Özvar, Gazi Üniversitesi Rektörlük Binası Yeni Senato Salonu'nda düzenlenen "2030'a Doğru Yükseköğretim Vizyonu Toplantısı"nın açılışında konuştu.
Dünya genelinde yaklaşık 250 milyon öğrencinin yükseköğretime devam ettiğini, bu sayının 2030'da 380 milyona, 2040'ta ise 600 milyona ulaşmasının öngörüldüğünü aktaran Özvar, 1975'te başka bir ülkede eğitim gören öğrenci sayısının yaklaşık 800 bin iken, son 50 yılda bu sayının yaklaşık 8 kat artarak 2022'de 6,3 milyona ulaştığını, 2025'te de 8 milyona çıkmasının beklendiğini söyledi.
Gelecek yılların yükseköğretimde önemli fırsatların yanı sıra ciddi sınamaları da beraberinde getiren dönüştürücü bir sürecin habercisi olacağını belirten Özvar, "Ülkemizde öğrencilerin devlet üniversitelerinde parasız okuması, devletin en önemli eğitim politikalarından birini teşkil etmektedir. Vakıf üniversitelerinin başarılı öğrencileri yüzde yüz burslu okutması da bu bakımdan takdire şayan bir hizmet olmakla birlikte ekonomik zorlukların yaşandığı bu dönemde paralı okumak zorunda olan gençlerin üniversite öğretimine erişecek seviyelerde ücret politikalarını belirlemeleri göz ardı edilemez bir duruma varmıştır." diye konuştu.
- "Dijital eğitimin hızla genişlemesiyle yüksek kalite standartlarını korumak zorlaşmaktadır"
Kovid-19 salgınıyla çevrim içi eğitim platformlarının yükselişi, yapay zeka destekli kişiselleştirilmiş öğrenme, sanal ve artırılmış gerçeklik uygulamalarının kısa zaman içinde ana gündemler haline geldiğini ifade eden Özvar, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Dijital eğitimin hızla genişlemesiyle birlikte yüksek kalite standartlarını korumak giderek zorlaşmaktadır. Dijital öğrenim mecralarının akreditasyonu da önemli başlıklardan biri olarak kaydedilmelidir. Bu sürecin yükseköğretim anlayışımız ve ilkelerimiz ile beklentilerimizi daha fazla karşılayacak şekilde yeniden planlanması ve yürütülmesi gerekmektedir. Bunun yanı sıra bireyselleştirilmiş dijital eğitimin ekonomik maliyetlerini ve ulaşılabilirliğini hesaba kattığımızda üniversite yöneticilerinden yükseköğretimde erişilebilirlik ve kapsayıcılık prensiplerini zedelemeden çözümler üretmesi beklenecektir."
Küresel ölçekte bilim ve teknoloji yarışının büyüdüğünü, ülkeler arası rekabetin arttığına dikkati çeken Özvar, buna bağlı olarak küresel rekabette ön sıralara tırmanmanın zorlu bir hale geldiğini söyledi.
Özvar, "Türk üniversitelerinin uluslararası akreditasyon standartlarını karşılamada ve küresel üniversite sıralamalarında üst sıralarda yer alma konusunda ciddi ve başarılı bir sınav verdiğini bugün uluslararası çevreler de teslim etmektedir. Bununla birlikte üniversiteler olarak mevcut durumla yetinemeyeceğimiz aşikardır. Uluslararası görünürlük ve nispi rekabet üstünlüğü konusunda almamız gereken daha ciddi mesafeler bulunmaktadır." ifadelerini kullandı.
- "Genç nüfus oranında yaşanan azalma gelecekte üniversite kayıtlarında düşüşe yol açabilir"
Türkiye'nin hızla yaşlanan bir ülke konumuna geldiğini anlatan Özvar, genç nüfus oranında yaşanan azalmanın gelecekte üniversiteye olan erişim talebinde ve kayıtlarında düşüşe yol açabileceğini dile getirdi.
Bu daralmanın özellikle finansal kırılganlık içinde olan ve bugünden kalite standartları önlemlerini almayan üniversiteler için sürdürülebilirlik sorunları çıkarabileceğine değinen Özvar, "Nüfusa bağlı olarak azalabilecek erişim talebine yönelik olarak üniversitelerimizin ve ilgili devlet birimlerinin gündeminde uluslararası öğrenci hareketliliğinden daha fazla pay almak olmalıdır." açıklamasını yaptı.
