KORAY TAŞDEMİR/İSTANBUL
Almanya, PKK propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklanan ve Almanya'nın İstanbul'daki Başkonsolosluğu'nda 1 ay boyunca saklandığı ortaya çıkarılan Alman Die Welt Gazetesi Türkiye Temsilcisi Deniz Yücel için kalkan olmaya devam ediyor. PKK'lı teröristle aynı otelde kalan, Kandil'deki PKK kamplarında bulunan Yücel'in FETÖ'cülerle de irtibat kurduğu iddia ediliyor. Gezi olaylarında sırasında Alman vakıflarının olaylar üzerindeki etkisi tartışılırken Yücel'in 'Her Yer Taksim' adında bir kitap çıkarıp Gezicilere arka çıkması da Yücel'in bağlantıları hakkında ipucu veriyor.
Yücel ne zaman çifte vatandaş oldu?
Almanya'da gazetecilik yapan İbrahim Taş, Almanya kamuoyunun Deniz Yücel'i herhangi bir gazeteci olarak gördüğünü ifade etti. Alman yönetiminin Deniz Yücel konusunda neden ısrarcı olduğunu anlamanın mümkün olmadığını ifade eden Taş, 'Burada önemli olan bu şahsın ne zaman çifte vatandaş olduğudur. Almanya kolay kolay vatandaşlık vermiyor. Özellikle 2000 yılından sonra vatandaş olmuşsa çok özel bir izin almış olması gerekiyor' dedi. Deniz Yücel konusunda Almanya'da sınırlı bilgiler elde edildiğine dikkat çeken Taş, 'Deniz Yücel'in ne zaman ve ne şartlarda çifte vatandaşlık kazandığının ortaya çıkması sorunun önemli bir halkasını çözecektir' dedi. Taş, 'Yücel'in çifte vatandaş olmasından dolayı Türkiye'de yargılanmasına Almanya'nın Türkiye'nin iç işlerine karışmasını anlamak zor. Ona bakarsanız Köln Hapishanesi'ni yüzde 10 Türker'den oluşuyor. Türkiye de o zaman Almanya'nın içişlerine karışsın' diye konuştu.
Haçlı zihniyeti ile saldırıyorlar
Emekli İstihbarat Albay Coşkun Başbuğ, dünyaya hükmetme sevdasında olan ülkelerin hiç kimseyi yanında boşuna gezdirmeyeceğini ifade ederek 'Özellikle de sayın cumhurbaşkanımızın tanımladığı beş devlet hiç kimseyi yanında boşuna beslemez. Almanya da hükmetme sevdasına düşmüş bu beşten biri. İnsan çöplüğü işte Almanya ve bu gibi ülkelerin kullanıp attıkları satılmış bedenlerle dolu' diye konuştu. Başbuğ, 'Bununla birlikte Almanya, hatta İsviçre, hatta Hollanda, biraz daha geniş bakış açısıyla bakarsak Avrupa'nın ileri gelen kaşar devletlerinin Türk'e karşı beslediği düşmanlığı, Türkiye'den duyduğu korkuyu, Erdoğan'a beslediği kini en üst perdeden bakarsak Haçlı saldırısını görmemek için Allah tarafından o göze perde indirilmesi lazım.. Üstüne basa basa vurguluyorum, AB bir Haçlı kulübüdür, bu klübün yaptığı her saldırı Haçlı zihniyetiyle yapılan saldırırlardır ve bu kulüp çökmek üzeredir. Bu klübün ağababası da Almanya'dır' ifadelerini kullandı.
Alman istihbaratı ile PKK'nın kuryeliğini yaptı
Başbuğ, Deniz Yücel'in savcı kılığına girmiş FETÖ mensubu Zekeriya Öz gibi, gazeteci kılığına girmiş Can Dündar gibi, Türk kılığına girmiş FETÖ mensubu Cem Özdemir gibi dışı Türk içi Alman olan bir kişi olduğunu ifade etti. Başbuğ, 'Görünürde bedenen Almanya'ya firar etmese de, çok daha öncesinden beynen Almanya'ya firar etmiş bu sözde gazeteci Alman istihbarat teşkilatı ile PKK arasında kurye görevini deliğe girdiği güne kadar başarıyla yürüttü. İşte bu kurye örgüt elemanı gibi hareket eden bu sözde gazeteci faaliyetlerini Almanya'nın en önemli medya ayaklarından, Avrupa'nın en önemli medya kalelerinden biri olan Die Welt'in Türkiye muhabiri maskesiyle yaptı.' Şeklinde konuştu.
Hizmet ettikleri yer: Alman istihbaratı
Darbe girişiminden hemen sonra arkasına bile bakmadan kaçan FETÖ mensubu teröristlerin sığındığı yerin Almanya olduğunu kaydeden Başbuğ, 'Siz zannediyor musunuz Almanya bu kişilere karşılıksız bir sevda ile kucak açıyor. Bu böyle bilinsin ki, Almanya ama kendi ayaklarıyla gelen, ama tuzağa düşürdükleri kişiler olsun, bu kişilerin kanını emmeden asla bırakmaz. Kanını emdikten bu hainler de kansız şekilde gezmeye devam ederler. Belki de kansız lafı buradan türedi. Hiç şüpheniz olmasın hepsinin hizmet ettiği yer Alman istihbarat örgütüdür ve hepsi bedenini beynini bu ülkelere satmışlardır' dedi.
Gezi Olayları ve Yücel'in kitabı
Gezi Kalkışması sırasında Türkiye'de faaliyet gösteren Alman Vakıflarının kalkışmanın arkasında bulunduğu çokça tartışılmış ve Alman vakıfları mercek altına alınmıştı. Bilindiği üzere Gezi Parkındaki çadırların kaldırılması sırasında provokatörlerin eylemi koordine merkezine dönüştürdüğü Divan Otel'de Alman Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth'un bulunduğu ortaya çıkmıştı. Bir grup CHP'li vekille birlikte otelde bulunan Roth, eylemcileri dağıtmak için biber gazı kullanan polisle tartışmıştı. Yücel de aynı süreçte Gezi Kalkışması'na dair Gezicileri destekleyen 'Her Yer Taksim' adında bir kitap yazmıştı.