Vakia suresinin hikmeti nedir?

Allah Teala hazretleri bize öyle bir kitap gönderdi ki, her lafzanın önemi hikmet ve faziletleri büyüktür. Kur''an-ı Kerim''deki surelerin önemine binaen hazırladığımız bu haberimizde, Vakia suresinin hikmeti nedir? konusunu işleyeceğiz.

Allah Teala hazretleri bize öyle bir kitap gönderdi ki, her lafzanın önemi hikmet ve faziletleri büyüktür. Kur'an-ı Kerim'deki surelerin önemine binaen hazırladığımız bu haberimizde, Vakia suresinin hikmeti nedir? konusunu işleyeceğiz.

“Vakıa Suresi, zenginlik suresidir. Onu okuyunuz ve o sureyi kadınlarınıza ve çocuklarınıza da öğretiniz.

Vakıa suresi oldukça etkili ve kuvvetli bir suredir. İslam alimleri bu sure için sürekli okumayı alışkanlık eden kimselerin dünyada huzura ve rahat ereceği, dünya nimetlerinden faydalanacağından, Sabah ve akşam okunduğu taktirde kişinin açlık yada diğer sıkıntılardan uzak bir hayat süreceği bahsedilmektedir.

Ölüm döşeğinde olan bir kimseye münkar ve nekir melekleri sual sorduğu sırada Vakıa suresi okunursa sorulara cevap vermesi kolaylaşır.

Helal rızık, fakirlik çekmemek ve zahmete girmeden kazanç isteyen kimseler bu duayı günde 40 defa 40 gün boyunca okuduğu taktirde Allah’u Teala onu muradına nail eder

İkindi ve akşam namazlarından sonra bol ve helal kazanç için okunması önerilmiştir. İkindi namazının ardından 14 defa, akşam namazlarının ardından okunması tavsiye edilir.

Bazı islam alimleri ise vakıa suresinin ölen bir kimsenin üzerine okunması halinde üzerindeki kabir azabını hafifleteceğini, Ölmekte olan bir kimseye okunması halinde ise Allah’ın izni ile imanla dünya hayatını sonlandıracağı söylenmiştir.

Sabah namazından sonra 1 kere vakıa suresi okunup ardından,1000 defa “Ya Kerim Ya Vedud” okuyup Allah’tan dileğini isteyen kimseye Allah istediğine kavuşturur.

Bir kaç kişilik bir toplantıda 41 defa vakıa suresi okuyup,ardından da Allahü tealadan dileğini isteyen kimsenin dileği en kısa zamanda olur.

Özellikle rızık konusunda 41 defa okumanın çok büyük tesiri vardır.

Vakıa suresini okumayı alışkanlık haline getiren kimseyi Allah rızıklandırır ve muradına erdirir.

Hadîs-i şerîflerde şöyle buyuruluyor:

“Her kim, Vakıa sûresini her gece bir defa okumayı âdet haline getirirse, ömründe fakirlik görmez.”

(Ibn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Beyrut 1969, IV, 282)

“Vakıa sûresi zenginlik sûresidir. Onu okuyunuz ve kadınlarınıza ve çocuklarınıza öğretiniz.”

Birgün Hz. Ebû Bekr, Resûlullah efendimize; “Yâ Resûlallah, saçlarında beyazlıklar belirdi” demişti. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz buyurdu ki:

“Saç ve sakalımı Hûd Vâkıa, Mürselât sûreleri ağarttı.”

Resûlullah efendimizin böyle buyurması, bu sûrelerde, kıyâmet hallerini, eski kavimlerin uğradığı âkıbetleri düşünmesi ve ümmeti için üzülmesi sebebiyledir.

Abdullah bin Mes’ûd gözlerini açtı ve şöyle buyurdu:

“Onlara Vâkıa sûresini bırakıyorum. Bu sûreyi okuyan aslâ fakirlik yüzü görmez.”

[Vâkıa sûresi, Kur’ân-ı kerîmde 533 -536 sayfalar arasındadır.]

Zorluklar karşısında nereye sığınıyoruz? Hastalandığımızda, fakirlik kıskacına düştüğümüzde hangi kapıyı çalıyoruz? Bereketin kaynağının Yüce Rabb’imizin kutlu hitabında saklı olduğunu unutmayalım.

