BUNUN ABD'YE BİR BEDELİ OLACAK
Güney, ABD hegemonyasını saldırgan bir şekilde ortaya döken Trump Yönetimi'nin gerçekleştirdiği bu hamlelerin ABD'ye bir maliyeti olacağının altını çizerek, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği gibi daha adil, daha eşitlikçi arayışlar ile yeni işbirliği alanları açılacaktır. Bu konuda BRICS'te alınan kararlar göze çarpacak" şeklinde konuştu.
ABD HALKI NE KAYBETTİĞİNİ BİLMİYOR
BD halkının dış dünya ile ilgilenmemesi nedeniyle Trump'ın tavırlarının onlara dünyada neler kaybettirdiğini anlamadıklarını kaydeden Güney, "Neler kaybettiklerini bilmiyorlar. Gerçekleri görmek istemiyorlar. Biz Hakan Atilla davasında bir şeyleri talep ettiğimiz de, sorduğumuzda, 'ABD'de yargı bağımsızdır' diyorlardı. Burası da herhalde 'Muz Cumhuriyeti' değil. Bunu görmek istemiyorlar" ifadelerini kullandılar.
TÜRKİYE KÖRFEZ ÜLKESİ DEĞİL
Güney, ABD'nin soğuk savaş dönemi alışkanlıkları ile sorunlarını çözmeye çalıştığını belirterek, "Bu alışkanlıkları Körfez ülkelerine karşı çok daha kolaylıkla uyguluyorlar. Bir telefon açarak bir şeyleri dikte ediyorlar. Ama Türkiye demokrasi ile yönetilen bir ülke. Türkiye'de bütün yetkililer açıkladı. Hukuk denilen şey herkes için geçerlidir ve bunun istisnası yoktur. Kendi memleketlerine gelince hukuk var ama başka ülkelere farklı davranıyorlar. ABD'deki bazı uzmanlar ABD'nin bu tavrından dolayı artık 'haydut devlet' olduğunu söylüyorlar. Bununda altını dolduruyorlar. Haksız da değiller" şeklinde konuştu.
NEŞAT GÜNDOĞDU/ANKARA
BİLGESAM Uzmanı Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, ABD Başkanı Trump'ın Türikye'de yargılanan Rahip Brunson'un Türk Mahkemesince serbest bırakılmaması üzerine Türkiye'ye yaptırım tehdidinde bulunmasının arkaplanını MİLAT'a değerlendirdi.
"BATI" KAVRAMI ÇÖZÜLMEYE BAŞLADI
24 Haziran seçimlerinden sonra ABD-Türkiye ilişkilerinde bir iyileşme görülmesine başladığını söyleyen Prof. Güney, Münbiç üzerinde ortaya çıkan mutabakatın ve NATO zirvesinde Türkiye'yi destekler mahiyette açıklamaların bu düşünceye yol açtığının altını çizdi. Güney, ABD'nin Brunson olayında Türkiye'ye karşı uyguladığı gibi askeri ve diğer alanlarda saldırgan bir dil kullanmasının tüm dünyada ABD'yi dengeleme arayışlarına nedan olduğunun altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye, 1965'ten bu yana dengeleme siyasetini zaten sürdürüyor, çok taraflı diplomasi ile birini diğerinin yerine tercih etmek yerine her biri ile ilişki geliştirmeye ve konu odaklı işbirlikleri kurmaya çalışıyor. Türkiye bu yaklaşımı ile ABD'nin hegemonyacı, saldırgan tutumunu dengelemeye çalışıyor. Bunu sadece Türkiye yapmıyor. AB bu anlamda çok çarpıcı bir örnek. NATO zirvesinde her ne kadar birlik beraberlik gösterilmeye çalışılsa da, AB artık NATO'ya güvenmiyor. Bu anlamda savunma alanında alternatif girişimler içerisine girdiler. İktisadi alanda da Japonya ile yeni anlaşma imzaladılar ve başka alternatiflerin de araştırmasını yapıyorlar. Türkiye ise uzun zamandır Afrika, Latin Amerika gibi açılımlarla hem iktisadi alanda hem de askeri ve siyasi alanda birçok yeni ilişki geliştirdi. ABD'nin Türkiye'ye karşı bu tavrının zamanlaması çok dikkat çekici. BRICS zirvesinin gerçekleştirildiği bir anda bu kriz yaşandı. ABD'de Kasım ayında seçimlerin geliyor olması da bu bağlamda etkili."
