Yunanistan saçmalıyor!

Rumlar, Türkiye'ye 2, Yunanistan'a ise 580 kilometre uzaklıktaki Meis Adası çevresinde 40 bin km. hak iddia ediyor. Milat'a konuşan uzmanlar: "Türkiye asla bu mantıksızlığa teslim olmaz!"

HABER: ÖZLEM DOĞAN

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de hakkını aramasından başta Yunanistan olmak üzere birçok ülke rahatsız oldu. Özellikle Yunanistan kendi kendine belirlediği hukuk ve mantık dışı deniz yetki alanlarıyla Türkiye’ye 1-2 kilometre uzaklıktaki adalarda yüzlerce kilometre uzaklıkta olmasına rağmen küstahça hak iddia ediyor. İki ülke arasında uzun yıllardır süren gerginlik Meis Adası’yla birlikte yeniden tırmandı. Ege ve Akdeniz’de yaşanan son gelişmeleri Bursa Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinçci, Yeditepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Furkan Kaya, Jeoloji Uzmanı Prof. Dr. Şener Üşümezsoy Milat’a değerlendirdi.

Emperyalist güçler rahatsız oldu

Meis Adası’nın önemini Sevr Antlaşması’ndan itibaren değerIendirmek gerektiğini ifade eden Dr. Furkan Kaya, “Sevr Antlaşması, Osmanlı’yla birlikte yeni kurulacak Türkiye Cumhuriyeti topraklarının parçalanıp Doğu’da Ermenistan, Güneydoğu’da Kürdistan, Ege’de de Yunanistan devleti kurulmasını içeriyordu. Ege’nin iki tarafını idare eden Akdeniz’in tamamını kontrol eder. Türkiye’nin Ege’de Osmanlı dönemindeki gibi hâkimiyet kurması emperyalist güçlerin işine gelmiyor. 12 adalar Türkiye’den gayri hukuki bir şekilde koparıldı ve Türkiye’yi kendi anakarasına hapsettiler. Bugüne geldiğimizde de Kıbrıs meselesi, Ege sorunu sürekli karşımıza çıkıyor. 1996’da yaşanan Kardak krizini Türkiye denge politikası ile çözdü ama kriz hiçbir zaman bitmedi” dedi.

Türkiye, GKRY ve Yunanistan’ın planlarını bozdu

Türkiye şu an hiç olmadığı kadar özel bir konuma sahip olduğuna dikkat çeken Kaya, “Türkiye milli gücünü ve jeopolitik konumunu kullanabilen, sınır güvenliğini sınırötesinde çekecek vaziyete geldi. Bunun en büyük kanıtı da Libya’da meşru Serrac hükümetiyle yapmış olduğu münhasır ekonomik bölge anlaşmasını imzalamasıdır. Türkiye, GKRY ve Yunanistan’ın planlarını bozdu. Suriye meselesi ile uğraşan Türkiye’den böyle bir hamle beklemiyorlardı. Türkiye’nin imzaladığı anlaşma ileride tarih kitaplarında çok önemli bir anlaşma olarak yazılacak” diye konuştu.

Tüm yollar Kıbrıs’a çıkıyor

Türkiye’nin Navtex ilan etmesinin AB ve ABD’yi endişelendirdiğini vurgulayan Kaya sözlerini şöyle noktaladı: “Yunanistan’ın Ege’de yapmış olduğu politika hiçbir hukuka dayanmıyor. Yunanistan’a 500 km Türkiye’ye ise 2 km uzak bir adadan bahsediyoruz. Yunanistan’ın tezi Türkiye’yi Ege’de tamamen yok etmek üzerine kurulu. Bunu yapmasındaki amacı ise Türkiye’nin Libya ve Doğu Akdeniz mücadelesini engelleme temeline dayalı. Aslında tüm bu olanlar eninde sonunda Kıbrıs’a çıkıyor. Çünkü Kıbrıs Doğu Akdeniz’in anahtarıdır, uçak gemisidir. Bugün Anadolu’nun müdafaasında da Kıbrıs ve Doğu Akdeniz büyük önem arz eder. Bu yüzden Kıbrıs’ı çözümsüzlüğe, Türkiye’yi de Anadolu’ya mahkûm etmeye çalışıyorlar. Meis meselesinde de bunu okuyabiliriz.”

Deniz rezervleri son derece önemli

Türkiye’nin Yunanistan’ın tezlerini kabul edebilmesinin mümkün olmadığını kaydeden Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, “Ege ve Doğu Ege alanı, yarı kapalı bir deniz olarak özel bir durum oluşturuyor. Türkiye gerginliğin müzakere edilerek çözülmesi gerektiğini savunuyor. Yunanistan sadece kıta sahanlığı sorununu kabul edip kara ve hava sahası sorununu görmezden geliyor. Yunanistan’ın Türkiye’ye askeri olarak karşı koyma lüksü ve cesareti yok. Son gerginlikte ilk defa müzakere yolunu seçti ama Fransa, İsrail, GKRY, Mısır ve Lübnan ittifakıyla oldubittiye getirip Doğu Akdeniz’i parsellemeye ve paylaşmaya çalışacaklar. Müzakerelerden de kısa vadede sonuç çıkmayacaktır. Son 10 senede dünya genelinde keşfedilen petrol ve doğalgaz rezervlerine baktığımızda yüzde 82’si denizden elde edilmiştir. Dolayısıyla denizlerdeki hidrokarbon rezervleri son derece önemli hale geldi” ifadelerini kullandı.

Yunanistan mantıksızlığının AB de farkında

Yunanistan’ın Meis’te mantığı olmayan bir hak iddia ettiğini söyleyen Şener Üşümezsoy, “Yunanistan kendisini Filipinler ya da Endonezya gibi bir ada ülkesi gibi görerek bütün adalar arasını bir kara gibi kapatmaya yönelen ve gerçekle hiçbir ilgisi olmayan bir yorum yapıyor. İsrail’den çıkacak bir boru hattı projesi için baştan beri söylüyorum; İsrail’de boru hattı yapacak kadar gaz yok. Zaten Rusya da ABD de bu gazın Avrupa’ya gitmesini istemez. Rusya ve ABD ortak çıkarları doğrultusunda hareket edip Ortadoğu’daki gazın Doğu’ya; Çin’e, İsrail aracılığıyla da olsa Avrupa’ya gitmesine karşı çıkar. ABD kayagazını dev tankerlerle likit gaz olarak büyük istasyonlar yapıp Avrupa’ya satmak istiyor. Rusya ile ittifakı da Ortadoğu gazını bloke etmek için” şeklinde konuştu.

‘Kaş’tan Meis’e yüzüyorum’

Yunanistan’ın yapmak istediklerinin ekonomik olarak da akla uymadığını belirten Üşümezsoy, “Yunanistan Avrupa’yı arkasına almayı düşünüyor ama bu projenin ekonomik olarak imkânsızlığının Avrupa da farkında. Türkiye Meis ile Rodos arasında kendi kıta sahanlığı arasından ‘gazı geçirmiyorum’ derse kimse derin denizden bir şey geçiremez. Ben Meis’e Kaş’tan yüzerek gidiyorum, adaya o derece yakınız. Türkiye Meis’in Yunanistan’ın olduğunu kabul etse Kaş, Kalkan ve Fethiye kıyısı da Yunan kıyısı olmuş olur, bu da imkânsız” dedi.