ÖZLEM DOĞAN
Doğu Akdeniz’de sular iyice ısınırken Türkiye haklarından vazgeçmeyeceğini yineleyerek faaliyetlerine devam ediyor. Arkasına AB’yi almaya çalışan Yunanistan ise Meis Adası'na turist taşıyan feribotlarla asker çıkararak yeni bir provokasyona imza atarak 1923 tarihli Lozan ile 1947 Paris Barış Antlaşmalarını ihlal ediyor. Silahlandırması yasak olmasına rağmen 1960 yılından bu yana bu adaları silahlandırmaya devam eden Yunanistan’la Türkiye arasında bundan neler yaşanacak? Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney ve Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası ilişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akif Okur son gelişmeleri Milat’a değerlendirdi.
Provokasyoncu Yunanistan durdurulmalı
Yunanistan’ın provokasyon yaparak gerginliği tırmandığını ifade eden Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney, “Lozan’a anlaşmasına göre silahlandırılmaması gereken adalara asker çıkaran Yunanistan’ın durdurulması ve bunu daha ziyade Batılı güçlerin yapması gerekiyor. Türkiye gerekeni yapıyor, diplomatik olarak da cevap veriliyor. AB’nin Eylüldeki liderler toplantısına kadar bu gerginliğin süreceğini düşünüyorum. Ben AB’den umudumu kestim, ABD devreye girebilir ve bölgede tansiyon düşürülebilir” dedi.
Türkiye askerî anlamda cevap vermeye hazır
Birçok noktada hukuk açısından haklı olan ülkenin Türkiye olduğunu belirten Güney sözlerini şöyle noktaladı: “Yunanistan’la aramızda daha önce de Kardak krizi yaşanmıştı. Devreye mutlaka bir arabulucunun girmesi gerekiyor. Aksi takdirde istenmeyen hadiseler yaşanabilir ve en büyük zararı başta Yunanistan ve AB görür. Bölge ülkeleri de Akdeniz’de yaşananlardan ötürü çok telaşlı. Türkiye bölgedeki egemenlik haklarından vazgeçmez. Bu yüzden hem kendisinin hem de KKTC’nin haklarını sonuna savunmak adına gerekirse askeri olarak cevap vermek için hazırlığını yaptı.”
Yunanistan’ı AB şımartıyor
Yunanistan’ın adaya asker çıkarmasını Doğu Akdeniz’deki krizi tırmandırma girişimi olarak değerlendiren Prof. Dr. Mehmet Akif Okur, “AB’nin konuyla ilgili toplantısında yapılan açıklamaları Yunanistan Doğu Akdeniz’deki krizin çözümü için değil, tansiyonun daha da yükseltilmesi için bir kredi gibi yorumluyor. Türkiye’nin AB’ye yönelik ikazlarının da ne kadar yerinde olduğunu görüyoruz. Uluslararası hukukun hakkaniyet ilkelerine göre ele alınması gereken bir meselede siz ‘üyemizdir’ diye o ülkeye açık çek anlamına gelebilecek destek açıklamaları yaparsanız, bölgede uluslararası hukukun ihlalinin önünü açarsanız, ortaya çıkabilecek fiili çatışmalara varabilecek krizlerin önünü de açmış olursunuz” ifadelerini kullandı.
Türkiye’den karşı sürpriz adım gelecek
Yunanistan’ın AB tarafından kendisine açılan krediye güvenerek hareket ettiğini vurgulayan Okur, “Türkiye büyük bir kararlılıkla bu krize adapte olmuş durumda. 80 seneyi aşan bir zamandır adım adım biriken Yunanistan’la aramızdaki anlaşmaların perde perde ihlal edilmesi ve bunun ürettiği sancılı birikmiş bir sorunlar yumağı var. Bu yumağın artık çözülmesi için Türkiye’nin kararlılık gösterdiğini görüyoruz. Krizin bu safhasında Yunanistan’ın bu hukuk dışı tırmandırıcı adımlarının altı çizilecek ve dünyaya gösterecektir. Onun ardından Türkiye çizdiği hedefler doğrultusunda Doğu Akdeniz’de faaliyetlerini sürdürmeye devam edecektir. Türkiye’den cevap teşkil edecek bazı karşı adımları da önümüzdeki günlerde görebiliriz” şeklinde konuştu.