ABD, EVANJELİKLERİN ELİNDE OYUNCAK OLDU
ABD'nin Evanjelik Okulların'da eğitim gören Rahip Brunson'u başka bir Evanjelik olan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence'in de sürekli ABD gündeminde tutmasının bu tepkide etkili olduğunu ifade eden Prof. Güney, bu durumun da Trump'ın bu yönde konuşmasına neden olduğunu söyledi. Güney, bu tavrın ABD'nin ittifaklarını tamamen göz ardı eden hatta çok taraflı kurumların altını boşaltan bir politikaya neden olduğunu kaydederek şu şekilde konuştu: "ABD hegemonyasını saldırgan bir şekilde ortaya döken Trump Yönetimi'nin gerçekleştirdiği bu hamlelerin ABD'ye bir maliyeti olacak. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği gibi daha adil, daha eşitlikçi arayışlar ile yeni işbirliği alanları açılacaktır. Bu konuda BRICS'te alınan kararlar göze çarpacak. Bu anlamda Türkiye'nin de buraya davet edilmiş olması ve İİT tarafında da ilişkilerin geliştirilmesi Türkiye'nin alternatiflerini çoğaltıyor. Dolayısıyla bu yaptırım tehdidi gerçekleşse bile Kıbrıs Harekatı'nın o ekonomik koşullarında bile Türkiye, ABD'nin ambargosuna karşı mücadele ettiyse bugün bu çeşitlendirdiği ilişkilerle ortaya çıkacak herhangi bir zararı bu ilişkiler ile telafi etme yoluna gidecektir. ABD'nin bu tavrına karşı aslında tüm dünya çok ilginç müttefiklikler kurmak da dahil olmak üzere ABD'yi dengeleme arayışına girdi."
TRUMP DIŞ POLİTİKDA KAYBEDERKEN İÇ POLİTİKADA KAZANIYOR
Prof. Güney, ABD'nin kaybetmeye başladığı ekonomik güç ve teknolojik öncülük nedeniyle de epey rahatsız olduğunu belirterek bu rahatsızlığını Çin'den ABD'ye üniversitelerde okumak için gelen öğrencilere 5 yıllık vize verilirken bir yıla indirilerek de ortaya koyulduğunu söyledi. ABD'nin dünya ile bilgi paylaşımının da önüne geçmek istediğini belirten Güney şu noktalara dikkat çekti: "ABD, duvarları yükseltiyor ve içe kapanıyor. Ama Trump'ın bu politikaları ABD'de oylarını artıyor. Bu durum ABD'nin yönetim durumu ile de ilgili. Uzun bir süre ABD'nin eski elitleri, belirli grupları göz ardı ediyordu. Trump göz ardı edilen gruplara oynadı. Dünya'nın sayılı zengin adamlarından birisi ABD'deki alt gelir grubundaki insanlara yani ezilen gruplara karşı iktisadi anlamda bir reçete olduğunu gösterdi. Gümrük duvarlarını yükselterek ve aileleri parçalayarak Meksika sınırından gelenleri engelleyip ABD'de işsizliği önlemiş oldu. Bu şekilde hem ekonominin iyi gitmesi sağladı hem de uzun bir süre göz ardı edilmiş gruplara hitap etmekten faydalandı. Ama ABD'nin açmazı ABD halkının dış dünya ile ilgilenmemesinden kaynaklanıyor. Neler kaybettiklerini bilmiyorlar. Gerçekleri görmek istemiyorlar. Biz Hakan Atilla davasında bir şeyleri talep ettiğimiz de, sorduğumuzda, 'ABD'de yargı bağımsızdır' diyorlardı. Burası da herhalde 'Muz Cumhuriyeti' değil. Bunu görmek istemiyorlar."
S400'LER NEDENİ İLE ENDİŞELİLER
ABD'nin soğuk savaş döneminden gelen bazı alışkanlıklarının devam ettiğini söyleyen Güney sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu alışkanlıkları Körfez ülkelerine karşı çok daha kolaylıkla uyguluyorlar. Bir telefon açarak bir şeyleri dikte ediyorlar. Ama Türkiye demokrasi ile yönetilen bir ülke. Türkiye'de bütün yetkililer açıkladı. Hukuk denilen şey herkes için geçerlidir ve bunun istisnası yoktur. Kendi memleketlerine gelince hukuk var ama başka ülkelere farklı davranıyorlar. ABD'deki bazı uzmanlar ABD'nin bu tavrından dolayı artık 'haydut devlet' olduğunu söylüyorlar. Bununda altını dolduruyorlar. Haksız da değiller. Olaylar iç içe geçtiği için Trump'ın bu tepkisinin tek bir nedeni yok. ABD'den farklı sesler duyulmasının sebebi de belirli konuları kullanarak bir şekilde kendi istediklerini Türkiye'ye yaptırmak istemeleri. Aynı zamanda da S400 nedeniyle bir hayli endişeliler. Onun daha da ötesinde Türkiye'yi kaptırmak ya da başka bir yana itme korkusu taşıyorlar. O nedenle NATO Zirvesinde Türkiye lehine o anlamlı sözler söylendi. Sonuç bildirgesinde Suriye'den Türkiye'ye yönelik füze tehdidinin yazılması çok geç kalınmış olmasına rağmen Türkiye'nin kaybedilmesi kaygısı ile memnun edilmek istenmesiydi. Türkiye'yi elden tamamen kaçırmama en önemli hususu2026 Bu gergin hat devam edecektir. Dünya bir kırılma içerisinde. Belli bir düzensizlik var. Bu düzen oturana kadar ve ABD'nin dengelenmesi sağlanana kadar bunun yansımaları olacaktır."