AA muhabirine konuşan Kolidas, son günlerde Yunanistan'ı etkisi altına alan ve 3 kişinin ölümüne neden olan şiddetli yağışları değerlendirdi.
Kolidas, Yunan Devlet Televizyonu ERT'nin haber arşivinde Kasım 1986'da Zagora'daki yağışın 840 milimetre ölçüldüğüne ilişkin haber olmasına rağmen, modern meteoroloji istasyonu resmi ölçümlerine göre 5 Eylül'de ülkenin Tesalya bölgesindeki yağmurun Yunanistan'ın "en şiddetli yağmuru" olduğunu kaydetti.
Benzer şiddetteki yağışlara yakın çevrede sadece Cenova Körfezi'nde rastlandığını söyleyen Kolidas, Yunanistan'da genellikle bu ölçekte şiddetli yağmurların, 2020'de olduğu gibi Akdeniz siklonları neticesinde oluştuğunu ifade etti.
Bu kez Akdeniz siklonunun söz konusu olmadığını belirten Kolidas, "Ancak Yunanistan'ın tüm doğu kesiminde, doğudan gelen bir hava akımı ile karşılaştık. Bu hava akımı, şiddetli yağmur gördüğümüz Tesalya bölgesine orta ve kuzey Ege'den yoğun nem taşıdı." diye konuştu.
Kolidas, Pilio'daki dağlık bölgeye ulaşan nemli havanın, burada 750 milimetreye ulaşan şiddetli bir yağmura dönüştüğünü aktardı.
Yağmurun şiddeti kadar uzunluğu da fazlaydıBölgedeki düzlük alanlarda da 24 saat içinde 400 milimetreyi bulan yağışlar gözlemlendiğine işaret eden Kolidas, bu süreçte şiddetli yağmurun süresinin de çok uzun olduğuna dikkati çekti.
Kolidas, "Yunanistan'da şiddetli yağışlar genellikle ortalama 6-8 saat sürer. Bu kez şiddetli yağış çoğu bölgede 24 saat ve üzerinde oldu. Sadece şiddeti açısından değil, süresi açısından da büyük bir yağmurdu." diye konuştu.
Yunanistan'da 50 ila 100 yılda bir olabilecek şiddette yağmur yağdıBu tür şiddetli yağmurların, 1955'te Volos'ta yaşandığını ve 27 kişinin hayatını kaybetmesine yol açtığını ve hatta 1887'de de ülkede benzer şiddette bir yağış olduğunu hatırlatan Kolidas, "Bu tür şiddetli yağışlar çok nadir olur. Yunanistan'da ancak 50, 100 yılda bir olur." dedi.
Kolidas, buna rağmen, iklim krizi etkisinin de tamamen yok sayılamayacağını kaydetti.
Suların denize ulaşımının zor olduğu alanlarda daha çok su birikimi olduBir yarımada olan Pilio'dan yağmur sularının denize karışmasının kolay olduğunu ancak denize göreceli olarak uzak, geniş tarım alanlarına ve düzlüklere sahip Larisa ve çevresinde bu imkanın bulunmadığını belirten Kolidas, bu nedenle Kardiça, Larisa ve Trikala gibi bölgelerde su birikiminin daha fazla olduğuna dikkati çekti.
Kolidas, "Sular, dağlık alanlardan inmeye devam ediyor. Bu nedenle, sorun sadece yağışlardan değil akarsuların akışı sebebiyle de oluşuyor. Tam olarak bilemem ama muhtemelen bu bölgedeki tarımsal üretimin büyük bir kısmı da zarar görecektir." diye konuştu.
Selin boyutunda orman yangınları da etkiliSadece bu seneki orman yangınlarının değil, önceki yıllardaki orman yangınlarının da görülen sel manzaralarında etkili olabileceğini belirten Kolidas, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Nerede bir orman yangını olsa, böyle sorunlarla karşılaşıyoruz. Eğriboz Adası'nda (Evia) 2020’de yaşanan sel felaketinin de sebebi, tabii ki şiddetli yağıştı ancak selde 2018'de bölgede yaşanan orman yangınlarının da etkisi oldu."