REŞAT OKUR
Yunanistan, uluslararası mecralarda Türkiye’yi hukuki olarak haksız duruma düşürmeye çalışsa da yaptıkları ile kendisi haksız duruma düşüyor. Türkiye’nin başlattığı sondaj çalışmalarını yorumlayan hukukçu Eyüp Katı, Yunanistan’ın daha önce 6 deniz mili olan karasularını 12 mile çıkarma girişimleri olduğunu ancak başarıya ulaşamadığını belirtti.
‘SAVAŞ SEBEBİ’
Yunanistan tarafından Birleşmiş Milletler Deniz Hukuk Sözleşmesi bahane gösterilerek hukuksuz bir biçimde tüm adalara ait karasularının 12 mile çıkarılmaya çalışıldığını belirten Eyüp Katı, “Yunanistan’ın daha önce Türkiye’yi hukuki yönden haksız duruma düşürüp ada karasularını genişletme gibi girişimleri oldu ancak Türkiye bu duruma uluslararası alanda izin vermedi ve böyle bir adımı ‘savaş sebebi’ sayacağını söyledi. Dolayısıyla Yunanistan geri adım attı” diye konuştu.
DAYATMA İLE OLMAZ
Ayrıca ‘’BM nezdinde kurulmuş bulunan Uluslararası Adalet Divanı ancak her iki devletin kabulü halinde yargılama yapmak suretiyle uyuşmazlığa ilişkin hüküm verme imkânı bulunmaktadır. Yunanistan 1994 yılındaki beyanıyla doğu da bulunan Ege adalarına ilişkin ‘savunma kapsamında askeri faaliyetleri’ UAD yönünden yargı yetkisi dışında tutarken sonrasında 16 Ocak 2015 bildirgesi ile bu çekincelerini UAD yönünden karasuları, hava sahası ve egemenlik sorunları kapsamında genişlettiğini beyan etmiştir. Yunanistan açık şekilde bu konuları uluslararası yargılama alanında dışında tutarak Türkiye’ye dayatmada bulunmak istiyor” dedi.
TÜRKİYE BM NEZDİNDE HAKLI
Türkiye’nin mevcut 189 bin kilometre kare deniz alanının, Yunanistan’ın talebinin kabul edilmesi halinde 60 bin kilometre kareye düşeceğini belirten Katı, “Dokuz kilometre kareye sahip Meis adasının 40 bin kilometre kıta sahanlığı olacaktır. Türkiye’nin mevcut olgular karşısında bu ‘oldubitti’yi kabul etmesi olası değildir. Türkiye, Libya’ da bulunan ve uluslararası alanda meşru kabul edilen yönetim ile deniz yetki alanı sözleşmesi imzalayarak Akdeniz’de mevcut durumu farklı bir alana taşımıştır. BM Uluslararası Adalet Divanı İngiltere-Fransa, Malta-Libya, Tunus-Libya, Nikaragua-Kolombiya arasındaki davalar başta olmak üzere benzer 17 kararda Türkiye’nin ileri sürdüğü tezlerini destekleyecek kararlar vermiştir” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin ilan ettiği NAVTEX ile ilgili Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesinin kurallarını hatırlatan Hukuk Uzmanı Eyüp Katı konuşmasına şöyle devam etti: “Bu sözleşmeye göre göre Karasuları ve kıta sahanlığı üzerindeki egemenlik hükümlerinde öngörülen şartlar ve uluslararası hukukun kuralları ile hareket edilmektedir. Türkiye bu ilanında hukuki olarak haklıdır. Kaldı ki Münhasır Ekonomik Bölge ise aynı milletlerarası sözleşmenin 55–60 maddeleri arasında yer almaktadır.”