Yusuf suresi kaç ayettir?

Yusuf suresi hidayet rehberimiz son mukaddes kitap Kuranı Kerim''in 12. suresidir. Yusuf suresinde Hz. Yusuf kıssası anlatılmaktadır. Yusd suresinde Hz. Yusuf’un, kardeşleri tarafından kuyuya atılması, onu kuyudan çıkaran kafile tarafından Mısır’da köle olarak satılması, bir iftira sonucu cezaevine girmesi, Mısır kralının gördüğü rüyayı yorumlaması neticesinde cezaevinden çıkarılıp maliyeden sorumlu yüksek düzeyde yöneticiliğe getirilmesi, uzun süreli bir ayrılıktan sonra babası ve kardeşleriyle tekrar buluşması anlatılmaktadır. Peki Yusuf suresi kaç ayettir? Yusuf suresi okunuşu ve anlamı nasıldır? Yusuf suresi Arapça ve Türkçe okunuşu nasıldır? Son mukaddes kitap Kuranın 12. suresi olan Yusuf suresine dair detaylı bilgiler haberimizde...            

Yusuf suresi hidayet rehberimiz son mukaddes kitap Kuranı Kerim'in 12. suresidir. Yusuf suresinde Hz. Yusuf kıssası anlatılmaktadır. Yusd suresinde Hz. Yusuf’un, kardeşleri tarafından kuyuya atılması, onu kuyudan çıkaran kafile tarafından Mısır’da köle olarak satılması, bir iftira sonucu cezaevine girmesi, Mısır kralının gördüğü rüyayı yorumlaması neticesinde cezaevinden çıkarılıp maliyeden sorumlu yüksek düzeyde yöneticiliğe getirilmesi, uzun süreli bir ayrılıktan sonra babası ve kardeşleriyle tekrar buluşması anlatılmaktadır. Peki Yusuf suresi kaç ayettir? Yusuf suresi okunuşu ve anlamı nasıldır? Yusuf suresi Arapça ve Türkçe okunuşu nasıldır? Son mukaddes kitap Kuranın 12. suresi olan Yusuf suresine dair detaylı bilgiler haberimizde...

Yusuf Suresinin Fazileti Hakkında Hadisi Şerifler

Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Mühakkak herhangi bir Müslüman Yusuf suresini okursa yahut evlatlarına, ehline veya hizmetçilerine öğretirse, Allahü Teala sekerat-ı mevtini (ruhunu teslim etme anını) kolaylaştırır ve ona o kadar iman kuvveti verir ki, o kişi hiçbir müslümana karşı haset etmez."(1)

Yusuf Suresinin Sırları Hakkında Rivayetler

İzzet ve saadete nail olup, bahtın açılması için okunur.

Hasretini çektiği kimseye kavuşmak için okursa, isteği gerçekleşir.

Hergün okuyan, herkese şirin gözükür; ruhunu kolaylıkla teslim eder.

Herkim Yusuf suresinin tamamıonı bir kağıda yazar, su dolu kabın içerisinde beklettikten sonra o sudan içmeye devam ederse, dileği kabul olunur ve herkes tarafından sevilip takdir görür.

Her kim eşinin kendisini çok sevmesini ve namusunu koruması niyetiyle Yusuf suresinin tamamını yazar ve eşinin boynuna asarsa, dilediği bi-iznillah gerçekleşir.

Bir kimse bir şey yapmak istediği halde kendisini bezginlik ve uyuşukluktan kurtaramıyorsa, çalıştığı halde işi kötüye gidiyorsa, şu reçeteyi uygular

Kameri ayların ilk Perşembe gününü oruç tutar, gecesinde de Yusuf suresinin tamamını okur ve Cuma gününü de oruçla geçirir ve Cuma namazı ile ikindi namazı arasında Yusuf Suresinin 54-56. ayeti kerimelerini bir kağıt üzerine yazar, akşamleyin iftar ettikten sonra da Yusuf suresi baştan sona kadar okur, 100 kere "Sünhanellahi vel-hamdü lillahi vela ilahe illlahü vallahü ekber" dedikten sonra 100 kere de istiğfar eder ve uykuya yatar, sabah olduğunda hiç kimseyle kötülük yapmayacağına söz verir ve daha önce yazmış olduğu ayet-i kerimeyi iş yerinin ön kapısına asar. Umulur ki işleri açılır.

Suçu olmadığı halde hapse atılan veya zulmeden bir kişiden kurtulmak isteyen kişi, Yusuf suresinin 99-100. ayetletini yazıp muska şeklinde yaptıktan sonra sağ pazusuna bağlamalı ve bu ayetleri okumaya devam etmelidir.

YUSUF SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

YUSUF SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

1.

Elif lam ra tilke ayatül kitabil mübın

2.

İnna enzelnahü kur'anen arabiyyel lealleküm ta'kılun

3.

Nahnü nekussu aleyke ahsenel kasası bima evhayna ileyke hazel kur'ane ve in künte min kablihı le minel ğafilın

4.

İz kale yusüfü li ebıhi ya ebeti innı raeytü ehade aşera kevkebev veş şemse vel kamera raeytühüm li sacidın

5.

Kale ya büneyye la taksus rü'yake ala ıhvetike fe yekıdu leke keyda inneş şeytane lil insani adüvvüm mübın

6.

Ve kezalike yectebıke rabbüke ve yüallimüke min te'vilil ehadısi ve yütimmü nı'metehu aleyke ve ala ali ya'kube kema etemmeha ala ebeveyke min kablü ibrahıme ishak inne rabbeke alımün hakım

7.

Le kad kane fı yusüfe ıhvetihı ayatül lis sailın

8.

İz kalu le yusüfü ve ehuhü ehabbü ila ebına minna ve nahnü usbeh inne ebana le fı dalalim mübın

9.

Uktülu yusüfe evitrahuhü erday yahlü leküm vechü ebıküm ve tekunu mim ba'dihı kavmen salihıyn

10.

