Sağlık Bakanlığının dergisinde yer alan haberde Kim.Yük.Müh.Kudret Livaoğlu deterjanların tehlikeleri konusunda önemli uyarılarda bulundu.
Çoğu insan toksik maddelerin endüstriden, ilaçlardan ve hava kirliliğinden hayatımıza girdiğine inanır. Fakat evde kullanılan kimyasalların çoğunun toksik madde içerdiğini düşünmez. Oysaki evde kullanılan kimyasallarla toksik hava solunmaktadır.
Deterjanların %10-30 u yüzey aktiflerden oluşmaktadır. Bu maddelerin parçalanabilirliği (biyodegredasyon) çok önemlidir. Nitekim genelde parçalanması zor olan bu maddeler, su ve toprakta bozulmadan kalıp, akarsularla göl ve denizlere ulaşması buralarda yaşayan canlıları ve onlarla beslenen insanların sağlığını tehdit etmektedir. Laboratuvar çalışmalarında 6 durulamada dahi deterjan kalıntıların kaplardan temizlenmediği tespit edildi. Bardakların üzerinde su lekesi kalmayıp parlaması demek, üzerinin deterjan tabakası ile kaplanması demektir. Ve bu kabın içerisine koyduğunuz sıcak bir gıda ile bu tabaka çözünüp gıdanıza karışmaktadır.
Deterjan katkı maddesi olarak kullanılan fosfat çevre ve insan sağlığına zarar vermektedir. Türkiye`de üretilen deterjanlarda ki fosfat oranı yüzde 15-30 arasında iken Avrupa`da bu konuda getirilen sınırlamalarla yüzde 1-2 arasında kullanılmaktadır. Bazı ülkelerde yasaklanmıştır. Fosfatlar ve diğer deterjan kirlilikleri nedenleri ile de birçok balık türü yok olmaktadır.1978 yılında Marmara Denizi'nde 126 balık çeşidi varken bu gün bu sayı 25.
Deterjanlar sadece bizim çamaşırlarımızı ya da bulaşıklarımızı temizleyip çevreye attığımız maddeler değil, bunları bu kirli sularla beslenen canlıları tüketerek veya deterjan kalıntısı bulaşmış içme suları geri almaktayız.
Deterjanlar kiri çözme yönleri ile cilde de kolay nüfus etmektedir. ABD'de yapılan çalışmalarda bir günde insan vücuduna giren deterjan yüzey-aktif maddesinin 0.3-3 mg arasında olduğu belirtilmektedir. Soluma ve temas yolu ile vücuda alınan deterjan katkı maddeleri; akciğer tahribatı, alerjik reaksiyonlar, santral sinir sistemi, kanser, endokrin ve bağışıklık sistemi bozuklukları gibi önemli rahatsızlıklara neden olabilmektedir.
Deterjanların; kısırlık, nörotoksik, akciğer ve böbrek hasarları, kanser, körlük ve astım gibi hastalıklara yol açabileceği TÜBİTAK tarafından Kasım 2011 Bilim ve Teknik Dergisi'nde açıklanmıştır.
EPA(US Environmental Protection Agency-Amerika Çevre Koruma Kurumu)'nın araştırmacıları ev içi havanın dışarıya göre 3-70 kat arası daha kirli olduğunu bulmuşlardır. Diğer bir EPA çalışması göstermiştir ki ev temizleyicileri dışarıdan gelen toksiklere göre 3 kat daha kanserojen etkisi yapmaktadır. NCA (Uluslararası Kanser Kurumu) son 15 yılın verilerini değerlendirerek ev hanımlarının iş hanımlarına göre %54 daha fazla kanser riski altında olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Antibakteriyel Ürünlerle Mikroplar Dirençleniyoru2026
Son zamanlarda ev temizliğinde çok çeşitli dezenfektanlar(antibakteriyel) üretilmiştir. Dezenfektanlar genellikle bakterileri öldürürler. Sabun, diş macunu, deodorant ve diğer temizleyiciler de antibakteriyel olarak triclosan içerir. Bunlar bakterileri öldürür fakat virüslere karşı etkisizdir. Antibakteriyel sabunlar kötü bakterileri öldürdüğü gibi sağlık için önemli olan iyi bakterileri de öldürürler.
Birçok sağlık uzmanı antimikrobiyellerin evlerde uygunsuz kullanılmasının mikropların direnç kazandığı konusunda uyarıda bulunmaktadır. Direnç kazanan mikroplara karşı kullanılan ilaçlar da etkisiz kalmaktadır. Triclosan bu tip dirençlere sebebiyet vermesine rağmen yaygın olarak kullanılmaktadır. Çamaşır suyu çok eskiden beri kullanılan ve en ucuz antimikrobiyeldir. Çamaşır suyu, mikropların hücrelerini parçalayarak yok ettiği için direnç kazandırma özelliği yoktur.
