Yerli üretimle düşmanı titretecek ''Atak''

Savunma Sanayii yerli üretim Atak Faz-2 helikopterinin taşıma kapasitesini artıracak. Bazı tasarım değişiklikleriyle daha fazla silah ve koruma sistemi taşıması amaçlanan proje, bir yıl içerisinde TSK envanterine girmesini beklediklerini söyledi. 
Anadolu Ajansı Finans Masası'na konuk olan Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, yolcu ve nakliye uçağı yapımı konusunun sadece savunma veya TSK ihtiyacı olarak gündeme gelmesindense daha geniş platformda nasıl kullanılabileceğinin tartışılmasının daha doğru olacağını ifade etti.

Demir, aktif olarak yürüttükleri bir nakliye veya yolcu uçağı projesi olmadığını ancak böyle bir ihtimale karşı çalışmalarının ve görüşmelerinin devam ettiğini söyledi. Daha önce yolcu uçağı konusunda bazı teşebbüslerinin olduğunu anımsatan Demir, "Ancak o konuda bazı engeller çıktığı için onu 'buzdolabına koyduk' gibi düşünüyoruz ama Türkiye'nin bir yolcu uçağı arayışı ve fikri devam ediyor." ifadesini kullandı.

Demir, muhtemel ortak, pazar bulunması gibi unsurların fizibilite açısından önemli olduğunu ifade ederek, "Bu sadece yolcu uçağı işi için değil, milli muharip uçağı için de çeşitli ülkelerin projelere ortak olma istek ve talepleri var. Bunları da değerlendiriyoruz, bu da çok uluslu bir proje olarak hem işin külfetini azaltan hem de ilerideki pazarını artırarak maliyetlerini belli bir yere çeken ve dünya üzerinde de satılabilir ve pazarlanabilir olma şansını artıran bir unsur olacaktır." diye konuştu.

"Atak Faz-2'nin gelecek yıl ortalarında TSK envanterine girmesini bekliyoruz"

Atak Faz-2 ile Atak-2 helikopterlerine ilişkin bir soruyu da yanıtlayan Demir, helikopterin üzerindeki silah ve koruma kabiliyetleri ölçüsünde performans gösterebildiğini, "Bu anlamda "Atak Faz-2 helikopteri taşıma kapasitesini artıracak, bazı tasarım değişiklikleri yaparak daha fazla silah ve koruma sistemi taşımasını öngören bir proje. Bunun da gelecek yıl ortalarında TSK'nın envanterine girmesini bekliyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

Demir, Atak'ın 5 ton sınıfında bir taarruz helikopteri olduğunu hatırlatarak, dünyada 10 ton sınıfında taarruz helikopterlerinin bulunduğunu, Atak-2'nin de bu sınıfta olacağını belirtti. Söz konusu sınıfta da silah vurucu gücü, koruması daha fazla olan bir Atak'ın daha etkin olacağını düşündüklerini dile getiren Demir, bu anlamda dünyada yeni teknolojiyle öne çıkmış fazla bir model olmadığını, böylelikle pazar şansının da fazla olacağını, bu konuda Atak'taki başarıdan kaynaklı bir özgüvenin de bulunduğunu belirtti.

Atak'tan çıkarılan dersler ve öğrenilen unsurlarla milli özgün helikopter Genel Maksat'ın yapıldığını ve onun uçuşu gerçekleştirildiğini hatırlatan Demir, "Atak Faz-2 de başlatıldı, icra komitemizde bunun kararını aldık. Atak ve Özgün Genel Maksat helikopterimize motor hazırlıyoruz. Bunun devamı olarak da Atak 2 helikopterimize de bir özgün motor hazırlayacağız." dedi.

T625 aile kuracak

Özgün Helikopter Programı kapsamında T625 ile ilgili bir soru üzerine de özgün turboşaft motorunun resmini gösteren Demir, bu motorun çekirdeğinin laboratuvar ortamında ateşlenerek çalıştırıldığını, bunların T625 ve Atak'ın gelecekteki motorları olacağını söyledi. Buradan alınan derslerle de Atak 2'nin motorlarının yapılacağının altını çizen Demir, "Çeşitli boyutlarda turbojet ve turbofan motorlar devreye girecek. Bu İHA'larda ve seyir füzelerinde kullanılabilecek motorlar olacak. Bu seri bizim savaş uçağı motoruna kadar devam edecek. Temel teknolojilerle ilgili kabiliyetler geliştirildikten sonra en önemli unsur tecrübe, malzeme ve tasarım bilgisi ile insan yetiştirmek." şeklinde konuştu.