Kale kailüm minhüm la taktülu yusüfe ve elkuhü fı ğayabetil cübbi yeltekıthü ba'düs seyyarati in küntüm faılın

11.

Kalu ya ebana ma leke la te'menna ala yusüfe inna lehu lenasihun

12.

Ersilhü meana ğadey yerta' ve yel'ab ve inna lehu lehafizun

13.

Kale innı le yahzününı en tezhebu bihı ve ehafü ey ye'külehüz zi'bü ve entüm anhü ğafilun

14.

Kalu le in ekelehüz zi'bü ve nahnü usbetün inna izel le hasirun

15.

Fe lemma zehebu bihı ve ecmeu ey yec'aluhü fı ğayabetil cübb ve evhayna ileyhi le tünebbiennehüm bi emrihim haza ve hüm la yeş'urun

16.

Ve cau ebahüm ışaey yebkun

17.

Kalu ya ebana inna zehebna nestebiku ve terakna yusüfe ınde metaına fe ekelehüz zi'b ve ma ente bi mü'minil lena ve lev künna sadikıyn

18.

Ve cau ala kamısıhı bi demin kezib kale bel sevvelet leküm enfüsüküm emra fe sabrun cemıl vallahül müsteanü ala ma tesıfun

19.

Ve caet seyyaratün fe erselu varidehüm fe edla delveh kale ya büşra haza ğulam ve eserruhü bidaah vallahü alımün bi ma ya'melun

20.

Ve şeravhü bi semenim bahsin derahime ma'dudeh ve kanu fıhi minez zahidın

21.

Ve kalellezişterahü mim mısra limraetihı ekrimı mesvahü asa ey yenfeana ev nettehızehu veleda ve kezalike mekkenna li yusüfe fil erdı ve li nuallimehu min te'vılil ehdıs vallahü ğalibün ala emrihı ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun

22.

Ve lemma beleğa eşüddehu ateynahü hukmev ve ılma ve kezalike neczil muhsinın

23.

Ve ravedethülletı hüve fı beytiha an nefsihı ve ğallekatil ebvabe ve kalet heyte lek kale meazellahi innehu rabbı ahsene mesvay innehu la yüflihuz zalimun

24.

Ve le kad hemmet bihı ve hemme biha lev la er raa bürhane rabbih kezalike li nasrife anhüs sue vel fahşa' innehu min ıbadinel muhlesıyn

25.

Vestebekal babe ve kaddet kamısahu min dübüriv ve elfeya seyyideha ledel bab kalet ma ceazü men erade bi ehlike suen illa ey yüscene ev azabün elım

26.

Kale hiye ravedetnı an nefsı ve şehide şahidüm min ehliha in kane kamısuhu kudde min kubulin fe sadekat ve hüve minel kazibın

27.

Ve in kane kamısuhu kudde min dübürin fe kezebet ve hüve mines sadikıyn

28.

Felemma raaa kamısahu kudde min dübürin kale innehu min keydikünn inne keydekünne azıym

29.

Yusüfü a'rıd an haza vestağfirı li zembik inneki künti minel hatıın

30.

Ve kale nisvetün fil medınetimraetül azızi türavidü fetaha an nefsih kad şeğafeha hubba inna leneraha fı dalalim mübın

31.

Felemma semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a'tedet lehünne müttekeev ve atet külla vahıdetim minhünne sikkınev ve kaletıhruc aleyhinn felemma raeynehu ekbernehu ve katta'ne eydiyehünne ve kulne haşe lillahi ma haza beşera in haza illa melekün kerım

32.

Kalet fe zalikünnellezı lümtünnenı fıh ve le kad ravedtühu an nefsihı festa'sam ve leil lem yef'al ma amürruhu le yüscenenne ve leyekunem mines sağırın

33.

Kale rabbis sicnü ehabbü ileyye mimma yed'unenı ileyh ve illa tasrif annı keydehünne asbü ileyhinne ve eküm minel cahilın

34.

Festecabe lehu rabbühu fe sarafe anhü keydehünn innehu hüves semıul alım

35.

Sümme beda lehüm mim ba'di ma raevül ayati le yescününnehu hatta hıyn

36.

Ve dehale meahüs sicne feteyan kale ehadühüma innı eranı a'sıru hamra ve kalel aharu innı eranı ahmilü fevka ra'sı hubzen te'külüt tayru minh nebbi'na bi te'vılih inna nerake minel muhsinın

37.

Kale la ye'tiküma taamün türzekanihı illa nebbe'tüküma bi te'vılihı kable ey ye'tiyeküma zaliküma mimma alemenı rabbı innı teraktü millete kavmil la yü'minune billahi ve hüm bil ahırati hüm bil ahırati hüm kafirun

38.

Vetteba'tü millete abai ibrahıme ve ishaka ve ya'kub ma kane lena en nüşrike billahi min şey' zalike min fadlillahi aleyna ve alen nasi ve lakinne ekseran nasi la yeşkürun

39.

Ya sahıbeyis sicni e erbabüm müteferrikune hayrun emillahül vahıdül kahhar

40.

Ma ta'büdune min dunihı illa esmaen semmeytümuha entüm ve abaüküm ma enzelellahü biha min sültan inil hukmü illa lillah emera ella ta'büdu illa iyyah zaliked dınül kayyimü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun

41.

Ya sahıbeyis sicni emma ehadüküma fe yeskıy rabbehu hamra ve emmel aharu fe yuslebü fe te'külüt tayru mir ra'sih kudıyel emrullezı fıhi testeftiyan

42.

Ve kale lillezı zanne ennehu nacim minhümezkürnı ınde rabbike fe ensahüş şeytanü zikra rabbihı fe lebise fis sicni bid'a sinın

43.

Ve kalel melikü innı era seb'a bekaratin simaniy ye'külühünne seb'un ıcafüv ve seb'a sümbülatin hudriv ve uhara yabisat ya eyyühel meleü eftunı fı rü'yaye in küntüm lir rü'ya ta'bürun

44.

Kalu adğasü ahlam ve ma nahnü bi te'vılil ahlami bi alimın

45.