Temizlik yaparken gerçekten dezenfektan kullanmaya gerek olup olmadığına karar verilmelidir. Eğer evde bulaşıcı hastalık taşıyan varsa onun bulunduğu yerlerde uygulanabilir, diğer durumlarda gereksizdir. Basit sabun deterjan ve su ile düzenli yapılan temizlik yeterli olur. Çalışmalarda antibakterial ürün kullananlarla kullanmayanlar arasında belirli bir fark görülmemiştir. Bazı araştırmalarda çok hijyen ortamlar ile alerjik hastalıklar, astım, egzama gibi hastalıklar arasında yüksek ilişki bulunmuş.
Florida Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre ise; triclosanın anne karnındaki bebeğin yeterli oksijeni almasına engel olduğunu ve bunun da bebeklerin beyinlerinde hasara neden olduğunu tespit edildi.
2000 yılında; triclosan lağımda, balıkta ve anne sütünde bulunmasıyla İsveç hükümeti tarafından yasaklandı. Bu tutum İngiliz uzmanları tarafından da desteklendi ve İngiltere'deki ana bayiler bu kimyasaldan kurtulmaya karar verdiler.
Triclosanın beyin ve üreme fonksiyonlarını bozduğu yönünde araştırmalar var.
Çamaşır Sularının Zararları
İngiltere Bristol Üniversitesinde, 7162 çocuk üzerinde yapılan incelemede; hamileyken ve doğumdan sonra çamaşır suyu, dezenfektan, böcek ilacı, halı temizleyicisi gibi maddeleri sık kullanan annelerin çocuklarının ciğerlerinde hırıltı, 8 yaşından sonrada çocukların solunun yeteneklerinde azalma olduğu görüldü.
Çamaşır suyu içeren temizlik ürünlerinin kullanımıyla karbon tetraklorür ve kloroform gibi maddeler açığa çıkıyor araştırmalarda bunların kanser riskini önemli ölçüde arttırdığı görülmüştür.
Çamaşır sularının alternatifi oksijen bazlı temizleyicilerdir. Oksijenden yaraların dezenfeksiyonunda yıllardır yararlanılmaktadır. Hem hijyen hem de lekelerden korunmak için en iyi çözümdür. Oksijen yanında kullanılan yardımcı maddelere de dikkat ederek seçim yapılmalıdır.
%100 Doğal Hijyen
Derz dolgular ve banyo gibi ıslak zeminlerde hijyen için limon tuzu(sitrik asit)
1 Demlik kaynar suya
1 Y. Kaşığı limon tuzu ilave edip temizlemek istenilen yüzeye dökülüp 15 dk. beklenir.
E 330 sitrik asit limon tuzudur kanserojen değildir. Hem hijyen hem de zor kir ve kireçlerden kurtulma imkanı sağlar.
Kireçlenmiş demliklere de limon tuzu konularak kaynatılırsa kireçten eser kalmaz.
Yumuşatıcılar Psikolojimizi Etkiliyor
Yumuşatıcıların çalışma sistemi; pozitif yük barındırmalarıyla çamaşır üzerindeki negatif iyonları çekip, çamaşırın yumuşamasını sağlamaktır. Fakat uygulamada çamaşırın üzerinde ne kadar elektron var, bizim ne kadar yumuşatıcı eklememiz gerektiğini bilemediğimizden; fazla olan pozitif yükle yüklenen giysiler giyildiği zaman insan vücudundaki elektronları çekerek kişinin daha bitkin ve depresif olmasına neden olmaktadır. Aşağıdaki görselde hücre üzerinde oluşan hasarı inceleyebilirsiniz.
Yumuşatıcı yerine makinenin yumuşatıcı gözüne yarım çay bardağı elma sirkesi ekleyerek doğal olarak yumuşama elde etmiş oluruz.
Kirli Havayı Bitkilerle Temizleyebilirsiniz
Bitkilerle ilgili olarak sadece 'havadaki karbondioksitialıp dışarıya oksijen verirler' diye biliriz. Ancak yapılan bilimsel araştırmalar, bitkilerin sadece karbondioksit değil birçok zehirli maddeyi emerek ortam temizliği yaptığını ortaya koydu.
NASA, iki yıl boyunca 90 bitki üzerinde araştırma yaparak bunlardan 15'inin bu zararlı kimyasalları emdiğini buldu. Bu bitkiler, aloe-vera, bambu, areka, kauçuk, benjamin, devetabanı çeşitleri, dracaena çeşitleri, barış çiçeği, pasa kılıcı, ingiliz sarmaşığı, potos sarmaşığı, salon eğreltisi ve kurdele çiçeği. Bu bitkiler 24 saatte yüzde 87 oranında havadaki kiri yok edebiliyor. Etkin sonuç için bitkilerin boyunun en azından 15 cm kadar olması gerekiyor.