AK Parti Büyükşehir Belediye Başkanı Binali Yıldırım, 31 Mart mahalli idareler genel seçiminde İstanbul'da yaşananlara ilişkin, "Oy çalınmasını, hırsızlığı tespit ettik. Bir kısım oyları tespit ettik. Diğerlerine engel oldular. CHP neden engel oldu? Engel olduklarına göre bir bildikleri var. Eğer bir endişeleri yok idiyse bu seçim sonucuyla alakalı şaibeleri, bu iddiaları ortadan kaldırmanın yolu bu oyların tamamının sayılmasıydı. Buna neden engel oldunuz?" dedi.
Yıldırım, CNN Türk'te canlı yayınlanan Tarafsız Bölge programında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
31 Mart'ın ardından gelişen itiraz süreçleri hakkında bilgiler veren Yıldırım, "Yeniden sayılan 850 bin oyun sonucu aradaki fark 13 bin 729'a düştü. Rakip adayın açıkladığı rakam 29 bin civarında, seçim kurulunun açıkladığı rakam 27 bin 700 civarındaydı. Sayımdan sonra fark 13 bin 729'a geldi. Yarısı oyların geri döndü. Bizim giden oyların yarısı geri döndü. İstanbullular bilsin istiyorum. Eğer 850 bin oyda siz 15 bin üzerinde oy kazanıyorsanız geriye kalan yüzde 90... Geriye kalan 7 milyon 750 bin oy sayılsa sonucun ne olacağı basit bir orantıyla ortaya çıkar. Oylar yanlış yere kaydedilmiş. Bu yol kapandıktan sonra önümüzde tek bir seçenek kaldı. YSK'ye olağanüstü müracaat hakkını kullandık." diye konuştu.
Yıldırım, "Oyların çalındığı" söylemine ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:
"Kim çaldı? Doğru. Bunun ortaya çıkarılmasını biz istiyoruz. Biz bir şeyi biliyoruz. Oylarımız çalındı. YSK, görevliler hakkında suç duyurusunda bulundu. Dolayısıyla sorumlular ortaya çıkacak. Bu işin sorumluluğunu üstlenen kim? Orada parti görevlileri var. İki kişi seçim kurullarında atanıyor. Bir başkan, bir de üye. Bunların kanunda yazılı şartları sağlamları gerekiyor. Yapılan tespitlerde bunları sağlamıyorlar. Bu işlem dışarıya kapalı. Partiler hangi listelerin verildiğini ve kimin seçildiğini bilmiyor. Öyle bir uygulama yaptı YSK. Şimdi yenilecek seçimde bu kuralı değiştirdiler. Kaymakamın verdiği liste kullanılması... Dışarıdan insanlar getirildi. Dışarıdan davetler yapıldı. Öylesine garip durumlar var ki insan hayrete düşüyor. Görevlendirilen sandık başkanlarının 96 tanesi CHP'nin üyesi. Bu olamaz. Parti üyesi sandık başkanı olamaz."
"Çuvala sığmayan mızrak var ortada" 31 Mart'ta yaşananlarda kasıt olup olmadığına dair düşünceleri sorulan Yıldırım, "Bunun kararını mahkeme verecek. Burada masum bir iş olduğunu görmüyorum. Burada bilinçli yapılmış işlem var. Belgeleri de var. Eyüpsultan ilçesinde AK Parti belediye başkanı 137 oy almış. Büyükşehir belediye başkanına 69 oy olarak kaydedilmiş. Bu sandığa itiraz etmişiz. Sandık sayılmış bize 77 oy eksik yazıldığı ortaya çıkıyor. Düzeltiliyor. Bu masum bir şey mi? Hata mı? İyi niyetli düşünelim de çuvala sığmayan mızrak var ortada." diye konuştu.
Yıldırım, Eyüpsultan'dakine benzer durumların yaşandığı sandıkları örnek vererek, yapılan düzeltmelerin hırsızlığı ortadan kaldırmadığını söyledi.
Ortada bir oy hırsızlığı olduğunu ifade eden Yıldırım, "Bu işten kimi sorumlu tutuyorsunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bu işte kim tepki veriyor ve alınganlık yapıyorsa adres orasıdır. Ben isim vermiyorum. Ben olayı anlatıyorum. Ben başından beri kendimi mahkeme yerine koymak istemem diyorum. Oy çalınmasını, hırsızlığı tespit ettik. Bir kısım oyları tespit ettik. Diğerlerine engel oldular. CHP neden engel oldu? Engel olduklarına göre bir bildikleri var. Eğer bir endişeleri yok idiyse bu seçim sonucuyla alakalı şaibeleri, bu iddiaları ortadan kaldırmanın yolu bu oyların tamamının sayılmasıydı, buna neden engel oldunuz? Buna engel olmanızın arkasında sebep ne? Neden engellersin? Her ne hikmetse bizimki yanlış yazılıyor."
Yıldırım, CHP'nin bundan önceki hemen her seçim öncesinde şaibe iddiasıyla ortaya çıktığını dile getirerek, "31 Mart'ta sandıklar, mahaller huzur evi gibi. Herkes sakin. Bu şaşırtıcı. Bir gariplik var. Ölü sessizliği var. Orada burada dolaşan, seçmenler üzerinde gözetleme yapan kimse yok. Bu çok dikkati çekti. İktidar partisi olup böyle bir durumla karşı karşıya kalmak bizim için zor bir iş. Oy verenlerin hakkına sahip olmada görevimizi layıkıyla yapamadık. Burada oluşan eksiklik, tecrübesizlik, oy çalmayı ve oy hırsızlığını meşru ve haklı kılmaz. Öyle düşünürsek, gücü yetene. Millet iradesi de olmaz seçimin de sağlıklı yapılması söz konusu olmaz. Oy verenlerin bir kusuru yok. Oy verenlere de kusura bakmasınlar onların oylarına daha iyi göz kulak olabilirdik, sahip çıkabilirdik. Hepsine söylüyorum. Buraya oy veren bütün İstanbullu seçmenlerin oyuna sahip çıkmak bizlerin göreviydi. Üzerimize düşen görevi tam yapamadık." değerlendirmelerinde bulundu.
Büyükşehir seçimlerinin iptal edilmesine rağmen ilçe seçimlerinin neden iptal edilmediğine ilişkin Yıldırım, kurulların itirazlar üzerine ilçeleri görüştüğünü söyledi.
Yıldırım, bazı sanatçıların sosyal medya paylaşımlarına ilişkin de şunları söyledi:
"Sanatçılar bizim toplumumuzun, herkesin ortak değeridir. Nasıl Atatürk bizim ortak değerimizse sanatçılar da öyledir. Bir tarafta kümelenme doğru bir iş değildir. İstanbul'un yarısı beni yarısı da arkadaşı desteklemiş. Onun yanında aleni yer alır ve destek atarsanız diğer yarısının gönlünü kırmış olursunuz? Herkesi kucaklayacaksın. Biz taraf tutabiliriz. Biz siyaset yapıyoruz. Sanatçı ise herkese hitap edecek. Sağcısına da solcusuna da liberaline de muhafazakarına da... Sanat insanların hayatını zenginleştirmek, stresini azaltmak, kültür dünyasını zenginleştirmek için. Siyasi görüşü mutlaka olacak. Gidecek bir yere oy kullanacak. Bireysel olarak da ifade edebilir. 'Ben bunun kazanmasını istiyorum. Daha iyi çalışır.' diyebilir de, bir beis yok. Sorun hep beraber organize olup onların sloganını da altına koyarak koro halinde desteklemek. Onların kariyerlerine zarar verir. Biraz gönlüm kırıldı."