Bilim çevreleri, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin ardından uzuv kayıplarına karşı etkili protezlere odaklanırken ODTÜ'de yürütülen Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) destekli çalışmada, hayvan deneylerinin ardından insanlar üzerinde klinik çalışmalar yapılarak Türkiye'nin bu sağlık teknolojisine sahip 5-6 ülkeden biri olması hedefleniyor.
ODTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Batur Ercan, Biyomalzemeler ve Nanotıp Laboratuvarı'nda yürüttükleri çalışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
ABD'de ampute hastalar için implant malzemesi geliştirilmesi üzerine doktora yaptığını anlatan Ercan, "2019'da TÜBA GEBİP ödülünü kazandıktan sonra aldığım TÜBA desteğiyle çalışmalarımı ileriye taşıyarak Türkiye'de yerli ve milli uygulamalar geliştirmek üzere yola çıktık." dedi.
Protezlerin ampute hastalara yıllardır kayış ve kemerlerle tutturulduğunu ya da son dönemde 3 boyutlu yazıcılarla kişiye özel olarak tasarlandığını hatırlatan Ercan, "Her iki yöntemde de protezler bir şekilde hastanın ampute edilen uzvuna tutturuluyor. Ancak zaman içinde farklı dezavantajlar ortaya çıkabiliyor. Bilim dünyası son yıllarda ampute hastalar için yüksek hareket kabiliyeti ve kullanım kolaylığı sağlayan yeni nesil bu protezlere odaklanmış durumda." diye konuştu.
Yüksek teknoloji Türkiye'de de geliştiriliyorErcan, doktora çalışmasında edindiği birikimle ODTÜ'de kurduğu laboratuvarda yeni nesil implant ve protezler üzerine araştırmada önemli sonuçlar elde ettiklerini bildirdi.
ABD'de nanoteknoloji kullanılarak üretilen protezlerle ilgili çalışmaların klinik aşamaya geçtiğini aktaran Ercan, "Çalışmamızda nihai amacımız, hastanın kalan uzvuna tamamen entegre olabilen implantların geliştirilmesi." diye konuştu.
Türkiye'de bu protezler üzerine yürütülen bir çalışma bulunmadığının altını çizen Ercan, "Yeni nesil implantları, nanoteknoloji kullanarak geliştiriyoruz. Şu anda laboratuvar testlerimizi tamamlamak üzereyiz. Hayvan deneyleri ve klinik deneyleri de tamamladıktan sonra geliştirilen protezlerin 5-10 yıl içerisinde kullanıma girmesini bekliyoruz." dedi. Ercan, yeni nesil implant ve protezler üzerine çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi:
"Çalışmamız tamamlandığında hastanın ağırlığı kemiğe entegre edilen implant sayesinde doğrudan protez üzerine transfer olacak. Protezleri kemikte enfeksiyonun önüne geçmek için hibrit şekilde tasarladık. Yumuşak doku ile entegre edilen bölümü selenyum gibi antibakteriyel özellikli bir malzeme ile kaplıyoruz. Protezin kemiğe entegre edilen bölümü ise milimetrenin milyonda biri boyutta pürüzlülük içeren ve doğal kemiğe benzer şekilde tasarlandı. Kısaca biyobenzetim ile protezi kemik yapısına benzeştirerek vücutla entegrasyonunu üst seviyeye çıkarmış olduk. Bu implantların günümüzdekilere oranla kemik entegrasyonunu yüzde 50 artırdığını, enfeksiyon riskini de 10'da 1 oranına düşürdüğünü tespit ettik. Bunlar hayvan deneylerine geçmemiz için ümit taşıyan sonuçlar. Hızlıca hayvan deneylerine geçerek en kısa zamanda hastalara takmak istiyoruz. "
İmplantların kemiğe cerrahi yöntemlerle yerleştirildiği protez sistemlerinin uygulanamamasının en önemli nedeni olarak enfeksiyon riskine işaret eden Ercan, bunu engellediklerinde kendilerinin geliştirdiği sistemlerin günümüzdeki protezlere kıyasla önemli bir alternatif oluşturacağını söyledi.
Yüksek hareket kabiliyetli yerli protez teknolojisiErcan, yeni nesil implantların avantajlarını sıralarken şöyle konuştu:
"Bu sistemlerde hasta artık ağırlığı hissedebiliyor, bacağın hangi yöne durduğunu anlayabiliyor yani yüksek hareket kabiliyeti ve gerçek uzva en yakın performans alınabiliyor. Kısaca bu implantlarla doğala yakın bir hareket sunulabiliyor. Hastalar bu sayede günlük hayatlarında çok daha aktif bir yaşam sürebilecekler. Ayrıca her iki bacak farklı yüksekliklerde ampute edilmişse yeni nesil bu protez takıldığında hasta çok daha rahat yürüyebilecek ve hatta koşabilecek. Protezin yükünü doğrudan kemik taşıdığı için hastalar protezlerin ağır olmasından da rahatsızlık duymayacak. Protezlerin farklı nedenlerle kullanım dışı kalması ya da değiştirilmesi riskleri de ortadan kalkmış olacak."
Doç. Dr. Batur Ercan, klinik çalışmaların ABD'nin yanı sıra birkaç ülkede daha yapıldığını belirterek, "Türkiye'de de bu protezlere geçildiğinde, ülkemiz bu sağlık teknolojisini yerli ve milli imkanlarla kullanabilen dünyadaki 5-6 ülkeden biri olacak." dedi.
'Gökhan Hotamışlıgil'in projesine destek olmaktan mutluluk duyarız'Doç Dr. Ercan, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinde çok sayıda kişinin uzuv kaybı yaşadığına işaret etti. ABD'de Harvard Üniversitesinde bilimsel çalışmalar yürüten Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in, depremde uzuv kaybı yaşayan 21 yaş altı gençler ve çocuklar için doktorları aracılığıyla çocuk protezlerine yönelik bir kampanya başlattığına işaret eden Ercan, kendilerinin de bu projeye destek vermek istediklerini kaydetti. Ercan, "Protezlerimizin insan deneylerine geçiş sürecini kısaltarak depremin ardından uzuv kaybı yaşayan bireylere destek olmayı amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı.