" dedi.

Süleym kabilesinden olan ve zekatını veren zengin kimseye ise, berekete kavuşması için dua etti.

Dönüşü olmayan yol...

Allah-u Teala, Sa'lebe hakkında (Tevbe Su00fbresi, 75-76.cı ayetlerinde mealen): "Onlardan kimi de Allah'a şöyle kesin söz vermişti. Eğer bize lütf ve kereminden ihsan ederse, muhakkak zekatını vereceğiz, gerçekten salihlerden olacağız. Ne zaman ki Allah, kereminden isteklerini verdi, cimrilik edip yüz çevirdiler. Zaten yan çizip duruyorlardı" buyurdu.

Sa'lebe'nin kabilesi bunu işitince, Sa'lebe'ye haber verip, helak oldun. Allah-u Teala, senin hakkında ayet-i kerime gönderdi, dediler.

Sa'lebe, Resulullah'ın huzuruna gelip, işte malımın zekatı kabul eyle, dedi. Resulullah, "Allah-u Teala, senin zekatını kabul etmekten beni men etti" buyurdu. Resulullah, "Sen kendi kendine ettin! Sana söyledim, sözümü dinlemedin!" buyurdu ve onun zekatını almadı.

Resulullah Efendimiz vefat ettikten sonra Sa'lebe zekatını Hazret-i Ebu Bekir'e getirdi. Ya Emir-el mü'minin! Zekatımı kabul eyle" dedi.

Hazret-i Ebu Bekir, "ben Resulullah'ın kabul etmediğini nasıl kabul edebilirim" buyurdu.

Daha sonra Hazret-i Ömer'e de getirdi. Fakat o da kabul etmedi. Sa'lebe, Hazret-i Osman'ın halifeliği sırasında vefat etti.

"Ben bağımı Rabbime borç verdim"

"Kim Allah'a güzel bir borç verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun çok değerli bir mükafaatı da vardır." (Hadid, 11)

Kim Allah'a güzel bir borç verirse; yani kim, Allah rızası için O'nun yolunda malını harcarsa, Allah onun harcamasının karşılığını kat kat verir. Bununla beraber onun için değerli büyük bir mükafat yani Cennet vardır.

İbn Kesu00eer şöyle der: Yani onun için güzel bir mükafat ve büyük bir bağış, yani Cennet vardır. Bu ayet inince Ensar'dan Ebuddehdah dedi ki: "Ey Allah'ın Rasulü! Gerçekten Allah bizden borç mu istiyor?" Rasu00fblullah(sav): "Evet, ey Ebuddehdah" buyurdu.

Bunun üzerine Ebuddehdah: "Ey Allah'ın Rasulü! Elini bana göster" dedi. Rasu00fblullah(sav) elini ona verdi. Ebuddehdah dedi ki: "Ben bağımı Rabbime borç verdim." Ebuddehdah'ın bu bağda 600 hurma ağacı vardı. Hanımı Ümmüddehdah ve çoluk çocuğu da bağda İdi. Ebuddehdah gelip, "ey Ümmüddehdah!" diye seslendi. Hanımı, "buyur" diye cevap verdi. Ebuddehdah, "Bağdan çık. Ben onu Yüce Rabbime borç verdim" dedi.

Karısı, "Ey Ebuddehdah! İyi bir alışveriş yapmışsın" dedi ve oradan mal ve çocuklarını alıp çıktı. (Muhtasar-ı İbn Kesu00eer, 3/448; İbn Kesir 8/40)

Esma-ül hüsna

EL-BARİ: Her şeyin aza ve cihazını birbirine uygun yaratan.

EL-MÜTESAVVİR: Tasvir eden, her şeye bir şekil ve hususiyet veren.

EL-GAFFAR: Kullarının günahını örten, mağfireti çok, günahları bağışlayıcı.

Ramazan İlmihali

ALLAH'TAN KORKAN FAKİRLERE YARDIM EDİN

Sadaka ve zekatı nemalandıran, yani sadaka ve zekatı iyilikte kullanan kimseleri seçmeli, onları gözetmelidir. Dünyadan yüz çevirip yalnız ahiret için çalışan muttaki; Allah'tan korkan fakirleri seçmelidir. Nitekim Peygamber Efendimiz (sav) buyurdular: "Yalnız müttakilerin (Allah'tan korkanların) yemeğini ye. Senin yemeğini de yalnız müttakiler; Allah'tan korkanlar yesin."

Çünkü onlara yapılan yardım, onların takvalarını artırmaya hizmet eder. Bu sayede yardımda bulunan da ecir kazanır. Yine Peygamber Efendimiz (sav) hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Yemeğinizi müttakilere; Allah'tan korkanlara yedirin. Sadakalarınızı da mü'minlere verin." "Yemeğin ile Allah için sevdiğin kimseye ziyafet ver."

