'Yerli gavurlar İslam'a daha alçakça saldırıyor'

Türkiye'deki azgın azınlığın İslam'a Batı'dan daha alçakça saldırdığını ifade eden Prof. Dr. Bedri Gencer, "Müslüman çoğunluğa kafa tutan ve istismarcılıkla suçlayan yerli gavurlar Türkiye düşmanlığıyla gittikçe bileniyorlar. Oysa çocuk istismarı yapan, kurumsallaştıran, yaygınlaştıran LGBT ve İstanbul Sözleşmesi'ni savunan zihniyettir" dedi.

HABER: ÖZLEM DOĞAN

Batıl ve tahrif edilmiş dinlerde aradığını bulamayan insanların hak din İslam’ı seçmesinden rahatsız olan güçler İslamofobi’yi yaygınlaştırabilmek adına DEAŞ terör örgütü projesini hayata geçirerek Müslümanları terörle ilişkilendiriyorlar. Türkiye’de ise tek parti döneminden beri İslam’a yobazlık, çağdışılık yaftası vurmaya çalışan malum kesim, şimdi de yurtdışından fonlanan medya kuruluşları vasıtasıyla Müslümanları sapık olarak damgalamaya çalışıyor. İslam’a karşı yürütülen bu topyekûn saldırının sebeplerini, Müslümanların yetersiz tepkilerini ve çözüm yollarını, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İnsan ve Toplum Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedri Gencer Milat’a anlattı.

EZİLMENİN BAŞLANGICI ISLAHAT FERMANI

Müslümanların Islahat Fermanıyla başlayan süreçle ülkede 150 yıldır sindirildiğini ifade eden Bedri Gencer, “Bu fermanla birlikte İslami hukuk düzenini değişti, gavura ‘gavur’ denilmesini yasaklandı. Osmanlı’daki tımar sistemi çözüldükçe Müslüman halk fakirleşti. Oysa Rumlar bürokrasiyle, Ermeniler zanaatla, Yahudiler de ticaretle uğraşan zengin kesimdi. 1856’da maddi ve manevi düzen tamamen ekonomik refahı olmayan Müslümanların aleyhine döndü. Müslümanların bu ülkedeki ezilmişlik psikolojinin başlangıcı Islahat Fermanı’dır” dedi.

AZINLIKLAR ÇOĞUNLUĞA KAFA TUTUYOR

Oranlar değişmiş olsa da yüzde 1’lik gayrimüslim azgın azınlığın yüzde 99’u Müslüman olan kesime kafa tuttuğunu vurgulayan Gencer, “Müslümanların ülkedeki ezilmişliği ikinci meşrutiyet ve cumhuriyet devrinde giderek arttı. İktisadi ve siyasi olarak gayrimüslimler güçlenirken Müslümanlar hep sindirildi. Müslümanların bu ülkenin nimetlerinden faydalanmaya başlaması Özal devridir. Fakat 28 Şubat süreci Müslümanlara büyük bir şok oldu, dindar kesimin ezilmişlik psikolojisi arttı” şeklinde konuştu.

ŞUURALTINDA HALA EZİKLİK PSİKOLOJİSİ VAR

İktidar yolunun açılmasıyla birlikte Müslümanların temel hakların ötesinde bu ülkenin nimetlerini kazanmaya başladığını kaydeden Gencer, “Dindarların iktidar olmalarına rağmen ezilmişlik psikolojisi arttı, çünkü 1856’dan beri cereyan eden hadiseler hala şuuraltında yaşıyor. Ayrıca 28 Şubat süreci sonrası; 2002 yılından sonra temel hakların yanında dünyanın nimetlerini de tadan Müslümanlar, sonradan sahip oldukları, elde ettikleri dünyevi nimetlerini de kaybetme korkusu yaşamaya başladılar” ifadelerini kullandı.

AZGIN AZINLIK DAHA DA BİLENDİ

Refah seviyesi artan Müslümanların temel haklarını kazanmasıyla İslam düşmanı azgın azınlığın daha da bilenip organize hale geldiğini belirten Gencer sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’deki azgın azınlık dediğimiz gayrimüslim kesim dış güçlerle bağlantılı. Türkiye aleyhine terör estirdikleri medya kuruluşlarını Amerika fonluyor. Bu savaş 1071’den beri Alparslan’ın torunları; Hira’nın evlatlarıyla Diyojen’in torunları; Olimpos’un çocuklarının arasındaki mücadele.”

