Yalan söylemek ve yalan yere yemin etmek - Gazali - İhyau Ulumiddin

Bu, günahların en çirkinlerinden, ayıpların en fâhişlerindendir. Büyük İslam Alimi Ebu Hamid Muhammed Gazali''nin İhyau Ulûmi''d-Dîn eserinden bölümler: Yalan Söylemek ve Yalan Yere Yemin Etmek

Yalan Söylemek ve Yalan Yere Yemin Etmek

Bu, günahların en çirkinlerinden, ayıpların en fâhişlerindendir.

Hadîsler

İsmail b. Vâsıt şöyle anlatıyor: Ebubekir Sıddîk Hz. Peygamber'in ölümünden sonra hutbe okurken şöyle dedi: Bir sene önce Hz. Peygamber şimdi bulunduğum yerde durdu -sonra Ebubekir ağladı- ve şöyle dedi:

Yalandan sakınınız. Çünkü yalan, fısk ve fücurla beraberdir. Bunların ikisi de cehennemdedir.151

Muhakkak ki yalan, ateşin kapılarından bir kapıdır.152

Hasan Basrî şöyle demiştir: Daha önce şöyle deniliyordu: 'Gizli ile açığın, söz ile fiilin, çıkış ile girişin değişik olması münâfıklıktandır. Üzerinde münâfıklık binâsının yükselmiş olduğu temel yalancılıktır'. Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:

En büyük hiyanet, din kardeşine haber verdiğin bir sözde o sana inandığı halde senin ona yalan söylemendir.153

Kul yalan söylemek ve yalancılıkla meşgul olmak sebebiyle Allah katında yalancılardan sayılır.154

Hz. Peygamber, bir koyunun pazarlığını yapıp 'Allah'a yemin ederim, sana şu şu fiattan eksik vermem', 'Allah'a yemin ederim, ben de sana şu şu fiattan fazla vermem' diye yemin eden iki kişinin yanından geçti. Sonra oradan geçerken onlardan birinin koyunu satın aldığını gördü ve şöyle dedi: 'O iki kişiden biri hem günahı, hem de yeminin kefaretini yüklenmiş oldu'.155

Yalan, rızkı eksiltir.156

Muhakkak tüccarlar fâsık ve fâcirlerin ta kendisidirler. 'Ey Allah'ın Rasûlü! Allah, alışverişi helâl kılmamış mıdır?' dediler. Hz. Peygamber 'Evet! Alış-verişi helâl kılmıştır. Fakat tüccarlar alışverişte yemin ederler, günahkâr olurlar, konuşurlar, yalan söylerler' dedi.157

Üç sınıf vardır. Kıyamet gününde Allah onlarla konuşmaz ve onlara (rahmetle) bakmaz: 1.Sadakasıyla minnet eden (başa kakan) 2.Yalan yemin ile malını satan 3.Kibir ve gururdan ötürü eteğini yerlerde sürükleyen.158

Allah'a yemin eden bir kimse, yeminine bir sivrisinek kanadı kadar yalan katarsa, o yemin kıyamete kadar onun kalbinde bir (siyah) nokta teşkil eder.159

Üç sınıf vardır. Allah Teâlâ onları sever:

1.Bir grup arkadaşının içinde bulunup, (düşmana karşı)göğsünü, ölünceye kadar veya Allah kendisine ve arkadaşlarına bir yol açmcaya kadar geren kimseyi,

2.Kendisine eziyet veren kötü bir komşusu olduğu halde ölünceye veya göç edinceye kadar sabredip onun eziyetine göğüs geren kimseyi,

3.Arkadaşları ile yolculuğa veya düşman üzerine giden, yolculuğun kendilerini yorduğu, herkesin yatıp dinlenmeyi arzuladığı bir zamanda, arkadaşları yatarken bir kenara çekilip namaz kılan, arkadaşları uyanmcaya kadar ibadetle meşgul olan kimseyi Allah Teâlâ sever.

