AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Laf üretmiyoruz biz, iş üretiyoruz iş. Bu seçimlerde bizim önemli bir politikamız var. Büyük medeniyet yolunda 3 başlık. Önce insan, iki demokrasi, üç şehir" dedi.
Erdoğan, partisinin Odunpazarı Meydanı'nda düzenlenen mitinginde yaptığı konuşmada, büyük kızının ilkokuldayken kendisine yarışmada hangi şiiri okuması gerektiğini sorduğunu, kendisinin de Arif Nihat Asya'nın Bayrak şiirini okumasını tavsiye ettiğini anlattı. Kızının yarışmada birinci olduğunu ifade eden Erdoğan, "Çünkü bizim bayrak aşkımız oralardan geliyor. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Ben Rabia, diyorum ya öğrendi. Rabia'yı öğrendi de içeriğini öğrenemedi. Öğrenemez, aklı almaz bunun. Bu onları acaba başka yere nasıl çekerim. Ama Rabia'yı öğrendi. O da bizim için önemli" diye konuştu. Rabia'da birinci olarak tek milletin bulunduğunu dile getiren Erdoğan, bunun, Türküyle, Kürdüyle, Tatarıyla, Romanıyla, Boşnakıyla, Arnavutuyla, hep beraber tek millet olma anlamına geldiğini ifade etti. İkincisinin ise tek bayrak olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bizim bayrağımızın rengi, şehidimizin kanıdır. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız şehidimizin sevgilisidir, sembolüdür. Ve tek vatan. 780 bin kilometre kareyle tek vatan. Bizde batı doğu yok. Kuzey güney yok. 780 bin kilometre karenin her yeri bizim için aynı" ifadelerini kullandı. Vatandaşlara "10-11 yıl önce Ağrı'ya, Kars'a, Iğdır'a, Şırnak'a havalimanı yapılacak denilse inanır mıydınız", "Eskişehir'den yüksek hızlı tren geçecek denilse inanır mıydınız" diye soran Erdoğan, bu hizmetlerin verildiğini, yüksek hızlı trenin de Eskişehir'den geçtiğini söyledi. Yüksek Hızlı Trenin şimdi İstanbul kısmının da biteceğini dile getiren Erdoğan, vatandaşların trenle, kitabını, gazetesini okuyarak, çalışmasını yaparak rahat ve sakin bir şekilde İstanbul'dan Eskişehir'e ulaşacağını kaydetti. Ankara'dan Eskişehir'e sabah gidenlerin gezip tekrar geriye döndüklerini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunlar bizim işimiz. Şimdi şehrin merkezinde de yüksek hızlı treni yerin altına alıyoruz. O da kısa zamanda inşallah bitiyor. Biz büyük projelerin kadrosuyuz. Fakat, büyükşehir belediye başkanının bütün engellemelerine rağmen bunlar yapıldı. Buranın büyükşehir belediyesi, sen ne iş yaparsın. Ana arterlerde senin bir çalışman yok mu? Ben de büyükşehir belediye başkanlığı yaptım. Elhamdülillah. Belediye Başkanlığını CHP'den aldım. 2,5 milyar dolar borçla devraldım. Devrettiğimde 1,2 milyar dolar borçla devrettim. Ve yaptığımız yatırımların, haddi hesabı yok. 4,5 senede bunun burada yaptığının bir kaç mislini yaptım. Bunun bir şey yaptığı yok." Porsuk Çayı'ndan çamur aktığını, büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda olan ana arterlerin çöpten geçilmediğini ifade eden Erdoğan, ara arterlerinin sorumluluğunun ilçe belediyesinde bulunduğunu belirtti. Erdoğan, "İlçe belediyelerinde kalmıyoruz. İş var iş. Laf üretmiyoruz biz, iş üretiyoruz iş. Bu seçimlerde bizim önemli bir politikamız var. Büyük medeniyet yolunda 3 başlık. Önce insan, iki demokrasi, üç şehir. İnsan, demokrasi, şehir. Bu 3 başlığı gerçekleştireceğiz" şeklinde konuştu. "Ben sizin emanetinizi yerli yerinde kullanmakla görevliyim." Adıyaman ziyareti sırasında lenf kanserine yakalanan bir vatandaşın kendisine mektup verdiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu kardeşim mektubunda özetle şunları söylüyor: 'Sayın Başbakanım, 10 yıl önce lenf kanserine yakalandım. Malatya Turgut Özal Tıp Fakültesinde teşhisim konuldu ve tedavime başlandı. Uzun süre kemoterapi gördüm ve hastalık tamamen kontrol altına alındı. Daha sonra doktorlar, hastalığım tekrar nüksetmesin diye ilik nakli olmamı önerdi. Ama ilaçlar çok pahalı ve yurt dışından gelecek. İlaçlar 250 bin avro gibi çok yüksek bir rakam tuttu. Hatta bin 800 avro da kargo bedeliyle ilaçlarıma kavuşacaktım. Tabii bu parayı vermem mümkün değildi. Durumu yetkili kurumlara ilettim. Sağolsun ilgilendiler ve çok kısa bir sürede kuruş ödemeden ilaçlarım elime geldi. Nakil esnasında gerek doktorların gerek hemşirelerin, çok yüksek güleryüzlü hizmetlerinden dolayı ayrıca teşekkür ederim.' Mektup şu şekilde bitiyor. 'Sayın Başbakanım, benim size ve devletime maliyetim 1 milyon lirayı geçti. Bundan dolayı hakkınızı bana helal edin.' Benim helal edecek bir hakkım yok. Çünkü ben aracıyım. Ben sizin emanetinizi yerli yerinde kullanmakla görevliyim." Millete efendiye olmaya değil, hizmetkar olmaya geldiklerini dile getiren Erdoğan, kendilerini diğerlerinden ayıranın bu olduğunu söyledi. Erdoğan, mektubun sonunun şöyle bittiğini kaydetti: "Ben şimdi siyasi partilere soruyorum. 'Bütün bu yapılanlara rağmen bu Başbakana oy vermeyeyim de size mi oy vereyim' diyor. Altına da açmış ismini Niyazi Doğan, Kuştepe köyü, merkez Adıyaman". Buyurun. Olay bu, olay bu. Peki sormak lazım CHP, MHP'ye. Sizin eseriniz ne, ne yaptınız? Şeyh Edebali ne diyor? 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'. Bu devlet, milletinin hizmetindedir. Bu millet de devletine, özellikle milleti, devletiyle aradaki vefayı böyle tesis eder. Benim vatandaşım da lafa değil, icraata bakar."