Ve kalellezı neca minhüma veddekera ba'de ümmetin ene ünebbiüküm bi te'vılihı fe ersilun

46.

Yusüfü eyyühes sıddıku eftina fı seb'ı bekaratin simaniy ye'külününne seb'un ıcafüv ve seb'ı sümbülatin hudriv ve ühara yabisatil leallı erciu ilen nasi leallehüm ya'lemun

47.

Kale tezraune seb'a sinıne deeba fe ma hasadtüm fezeruhü fı sümbülihı illa kalılem mimma te'külun

48.

Sümme ye'tı mim ba'di zalike seb'un şidadüy ye'külne ma kaddemtüm lehünne illa kalılem mimma tuhsınun

49.

Sümme ye'tı mim ba'di zalike amün fıhi yüğasün nasü ve fıhi ya'sırun

50.

Ve kalel melikü'tunı bih fe lemma caehür rasulü kalercı'ila rabbike fes'elhü ma balün nisvetillatı katta'ne eydiyehünn inne rabbı bi keydihinne alım

51.

Kale ma hatbükünne iz ravedtünne yusüfe an nefsih kulne haşe lillahi ma alimna aleyhi min su' kaletimraetül azızil ane hashasal hakku ene ravedtühu an nefsihı ve innehu le mines sadikıyn

52.

Zalike li ya'leme ennı lem ehunhü bil ğaybi ve ennellahe la yehdı keydel hainın

53.

Ve ma überriü nefsı innen nefse le emmaratüm bis sui illa ma rahıme rabbı inne rabbı ğafurur rahıym

54.

Ve kalel melikü'tunı bihı estahlıshü li nefsı fe lemma kellemehu kale innekel yevme ledeyna mekınün emın

55.

Kalec'alnı ala hazainil ard innı hafıyzun alım

56.

Ve kezalike mekkenna li yusüfe fil ard yetebevveü minha haysü yeşa' nüsıybü bi rahmetina men neşaü ve la nüdıy'u ecral muhsinın

57.

Ve le ecrul ahırati hayrul lillezıne amenu ve kanu yettekun

58.

Ve cae ıhvetü yusüfe fe dehalu aleyhi fe arafehüm ve hüm lehu münkirun

59.

Ve lemma cehhezehüm bi cehazihim kale'tunı bi ehıl leküm min ebıküm ela teravne ennı ufil keyle ve ene hayrul münzilın

60.

Fe il lem te'tunı bihı fe la keyle leküm ındı ve la takrabun

61.

Kalu senüravidü anhü ebahü ve inne le faılun

62.

Ve kaleli fityanihic'alu bidaatehüm fı rihalihim leallehüm ya'rifuneha izenkalebu ila ehlihim leallehüm yarciun

63.

Fe lemma raceu ila ebıhim kalu ya ebana münia minnel keylü fe ersil meana ehana nektel ve inna lehu lehafizun

64.

Kale hel amenüküm aleyhi illa kema emintüküm ala ehıyhi min kabl fellahü hayrun hafizav ve hüve erhamür rahımın

65.

Ve lemma fetehu metaahüm vecedu bidaatehüm ruddet ileyhim kalu ya ebana ma nebğıy hazihı bidaatüna ruddet ileyna ve nemıru ehlena ve nahfezu ehana ve nezdadü keyle beıyr zalike keylüy yesır

66.

Kale len ürsilehu meaküm hatta tü'tuni mevsikam minellahi lete'tünnenı bihı illa ey yühata biküm fe lemma atevhü mevsikahüm kalellahü ala ma nekulü vekıl

67.

Ve kale ya beniyye la tedhulu mim babiv vahıdiv vedhulu min ebvabim müteferrikah ve ma uğnı anküm minellahi min şey' inil hukmü illa lillah aleyhi tevekkelt ve aleyhi fel yetevekkelil mütevekkilun

68.

Ve lemma dehalu min haysü emerahüm ebuhüm ma kane yuğnı anhüm minellahi min şey'in illa laceten fı nefsi ya'kube kadaha ve innehu le zu ılmil lima allemnahü ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun

69.

Ve lemma dehalu ala yusüfe ave ileyhi ehahü kale innı ene ehuke fe la tebteis bima kanu ya'melun

70.

Fe lemma cehhezehüm bi cehazihim ceales sikayete fı rahli ehıyhi sümme ezzene müezzinün eyyetühel ıyru inneküm le sarikun

71.

Kalu ve akbelu aleyhim maza tefkıdun

72.

Kalu nefkıdü suvaal meliki ve li men cae bihı hımlü beıyriv ve ene bihı zeıym

73.

Kalu tellahi le kad alimtüm ma ci'na li nüfside fil erdı ve ma künna sarikıyn

74.

Kalu fe ma cezaühu in küntüm kazibın

75.

Kalu cezaühu mev vücide fı rahlihı fe hüve cezaüh kezalike necziz zalimın

76.

Fe bedee bi ev'ıyetihim kable viai ehıyhi sümmestahraceha min viai ehıyh kezalike kidna li yusüf ma kane li ye'huze ehahü fı dınil melikı illa ey yeşaellah nerfeu deracatim men neşa' ve fevka külli zı ılmin alım

77.

Kalu iy yesrık fe kad seraka ehul lehu min kabl fe eserraha yusüfü fı nefsihı ve lem yübdiha lehüm kale entüm şerrum mekana vallahü a'lemü bima tesıfun

78.

Kalu ya eyyühel azızü inne lehu eben şeyhan kebıran fe huz ehadena mekaneh inna nerake minel muhsinın

79.

Kale meazellahi en ne'huze illa mev vecedna metaana ındehu inna izel le zalimun

80.

Fe lemmestey'esu minhü halesu neciyya kale kebıruhüm e lem ta'lemu enne ebaküm kad ehaze aleyküm mevsikam minellahi ve min kablü ma ferrattüm fı yusüf fe len ebrahal erda hatta ye'zene lı ebı ev yahkümellahü lı ve hüve hayrul hakimın

81.

İrciu illa ebıküm fe kulu ya ebana innebneke serak ve ma şehidna illa bima alimna ve ma künna lilğaybi hafizıyn

82.

Ves'elil karyetelletı künna fıha vel ıyralletı akbelna fıha ve inna lesadikun

83.

Kale bel sevvelet leküm enfüsüküm emra fe sabrun cemıl asellahü ey ye'tiyenı bihim cemıa innehu hüvel alımül hakım

84.

Ve tevella anhüm ve kale ya esefa ala yusüfe vebyaddat aynahü minel huzni fe hüve kezıym

85.

Kalu tellahi tefteü tezküru yusüfe hatta tekune haradan ev teküru yusüfe hatta tekune haradan ev tekune minel halikın

86.

Kale innema eşku bessı ve huznı ilellahi ve a'lemü minellahi ma la ta'lemun

87.

Ya beniyyezhebu fe tehassesu miy yusüfe ve ehıyhi ve la tey'esu mir ravhıllahi illel kavmül kafirun

88.

Fe lemma dehalu aleyhi kalu ya eyyühel azızü messena ve ehlened durru ve ci'na bi bidaatim müzcatin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleynav innellahe yeczil mütesaddikıyn

89.

Kale hel alimtüm ma fealtüm bi yusüfe ve ehıyhi iz entüm cahilun

90.

Kalu einneke le ente yusüf kale ene yusüfü ve haza ehıy kad mennellahü aleyna innehu mey yettekı ve yasbir fe innellahe la yüdıy'u ecral muhsinın

91.

Kalu tellahi le kad aserakellahü aleyna ve in künna le hatıın

92.

Kale la tesrıbe aleykümül yevm yağfirullahü leküm ve hüve erhamür rahımın

93.

İzhebu bi kamısıy haza fe elkuhü ala vechi ebı ye'ti besıyra ve'tunı bi ehliküm ecmeıyn

94.

Ve lemma fesaletil ıyru kale ebuhüm innı le ecidü rıha yusüfe lev la en tüfennidun

95.

Kalu tellahi inneke le fı dalalikel kadım

96.

Fe lemma en cael beşıru elkahü ala vechihı fertedde besıyra kale elem ekul leküm innı a'lemü minellahi ma la ta'lemun

97.

Kalu ya ebanestağfir lena zünubena inna künna hatıın

98.

Kale sevfe estağfiru leküm rabbı innehu hüvel ğafurur rahıym

99.

Fe lemma dehalu ala yusüfe ava ileyhi ebeveyhi ve kaledhulu mısra in şaellahü aminın

100.

Ve rafea ebeveyhi alel arşi ve harru lehu sücceda ve kale ya ebeti haza te'vılü rü'yaye min kablü kad cealeha ribbı hakka ve kad ahsene bı iz ahracenı mines sicni ve cae biküm minel bedvi mim ba'di en nezeğaş şeytanü beynı ve beyne ıhvetı inne rabbı latıyfül lima yeşa' innehu hüvel alımül hakım

101.

Rabbi kad ateytenı minel mülki ve allemtenı min te'vılil ehadıs fatıras semavati vel erdı ente veliyyı fid dünya vel ahırah teveffenı müslimev ve elhıknı bis salihıyn

102.

Zalike min embail ğaybi nuhıyhi ileyk ve ma künte ledeyhim iz ecmeu emrahüm ve hüm yemkürun

103.

Ve ma ekserun nasi ve lev haraste bi mü'minın

104.

Ve ma tes'elühüm aleyhi min ecr in hüve illa zikrul lil alemın

105.

Ve keeyyim min ayetin fis semavati vel erdı yemürrune aleyha ve hüm anhü mu'ridun

106.

Ve ma yü'minü ekseruhüm billahi illa ve hüm müşrikun

107.

E fe eminu en te'tiyehüm ğaşiyetüm min azabillahi ev te'tiyehümüs saatü bağtetev ve hüm la yeş'urun

108.

Kul hazihı sebılı ed'u ilellahi ala besıyratin ene ve menittebeanı ve sübhanellahi ve ma ene minel müşrikın

109.

Ve ma erselna min kablike illa ricalen nuhıy ileyhim min ehlil kura e fe lem yesıru fil erdı fe yenzuru keyfe kane akıbetüllezıne min kablihim ve la darul ahırati hayrul lillezınettekav e fe la ta'kılun

110.

Hatta izestey'eser rusülü ve zannu ennehüm kad küzibu caehüm nasruna fe nücciye men neşa' ve la yüraddü be'süna anil kavmil mücrimın

111.

Le kad kane fı kasasıhum ıbratül li ülil elbab ma kane hadısey yüftera ve lakin tasdıkallezı beyne yedeyhi ve tefsıyle külli şey'iv ve hüdev ve rahmetel li kavmiy yü'minun

YUSUF SURESİ DİNLEYİN

YUSUF SURESİ TÜRKÇE MEALİ

1.

Elif Lam Ra. Bunlar, apaçık Kitabın ayetleridir.

2.

Biz onu, akıl erdiresiniz diye Arapça bir Kur'an olarak indirdik.

3.

Sana bu Kur'an'ı vahyetmekle kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Halbuki daha önce sen bunlardan habersiz idin.

4.

Hani Yusuf babasına, "Babacığım! Gerçekten ben (rüyada) on bir yıldız, güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun eğiyorlardı" demişti.

5.

Babası, şöyle dedi: "Yavrucuğum! Rüyanı kardeşlerine anlatma. Yoksa, sana tuzak kurarlar. Çünkü şeytan, insanın apaçık düşmanıdır."

6.

"İşte Rabbin seni böylece seçecek, sana (rüyada görülen) olayların yorumunu öğretecek ve daha önce ataların İbrahim ve İshak'a nimetlerini tamamladığı gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacaktır. Şüphesiz Rabbin hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

7.

Andolsun, Yusuf ve kardeşlerinde (hakikati arayıp) soranlar için ibretler vardır.

8.