Vakıa Sûresi elli altıncı sûredir. Mekke’de nâzil olmuştur. Vâkıa, “olay, savaş, çarpışma ve belâ” demektir. Ayette ise, kıyâmet olayı, sayhası, hadisesi anlamındadır. Kıyâmet olayında çeşitli şiddetler meydana geleceği için, burada “Vakıa” diye anılmıştır. Sûreye “Vakıa” yani kıyâmet hadisesi ile giriş yapılmaktadır: “Olacak vâki olduğu (kıyâmet koptuğu) zaman, onun olduğunu (şimdi olduğu gibi) yalanlayacak kimse çıkmaz!” (Vakıa 1, 2) Ondan sonraki ayetlerde, kıyâmet olayı kısa bir şekilde anlatılmış, ardından da insanların üç sınıf olduğu haber verilmiştir:

“Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman, sağın adamları (amel defterleri sağ tarafından verilenler), ne uğurlulardır onlar! Solun adamları (amel defterleri sol tarafından verilenler) ne uğursuzlardır onlar! Ve o sâbıklar, (o inançta ve amelde duraklamadan) ileri geçenler!” (7-10)

Bu âyetlerde ifâde edilen amel defterleri sol tarafından verilenler, tevhid inancını kabul etmeyen, İlâhî emirlere karşı çıkan ve her türlü kötülüğü işlemekten çekinmeyen inançsızlardır. Amel defterleri sağ tarafından verilenler ise, tevhid inancına sahip olan, ameli salih ve imânı bütün olan müminlerdir. Sâbıklar da, Allah’a en yakın olan, hiçbir şüpheye kapılmadan imân ve salih amelde ileri giden, imân sahibi kişilerdir. Ondan sonra gelen âyetlerde, amel defteri sağ tarafından verilecek mü’minlerle, imân ve salih amelde önde giden sâbıklara cennette verilecek nimetlerle mükâfatlar ve Allah’ın emirlerine muhalefet eden kâfirlere cehennemde verilecek cezalar geniş bir şekilde açıklanmıştır. Bilhassa küfür ehlinin inkâr ettiği ölümden sonraki diriliş için detaylı açıklamalar yapılmış, insanın acizliği ve yüce Allah’ın (celle celâluh) üstün kudret ve irâdesi dile getirilmiştir.

Ben kızlarıma Vakıa’yı miras bırakıyorum

Abdullah b. Mesûd’u, ölüm hastalığında ziyâret eden Hz. Osman (ra), “Sana bir bağışta bulunulmasını emredeyim mi?” demiş. Abdullah, buna ihtiyacı olmadığını söylemiş. Hz. Osman, “Senden sonra kızlarına kalır.” demiş. O zaman Abdullah ona şu cevabı vermiştir: “Sen kızlarımdan korkma. Ben onlara Vakıa Sûresi’ni okumalarını emrettim. Ben, Hz. Peygamber’in (sas) şöyle dediğini işitmiştim: “Her kim her gece Vâkıa Sûresi’ni okursa, ona fakirlik dokunmaz.” (Kaynak: Rezin, Hadis No: 798)

Diğer musibetler gibi fakirlik de, bazen sırf bir imtihan olarak, bazen sevgili bir kulun derecesinin yükselmesine yönelik olarak verilir, bazen de günaha kefaret ve ceza olarak verilir. “Belalara en fazla müptela olanlar, peygamberler, evliyalar ve sırasıyla onlara benzeyen kimselerdir.”(Mecmau’z-Zevaid,2/292) mealindeki hadis-i şeriften, musibetlerin sadece bir ceza değil, bir yakınlık, bir üstünlük simgesi olduğu da anlaşılmaktadır.

Bunu belirttikten sonra sorunuzla ilgili şunları söyleyebiliriz:

Fakirliğe sebep olan günahların başında zina gelir. Hadis-işerifte “Zina fakirlik doğurur” buyurulmuştur. (bk. Kenzu’l-Ummal, h. No: 12989).

Kendine dilencilik kapısını açan kimseye fakirlik kapısı açılır. Tirmizî’nin “hasen-sahih” dediği bir hadis-i şerifte -meal olarak-; “Kim kendine bir dilencilik kapısını açarsa, Allah ona yetmiş fakirlik kapısını açar.”(Tirmizî, Zuhd,17) buyurulmuştur.

Mala karşı hırs/aşırı düşkünlük de fakirlik için bir davetiyedir. Bir hadis-i şerifte meal olarak; Peygamberimiz (a.s.m) bir adama hitaben: “Hırstan/mala düşkünlükten mutlaka sakınmalısın, çünkü hırs, hazır/peşin bir fakirlik demektir.”(Hakim, 4/326)