DIŞ GÜÇLERİN GOEBBELS MEDYASI

28 Şubat sürecinde başta Hürriyet olmak üzere birçok gazetenin irtica kampanyasının başını çektiğini söyleyen Gencer, “AK Parti devrinde merkez medya nötralize edildi. Ana akım medya İslam’a ve Müslümanlara karşı ideolojik bir savaş aygıtı olmaktan çıktı. Fakat çok daha büyük bir tehlikeyle yüz yüzeyiz. Gezi olaylarıyla birlikte dış güçlerin desteklediği ve Goebbels medyası diyebileceğimiz tamamen yıkıcı bir etkiyle işlev görmeye başlayan bir dijital ve sosyal medya ile karşı karşıyayız” dedi.

İRAN VE İSRAİL’İ MUSALLAT ETTİLER

Emperyalizmin ezeli taktiğinin ‘böl ve yönet’ olduğunun altını çizen Gencer, “Siyonizm son 150 yıldır İslam dünyasına karşı İsrail ve İran’ı sopa olarak kullandı. İran, tarihi boyunca hep Müslümanlarla savaştı. Bu fitne fesatlarla birlikte Batı dünyası içindeki çürüme de arttı. Bir gün Avrupa ve Amerika da çökecek. Başta İngiltere olmak üzere Batı; ‘Devletler çökebilir ama sistemimiz olan modernizm ve kapitalizm çökmesin’ derdi güdüyorlar. Onların planları İslam dünyasını politik olarak destabilize etmek ve hak din İslam’ı tahrif edip peygambersizleştirmektir” sözlerini kullandı.

CHP’NİN PEYGAMBERSİZ İSLAM PROJESİ

CHP’nin 1949’da dönemin başbakanı Şemsettin Günaltay aracılığıyla peygambersiz İslam projesini faaliyete geçirdiğini anlatan Gencer sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Ankara İlahiyat’ın kurulmasıyla oluşan sistem neticesinde ilahiyatlarda ‘peygamberin tek mucizesi Kuran’dır’ slogan haline gelmiştir. Bu siyonist İngiliz projesidir. Amaç, İslam’ı Hristiyanlık gibi kapitalizm ve sekülerizmin içinde eritip dünyadaki şeytani düzenin bir parçası haline getirmek. Bugün gençlerin büyük ölçüde deizme kayması da ilahiyat kaynaklıdır.”

HİNDİSTAN’A LAF ETMEZLER

Sapkınlığı besleyenin seküler sistem olduğunu kaydeden Gencer, “İslam sapkınlığa, fuhşa ve livataya giden bütün yolları tıkar. Kuran’da ‘zinaya yaklaşmayın’ denmektedir. Aileye, kadına, çocuğa asıl değer veren ve koruyan İslam’dır. Osmanlı tarihine baktığınızda kadına ve çocuğa istismar vakası yok denecek kadar azdır. Çocuk istismarı ve çocuk evliliğinin kaynağı Hindistan’dır. Bazı vakalar üzerinden İslam’a nefret kusanlar dünyada bu işin kaynağı olan Hindistan’a tek laf etmezler. Osmanlı’nın hüküm sürdüğü 600 senenin toplamında yaşanan istismar vakaları bugün seküler sistemde bir saat içinde gerçekleşiyor. Ayrıca çocuk istismarını yapan, kurumsallaştıran, yaygınlaştıran LGBT ve İstanbul Sözleşmesi’ni savunan zihniyettir” cümlelerini kullandı.

İSLAM KADAR TÜRKİYE’YE DE DÜŞMANLAR

Dünyada İslamofobik birçok olay yaşanırken Türkiye’de ise İslam’a çok daha alçakça saldırdıklarını ifade eden Gencer, “Çünkü bir zamanlar bu topraklarda 600 sene İslam şeriatı altında yaşamış olan yerli gavurlar tamamen fuhuş hürriyeti istiyorlar. Şeriatın fuhşu, hırsızlığı, faizi engelleyeceğini biliyorlar ve ‘benim hayat tarzıma tehdit’ söyleminde bulunuyorlar. Ülkemizdeki bu azgın azınlık sadece İslam’ı değil, Türklüğü ve Türkiye’yi de hedef alıyor” dedi.

GÖÇ ALAN İLLERDE SORUN VAR

Türkiye’de suç oranının en yüksek olduğu illerin, dışarıdan en çok göç olan iller olduğunu ifade eden Gencer sözlerini şöyle noktaladı:

“Mesele sadece mülteci sorun değil, iç göç sorunu. Eskiden mesleği olmayan İstanbul’a alınmazmış. Toplumun bir düzeni vardı. Doğudan batıya göçle birlikte Türkiye’nin dengeleri bozuldu, İstanbul patlamaya hazır hale geldi. Mülteciler sebep değil sonuç. Mülteciler tuz biber ekti. Bugün yapılması gereken tekrar mahalle eksenli olarak camiyi diriltmek ve gençleri tekrar camiye çekebilmektir. Toplum sağlıklı olursa mültecileri de absorbe edebilir ama biz zaten kaotik bir toplumuz.”