Kardeşleri dediler ki: "Biz güçlü bir topluluk olduğumuz halde Yusuf ve kardeşi (Bünyamin) babamıza bizden daha sevgilidir. Doğrusu babamız açık bir yanılgı içindedir."

9.

"Yusuf'u öldürün veya onu bir yere atın ki babanız sadece size yönelsin. Ondan sonra (tövbe edip) salih kimseler olursunuz."

10.

Onlardan bir sözcü, "Yusuf'u öldürmeyin, onu bir kuyunun dibine bırakın ki geçen kervanlardan biri onu bulup alsın. Eğer yapacaksanız böyle yapın" dedi.

11.

Babalarına şöyle dediler: "Ey babamız! Yusuf hakkında bize neden güvenmiyorsun? Halbuki biz onun iyiliğini isteyen kişileriz."

12.

"Yarın onu bizimle beraber gönder de gezip oynasın. Şüphesiz biz onu koruruz."

13.

Babaları "Doğrusu onu götürmeniz beni üzer, siz ondan habersiz iken onu kurt yer diye korkuyorum."

14.

Onlar da, "Andolsun biz kuvvetli bir topluluk iken onu kurt yerse (o takdirde) biz gerçekten hüsrana uğramış oluruz" dediler.

15.

Yusuf'u götürüp kuyunun dibine bırakmaya karar verdikleri zaman biz de O'na, "Andolsun, (senin Yusuf olduğunun) farkında değillerken onların bu işlerini sen kendilerine haber vereceksin" diye vahyettik.

16.

(Yusuf'u kuyuya bırakıp) akşamleyin ağlayarak babalarına geldiler.

17.

"Ey babamız! Biz yarışa girmiştik. Yusuf'u da eşyamızın yanında bırakmıştık. (Bir de ne görelim) O'nu kurt yemiş. Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın" dediler.

18.

Bir de üzerine, sahte bir kan bulaştırılmış gömleğini getirdiler. Yakub dedi ki: "Hayır! Nefisleriniz sizi aldatıp böyle bir işe sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Anlattıklarınıza karşı yardımı istenilecek de ancak Allah'tır."

19.

Bir kervan gelmiş sucularını suya göndermişlerdi. Sucu kovasını kuyuya salınca "Müjde! Müjde, İşte bir oğlan!" dedi. O'nu alıp bir ticaret malı olarak sakladılar. Oysa Allah, onların yaptıklarını biliyordu.

20.

O'nu ucuz bir fiyata, birkaç dirheme sattılar. Zaten ona değer vermiyorlardı.

21.

O'nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki: "Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz." İşte böylece biz Yusuf'u o yere (Mısır'a) yerleştirdik ve ona (rüyadaki) olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler.

22.

Olgunluk çağına erişince O'na hikmet ve ilim verdik. İşte biz, iyi davrananları böyle mükafatlandırırız.

23.

Evinde bulunduğu kadın (gönlünü ona kaptırıp) ondan arzuladığı şeyi elde etmek istedi ve kapıları kilitleyerek "Haydi gelsene!" dedi. O ise, "Allah'a sığınırım, çünkü o (kocan) benim efendimdir, bana iyi baktı. Şüphesiz zalimler kurtuluşa eremezler" dedi.

24.

Andolsun kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı Yusuf da ona istek duyacaktı. Biz ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlasa erdirilmiş kullarımızdandı.

25.

İkisi de kapıya koştular. Kadın Yusuf'un gömleğini arkadan yırttı. Kapının yanında hanımın efendisine rastladılar. Kadın dedi ki: "Senin ailene kötülük yapmak isteyenin cezası, ancak zindana atılmak veya can yakıcı bir azaptır."

26.

Yusuf, "O benden arzusunu elde etmek istedi" dedi. Kadının ailesinden bir şahit de şöyle şahitlik etti: "Eğer onun gömleği önden yırtılmışsa, kadın doğru söylemiştir, O (Yusuf) yalancılardandır."

27.

"Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylemiştir. O (Yusuf) ise, doğru söyleyenlerdendir."

28.

Kadının kocası Yusuf'un gömleğinin arkadan yırtıldığını görünce dedi ki: "Şüphesiz bu, siz kadınların tuzağıdır. Şüphesiz sizin tuzağınız çok büyüktür."

29.

"Ey Yusuf! Sen bundan sakın kimseye bahsetme. (Ey Kadın,) sen de günahının bağışlanmasını dile. Çünkü sen günah işleyenlerdensin."

30.

Şehirde bir takım kadınlar, "Aziz'in karısı, (hizmetçisi olan) delikanlısından murad almak istemiş. Ona olan aşkı yüreğine işlemiş. Şüphesiz biz onu açık bir sapıklık içinde görüyoruz" dediler.

31.

Kadın, bunların dedikodularını işitince haber gönderip onları çağırdı. (ziyafet düzenleyip) onlar için oturup yaslanacakları yer hazırladı. Her birine birer de bıçak verdi ve Yusuf'a, "Çık karşılarına" dedi. Kadınlar Yusuf'u görünce onu pek büyüttüler ve şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Haşa! Allah için, bu bir insan değil, ancak şerefli bir melektir" dediler.

32.

Bunun üzerine kadın onlara dedi ki: "İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad almak istedim. Fakat o iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer emrettiğimi yapmazsa mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan olacak."

33.

Yusuf, "Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettiği şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum" dedi.

34.

Rabbi onun duasını kabul etti ve kadınların tuzaklarını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki o, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

35.

Sonra onlar, Yusuf'un suçsuzluğunu ortaya koyan delilleri gördükten sonra yine de mutlaka onu bir süre zindana atmayı uygun buldular.

36.

Onunla beraber zindana iki delikanlı daha girdi. Biri, "Ben rüyamda şaraplık üzüm sıktığımı gördüm" dedi. Diğeri, "Ben de rüyamda başımın üzerinde, kuşların yediği bir ekmek taşıdığımı gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. Şüphesiz biz seni iyilik yapanlardan görüyoruz" dedi.

37.

