Verdiğimiz sözleri üç ayda yaptık

Ürdün seyahatinde gazetecilere açıklamalarda bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu, seçim vaatlerini üç ay gibi kısa bir sürede hayata geçirdiklerini söyledi. Davutoğlu Yeni Anayasa'nın iskeletinin 2 ay içinde oluşturulacağını, kamuoyunun düşüncelerinin alınacağını söyledi.

Bayram ZİLAN / Amman

Başbakan Ahmet Davutoğlu Ürdün'de gazetecilerle bir araya geldi. Davutoğlu, terör Saldırıları, Sivil Anayasa, Hükümetin seçim vaatleri, Başkanlık Sistemi, Reza Zarrab, tutuklu akademisyenler, Milletvekili Dokunulmazlıkları ve gündeme dair konularla ilgili açıklamalar yaptı.

Geçe gündüz çalıştık

Seçim sonrasında, bir taraftan hükümeti kurduğumuz gün Rus Uçağı düştü o krizle uğraştık, bir taraftan artan terörle mücadele, bir taraftan da vaatlerimizi yerine getirmekle uğraştık. Şimdi 3 ay doldu. Geçen hafta Meclis'e gönderdiklerimizle beraber vaatlerimizin yüzde 100'ünü gerçekleştirdik. Hangi dönemde, verilen sözlerin tamamı 3 ay içerisinde gerçekleştirilmiştir. Bırakın 3 ayı 4 yıl içerisinde yerine getirilen vaatler bile olmamıştır. Biz gece, gündüz çalışıyoruz. Kolay şeyler değildi yaptıklarımız. Ayrıca 6 ayda yapacağımıza söz verdiğimiz vaatlerin yüzde 20'sini de 3 ay dolmadan gerçekleştirdik. Üstelik bütün bunları yaparken bir de Meclis'ten bütçeyi de geçirdik. Bizim karnemizi çıkarın. Ne reformlar vardı ne yaptık görürsünüz. Bu hükümet, siyasi tarihimize verdiği sözü samimi bir şekilde, son noktasına kadar yerine getiren bir hükümet olarak kayıtlara geçmesini isterim. Başka da bir siyasi hesabı ön görmem.

Anayasa için gereken yapılacak

Anayasa vaatlerimizden biridir. Anayasa'nın tek zorluğu elimizdeki siyasi güç ile tek başına Anayasa yapamayacak olmamız. Yani 316 yetmiyor. Ama bu bizim sözümüzü yerine getirmememiz anlamına gelmiyor. En büyük vaat eğer Anayasa ise onun için de gereken yapılır. Önümüzde iki yol var. Ya CHP komisyonu dağıttı deyip bunu zamana yaymak ki benim siyasi ahlakım buna izin vermez.

Kamuoyunun görüşü alınacak

Ya söz vermeyeceksiniz ya sözünüzün gereğini yapacaksınız. Anayasa bizim vaadimizse, başkaları görevini yapmadı diye biz bunu zamana bırakamayız. Bir adım atılmadıkça toplum Anayasa fikrinden soğumaya başlıyor. O zaman biz en iyi Anayasa teklifimizi yaparız. Bütün ihtiyaçlara cevap verecek en iyi Anayasayı yazmak üzere harekete geçtik. Önümüzdeki hafta içinde sadece Anayasa hukukçusu akademisyenlerden oluşan bir heyetle toplantı yapacağım. Sonra geçmişte Anayasa Komisyonunda çalışan arkadaşlarımızla bir toplantı yapacağım. Hafta sonu bu pratik ve teorik heyeti tekrar bir araya getireceğim. Ve siyasi perspektifi verdikten sonra teknik bir heyet Anayasa yazım çalışmasına başlayacak. Hedefimiz 1 u2013 2 ay içinde Anayasa iskeletini oluşturmaktır. Hem partimizin hem kamuoyunun düşüncelerini alıp, metnin ana unsurlarını paylaşacağız ve Meclis Anayasa Komisyonuna bu teklifi indireceğiz. Fakat sürekli gündemde tutup adım atmamak bize yakışmaz.

330'u bulacağımıza inanıyorum

Böyle bir anayasanın da meclisten onay alacağına, kolaylıkla 330 ve üzeri bir destek bulacağına inanıyorum. Bizim görevimiz, milletimizin ihtiyaçlarına cevap veren demokratik ve özgürlükçü bir Anayasayı hazırlayıp meclise sunmaktır. Kişisel kanaatim de böyle bir anayasanın mecliste 330 ve üzeri bir desteği bulacağı yönünde.

Başkanlık Sistemi'ne ihtiyacımız var

Parlamenter mi değil mi ne olduğu belli olmayan bir yönetim sistemi yerine açık, net bir sisteme ihtiyaç var. Bu da son geldiğimiz nokta itibariyle bizim için Başkanlık sistemi. Ama bu başkanlık sisteminin de güçler ayrılığı sistemi ve karşılıklı denge-denetlemenin o kadar iyi tanımlanmış olması gerekir ki kimsenin zihninde şüphe kalmamalı. Prensip olarak üniter devletlerde ve Anayasa Mahkemesinin olduğu yapılarda iki kamaralı sistemi ihtiyaç olduğu kanaatinde şahsen değilim. Ama olmayacak diye bir şeyi de öne sürmek istemem. İnşallah Haziran sonuna kadar görevimiz zihnimizdeki en iyi Anayasayı sunmak.