Bilhassa ilim sahibi olan fakirleri seçmelidir. Çünkü bunlara vermek ilimde kendilerine yardım etmektir. Allah rızasını kazanmak niyeti ile ilim tahsili en büyük ibadettir.

Fitre buğday, arpa, kuru üzüm ve hurma gibi gıda maddelerinden verileceği gibi, bunların para değeri de olarak verilebilir. Burada, fakirin ihtiyacı göz önünde bulundurulursa iyi olur. Fakirin gıda maddesine daha çok ihtiyacı varsa gıdanın verilmesi; gıda bedeline denk düşen paraya daha çok ihtiyacı varsa onun verilmesi daha güzel olur.

DİYANET'İN BU YIL İÇİN BELİRLEDİĞİ FITIR SADAKASI MİKTARI

RAMAZAN ayından önce Prof. Dr. Raşit Küçük'ün başkanlığında toplanan Diyanet İşleri Din İşleri Yüksek Kurulu, bu yılki en düşük fıtır sadakası (fitre) miktarını 9,25 TL olarak belirledi.

Fıkıh Penceresi

DOÇ. DR. MUSTAFA TEKİN

Fıtır sadakasını kimler verir?

- Fıtır sadakası akıllı ve baliğ olsun veya olmasın her Müslümanın vermesi gereken bir sadakadır. Hatta anne karnındaki çocuk için de verilir. Aile reisi, ailedeki tüm fertler için hesap ederek fıtır sadakasını vermelidir.

Fıtır sadakası ne zaman verilir?

- Fıtır sadakasını Ramazan ayı boyunca, Bayram namazına kadar vermek vaciptir; yani mutlaka gereklidir. Ramazan bayramı namazı kılındıktan sonra artık zamanı geçmiş olur.

Fıtır sadakası kimlere verilmelidir?

- Fıtır sadakası, fakirleri miskinler, muhtaçlara verilmelidir. Fakir ve muhtaç olan en yakın akraba ve komşulardan başlayarak fıtır sadakası verilmelidir.

Doktorunuzdan Tavsiyeler Ağır yiyeceklerden kaçının

PROF. DR. SEFA SAYGILI

Akşam iftara oturduğumuzda (sahura kalkmışsak) 17 saat civarında aç kalmışız demektir. Sindirim sistemimiz istirahattadır. İşte biz iftarda yemeği birden ve aşırı şekilde mideye doldurursak salgılar fazlalaşır, tansiyon düşüklüğü olur. Hele bir de yemeği yedikten sonra uzanıp yatarsak tehlike artar. Vücuttaki kan, mide ve bağırsakların etrafında toplanır.

Beyin ve kalbe kanın gitmesi engellenir. Kan birden vücuda dağıldığında ise kalp çarpıntılarına ve krize kadar varır. Bu sebeple kalbinden rahatsız olanlar yediklerine dikkat etmelidirler. Tavsiye edilen; yemeğin yavaş, iyi çiğnenerek ve sohbetle, muhabbetle yenmesidir. Osmanlı konaklarında iftarda önce çorba çıkar, misafirler orucunu bu şekilde açtıktan sonra akşam namazı eda edilirmiş. Yemek ise namazı müteakiben yenirmiş. Aslında sağlığa en uygun olanı da budur.

Yine Ramazan'da bol sıvı almalıyız. Taze meyve suyu, ayran gibi içecekler de alınabilir. Ramazan'da ağır yiyeceklerden kaçınmalı, meyve ve çiğ sebze tüketimine önem verilmelidir. Ramazan'ın sağlık ayı olduğunu unutmayalım.

Tebessüm

Sünnet diyelimde cemaat bizi de yesin

Eskiden toplu Ramazan yemeklerinde, iftar ziyaretlerinden artan yemekleri, yemek masasına hizmet eden çocuklar yermiş. Yani artan yemekler onların hakkı imiş.

Bir iftar yemeğinde çorba içildikten sonra hoca cemaate:

- Çorbayı arttırmayın israf haramdır. Yemeği bitirmek sünnettir, der.

Böylece çorba tamamen biter.

Sıra sebze yemeğine gelir, hoca yine:

-Arttırmayın sünnettir, der yemek biter.

Sıra pilava gelir, tatlıya gelir.

Hoca, sünnettir diyerek, her şeyi cemaate yedirir ve hizmet yapan çocuklar aç kalırlar.

Yemekten sonra hocanın ellerini yıkaması için su döken çocuklarla hoca şakalaşmak ister: -Balam sizin adınız ne, der.

Çocuklar:

- Farz hoca efendi, derler.

Hoca:

-Balam hiç farzdan ad olur mu?, der.

Çocuklar da:

-Olur ya, sünnet diyelim de bizi de cemaate yediresin öylemi?, derler.

Mani

Ramazan'ım merhaba!

Bizlere verdin sefa,

Rabbimize hamdolsun,

Her nefeste bin defa

İşte geldim iki büklüm

Üstümdedir davul yüküm

A benim ağalarım

Selamun aleykum