Son yıllarda hızlı teknolojik değişme, otomasyon ve yapay zekaya dayalı yeni çözümlerin geleneksel bazı meslekleri saf dışı bırakmaya başladığını belirten Özvar, "Eğitim ve sektör ihtiyaçları arasında çıkabilecek uyumsuzluğa karşı YÖK hızla hareket geçerek geçtiğimiz yıllardan itibaren aldığı önemleri hayata geçirmeye başlamıştır. Bu önlemlerin başında yeni ortaya çıkan ve ihtiyacı duyulan yetkinliklerin öğrencilerimize kazandırılması amacıyla üniversitelerimizce ön lisans, lisans ve lisansüstü program müfredatlarının sektör temsilcileriyle istişare halinde güncellenmesinin temin edilmesini teşvik etmek ve yönlendirmek olmuştur." dedi.
- "Oldukça iyi bir konumdayız"
Yeni dijital meslekler olarak tarif edilen yazılım ve yapay zeka tabanlı uğraşıların en fazla talep edilen kariyerler olduğunu vurgulayan Özvar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geçtiğimiz yıl başladığımız uzun süren çalışmalar ve istişareler neticesinde bu sene 17 yeni ön lisans ve lisans programı 20 üniversitemizde 70'i aşkın sayıda açıldı. Tam doluluk oranı ile bu yıl bu programlar hizmet vermeye başlıyor. Ülkemizin dijital beceri açığının kapatılmasında önemli rol oynayacağına inandığımız bu programların sayısını, kalite standartlarını düşürmeden önümüzdeki yıllarda artırmaya devam edeceğiz. Buna karşılık istihdama duyarlı olmayan programların tasfiyesini de sürdüreceğiz. Yükseköğretimde dijitalleşme ve yapay zeka konusunda dünyada oldukça iyi bir konumdayız. Son dönemde açtığımız siber güvenlik meslek yüksek okulları, dijital ve yapay zeka tabanlı programlar, hazırladığımız 'Yükseköğrenimde Üretken Yapay Zekanın Kullanımına Dair Etik Rehber' bu yönde attığımız adımlardan bazılarıdır. Yükseköğretim vizyonumuz gereği bu konu gündemimizde önemli bir yer tutmaya devam edecektir."
İklim değişikliği ve çevre sorunlarının sadece Ar-Ge faaliyetlerinde değil, aynı zamanda üniversitelerin müfredatlarına entegre edilmesi gerektiğinin altını çizen Özvar, "Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında devletimiz ve üniversitelerimizin iyi bir sınav verdiğini söylemek gerekir. Cumhurbaşkanımızın olağanüstü gayretleri ve bize yaptığı rehberlik sayesinde yükseköğretim faaliyetlerinin bölgede aksamadan devamına vesile olmuştur. Dijital alt yapımız, hızla organize olma kabiliyetimiz ile birleşerek kısmi diyebileceğimiz uzaktan öğretim modeli ile üniversitelerimiz ayakta kalmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
- "5 ayrı bölgesel toplantı düzenleme kararı aldık"
YÖK Başkanı Erol Özvar, 2030 vizyonu kapsamında bütün üniversite rektörlerinin ve temsilcilerinin katılımıyla 5 ayrı bölgesel toplantı düzenleme kararı aldıklarını da bildirdi.
Özvar, "Bu toplantılar hem Yükseköğretim Kurulunun çalışmalarını stratejik hedef ve önceliklerini detaylı bir şekilde üniversitelerimizle paylaşması hem de üniversitelerimizin bunlar hakkında görüş ve önerilerini ifade etmeleri için çok faydalı bir platform oluşturacaktır. Burada herkesin açık, samimi ve yapıcı bir ortamda Türk yükseköğretiminin hedef ve stratejilerine dair söz söylemesi, görüşlerini ortaya koyması bizlere yeni bakış açıları kazandıracak ve ortak aklın işletilmesine zemin hazırlayacaktır." diye konuştu.
Türkiye genelinde birçok rektör ve rektör yardımcısının katıldığı programda, üniversitelerin 2030 vizyonuna ilişkin sunumlar gerçekleştirildi.