Türkiye ihracatının lokomotif sektörü otomotiv, 2020 yılında ihracatla büyüyecek. Bu yıl sonu için toplam pazarın 550 bin, ihracatın ise 32 milyar dolara çıkması bekleniyor. Yerli otomobile ev sahipliği yapmaya hazırlanan Bursa'da ise şu sıralar oldukça hareketli günler yaşanıyor. Kentin, Türkiye ekonomisi açısından gerek üretim kabiliyeti gerekse istihdam ve ihracat değerleriyle stratejik bir öneme sahip olduğuna dikkat çeken Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, otomotiv sektöründeki güçlü altyapının, savunma sanayii, uzay ve havacılık gibi ileri teknoloji gerektiren alanlardaki atılımlar için güçlü bir zemin oluşturduğuna işaret ediyor.
Heyecanını yaşıyoruz “Kentte, odamızın liderliğinde 7 yıl önce başlattığımız dönüşüm projeleri sayesinde yüzlerce firmamız, ülkemizin yerli metro, yerli tank ve yerli uçak gibi tarihi projelerine tedarik sağlıyor” ifadelerini kullanan Burkay, ilk Türk otomobil fabrikasının kurulacağı şehir olan Bursa’da otomotiv endüstrisinde yarım asrı aşan bilgi, tecrübe ve insan kaynağıyla ülkenin kalkınma hamlesinde en önemli aktör olmayı hedeflediklerini belirtiyor. “Ülkemizin 60 yıllık milli otomobil üretme hayalini gerçeğe dönüştürecek olmanın mutluluğunu ve heycanını taşıyoruz” diyen İbrahim Burkay ile odanın kısa ve orta vade hedefleri üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Yerli otomobil projesine destek sağlamak için ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?
Bursa, yerli otomobilin güçlendireceği ekosistemle gelecek 50 yılın da en önemli üretim merkezi olarak Türkiyemizin hedeflerinde öncü rolünü sürdürecek. Otomotiv sektöründeki bu güçlü atılım, ileri teknoloji yatırımlarını, üretimi, istihdamı ve ihracatı da yeni bir eşiğe taşıyacak. Dünya vitrinine sunacağımız yerli otomobil, ülkemizin yarım kalmış hikayesini tamamlarken, teknolojik dönüşüm ve dijital ekonomiye geçiş anlamı da taşımakta. Yapay zeka, nesnelerin interneti, sensörler ve otonom sürüş teknolojileriyle geliştirilecek yerli otomobil projemiz, sanayimizde yeni bir yolculuğun başlamasına imkan sağlıyor. Fosil yakıtların yerini elektrikli araçlara bırakmaya başladığı bu yeni süreçte otomotiv ana ve yan sanayiindeki yeni nesil yatırımlar dönüşüm hamlesine de ivme kazandıracak.
Merkezler gelişimin anahtarı olacak Ar-Ge ve inovasyona dayalı yeni ekonomi modeli doğrultusunda BUTEKOM bünyesinde hayata geçirmeyi hedeflediğimiz nano teknoloji, mikro elektronik ve mikro mekanik mükemmeliyet merkezlerimiz Bursa’da dijital dönüşümün ve ulaşım teknolojilerindeki gelişimin anahtarı olacak. Mükemmeliyet merkezlerimiz sensör ve kumanda teknolojisini geliştirerek, yeni nesil ulaşım araçlarına teknolojik destek sağlayacağız. Yine BUTEKOM bünyesinde yerli otomobilin yüksek pil ağırlığının kompozit malzemelerle dengelenmesi için inovatif çalışmalarımıza başladık. Türkiye’de ilk olma niteliğindeki bu çalışma, yerli otomobilin seri üretimi için kritik önem taşıyor. Üniversite-sanayi işbirliğini her geçen yıl daha artırdığımız bir süreçte sahip olduğumuz teknik altyapı, girişimci ruhu ve nitelikli insan kaynağımızla Bursa, inşallah Türkiye’nin hedeflerinde en önemli aktör olmaya devam edecek.
