ASLAN DEĞİRMENCİ / ANKARA
Yüksek Askeri Şura'nın 1-4 Ağustos ayındaki toplantısı öncesinde Işık Koşaner taktiği ile harekete geçen Havacılar, istifa dilekçeleri ceplerinde lobi yapmaya başladı. Uzun süredir isimleri birçok skandal olay ile anılan Havacıların etik bir sorumluluk alarak istifa etmek yerine, YAŞ öncesi topluca harekete geçmeleri blöf olarak değerlendirildi.
Medya ile işbirliği
Gezi olaylarına lobi desteği sağlayan Hürriyet ve Sözcü üzerinden Hava Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Korgeneral Nezih Damcı ile Hava Eğitim Komutanı Tümgeneral Atilla Öztürk'ün istifa ettikleri, Hava Teknik Okullar Komutanı Tümgeneral Ziya Cemal Kadıoğlu'nun da istifasının cebinde olduğu yönünde haberler paslandı. YAŞ öncesi blöf peşinde koşan askerlerin iki gazeteyi kullanarak kamuoyu oluşturma gayreti gözden kaçmaz iken, izlenen metot manidar bulundu. Aynı metodu Koşaner ve ekibi denemiş, başarısız olduklarında ortada kalmışlardı.
Sivil irade pazarlık değil, gereğini yapmıştı
Eski Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner ve Kuvvet Komutanları Erdal Ceylanoğlu, Eşref Uğur Yiğit ve Hasan Aksay`ın Balyozcuları kurtarmak için gündeme getirdikleri istifa blöfü tutmamıştı. İstifa blöfüne hükümet ve Köşk'ten rest cevabı alan komutanlar topluca emekliliklerini istemişlerdi. Özlük haklarını kaybetmemek için istifa yerine emeklilik kararı alan paşalar, jet hızıyla sivil irade tarafından emekli edilmişti.
Bu skandallar ne olacak?
İstifa ile gündem de olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı uzunca bir süreden beri skandallar ile anılıyordu. Casus uçakların görüntülerinin karartılmasından, İsrail'in Türkiye üzerinden uçarak operasyon yapmasına kadar göz yummakla suçlanan Hava Kuvvetleri, Türk jeti düşürüldüğünde, Skorsky ile atılan şehir turları belgelendiğinde ve Uludere katliamında da gündemin birinci maddesine oturmuştu.
Helikopterler geç geldi, askerler kanamadan öldü
Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde 14 Temmuz 2011 günü 13 askerin şehit olduğu terör saldırısıyla ilgili açılan davaya tanık askerlerin ifadeleri damgasını vurmuştu. 96 askerin katıldığı operasyonda görev yapan Sercan Serdar, saldırıdan sonra yardımın geç gelmesi nedeniyle yaralı iki arkadaşının mevzide şehit olduğunu söylemişti. Serdar, "Helikopter çok geç geldi. Mevzide gözetleme yapan iki arkadaşım helikopter geç geldiği için şehit oldu. Çatışma bittikten 45 dakika sonra helikopter geldi" demişti.
Skorsky ile turizm gezisi
TSK'nın Doğu ve Güneydoğu'da oldukça zor şartlar altında terör örgütü ile mücadele eden askerlerin operasyon için kullandığı Skorsky helikopterler, Kırklareli Vize Jandarma Alay Komutanılığı'nda çok farklı bir amaçla kullanıldığı iddia edilmişti. Kırklareli'nin Vize İlçesi'ndeki Jandarma Alay Komutanlığı'nda bulunan Skorsky Mİ-17 tipi helikopterlerin sık sık burada görev yapan Albay H.B.K'nın kentin ileri gelen esnafları ve misafirlerinin şehri kuş bakışı izlemesi için kullanıldığı öne sürülmüştü. Bir saat havalanması 3 bin dolara mal olan Skorsky ile şehir turu atan konukların bu gezi sırasında fotoğraf çektirdikleri de ortaya çıkmıştı.
Heronları gören komutan radarı kapattırmıştı
Kısa süre önce internete düşen bir ses kaydında Hava Kuvvetlerinin Kurtnasır Tepe radarı tarafından tespit edilen terör devleti İsrail İHA'ları Diyarbakır'daki harekat merkezine bildiriliyordu. Kurtnasır Tepe'deki uzman personelin ısrarına rağmen, başında Korgeneral Veysi Ağar ve Albay Ahmet Kazdal'ın bulunduğu birim tarafından hiçbir reaksiyon gösterilmesi aksine Diyarbakır'ın radarları kapatması emrinin verildiği anlaşılıyordu.
Biri bizi gözetliyor
Olay gündemde iken Adana Karataş açıklarında bir balıkçı tarafından ülkemiz hakkında bilgi toplarken denize düşen bir İHA bulunmuştu. Hava Kuvvetleri konu hakkında sessiz kalırken, TSK'dan da IHA hakkında hiçbir açıklama gelmemişti.
Türkiye üzerinden operasyon
Terör devletine ait İsrail savaş uçakları, 7 Eylül 2007 günü Suriye'yi Türkiye üzerinden uçarak bombalamış, büyük bir pervasızlıkla yakıt tanklarını da Türkiye topraklarına atmışlardı. Genelkurmay'dan bu şok olayla ilgili herhangi bir açıklama yapılmamıştı. Bu skandalda bir numaralı sorumlunun, Türk Hava Sahası'nı korumakla görevli Hava Kuvvetleri Harekat Başkanı olduğu, bu görevde de o dönem Tümgeneral olan Nezih Damcı'nın bulunduğu biliniyor.
Uludere katliamı unutulmadı
Dönemin İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Uludere'de 35 kişinin yaşamını yitirdiği bombardımanın emrini görüntüleri izleyen komutanın verdiğini açıklamıştı. Şahin, "Vur emri Sayın Cumhurbaşkanı verecek değil. Gündelik yönetimi Başbakan, Genelkurmay Başkanı yapacak değil. İçişleri Bakanı olarak ben de 81 ildeki olayları anlık yönetecek durumda değilim. O zaman diğer yetkililere, görevlilere hiç ihtiyaç yok demektir. Bunu sorgulamak bile mantıki olarak yanlıştır. Mutlaka yönetim sorumludur. Aşağının yaptığı yanlıştan yukarısı da hukuken ve siyaset olarak sorumludur. Olayı anlık yönetecek, askeri ve emniyet yetkililerdir. O anda emri Ankara'da Hava Kuvvetleri'nde o görüntüleri analiz eden komutanlar vermiştir" demişti.