Yusuf dedi ki: "Sizin yiyeceğiniz yemek size gelmeden önce onun ne olduğunu bildiririm. Bu, bana Rabbimin öğrettiklerindendir. Ben, Allah'a inanmayan ve ahireti inkar eden bir milletin dinini bıraktım."

38.

"Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub'un dinine uydum. Bizim Allah'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız (söz konusu) olamaz. Bu, bize ve insanlara Allah'ın bir lütfudur, fakat insanların çoğu şükretmezler."

39.

"Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı ilahlar mı daha iyidir, yoksa mutlak hakimiyet sahibi olan tek Allah mı?"

40.

"Siz Allah'ı bırakıp; sadece sizin ve atalarınızın taktığı bir takım isimlere (düzmece ilahlara) tapıyorsunuz. Allah onlar hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah'a aittir. O, kendisinden başka hiçbir şeye tapmamanızı emretmiştir. İşte en doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler."

41.

"Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyanızın yorumuna gelince,) biriniz efendisine şarap sunacak, diğeri ise asılacak ve kuşlar başından yiyecektir. Yorumunu sorduğunuz iş böylece kesinleşmiştir."

42.

Yusuf, onlardan kurtulacağını düşündüğü kişiye, "Efendinin yanında beni an", dedi. Fakat şeytan O'nu efendisine hatırlatmayı unutturdu da bu yüzden o, birkaç yıl daha zindanda kaldı.

43.

Kral, "Ben rüyamda yedi semiz ineği, yedi zayıf ineğin yediğini; ayrıca yedi yeşil başak ve yedi de kuru başak görüyorum. Ey ileri gelenler! Eğer rüya yorumluyorsanız, rüyamı bana yorumlayın" dedi.

44.

Dediler ki: "Bunlar karma karışık düşlerdir. Biz böyle düşlerin yorumunu bilmiyoruz."

45.

Zindandaki iki kişiden kurtulmuş olanı, nice zamandan sonra (Yusuf'u) hatırladı ve, "Ben size onun yorumunu haber veririm, hemen beni (zindana) gönderin" dedi.

46.

(Zindana varınca), "Yusuf! Ey doğru sözlü! Rüyada yedi semiz ineği yedi zayıf ineğin yemesi, bir de yedi yeşil başakla diğer yedi kuru başak hakkında bize yorum yap. Ümid ederim ki (vereceğin bilgi ile) insanlara dönerim de onlar da (senin değerini) bilirler" dedi.

47.

Yusuf dedi ki: "Yedi yıl adetiniz üzere ekin ekeceksiniz. Yiyeceğiniz az bir miktar hariç, biçtiklerinizi başağında bırakın."

48.

"Sonra bunun ardından yedi kurak yıl gelecek, saklayacağınız az bir miktar hariç bu yıllar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek."

49.

"Sonra bunun ardından insanların yağmura kavuşacağı bir yıl gelecek. O zaman (bol rızka kavuşup) şıra ve yağ sıkacaklar."

50.

Kral, "Onu bana getirin" dedi. Elçi Yusuf'a gelince (Yusuf) dedi ki: "Efendine dön de ellerini kesen o kadınların derdi ne idi, diye sor. Şüphesiz Rabbim onların hilesini hakkıyla bilendir."

51.

Kral kadınlara, "Yusuf'tan murad almak istediğiniz zaman derdiniz ne idi?" dedi. Kadınlar, "Haşa! Allah için, biz onun bir kötülüğünü bilmiyoruz" dediler. Aziz'in karısı ise, "Şimdi gerçek ortaya çıktı. Ondan ben murad almak istedim. Şüphesiz Yusuf doğru söyleyenlerdendir" dedi.

52.

(Yusuf), "Benim böyle yapmam, Aziz'in; yokluğunda, benim kendisine hainlik etmediğimi ve Allah'ın, hainlerin tuzaklarını başarıya ulaştırmayacağını bilmesi içindi" dedi.

53.

"Ben nefsimi temize çıkarmam, çünkü Rabbimin merhamet ettiği hariç, nefis aşırı derecede kötülüğü emreder. Şüphesiz Rabbim çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi.

54.

Kral, "Onu bana getirin, onu özel olarak yanıma alayım", dedi. Onunla konuşunca dedi ki: "Şüphesiz bugün sen yanımızda yüksek makam sahibi ve güvenilir bir kişisin."

55.

Yusuf, "Beni ülkenin hazinelerine bakmakla görevlendir. Çünkü ben iyi koruyucu ve bilgili bir kişiyim" dedi.

56.

Böylece Yusuf'a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede imkan ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi davrananların mükafatını zayi etmeyiz.

57.

Elbette ki, ahiret mükafatı, inananlar ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir.

58.

(Derken) Yusuf'un kardeşleri çıkageldiler ve yanına girdiler. Yusuf onları tanıdı, onlar ise Yusuf'u tanımıyorlardı.

59.

Yusuf onların yüklerini hazırlatınca dedi ki: "Sizin baba bir kardeşinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ölçeği tam dolduruyorum ve ben misafir ağırlayanların en iyisiyim."

60.

"Eğer onu bana getirmezseniz, artık benim yanımda size verilecek tek ölçek (zahire) bile yoktur ve bir daha da bana yaklaşmayın."

61.

Dediler ki: "Onu babasından isteyeceğiz ve muhakkak bunu yaparız."

62.

Yusuf adamlarına dedi ki: "Onların ödedikleri zahire bedellerini yüklerinin içine koyun. Umulur ki ailelerine varınca onu anlarlar da belki yine dönüp gelirler."

63.

Onlar, babalarına döndüklerinde, "Ey babamız! Bize artık zahire verilmeyecek. Kardeşimizi (Bünyamin'i) bizimle gönder ki zahire alalım. Onu biz elbette koruruz" dediler.

64.

Yakub onlara, "Onun hakkında size ancak, daha önce kardeşi hakkında güvendiğim kadar güvenebilirim! Allah en iyi koruyandır ve O, merhametlilerin en merhametlisidir" dedi.

65.