Üç grup da vardır ki Allah Teâlâ onlara buğzeder:

1.Fazla yemin eden tüccar,

2.Gururlu olan fakir,

3 Verdiğini başa kakan cimri.160 Yine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Başkalarını güldürmek için yalan söyleyen kimseye cehennem vardır. Azap ona olsun, azap ona olsun!161

Rüyamda bir kişi bana geldi ve 'Kalk!' dedi. Onunla birlikte kalktım. Bir de gördüm ki iki kişinin yanındayım. Onlardan biri ayakta, diğeri oturmuş... Ayakta olanın elinde çengeller vardı. O çengelleri oturan kişinin ağız boşluğundan geçiriyor, dudakları omuzlarına yetişinceye kadar çengelleri çekip uzatıyordu. Sonra tekrar çekiyordu. Sonra çengeli çıkarıp ağzının öbür tarafına takıyor, onu çektiği zaman, öbür tarafı eskisi gibi oluyordu. Beni kaldırana 'Bu manzara nedir? dedim. Bana dedi ki: 'Şu oturan kişi yalancıdır. Kıyamete kadar kabrinde bu şekilde azap görecektir.162

Abdullah b. Cürad163 şöyle anlatıyor: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Mü'min bir kimse zinâ eder mi?' dedim. Hz. Peygamber 'Bu bazen olur' dedi. 'Ey Allah'ın Peygamberi! Mü'min bir kimse yalan söyler mi?' deyince Hz. Peygamber 'Hayır!' dedikten sonra hemen şu ayet-i celîleyi okudu: 'Yalanı ancak Allah'ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte bunlar asıl yalancı olanlardır'. (Nahl/105)164

Ebu Said el-Hudrî Hz. Peygamber'den şöyle rivayet ediyor:

Ey Allahım! Kalbimi münâfıklıktan, tenâsül uzvumu zinâdan ve dilimi yalandan temizle.165

Üç sınıf vardır ki, Allah onlarla ne konuşur, ne de onlara iltifat eder ve ne de onları över veya kalplerini temizler. Onlar için elem verici bir azap vardır:

1.Zina eden evli veya yaşlı bir kimse

2.Yalan söyleyen padişah

3.Gururlu olan bir fakir.166

Abdullah b. Amr167 şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber evimize geldi. Küçük bir çocuktum. Oynamak için dışarıya çıkmıştım. Annem 'Ey Abdullah! Gel sana bir şey vereceğim' dedi. Hz. Peygamber anneme dedi ki:

-Sen ona ne verecektin?

-Hurma verecektim.

-Dikkat et! Eğer ona hurma vermeyecek olsaydın,bu söylediğin defterine yalan olarak geçecekti.168

Yine Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Eğer Allah bana şu kum taneleri kadar nimet verseydi muhakkak onu aranızda taksim ederdim. Taksim ettikten sonra beni ne cimri, ne yalancı ve ne de korkak olarak görmezdiniz.169

Hz. Peygamber bunu söylerken yaslanmış bulunuyordu. Sonra şöyle devam etti:

'Size büyük günahların en büyüğünü haber vereyim mi? O, Allah'a şirk koşmak ve anne ve babaya isyan etmektir'. Sonra kalkıp oturdu ve şöyle dedi: 'Dikkat ediniz! Büyük günahların en büyüğü yalancılıktır'.170

İbn Ömer Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder: 'Kul, yalan söylediğinde melek kendisinden bir mil uzaklaşır. Uzaklaşması kişinin söylediğinin pis kokusu nedeniyledir'.171

Enes, Hz, Peygamber'in şöyle dediğini rivayet eder: 'Bana altı hasletle kefil olunuz, ben de size cennetle kefil olayım. Ashâb-ı kirâm 'O altı haslet nedir?' diye sorunca şöyle dedi:

1.Sizden birisi konuştuğu zaman yalan söylemesin.

2.Söz verdiği zaman sözünden dönmesin.

3.Emin sayıldığı zaman hıyânet etmesin.

