Vahiy Katipleri

Rasûlüllah (a.s)''e vahyedilen âyetleri yazanlar, kaydedenler.

Hz. Muhammed (a.s) İslâm'ın ilk günlerinden itibaren vahiy kâtipleri ittihâz etmiş, inen âyetleri onlara yazdırmıştı. Tefsir usulü kaynaklarında verilen bilgilere göre, Kur'ân'ın bir arada toplanması üç merhalede gerçekleşmiştir. Kur'ân Hz. Muhammed (a.s)'ın zamanında yazılmış, Hz. Ebu Bekir'in zamanında bir araya toplanmış ve Hz. Osman'ın zamanında da, kitap haline getirilerek çoğaltılmıştır. Zeyd b. Sabit, Kur'ân'ı Hz. Muhammed (a.s)'ın zamanında yazı ile kaydettiklerini haber vermiştir.[97]

Hz. Muhammed (a.s) ümmî (okuma yazması olmayan) bir peygamber olduğu için, kendisine inen âyetleri okuma yazması olan sahabeye yazdırmış ve vahyi yazan bu kâtiplerin sayısı kırka kadar varmıştır. Mekke'de ilk vahiy kâtipliğini Abdullah b. Sa'd b. Ebi Sarh, Medine de ise, Ubey b. Ka'b yapmıştır. Ondan sonra Zeyd b. Sabit bu görevi devamlı sürdürmüştür.

Rasûlüllah (a.s)'ın vahiy kâtipliğini yapan diğer bazı kişiler de şunlardır: Ebu Bekir, Ömer b. el-Hattab, Ali b. Ebi Talib, Osman b. Affan, Amr b. el-As, Muaviye, Şurahbil b. Hasene, Muğire b. Şu'be, Muaz b. Cebel, Hanzele b. er-Rebi', Cehm b. es-Salt, Huseyn en-Nemerî, Zubeyr b. el-Avvam, Amir b. Fuheyre, Ebân b. Said, Abdulah b. Erkâm, Said b. Kays, Abdullah b. Zeyd, Halid b. Velid, Alâ b. el-Hadremî, Abdullah b. Revâha, Huzeyfe b. el-Yemân, Muhammed b. el-Mesleme vs.[98]

Hz. Muhammed (a.s) nâzil olan Kur'ân'ı vahiy kâtiplerine yazdırarak muhafazasını sağlamıştır. Aynı zamanda Kur'an, ezber yolu ile de muhafaza edilmiştir. Hz. Muhammed (a.s) her sene ramazan ayında yazı ve ezber yolu ile tesbit edilen Kur'ân'ı Cebrâil (a.s)'a arzederdi. Bu hususla ilgili olan bazı rivâyetler şöyledir:

"Cibril her sene peygamberle karşılıklı olarak Kur'ân'ı birbirlerine arzederlerdi. Son senesinde ise, bu arz işi iki defa vaki olmuştur."[99]

“Rasûlüllah (a.s) her sene ramazan ayında Kur'ân'ı Cibril (a.s)'a arzederdi."[100]

Vahiy kâtipleri, Yüce Allah tarafından Hz. Muhammed (a.s)'e indirilen âyetleri bez parçaları, enli kürek kemikleri, deve kaburga kemikleri, hurma dalları, ince beyaz taşlar ve hayvan derisi gibi şeylerin üzerine yazıyorlardı.[101] Kur'ân'da bu hususta şöyle bir işâret vardır.

وَالطُّورِ () وَكِتَابٍ مَسْطُورٍ () فى رَقٍّ مَنْشُورٍ

"Tur dağına ve işlenmiş ince deri üzerine yazılmış kitaba yemin ederim." [102]

Zeyd b. Sabit de: "Biz Kur'ân'ı. Rasûlüllah (a.s)'ın yanında bez parçaları üzerine yazdık."[103]