Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu, yaptığı şok faiz artışıyla yatırım, istihdam ve üretimi neredeyse imkansız hale getirdi. Merkez Bankası’nın yaptığı 625 baz puanlık artışla yüzde 24'e yükselen faizler, Şubat 2004'ten bu yana görülen en yüksek seviye oldu. Bu artış; Hazine’nin yıllık borçlanma maliyetlerini 60-65 milyar lira arttırdı.
Ekonomide yeni hamleler bekleyen iş dünyası, yüksek faiz kararıyla şok olmuş durumda. Üretimi güçlendirmek, istihdamı artırmak ve ihracata yönelik imalat üretimine ağırlık vermek için çırpınan iş dünyası, Merkez Bankası’nın faizi bir kalemde 625 baz puan yükseltmesini anlamsız buluyor. Sesine çıkarabilen iş dünyası temsilcisi STK başkanları, faizi “üretimin/alın terinin düşmanı” ve “asalakların tek umudu” olarak nitelendiriyor.
FAİZCİLER ÜRETİCİNİN SIRTINDAN GEÇİNİYOR
Üretim ile kalkınmanın önemine vurgu yapan MÜSİAD Malatya Başkanı Hüseyin Kalan, “Faiz ile büyümenin mümkün olamayacağına inanıyor ve kurdun ağacı çürüttüğü gibi faizin de işletmeleri çürüterek bitireceğine inanıyoruz. Faizin attırılması belki Döviz’in ateşini düşürecektir ama faizciler daha da iştahlanacaklardır. Üreticilerin sırtından geçinen faiz lobileri daha, daha diyerek arttırılmasını isteyeceklerdir. Faiz canavarı enflasyon canavarını da besleyecek ve alın terimizi heba edecektir. Üreticiler ve vatandaş olarak bu yüksek faiz oranları ile bocalamayalım ve geleceğimizi bu faiz lobilerine ipotek ettirmeyelim, aydınlık günler yakındır imalatın, ihracatın, fabrikalar yapan fabrikaların çoğalması lazım” dedi.
UZAK DURMAZSAK İFLAH OLAMAYIZ
Merkez Bankası’nın yüksek faiz artışını eleştiren Anadolu Aslanları İşadamları Derneği (ASKON) Genel Başkanı Hasan Ali Cesur, “Dünyanın en çok faiz veren ülkelerinden biri olmamıza rağmen yine de faiz artışını bir çare olarak görüyorsak farklı argümanlarımız üzerinde tekrar çalışmamız gerektiği kanaatindeyiz. MB madem faizi arttıracaktı bunca zaman neyi bekledi?” diye sordu. Bundan önceki faiz artışlarının pansuman etkisini gördüklerini belirten Cesur, “Bu büyük oranlı artışın çözüm olup olmayacağını da bekleyerek göreceğiz. Temennimiz her zaman olduğu gibi faizden tamamen uzak durmaktır. Bunu gerçekleştirebilmek için de farklı finans modellerini masaya yatırarak, gerçekçi bir yaklaşımla ele almak gerekiyor. Ülke olarak bu karardan çok ders çıkarmamız gerektiği kanaatindeyim” dedi.
YENİ İŞ İMKANI VE YATIRIM ZOR
Tüm Sanayici ve İş Adamları Derneği (TÜMSİAD) Genel Başkanı Yaşar Doğan da Merkez Bankası'nın faiz kararının maliyetleri iyice artırdığını vurguladı. Doğan, “Bu kararı şık bulmadık. Dövizin de ateşi çok sönmüş gibi gözükmüyor. Faizlerin çıkması hoş bir durum olmadı. Bu maliyetlerle yatırımlar daha yavaşladı. Endişelenme var. Üretim maliyetlerinde şu an da çok ciddi bir aksama yok. Diğer maliyetler yani yurtdışından ithal ürünlerin yarı mamul ürünlerin maliyetleri bakımından aksiyon aldı. Fakat bu faiz oranlarıyla yeni yatırımların olması ve yeni iş imkanlarının açılması zor görünüyor. Esas sıkıntı bu bence” dedi.
TASARRUF TEDBİRLERİ İYİCE ARTTIRILSIN
Tasarrufların başlamasıyla birlikte tekrar bir güven ortamı oluşturabileceğini ifade eden Doğan, “Tasarrufun kamudan başlarsa vatandaş da işin ciddiyetini anlar. Hükümetin akaryakıt fiyatlarında yaptığı sübvansiyonlar bir rahatlama sağlıyor. Ama bir önce bu tasarruf tedbirleri de alınırsa bunlar heba olmamış olur. Hükümetten biran önce tedbir planları almasını bekliyoruz. Tasarruf önlemlerini hızlı bir şekilde bekliyoruz. Ardından bizler de devam edeceğiz” diye konuştu.
FAİZ ÇÖZÜM DEĞİL
Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman: Ekonominin geldiği noktada faiz artırımının tek çözüm olmadığı ya da bütün meseleyi halledecek araç olmadığı gayet açık ve net. Faiz ayarlaması stresi giderici, gerginliği azaltıcı, piyasayı rahatlatıcı bir rol oynar. Ancak kısa dönemli geçici bir mekanizmadır. Faiz hiçbir problemin çözümü değildir.
MERKEZ BANKASI OYUNA DÜŞMEMELİ
Merkez Bankasını da piyasalar sıkıştırmışlardır. Merkez Bankası piyasa tarafından öyle bir açmaza sokulmaya çalışılmıştır ki, 'Merkez Bankası faizi artırırsa bağımsız, faizi artırmazsa bağımsız değil' gibi bir açmaza sokmuşlardır. Bu çok dikkat edilmesi gereken ve düşülmemesi gereken bir tuzaktır. Merkez Bankası netice itibariyle doğru politikaları doğru zamanlamayla yapmalıdır. Bütün bunlar biraraya geldiğinde faiz ancak bir rahatlama oluşturabilir. Önümüzdeki dönemde üç tane 'R' hakim olacak. Rahatlama, rehabilitasyon ve reform. Bu faiz sürdürülebilir bir politika değildir. Çünkü Türkiye faiz tuzağına düşmemek durumundadır. Enflasyonla faizin birbirini besleyen, doğuran mekanizmasına çok hassasiyetle yeniden eğilmek zorundayız. Sadece piyasalara bakarak, piyasaların yönlendirmesiyle yürümemeli. Merkez Bankası ön almalı, yol gösterici olmalı ve bu oyuna düşmemeli.
YATIRIMI ÇOK OLUMSUZ ETKİLEDİ
Doğal olarak faizin artması elbette kredi faizlerini de yukarı iter ve yatırımları da olumsuz etkiler. Yüksek enflasyon döneminde de talep düşeceği için yatırım iştah ve hevesi de azalır. Fakat bunun geçici bir konjonktür olduğunu unutmayalım. Türkiye ciddi yatırımlar yapmak zorunda. Bazen biraz daha sakin gidilir. Ama yatırım sürdürülmesi gereken milli bir görevdir. Dolayısıyla ekonomide yeniden dengelenme başladığı anda kredi faizleri de yeniden normale dönecek. Ama geçici etki doğrudur.
YENİ ŞAFAK