4.Gözünü haram bakıştan korusun.

5.Tenâsül uzvunu zinâdan korusun.

6.Ellerini zulümden uzak tutsun.172

Yine şöyle buyurmuştur: 'Muhakkak şeytanın sürmesi, enfiyesi ve çerezi vardır. Çerezi yalan, enfiyesi öfke, sürmesi ise uykudur'.173

Hz. Ömer birgün hutbe okurken şöyle dedi: 'Ey insanlar! Sizin içinizden buraya çıktığım gibi, Hz. Peygamber de bizim içimizden bu makama çıkıp şöyle buyurmuştur:

Benim ashabıma iyi davranın. Sonra onları tâkip eden tâbiîne de iyi davranın. Sonra yalan yayılacaktır. Hatta kişi, yemine dâvet edilmediği halde kendiliğinden yemin edecektir. Kendisinden şahidlik istenilmediği halde şahidlik yapacaktır.174

Kim yalan olduğunu bildiği halde benden hadîs rivayet ederse, o yalancının biridir.175

Kim yalan yere yemin eder, müslüman bir kişinin malını o yalan yeminiyle haksız olarak elde ederse, böyle bir kimse, Allah'ın huzuruna, Allah kendisine kızgın olduğu halde gelir.176 Rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber bir kişinin şahidliğini -uydurduğu bir yalan yüzünden- reddetmiştir.177

Yalan ve hâinlik dışında müslümanda her haslet bulunabilir.178

Aişe validemiz dedi ki: 'Hz. Peygamber'in ashabına, yalandan daha ağır ve zor gelen bir huy yoktu. Hz. Peygamber ashâbından bir kişinin yalan söylediğine muttali olursa, onun göğsünden menfi tesiri silinmezdi. Ta ki o kişinin söylediği yalandan tevbe ettiğini bilinceye kadar../

Hz. Musa (as) dedi ki: 'Yarab! Amel yönünden kullarından hangisi daha hayırlıdır?' Allah Teâlâ 'Yalan söylemeyen, kalbi fısk ve fücur taşımayan ve zinâ etmeyen kul' dedi.179

Lokman Hakîm oğluna şöyle dedi: 'Ey oğul! Yalandan sakın! Çünkü yalan serçenin eti gibi tatlıdır; Fakat pek kısa bir zamanda sahibi kendisinden bıkar!'

Hz. Peygamber, doğruluk konusunda şöyle buyurmuştur:

Dört haslet vardır. Bunlar sende bulunursa, senin dilinden ne çıkarsa çıksın sana zarar vermez. O dört haslet şunlardır:

1.Doğru konuşmak 2.Emâneti korumak 3.Güzel ahlâk 4.Yemekte afiftik.180

Ebubekir Sıddîk, Hz. Peygamber benim şu makamımda durarak Ebubekir bunu söyledikten sonra ağladı- şöyle dedi:

Doğruluktan ayrılmayınız. Çünkü doğruluk, sevapla beraberdir. Onların ikisi cennettedir.181

Hz. Muaz Hz. Peygamber'in kendisine şöyle dediğini naklediyor:

Sana Allah'tan sakınmayı, doğru konuşmayı, emaneti yerine getirmeyi, sözüne sahip çıkmayı, selâm vermeyi ve mütevazi olmayı tavsiye ediyorum.182

Ashab'ın ve Âlimlerin Sözleri

Hz. Ali (r.a) şöyle demiştir: 'Allah nezdinde hatalıların en büyüğü yalancı dildir. Pişmanlığın en kötüsü kıyamet günündeki pişmanlıktır'.

Ömer b. Abdülaziz şöyle demiştir: 'Ben uçkurumu bağladıktan bu yana bir defa olsa dahi yalan söylemiş değilim'.

Hz. Ömer şöyle demiştir: 'Sizin bizce en sevimliniz, sizi görmediğimiz zamanda ismen güzel olanınızdır. Sizi gördüğümüz zaman bizce en sevimliniz, ahlâkça en güzel olanmızdır. Sizi denediğimiz zaman bizce en sevimliniz, sözü en doğrunuz ve eminlikte en büyüğünüzdür'.