Yüklerini açıp zahire bedellerinin kendilerine geri verildiğini gördüler. "Ey babamız! Daha ne isteriz? İşte ödediğimiz bedeller de bize geri verilmiş. Onunla yine ailemize yiyecek getirir, kardeşimizi korur ve bir deve yükü zahire de fazladan alırız. Çünkü bu getirdiğimiz az bir zahiredir" dediler.

66.

Babaları, "Kuşatılıp çaresiz durumda kalmanız hariç, onu bana geri getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle göndermeyeceğim" dedi. Ona güvencelerini verdiklerinde, "Allah söylediklerimize vekildir" dedi.

67.

Sonra da, "Ey oğullarım! Bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin. Ama Allah'tan gelecek hiçbir şeyi sizden uzaklaştıramam. Hüküm ancak Allah'ındır. Ben ona tevekkül ettim.5 Tevekkül edenler de yalnız ona tevekkül etsinler" dedi.

68.

Babalarının emrettiği şekilde (ayrı kapılardan) girdiklerinde (bile) bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. Sadece Yakub içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. Şüphesiz o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. Fakat insanların çoğu bilmezler.

69.

Yusuf'un huzuruna girdiklerinde; o, kardeşi Bünyamin'i yanına bağrına bastı ve (gizlice) "Haberin olsun ben senin kardeşinim, artık onların yaptıklarına üzülme" dedi.

70.

Yusuf onların yüklerini hazırlatırken su kabını kardeşinin yüküne koydurdu. Sonra da bir çağırıcı şöyle seslendi: "Ey kervancılar! Siz hırsızsınız."

71.

Yusuf'un kardeşleri onlara dönerek, "Ne yitirdiniz?" dediler.

72.

Onlar, "Hükümdar'ın su kabını yitirdik. Onu getirene bir deve yükü ödül var. Ben buna kefilim" dediler.

73.

Dediler ki: "Allah'a andolsun, siz de biliyorsunuz ki biz bu ülkede fesat çıkarmaya gelmedik, hırsız da değiliz."

74.

Onlar, "Eğer yalancı iseniz, hırsızlığın cezası nedir?" dediler.

75.

Onlar da: "Cezası, su kabı kimin yükünde bulunursa o kimsenin kendisi(nin alıkonması) onun cezasıdır. Biz zalimleri böyle cezalandırırız" dediler.

76.

Bunun üzerine Yusuf, kardeşinin yükünden önce onların yüklerini aramaya başladı. Sonra su kabını kardeşinin yükünden çıkardı. İşte biz Yusuf'a böyle bir plan öğrettik. Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimiz kimsenin derecelerini yükseltiriz. Her ilim sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır.

77.

Dediler ki: "Eğer o çalmışsa, daha önce onun bir kardeşi de çalmıştı." Yusuf bunu içinde sakladı ve onlara belli etmedi. İçinden, "Siz kötü bir durumdasınız; anlattığınızı Allah çok daha iyi biliyor" dedi.

78.

Onlar, Yusuf'a: "Ey güçlü vezir! Bunun çok yaşlı bir babası var. Onun yerine bizden birini alıkoy. Şüphesiz biz senin iyilik edenlerden olduğunu görüyoruz" dediler.

79.

Yusuf, "Malımızı yanında bulduğumuz kimseden başkasını tutmaktan Allah'a sığınırız. Şüphesiz biz o takdirde zulmetmiş oluruz" dedi.

80.

Ondan ümitlerini kesince, kendi aralarında konuşmak üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri dedi ki: "Babanızın Allah adına sizden söz aldığını, daha önce de Yusuf hakkında işlediğiniz kusuru bilmiyor musunuz? Artık babam bana izin verinceye veya Allah, hakkımda hükmedinceye kadar buradan asla ayrılmayacağım. O, hükmedenlerin en hayırlısıdır."

81.

"Siz babanıza dönün ve deyin ki: "Ey babamız! Şüphesiz oğlun hırsızlık etti, biz ancak bildiğimize şahitlik ettik. (Sana söz verdiğimiz zaman) gaybı (oğlunun hırsızlık edeceğini) bilemezdik."

82.

"Bulunduğumuz kent halkına ve aralarında olduğumuz kervana da sor. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz."

83.

Yakup, "Nefisleriniz sizi bir iş yapmağa sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir" dedi.

84.

Onlardan yüz çevirdi ve, "Vah! Yusuf'a vah!" dedi ve üzüntüden iki gözüne ak düştü. O artık acısını içinde saklıyordu.

85.

Oğulları, "Allah'a yemin ederiz ki, sen hala Yusuf'u anıp duruyorsun. Sonunda üzüntüden eriyip gideceksin veya helak olacaksın" dediler.

86.

Yakub, "Ben tasa ve üzüntümü ancak Allah'a arz ederim. Ben Allah tarafından sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim" dedi.

87.

"Ey oğullarım! Gidin Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kafirler topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden ümidini kesmez."

88.

Bunun üzerine (Mısır'a dönüp) Yusuf'un yanına girdiklerinde, "Ey güçlü vezir! Bize ve ailemize darlık ve sıkıntı dokundu. Değersiz bir sermaye ile geldik. Zahiremizi tam ölç, ayrıca bize sadaka ver. Şüphesiz Allah sadaka verenleri mükafatlandırır" dediler.

89.

Yusuf dedi ki: "Siz (henüz) cahil kimseler iken Yusuf ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?"

90.

Kardeşleri, "Yoksa sen, sen Yusuf musun?" dediler. O da, "Ben Yusuf'um, bu da kardeşim. Allah bize iyilikte bulundu. Çünkü, kim kötülükten sakınır ve sabrederse şüphesiz Allah iyilik yapanların mükafatını zayi etmez" dedi.

91.

Dediler ki: "Allah'a andolsun, gerçekten Allah seni bize üstün kıldı. Gerçekten biz suç işlemiştik."

92.

Yusuf dedi ki: "Bugün size kınama yok. Allah sizi bağışlasın. O, merhametlilerin en merhametlisidir.

93.

