YENİ BİR DÖNEMDEYİZ

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, gazetelerin Ankara Temsilcileriyle kahvaltıda bir araya geldi. Ankara temsilcimiz Bayram Zilan, Akdoğan'a son kitabı "Yeni Türkiye Üzerine Tezler"i hediye etti. Kahvaltıda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Akdoğan gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Bakanlığıma bağlı birimlerin daha koordineli hareket eden birimler haline getirmeyi düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte biraz daha işbirliği ve koordinasyon içinde bu kurumların çalışmasını sağlamak istiyorum.

Bu kuruluşların hepsi kamu diplomasi faaliyeti yapan kurumlardır. Yani yurtdışında Türkiye'nin tezlerini savunmak, lobi yapmak, kamuoyu oluşturmak gibi ama artık dışı, içi yok. İç politikada kamuoyunu doğru bilgilendirmek kamu diplomasisi açısından artık politikada da siyasette de kullanılan bir kavram. Bütün bu kurumların da biraz bu amaca yönelik çalışmalarını önemsiyorum. Bizim Basın-Yayın'ın yurtdışında temsilcilikleri var. Basın Müşavirlikleri, Ataşelikleri... Maalesef kupür danışmanı veya oradaki Büyükelçinin basın danışmanı gibi çalışıyor; oysa dediğim bu misyonla çalışması lazım, yani Türkiye'nin tezlerini anlatacak, lobisini yapacak, kamu diplomasi faaliyeti yönetecek bir misyon üstlenmeleri gerekiyor. Önemli olan bu yaklaşımı idrak etmeleridir. Böyle bir dönüşüm istiyorum.

SERMAYE MEDYA

İktidar-medya ilişkisi kadar sermaye-medya ilişkisi de önemlidir. Doğal sınırlılıkları ve zorlayıcı bir takım tarafları var. Editöryal bağımsızlık konuşulduğu kadar, iktidardan çok sermaye tartışılabilir. Yani o sermaye grubunda yayın yapan insanlar, sermaye sahibi olanları eleştirebiliyorlar veya onların bir şekilde kendilerine zarar verebileceği konularda yayın yapabiliyorlar. Medyanın bunların böyle objektif bir şekilde masaya yatırılması, değerlendirilmesi gerekiyor. Bu ifade özgürlüğü konuları da gündeme geldi. Basının sesi tamamen kesildi. Her gün işte bugün de bakın hükümeti eleştirmeyi savaş açmak gibi gören bir gazetecilik anlayışı da var. Onun da belki sorgulanması lazım yani burada böyle bu kadar büyük bir sınırlama veya müdahale varsa, nasıl bu kadar bu yayınlar yapılabiliyor.

MEDYADA YAPISAL BİR DÖNÜŞÜM VAR.

Gazeteler niye az okunuyor? Niye tirajlar artmıyor? Algı problemi ve bir imaj problemi var. Yani kendi imajını yönetemeyen bir iletişim kurumu olamaz. Sen bir iletişim kurumu iddiasındaysan önce kendi imajını oluşturabilmen lazım. Kendi algını sen yönetemiyorsan zaten başka hiçbir şey yapamazsın zaten. Bu iletişim kurumları için de medya kurumları içinde geçerlidir. Halka eğitimsiz demek olayı çözmüyor. Bir de tabi yapısal bir dönüşüm var. Belli bir süre sonra basılı gazetelerden, internet gazeteciliğine doğru bir dönüşüm olacak. Buna uyum sağlayabilmek de önemli. Farklı toplum kesimleri veya farklı yaş grupları artık o yeni mecralara yönelebiliyorlar. Siyaseti yapan gazeteciliğinde bir kitlesi var. Akit'in bir kitlesi var, Cumhuriyet Gazetesinin bir kitlesi var. Fikir gazeteciliği, biraz daha ideolojik gazetecilik yaptığınızda belli kesime doğal olarak hitap edebiliyor.

''RAKİBİ TEBRİK ETMEYEN BİR MUHALEFET ANLAYIŞI VAR''

Türkiye'de siyasetçiler düzeyinde bir siyaset tarzından kaynaklı bir kutuplaşma olduğunu düşünmüyorum. Seçim gecesi Tayyip Erdoğan'dan balkon konuşması yapması bekleniyor. Rakibini tebrik edemeyen bir anlayış var. Yüzde 52'yi aşağılayan bir anlayış var. Yani bu seçmenin tercihidir saygı duyuyoruz demek yerine o yüzde 50'yi aşan bir yaklaşım var. Bunu eleştirmiyoruz, yani bu muhalefet niye empati yapmıyor, niye anlamaya çalışmıyor, niye sonuçlardan ders almıyor, niye rakibini tebrik edemiyor, niye o farklı kesimleri kucaklamıyor demiyoruz. Başbakan onu yapmıyor, bunu yapmıyor diyoruz.

TÜRKİYE'DE MUHALEFET YOK

Cinnet halinde konuşan bir muhalefet anlayışı var. Bunun karşılığı yok size gelir birisi tokat atar sen de yumruk atarsın. Sana elleyen yok karışan yok bir sen ha bire bir yerleri yumruklamaya çalışıyorsun. Şimdi o zaman sende bir problem var demektir. Bahçeli'nin konuşmalarına Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarına bir şey diyen mi var da bu kadar hakaret konuşmalar yapılıyor. Bu yüzden bunlar artık eski Türkiye'nin lafları.

YENİ ANAYASA

Anayasa konusunda toplumda büyük bir beklenti var. Bütün partilerin de bir takım sözleri, vaatleri var. Bunu yeniden denememiz lazım. Yani seçime şu kadar süre var demeden burada yeni bir deneme yapmakta fayda var. En azından anlaşılan maddelerin çıkarılması konusunda yeni bir uzlaşı yani uzlaşılan maddelerin çıkarılması konusunda bir uzlaşı sağlanması gereklidir. Bu hiç değilse diğerinin önünü açar veya o umudun ortadan kaybolmaması için taze kalması için bir sebep olur Anayasa değişebiliyormuş. Partiler bir araya gelip adım atabiliyormuş.