Hedefin yarısını tek başına karşılayacak TEKNOSAB'la ilgili son gelişmeler ne durumda?
1. etapta fabrika inşaatlarımızın temelini inşallah bu yıl içerisinde atağız. 25 milyar dolarlık yatırım ve 40 milyar dolarlık ihracat hedefiyle TEKNOSAB, güçlü bir üretim altyapısına sahip olduğumuz Bursa’da, sektörlerimizin orta ve ileri teknolojiye geçişini de hızlandıracak. TEKNOSAB ile Bursa’nın 75 milyar dolarlık ihracat hedefinin yarısını tek başına karşılamak, kilogram başı ihracatı 8 dolara, kişi başına düşen geliri 35 bin dolara, Ar-Ge harcamalarının GSYİH oranını da yüzde 3’e yükseltmeyi amaçlıyoruz.
Kritik virajlar geride kaldı 2019 yılına ilişkin değerlendirmeniz neler?
Dünya ticaretinde son 10 yılın en düşük büyüme verilerinin kaydedildiği bir yılı geride bıraktık. Bu zor dönemde ekonomi yönetiminin iş dünyamız ile istişare içinde aldığı tedbirler ve reel sektörümüze sağladığı destekler sayesinde kritik virajları geride bırakıp, umutlarımızı tazelediğimiz yeni bir yıla girdik.
Faiz indirimleri etkisini gösterdi Bu noktada güçlü bir büyüme ve kalkınma hamlesi için yeni yatırımlara, katma değerli üretime ihtiyacımız var. Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu ve Merkez Bankamızın üst üste 5 toplantıda gerçekleştirdiği yüzde 12,75’e ulaşan faiz indirimleri etkisini göstermeye başladı. Reel sektörümüz tarafından da hissedilmeye başlanan faiz indirimlerinin etkisiyle yurt içi tüketim harcamalarımız canlandı. İmalat sanayii siparişleri, kapasite kullanım oranı ve ekonomik güven endekslerindeki toparlanma eğiliminin verdiği moralle 2020’nin yatırım, üretim ve yeni istihdam alanları oluşturacak bir büyüme yılı olacağına inanıyorum. Biz de 25 milyar dolarlık dış ticaret hacmi ve 7 milyar dolarlık dış ticaret fazlası verdiğimiz Bursa’da gerçekleştirdiğimiz projelerle ülke ekonomisine daha fazla katma değer sağlamayı amaçlıyoruz.
4 yıllık seçim arası fırsat dönemi İş dünyası temsilcileri olarak ekonomi yönetiminden beklentileriniz var mı?
Türkiye’nin önünde makro sorunlarını geride bırakmış bir ülke olarak seçim gündeminden 4 yıl gibi uzak yeni bir fırsat dönemi var. Bu değerli zamanı yapısal reformları hızla hayata geçirmek, değişen koşullara uyum yeteneğimizi artırmak, milli ekonomimizi güçlendirmek ve özel sektör olarak da firmalarımızın finansal yapılarını daha rekabetçi hale getirmek için en iyi şekilde yönetmeliyiz. Bu anlamda yeni yılda ivme, finansman gibi teşvik paketlerinin devam etmesinin yanısıra yatırım ortamını iyileştirici tedbirlerin biran evvel gerçekleştirilmesi ekonomimizin büyümesi için büyük önem taşıyor.
Ödemelerin hızlanması canlandırır Başta makine, tekstil, otomotiv ve inşaat gibi üretim ve istihdam deposu sektörlerimize sunulan desteklerin artırılarak uygulanması da işsizlik, faiz ve enflasyon sarmalından kurtulmak isteyen Türkiye için kritik değer taşımakta. Türk Eximbank ve KGF’nin garanti işlevlerinin genişletilmesinin yanında finansal şoklar nedeniyle mali durumları bozulan firmalarımızın rehabilite edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bununla birlikte, reel sektörün kamudan alacaklarının ödenmesinin hızlandırılması da ekonominin canlanmasına büyük katkı sağlayacaktır.