Yeni Zelanda'daki cami saldırılarının mağdurları "huzur arayışında"

Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde toplum, 15 Mart 2019'da iki camiye düzenlenen terör saldırılarının yıl dönümünde, Müslüman karşıtlığı (İslamofobi) ile mücadele için "Birlik Haftası"nda bir araya geliyor.

Yeni Zelanda'nın Christchurch kentinde toplum, 15 Mart 2019'da iki camiye düzenlenen terör saldırılarının yıl dönümünde, Müslüman karşıtlığı (İslamofobi) ile mücadele için "Birlik Haftası"nda bir araya geliyor.

Dönemin Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern'ın ifadesiyle "ülkenin en karanlık günlerinden biri" olarak tarihe geçen 15 Mart 2019, Avustralyalı terörist Brenton Tarrant'ın amacının aksine Yeni Zelanda'yı Müslüman karşıtlığıyla mücadelede birleştiren dönüm noktası oldu.

Christchurch halkı ve sivil toplum kuruluşları, her yıl olduğu gibi bu yıl da "Birlik Haftası" temasıyla hayatını kaybedenlerin anısını canlı tutarak, Müslüman karşıtlığı ve nefret suçlarıyla mücadele amacıyla etkinlikler düzenliyor.

Terör saldırılarında yaşamını yitirenlerin yakınlarınca kurulan Sakinah Toplum Vakfınca düzenlenen "Birlik Haftası", Christchurch Belediyesi ile birçok ulusal ve uluslararası kurum ile sivil toplum kuruluşlarınca destekleniyor.

Her yıl 15 Mart (Uluslararası İslamofobi ile Mücadele Günü ve 2019 Christchurch cami saldırılarının yıl dönümü) ile 21 Mart (Uluslararası Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Günü) arasında düzenlenen "Birlik Haftası", Christchurch halkının ev sahipliğinde sosyal ve kültürel birçok etkinliğe sahne oluyor.

- Mağdurların yakınlarının katkısıyla "Huzur Arayışı" temalı sergi

Christchurch Belediye Başkanı Phil Mauger, belediyenin internet sitesinden etkinliklerle ilgili yaptığı açıklamada, Christchurch'ün, herkesin kendini değerli, saygılı ve güvende hissedebileceği bir kent olarak bilinmesini arzu ettiklerini belirterek "Birlik Haftası, geçmiş üzerinde düşünerek daha birleşmiş bir geleceğin inşası için çalışma fırsatı veriyor." ifadesini kullandı.

Birlik Haftası çerçevesinde düzenlenen etkinliklerden "Huzur arayışı" ve "Karanlıktan aydınlığa" temalarıyla saldırılarda hayatını kaybedenlerin yakınlarından oluşan kadınların katkılarıyla hazırlanan sanat eserleri, Christchurch Sanat Galerisi'nde sergileniyor.

Proje koordinatörlüğünü yapan Yeni Zelandalı sanatçı ve fotoğrafçı Jannet Gil, yerel medyaya yaptığı açıklamada, serginin, terör olayından etkilenen kadınlar için bir "huzur arayışı" olduğunu söyledi.

Gil, kadınların mesajlarını sanat eserleri vasıtasıyla daha geniş toplumlara ulaştırabildiğine işaret ederek "Bu sergi, kadınların sesi olacak, inanç ve maneviyatlarına bağlı olarak sükunet bulmalarına yardımcı olacak." dedi.

- Saldırıların yıl dönümünde "birlik ve beraberlik" çağrıları

Yeni Zelanda’nın Güney Adası’ndaki Christchurch’ün Hagley Park bölgesindeki Nur Camisi ve Linwood'daki camiye düzenlenen terör saldırılarından yaralı olarak kurtulanlarla bu saldırılarda hayatını kaybedenlerin yakınları, bu menfur olayın yıl dönümünde yine "birlik ve beraberlik" çağrılarını yineliyor.

Yerel medyadaki habere göre, terör saldırısından yaralı kurtulan Farid Ahmed, Christchurch'teki St. Thomas Koleji'ndeki etkinlikte yaptığı konuşmada, affetmeyi ve sabrı tercih ettiğini vurgulayarak "Ben mermileri sindirdim. Biz ateşe ateş eklememeliyiz, biz karanlığa karanlıkla değil aydınlıkla gitmeliyiz." ifadelerini kullandı.

- Kanlı terör eylemlerinin mağdurları, olayların aydınlanmasını istiyor

Terör saldırılarının üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen adli tıp raporlarının değerlendirileceği soruşturmanın bir türlü başlamamasının, kurbanların yakınlarında hayal kırıklığına yol açtığı belirtiliyor.

Christchurch kentinde terör saldırılarından etkilenenlerin kurduğu 15 Mart Whanau (Ailesi) Vakfı Başkanı Maha Galal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, mağdurların olayın travmasını üzerlerinden henüz atamamış olmalarını büyük sorun olarak nitelendirdi.