Bu gömleğimi götürün de babamın yüzüne koyun ki, gözleri açılsın ve bütün ailenizi bana getirin" dedi.

94.

Kervan (Mısır'dan) ayrılınca babaları, "Bana bunak demezseniz, şüphesiz ben Yusuf'un kokusunu alıyorum" dedi.

95.

Onlar da, "Allah'a yemin ederiz ki sen hala eski şaşkınlığındasın" dediler.

96.

Müjdeci gelip gömleği Yakub'un yüzüne koyunca gözleri açılıverdi. Yakup, "Ben size, Allah tarafından, sizin bilemeyeceğiniz şeyleri bilirim demedim mi?" dedi.

97.

Oğulları, "Ey babamız! Allah'tan suçlarımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten suçlu idik" dediler.

98.

Yakub, "Rabbimden sizin bağışlanmanızı dileyeceğim. Şüphesiz O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir" dedi.

99.

(Mısır'a gidip) Yusuf'un huzuruna girdiklerinde; Yusuf ana babasını bağrına bastı ve "Allah'ın iradesi ile güven içinde Mısır'a girin" dedi.

100.

Ana babasını tahtın üzerine çıkardı. Hepsi ona (Yusuf'a) saygı ile eğildiler. Yusuf dedi ki: "Babacığım! İşte bu, daha önce gördüğüm rüyanın yorumudur. Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra; Rabbim beni zindandan çıkararak ve sizi çölden getirerek bana çok iyilikte bulundu. Şüphesiz Rabbim, dilediği şeyde nice incelikler sergileyendir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."

101.

"Rabbim! Gerçekten bana mülk verdin ve bana sözlerin yorumunu öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada ve ahirette sen benim velimsin. Benim canımı müslüman olarak al ve beni iyilere kat."

102.

İşte bu (kıssa), gayb haberlerindendir. Onu sana biz vahiy yolu ile bildiriyoruz. Yoksa onlar tuzak kurarak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin.

103.

Sen ne kadar şiddetle arzu etsen de insanların çoğu inanacak değillerdir.

104.

Halbuki sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. O (Kur'an) alemler içinde ancak bir öğüttür.

105.

Göklerde ve yerde nice deliller vardır ki yanlarına uğrarlar da onlardan yüzlerini çevirerek geçerler.

106.

Onların çoğu Allah'a ancak ortak koşarak inanırlar.

107.

Yoksa Allah tarafından kendilerini kuşatacak bir azabın gelmeyeceğinden veya onlar farkında olmadan kıyametin ansızın gelip çatmayacağından emin mi oldular?

108.

De ki: "İşte bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah'a çağırırız. Allah'ın şanı yücedir. Ben Allah'a ortak koşanlardan değilim."

109.

Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hala aklınızı kullanmıyor musunuz?

110.

Nihayet peygamberler ümitlerini kesecek hale gelip yalanlandıklarını düşündükleri sırada, onlara yardımımız geldi de, böylece dilediğimiz kimseler kurtuluşa erdirildi. Azabımız ise, suçlular topluluğundan geri çevrilemez.

111.

Andolsun ki, onların kıssalarında akıl sahipleri için ibret vardır. Kur'an uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi ayrı ayrı açıklayan ve inanan bir toplum için de bir yol gösterici ve bir rahmettir.

YUSUF SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

SURESİTEFSİRİ

YUSUF SURESİ

Mushaf'taki sıralamaya göre kitabımızın 12, nüzul sıralamasına göre 53, birinci miun grubunun 3. suresi olan Yunus suresi Mekke'de nazil olmuş olup ayetlerinin sayısı 111 dir.

"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla"

Hamd yalnız ve yalnız alemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. Salat ve selam Allah'ın Rasulüne ve Onun pak aile halkına ve ashabına olsun. Rabbimiz bizden kabul buyur. Çünkü sen her şeyi işitensin, her şeyi bilensin.

1. "Elif, Lam, Ra. Bunlar, gerçeği açıklayan Kitabın ayetleridir."

İşte bu harflerle başlayan bu ayetler, bu sure apaçık kitabın ayetleridir. Kendisinin ne olduğunu apaçık bir şekilde kendisi açıklayan bir kitabın gün kadar açık ayetleridir bunlar.

2. "Biz onu, anlayasınız diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik."

Muhakkak ki biz onu anlayasınız diye, akıllarınızı kullanasınız diye Arapça birKur'an olarak indirdik. Bu kitabın Allah'tan geldiğini kavrayasınız diye. Allah'tan gelme bu kitabın ayetleri üzerinde ciddi ciddi kafa yorup onunla hayatınızı düzenleyesiniz diye. Kitap evrenseldir, kitap gelişinden kıyamete kadar tüm nesillerin kendisiyle sorumlu olduğu bir kitaptır ve bu kitap sizin konuştuğunuz bir dille gönderilmiştir.

3. "Ey Muhammed! Biz bu Kur'an'ı vahy ederek, sana en güzel kıssaları anlatıyoruz. Oysa daha önce sen bunlardan habersizdin."

Sana vahy ettiğimiz bu Kur'an'la sana kıssaların en güzelini okuruz. Daha önce sen bu kıssadan habersizdin, haberi olmayanlardandın. Allah bilgisi olmadan peygamberin ne bu kıssayı ne de başka kıssaları bilmesi mümkün değildir. Mekke müşrikleri Rasulullah efendimizden İsrail oğullarının Mısırda yerleşmeleri kıssasını sordular ve böylece peygamberi imtihan etmek istediler. İşte Rabbimiz kıssanın tamamen kendisinden olduğunu ve bu sureyi Rasulullah efendimize vahyetmesinden önce bu konuda hiç bir bilgisinin olmadığını vurgulayıverdi.

4. "Yusuf babasına: "Babacığım! Rüyamda on bir yıldız, güneş ve ay'ın bana secde ettiklerini gördüm" demişti."

Hatırla, hani Yusuf babasına demişti ki, ey babacığım, ben on bir yıldız, bir güneş ve bir ay gördüm ki onlar bana s