Meymun b. Ebî Şebib'den183 şöyle rivayet edildi: 'Bir mektup yazmak için oturdum. Bir kelimeye geldim. Eğer o kelimeyi yazarsam mektubu güzelleştirmiş ve fakat bunun yanında yalan söylemiş olacaktım. Bu bakımdan terketmeye karar verdim. Sonra Kâbe cihetinden şöyle çağırıldım:

Allah, iman edenleri dünya hayatında da, ahiret hayatında da sağlam sözle tesbit eder. (İbrahim/27)

Şa'bî der ki: 'Ben hangisinin cehennemde daha derine dalacağını bilmiyorum; yalancı mı, cimri mi?'184

Bağdadlı İbn Semmak şöyle demiştir: 'Zannetmem ki yalanı terkettiğimden dolayı sevap kazanmış olayım. Çünkü ben yalanı şerefime yediremediğimden terkediyorum.185

Halid b. Sabih'e 'Acaba bir tek yalan söylediği için kişiye yalancı denilir mi?' diye soruldu. 'Evet denilir' diye cevap verdi.

Mâlik b. Dinar şöyle demiştir: "Birtakım kitaplarda okudum. 'Hiçbir hatip yoktur ki hutbesi ameliyle karşılaştırılmasın. Eğer ameli sözüne uygunsa tasdik edilir. Eğer yalancı ise, dudakları ateşten yapılmış makaslarla -bizim bağlarımızı kestiğimiz gibi-kesilecektir' diye yazılıdır".

Yine Mâlik b. Dinar şöyle demiştir: 'Doğruluk ile yalancılık, kalpte şiddetli bir kavgaya tutuşurlar. Ta ki biri diğerini kalpten çıkarıp kovuncaya kadar kavgaları devam eder!' Ömer b. Abdülaziz, Abdülmelik'in oğlu Velid ile birşey hakkında konuşuyordu. Velid, Ömer'e 'Sen yalan söylüyorsun!' dedi. Ömer, Velid'e cevap olarak şunları söyledi: 'Yemin ederim ki yalanın, söyleyeni rezil ettiğini bildiğim günden beri yalan söylemedim'.

150) Ebu Dâvud, Tirmizî 151)İbn Mâce, Nesâî 152)İbn Adîy, (Ebu Umame'den) 153)Buhârî 154)Müslim, Buhârî, (İbn Mes'ud'dan) 155)Ebu Feth el-Ezdî 156)Ebu Şeyh 157)İmam Ahmed, Hâkim 158)Müslim 159)Tirmizî, Hâkim 160)İmam Ahmed, (Ebu Zer el-Gıfarî'den) 161)Ebu Dâvud, Tirmizî 162)Buhârî 163)Âmirî boyunun el-Ukaylî s oyundandır. Buhârî, bu zatın sahabî olduğunu söyler. 164)İbn Abdilberr 165)Hatib 166) Müslim • 167)Adı Abdullah b. Amir b. Rebî b. Mâlik el-Enzî'dir. Babası Âmir sahabe- nin büyüklerindendir. Hicrî 80'den sonra vefat etmiştir. 168)Ebu Dâvud 169)Müslim 170)Müslim, Buhârî 171)Tirmizî 172)Hâkim, Harâitî 173)Taberânî, Ebu Nuayın 174)Tirmizî 175)Müslim 176)Müslim, Buhârî 177)İbn Ebî Şeybe , İbn Adîy 178)İbn Ebî Şeybe 179)İbn Ebî Dünya 180)Hâkim, Harâitî 181)Ebu Nuaym 182)Ebu Nuaym 183)Bu zat Kûfelidir, künyesi Ebu Nasr'dır. Hicrî 33'te Cemacim vakâsında vefat etmiştir. 184)İbn Ebî Dünya 185)İbn Ebî Dünya