Duruşumuz ahlakidir

Biz hadi hodri meydan bütün dokunulmazlıkları kaldıralım dedik bu sefer niye sınırlı yapmıyorsunuz diyenler çıkıyor. Anayasa'da da dokunulmazlıklarda da hem hadi getirin diyenler var, sonra ne aceleniz var deniyor. Şimdi bunun siyasi ahlak ve hukuki açıdan temellendirebilirim. Ahlaki açıdan AK Parti sanki dokunulmazlıkların kaldırılmasından çekiniyor gibi öne sürdüler. Madem dokunulmazlıklar söz konusu tam eşitlikçi bir anlayışla herkesin yargıya gitmesi söz konusu. Size şunu söyleyeyim bana daha önce çok meydan okuyan bazı milletvekilleri şimdi acaba benim dosyamda ne var diye sormaya başladılar. Bizim buradaki duruşumuz ahlakidir.

Bütün güvenlik tedbirlerini alıyoruz

Güvenlikle ilgili olarak alınacak tedbirler var ve biz bunları alıyoruz. Öyle bir ateş çemberinin ortasındayız ki engellediğimiz terör saldırılarının sayısını sadece biz biliyoruz. Ülkenin birkaç ilçesinde de olsa yoğun güvenlik operasyonları yürütüyoruz. Bu arada vaatlerimizi yerine getiriyoruz. Yeni anayasa ile ilgili süreci işletiyoruz. Arada diplomatik temaslar gerçekleştiriyoruz. Bütün bu gündemin her birini ayrı bir psikolojiyle yürütmek lazım. Türkiye'nin realitesi bunların hepsi. Hayat böyle akıyor. Tek konu güvenlik değil. Tek konu güvenlik olsa her sabah güvenlik düşünerek kalksam ve günü öyle bitirsem tam da terörün istediğini yapmış kendimi teröre hapsetmiş olurum. Eğer ben kendi gündemimi sadece teröre hapsedersem, önce bunu yapmamız lazım. teröre esir olmamamız lazım. Bakın bu kadar hengame içerisinden bütçemiz son iki ayda 6.6 milyar TL fazla verdi. Onun bizi psikolojik olarak esir almaması için çok yönlü olarak çalışmaya devam edeceğiz. Toplum psikolosini değiştirmek lazım. Her gün terörün konuşulduğu bir ortam teröre hizmet eder. Psikolojik ortamı iyileştirmek gerek. Geçen gün çok hoşuma gitti Başbakan Yardımcımız Mehmet Şimşek istiklale gitmiş ve orada alışveriş yapmış. Bütün bakan arkadaşlarıma söyledim önce siz çıkacaksınız. Önce biz gideceğiz alışveriş merkezlerine sosyal hayatın içinde gözükeceğiz. Güvenlikçi bir tutum takınmadan toplum psikolojisini değiştirmek lazım.

Haberi Ürdün makamları yalanladı

Dün biz yola çıkmadan bu haber bana iletildiğinde arkadaşlara talimat verdim. Ürdün tarafıyla bağlantıya geçin, bu haber doğruysa izahat getirsinler, yanlışsa yalanlasınlar diye. Böyle bir haberin doğruluğu varsayımı üzerime benim ziyareti gerçekleştirmem mümkün değildi. Yola çıkmadan birkaç saat önce açıklama geldi zaten.

Türkiye'yi ilgilendiren bir taraf yok

Dosyanın muhteviyatı veya tartışmalar itibariyle eğer Türkiye'yi ilgilendiren bir şey söz konusu olursa düşüncemizi de tavrımızı da açıklarız. Ama şu ana kadar böyle bir yansıma yok. Tabi insanın aklına şu da geliyor: Bu kadar titiz olan bir hukuk sistemi bir sürü kumpas içinde olan Amerika'daki başka Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı görünen kişiler, yapılarla niye herhangi bir husus gündeme getirmiyor? Daha önce paralel yapının ABD'deki para kaynakları ile ilgili çok soruşturma başlatıldı. Bu nereye gitti acaba? Bu anlamda tutarlı bir şey görmek isteriz. Bütün kara para aklama çabalarına karşı aynı tutarlılığı görmek isteriz. Burada çekineceğimiz bir husus da olmaz. Nedir, önce konunun bir ortaya konulması lazım. Ondan sonra düşüncemizi açıklarız.

Hüküm olmadıkça tutuklu yargılanmaya karşıyım

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü epeydir görüşmeyi arzu ediyordu. Münhasıran bu konu için gelmiş değil. Ama bu konu da açıldı. Ben ilkesel tutumumu her yerde söylemişimdir. Prensip olarak hüküm verilene kadar eğer herhangi bir hukuki zorunluluk yoksa insanların tutuklu yargılanmalarına karşıyım. Herkes için istisnasız olarak söylüyorum. Suç hükme bağlanmadıkça özgürlüklerin kısıtlanmasının doğuracağı kul hakkından korkarım. Sonunda beraat olursa, özgürlüklerin kısıtlanması geri ödemeyecek bir haktır. Bana en büyük cezayı versinler, ama konuşma, yürüme özgürlüğümü elimden almasınlar. Ama bir cezam varsa hüküm verildikten sonra bu ceza başkalarına ne kadar adil uygulanıyorsa, bana da uygulansın.

Ziyaretler devam edecek

Bu ziyaretlere devam edeceğim. Ben gitmeye başlayınca daha popüler hale geldi. Demirtaş, Kılıçdaroğlu'nu çağırdı. İlginin artması iyi. Genelde bir doğu, bir batı olacak. 11 Nisan'da Şanlıurfa'ya gideceğiz. Geçen il başkanları toplantısında Şanlıurfa İl Başkanımıza "Sizin istiklal madalyanız var mı?" diye sordum. "Hayır" dedi. İnşallah istiklal madalyası ile Şanlıurfa'ya gideceğiz. 11 Nisan'da Şanlıurfa'nın kurtuluş gününde madalyayı alıp gideceğim. Ankara dışında ilk bakanlar kurulunu da Şanlıurfa'da yapmayı planlıyoruz.