Demir, hafif zırhlı araçlar için motor geliştirme projesinin devam ettiğini, şu anda daha da hafif zırhlı araçlar için de motorların yerli olma konusunun gündemde olduğunu belirterek, "Bu motorların sadece kendileri değil, aktarma sistemleri, şanzımanları da yerli yapılmak durumunda. Burada ileride insansız hava araçlarımızı da jet motorlu hale getirmek istiyoruz. Milli muharip uçağımız için de motor çalışmamız devam ediyor. Bu bir aile, bu bir zincir. Bu zinciri aksatmadan devam ettirmek zorundayız. TR Motor yapılanması bütün bu motor bilgilerinin bir kaynakta toplanması ve bu serinin devam etmesi açısından önemli. T625 bir aile olacak. Çünkü ilk çıkan prototiple kalınmıyor. Onun geliştirmeleri olacak, elektronik sistemler, taşıma kapasitesi artırılacak o da inşallah bir aile oluşturacak." değerlendirmesinde bulundu.

"Lazer Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi kurmak ile ilgili projemiz var"

Savunma alanında teknolojinin her şeyin başı olduğunu dile getiren Demir, şunları kaydetti:

"Motor üretirken diğer yan bileşenleri yapmadıysanız sınıfta kalıyorsunuz. Örneğin eğer motorun bujisini kendiniz yapamıyorsanız bir motorunuz olmadığı anlamına geliyor. Bu tür temel teknolojilere ağırlık vermek gerekiyor. SSTEK adlı genelde savunma amaçlı şirketlere ve teknolojide yetkin şirketlere destek kurmak için bir şirket kurduk. Bunun amacı bir alan boşsa orada şirket oluşturmak, ortaklar bulmak gibi bir amaçla kuruldu. Delta V adlı bir şirketimiz var, hibrit yakıtlı roket motorları şu anda dünyada yeni kullanılan bir teknoloji. Diğer roket motorlarını ROKETSAN çalışırken bir anlamda da bu yeni teknolojilerde geri kalmamak üzere bir şirket kurduk ve şirket denemelere devam ediyor. Hatta ilk küçük motorlarını ateşlediler."

Demir, haberleşme ve iletişimin de savunma için çok önemli olduğunu, baz istasyonları, bunların yazılımları ile ilgili Ar-Ge çalışmaları yaptırdıklarını aktardı. Bu kapsamda ULAK Haberleşme AŞ diye bir şirket kurduklarını belirten Demir, "Bunun şu anda kırsalda çeşitli baz istasyonlarını kurmakla ilgili bir görevi var. Orada milli baz istasyonları kullanılıyor. 5G çalışmalarını başlattı, 6G ile ilgili de çalışmaları yürütmekle ilgili ön faaliyetler var." dedi.

Çip üretiminin önemine işaret eden Demir, "Tasarladığınız çiplerin üretimini yapamazsanız güvenlik açısından büyük bir açık veriyorsunuz. Bu önemli bir teknoloji, 100 milyonlarca dolarlık bir yatırım isteyebilecek bir alan ama bunun öncelikli çalışmalarının yapılmasının gerekiyor. Burada da bir şirket oluşumu yapılmış durumda." ifadesini kullandı.

Demir, kameralar ve algı sistemlerine de değinerek, dedektörler için yapılan çalışmaları anlattı.

Türkiye'de yapılan ticari ve askeri ürünlerin birçoğunun test için dışarı gitmek zorunda olduğunu belirten Demir, sanayicinin bilfiil yaşadığı, piyasada çok da bilinmeyen büyük ölçüde paranın dışarı gittiği, ondan da öte ticari ve askeri sırların test ortamında başkalarına verildiği bir alan olduğunu, burada da boşluk bırakmamak adına bir test şirketi kurduklarını hatırlattı.

Demir, lazer ve SİHA'lar ile ilgili de şunları kaydetti:

"Gerek otonom gerek uzaktan kumandalı sistemlerin sahada testleri devam ediyor, bunların çeşitli boyutlarda teslimatları inşallah yakında başlayacak. Burada da boyutlar önemli. Çok küçük unsurlardan başlayarak giderek büyük ölçüde karada hareket ederek kendi başına karar vererek angajmana girebilecek ürünler olması gerekiyor. Lazer sistemleri ile ilgili de çalışan şirketlerimiz var. Lazer ve elektromanyetik top önemli projelerimiz arasında bunlar modern teknolojiler, şu anda dünyanın çalıştığı konular. Şu anda Lazer Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi kurmak ile ilgili bir projemiz var bu hayata geçmek üzere ki bu 100 günlük eylem planımızda da var."