Galal, "Olayın üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen raporların açıklanmaması, yaralıları ve şehit yakınlarını psikolojik olarak etkilemeye devam ediyor." dedi.

Saldırının ardından bazı yaralıların “7 dakikalık yürüme mesafesindeki” hastaneye geç naklettirilmelerine değinen Galal, benzeri acil müdahale konularına ilişkin toplumun 4 yıldır cevap beklediğini vurguladı.

Galal, yapılan anma törenlerinde, yaralıların ve ölenlerin yakınlarının yüzlerindeki acının taze olduğunu gözlemlediğini belirterek “Bugün mezarlıkta birçok şehit yakını yüzündeki acıyı güneş gözlüğü ve maskeyle gizleme gayretindeydi. Konuştuğum bir şehit yakını, babasının, yürüyüş mesafesinde olan Christchurch Hastanesi'ne neden olaydan bir saat sonra ulaştırıldığını öğrenmek istiyor." ifadelerini kullandı.

Yeni Zelanda medyasındaki haberlere göre, adli tıp uzmanı Brigitte Windley, iş yükünün fazla olması nedeniyle adli tıp raporlarının geç çıkacağını, soruşturmanın da bundan etkilendiğini söylemişti.

Saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarından Aya el Umari, ABC'ye verdiği demeçte, 4 yıl geçmesine rağmen henüz soruşturmanın başlamadığına işaret ederek "Kardeşim Hüseyin'in son anlarında neler yaşadığını bilmek, anlamak istiyorum." dedi.

Umari, soruşturmanın sonuçlandırılmasının, ilerlemelerine ve önlerine bakmalarına yardımcı olacağını söyledi.

Yeni Zelanda hükümetince daha önce başlatılan Kraliyet Komisyonunun soruşturmasında, terör saldırısının önlenip önlenemeyeceği konusu incelendi.

İlk aşaması yıl sonuna doğru başlaması planlanan, adli tıp raporlarının değerlendirileceği soruşturmada, olayın yaşandığı andan itibaren polis ve acil ekiplerin müdahalesinin ele alınacağı belirtiliyor.

Yetkililere göre, soruşturmaya konu belge ve bilgilerden şu ana kadar 7 bin 500'ü aşkın polis raporu, 737 telsiz görüşmesi, 32 acil çağır ve 100'ü aşkın ses kaydı incelendi.

Olaya ilişkin incelenmeyi bekleyen fotoğraf, video kayıtları, telsiz görüşmeleri ve acil çağrılardan oluşan binlerce dijital materyal olduğu ifade ediliyor.

- 19 dakika süren kanlı terör saldırısının kronolojisi

Terör saldırısını gerçekleştirmek için Avustralya’da Yeni Zelanda’nın Dunedin kentinde kiraladığı eve yerleşen ve buradaki poligonlarda atış talimi yaptığı ortaya çıkan Avustralyalı terörist Brenton Tarrant, Christchurch şehrindeki iki camide namaz kılan Müslümanlara otomatik silahlarla saldırıda bulunmuştu.

Avustralya asıllı terörist Tarrant, 15 Mart 2019'daki kanlı saldırılarına başlamadan önce, 74 sayfadan oluşan nefret manifestosunu hem internet üzerinden yayımlamış hem de dönemin Başbakanı Ardern dahil birçok siyasi lidere e-posta olarak göndermişti.

Cuma namazı sırasında saatler 13.30'u gösterirken Tarrant, paramiliter kıyafet ve yarı otomatik silahlarla aracından canlı sosyal medya paylaşımını başlattı.

Aracını Nur Camisi'ne doğru süren terörist, saat 13.40'ta camiye girerek kadın, çocuk, erkek ayırt etmeden cemaate ateş açmaya başladı.

Yaklaşık 6 dakika süren ilk saldırıda cami cemaatinden 40'ı aşkın kişiyi öldüren Tarrant, polis ekiplerinin olay yerine varmasından 1 dakika önce Linwood mescidine doğru yola koyuldu.

Linwood mescidine saat 13.52'de varan terörist, kapıda bekleyen 2 kişiyi vurduktan sonra mescidin içine yöneldi. Buradaki saldırıda ise 7 kişi olay yerinde, 2 kişi ise hastanede olmak üzere 9 kişiyi katleden Tarrant, saatler 13.59'u gösterirken polis tarafından gözaltına alındı.

Saldırılarda 51 kişiyi öldüren, 49 kişiyi yaralayan terörist Tarrant, Ağustos 2020'de ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı.

Terör saldırısına sert tepki veren ve teröristin ismini hiç kullanmayan Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, saldırıyı "Bugün, Yeni Zelanda’nın en karanlık günlerinden biri."’ ifadesiyle tanımlamıştı.

Bir sonraki cuma günü ezanın devlet televizyonundan canlı okunmasını sağlayarak ülkedeki Müslümanlara destek veren Ardern liderliğindeki İşçi Partisi hükümeti, ülkedeki yarı otomatik askeri silahların yasaklanmasını sağlayan yasa çıkartmıştı.