İslam İşbirliği Teşkilatı, Gazze'deki katliamı görüşmek üzere yarın İstanbul'da olağanüstü toplanacak. Türkiye'nin dönem başkanlığındaki zirvede, küresel işgalcilere karşı 'kınama' mesajlarının ötesinde güçlü yaptırım kararlarına imza atılması gerekiyor.
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Türkiye'nin dönem başkanlığında yarın olağanüstü toplanacak. İslam dünyası, 30 Mart'tan bu yana aralarında bebeklerin, engellilerin yaşlıların ve kadınların da olduğu 100'ü aşkın Filistinliyi katleden İsrail'in soykırımına karşı toplanacak İİT'den artık laf değil icraat bekliyor. Kuruluş sebebi Mescid-i Aksa ve Kudüs'ü korumak olan İİT, yarın sadece kınamakla yetinirse Ortadoğu'ya benzin dökecek. Büyükelçiliğini Kudüs'ü taşıyan ABD ve İsrail'in birlikte yürüttüğü ve Ortadoğu'yu ateşe atacak büyük yıkım projesini önlemek için İİT toplantısı kaostan önce son çıkış anlamı taşıyor. İslam dünyası, Kudüs'ü, Müslümanların onurunu ve bölgenin geleceğini kurtaracak caydırıcı kararlar alınamazsa geriye dönüşün mümkün olmayacağına dikkat çekiyor. İİT, yarın kendi geleceğini de oylayacak. 13 Aralık'ta Kudüs konulu toplantıda sağlanan İslam ülkeleri birlikteliğinin yarınki zirvede de güçlü olarak gösterilmesi bekleniyor. Bu doğrultuda başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere Başbakan Binali Yıldırım ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yoğun diplomasi trafiği yürütüyor.
O HESAPLAR MASADA
Zirvede ABD'nin büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma kararının ardından 13 Aralık 2017'deki olağanüstü zirvede alınan kararlar ve bugüne kadar yürütülen diplomatik çalışmalarda gelinen son aşama ayrıntılı olarak değerlendirilecek. Kudüs'teki büyükelçilik açılışını protesto eden Filistinlilerin İsrail askerlerince katledilmesi İİT üyelerince ağır bir dille kınanacak. Büyükelçilik açılışı üzerinden ABD ve İsrail'in bölgedeki planlamaları da detaylı olarak masaya yatırılacak.
GÜÇLÜ KARAR VAKTİ
İsrail'in insanlık dışı saldırısının ağır bir dille kınanacağı İİT zirvesinde Avrupa'dan ilgili kurumlar, insan hakları ve barışın tesisi için çalışan uluslararası kuruluşlar da göreve çağrılacak. Ancak coğrafyamızda yaşanan son gelişmelere bakıldığında çok daha güçlü kararlara imza atılması gerekliliği öne çıkıyor. İslam coğrafyasına yönelik batı kaynaklı son müdahalelerle birlikte değerlendirildiğinde konu, sadece Filistin ve Kudüs sorunu olarak değil, Müslüman coğrafyasına yönelen bir tehdit olarak algılanıyor. Filistin halkını ve halkın meşru haklarını yok sayan bu adımın bölgesel barış, güvenlik ve istikrara hizmet etmeyeceği, hatta tehdit olduğu vurgulanıyor. Bu yüzden İİT zirvesinde kınamanın çok daha ötesinde ortak yaptırım kararları atılması bekleniyor. ABD ve İsrail'e karşı 'etkili' adımların atılması için bu seferki zirveye, İİT'nin itibarını kurtarma adına son şans gözüyle bakılıyor.