Yargıtay'da düzenlenen 2023-2024 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Akarca, "Adalet, eşitlik ve kardeşlik duygularının somutlaştığı, barışın ve refahın arttığı bir yıl olması dileğiyle yeni adli yılı açıyorum." diye konuştu.
Yeni anayasa ihtiyacının uzun süredir siyasi gündemi meşgul ettiğine işaret eden Akarca, "Demokrasimizi güçlendirecek, insan haklarını daha çok koruyacak, hukuk devletini geliştirecek ve darbe döneminin izlerini silecek yeni bir anayasa arayışını biz de destekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Anayasaların temel fonksiyonunun insanların uzlaşıp, barış, güven ve adalet içinde yaşamasını sağlamak olduğunu dile getiren Akarca, şöyle devam etti:
"Toplumsal meşruiyete en üst seviyede ulaşmak, yeni anayasanın odağındaki gaye olmalıdır. Anayasa bir değerler manzumesi olup, aynı zamanda bir arada yaşama manifestosu olmalıdır. Devlet teşkilatına ilişkin hususların anayasada çok fazla yer alması anayasayı insandan uzaklaştırır, bürokratikleştirir. Anayasa sadece toplumsal sözleşme değildir, aynı zamanda devletin topluma taahhüdüdür. Devlet, toplumun değerlerini, ideallerini ve ihtiyaçlarını ciddiye alacağını anayasa ile taahhüt altına almalıdır.
Yeni anayasa gelecek nesillerin haklarını da güvence altına almalıdır. Anayasa, devleti ve toplumu düzenlerken birlikte yaşama arzumuzu da yansıtmalıdır. Toplumsal barışın korunmasının yanında adaletin ve kanun önünde eşitliğin toplum ve devlet hayatının her alanında geçerli olması için kurallarımız olmalıdır.
Anayasa, aynı zamanda kural koymanın da kurallarını belirlemelidir. Kural koymanın kuralları olmazsa, sınır tanımadan sürekli değişen kurallar toplumun dengesini bozar ve enerjisini boşa harcamasına neden olur. Yeni anayasa, insanın, insan olarak yaşamasını kolaylaştırmalıdır. Yeni anayasa, insanca yaşanabilecek bir toplum düzeni kurmalıdır."
"Yargı yeniden yapılandırılmalıdır"Yargıtay Başkanı Akarca, hukuk geleneklerinde yüksek mahkemelerin yargı yönetiminde etkili veya belirleyici olduğunu, adli teşkilata da yön verdiğini bildirdi.
Hukuki denetimin yanı sıra etkinlik ve verimlilik açısından da mahkemelerin denetlenmesi ve onlara rehberlik edilmesinin yüksek mahkemelerin görevleri arasında sayıldığını anımsatan Akarca, "Bu nedenle, insan haklarının, hukuk devletinin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biri olan yargı, yeniden yapılandırılmalıdır. Nitelikli, bağımsız ve tarafsız bir yargı için anayasal güvencelerin bulunması gerektiği açıktır." dedi.
Devlette tüm kuvvetin kaynağını milli iradenin teşkil ettiğini vurgulayan Akarca, hiçbir devlet organının milli iradeden ayrı, müstakil bir kuvveti olduğunun düşünülemeyeceğini kaydetti.
"Anayasal düzende kuvvet tektir, millettir" diyen Akarca, yetkilerin ise ayrı ayrı olduğunu belirterek, "Yargı, bu yetkiyi kullanırken diğer devlet organları ve sivil toplum kuruluşları, medya, uluslararası örgütler ve benzeri etki odaklarının baskısından korunmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Yargı teşkilatındaki yeniden yapılanma önerilerini de açıklayan Akarca, şöyle devam etti:
"Yeni anayasada, Yargıtayın idari yapısı ve yargı organına ilişkin anayasal hükümler sistemsel bir yaklaşımla bu ihtiyaca göre düzenlenmelidir. Hakimler ve Savcılar Kurulu, Adalet Bakanlığı ve yüksek mahkemeler arasındaki görev ve yetki paylaşımı yeniden planlanmalı, Kurul üyelerinin bir kısmı doğrudan yüksek mahkemeler tarafından seçilmelidir.
Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvurunun olağan bir kanun yolu gibi uygulanmasının ortaya çıkardığı sorunlar da giderilmelidir. Uzmanlık gerektiren hukuki konularda engin bilgi ve deneyime sahip hakimlerin geliştirdikleri tutarlı içtihatların, bireysel başvurunun amacını aşacak şekilde Anayasa Mahkemesince uygulanması hukuki güvenlik ve öngörülebilirlik ilkelerini zedelemektedir. Bu şekilde oluşan belirsizlik ve karmaşa, bozma oranlarının artmasına, yargılama sürelerinin uzamasına ve neticede adli kalitenin düşmesine neden olmaktadır."
"12 yıllık görev süresi sınırı kaldırılmalıdır"Yargıtay Başkanı Akarca, yeni anayasa çalışmaları kapsamında Yargıtaya ve adli yargıya ilişkin hukuki çerçevenin de bütünüyle yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Yargıtay tetkik hakimleri ve Yargıtay Cumhuriyet savcılarının tayinlerinde Yargıtayın muvaffakiyetinin olması adına hukuki düzenleme yapılması gerektiğini belirten Akarca, dünyanın birçok ülkesindeki yüksek mahkemelere birlikte çalışacakları hakim ve savcıları belirleme hakkının verildiğini söyledi.
Türkiye'de Anayasa Mahkemesine verilen bu yetkinin, Yargıtay ve Danıştaya verilmediğini dile getiren Akarca, bu durumun yüksek mahkemenin bağımsızlığı bakımından da önemli bir eksiklik olduğunu, yüksek mahkemelerin hesap verilebilirliğinin de böylece zayıflatıldığını ifade etti.
Yargıtay üyelerinin görev sürelerinin 12 yıl ile sınırlandırılması uygulamasının kaldırılması gerektiğini kaydeden Akarca, "Temyiz incelemesi görevi, uzmanlık gerektiren bir konu olup ancak engin bilgi birikimi ve deneyime dayalı olarak yürütülebilir." diye konuştu.
"Kabul edilemezlik kararı yüksek mahkemelerin ortak özelliği"Mehmet Akarca, iş yükünün kontrol edilebilmesi bakımından da Yargıtayın "daha az ve daha kaliteli karar ver" prensibini hayata geçirebilmesi gerektiğini belirtti.
İstikrar kazanmış içtihatlarla açıkça çelişen temyiz başvurularının 5 kişilik heyetler tarafından incelenmesi yerine daha basit bir usulle karara bağlanmasının zaman ve emek kaybını önleyeceğini belirten Akarca, "Kabul edilmezlik kararı verilmesi, Yargıtay benzeri yüksek mahkemelerin ortak özelliğidir." ifadelerini kullandı.
Akarca, Yargıtaydaki daire başkanı seçimlerinin üye sayısının salt çoğunluğuyla seçildiğini, bu durumun seçimlerin uzamasına sebebiyet verebildiğini belirtti. Akarca, Başkanlık seçimlerinin daha kısa sürede sonuçlanması için Yargıtay Kanunu'nda düzenleme yapılması önerisinde bulundu.
"Denkliğin tesisi gerekir"Mehmet Akarca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının "Türkiye Cumhuriyeti Başsavcılığı" olarak yeniden yapılandırılması gerektiği yönündeki görüşünü yineledi.
Akarca, şunları kaydetti:
"Karşılaştırmalı hukukta genellikle ülke başsavcılığı sistemi mevcut olup, adli makamlar arasındaki denkliğin de tesisi gerekir. Yapılacak soruşturmalarda devletin ilgili makamlarıyla işbirliği yapılması önemli olduğu gibi yabancı ülke makamlarıyla da üst düzeyde koordinasyon ve adli yardım sağlanmalıdır. Sınır ötesi suçlar ile organize ve terör suçlarıyla mücadele edebilmek için soruşturmaların tek elden, uzmanlaşmış Cumhuriyet savcıları ve gerekli teknik donanıma sahip adli kolluk personeli tarafından gecikmeksizin yürütülmesi gerekir. Tüm bu ihtiyaçlara cevap verebilmek amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ülke başsavcılığı olarak yeniden yapılandırılmalıdır."