Bu olay İslam tarihinde şöyle geçer: Halife Mutasım döneminde Rum valisi yağmaladığı Müslüman kasabalarından birinde Müslüman bir kadını esir alır. Kadına işkence ederlerken kadın "Va Mutasımah! Neredesin Mutasım!" diye haykırmıştır.
Bunun üzerine Rum valisi dalga geçerek kadına: “Tabi, Mu’tasım beyaz atlı ordularıyla şimdi gelir ve seni kurtarır” der. Bu haber hilafet sarayına ulaştığında Mutasım sevdiği bir içeceği yudumluyordur. Haberi öğrenince: “O kadını esaretten kurtarmadan, bana yeme içme yok!” der.
Bu haber Hilafet sarayına ulaşır ulaşmaz Mu’tasım Billah tam da Rum valisinin alaycı dille ifade ettiği gibi beyaz atlı 4.000 kişilik süvari birliğinin öncülük ettiği devasa bir ordu hazırlar.
Rum valisine bir mektup gönderen Abbasi Halifesi bu mektubunda aynen şöyle der: “Müminlerin Emiri Mu’tasım Billah’dan Rumların köpeğine! Esir aldığın bacımı derhal serbest bırakmazsan sana öyle bir ordu hazırlıyorum ki, bir ucu burada (Bağdat) öteki ucu da orada (Amuriye) olacak.”
Ve Mu’tasım bir tek kadının haykırışı üzerine dediğini yapar, devasa bir orduyla Amuriye üzerine yürür. Halife Mutasım Billah şehri fetheder ve Rum valisini öldürür, kendisine haykıran kadının elinin bağlarını çözer, onu tutsaklıktan kurtarır.
Bugün İslam dünyası olarak sayımız 2 milyarı geçti. Ancak ne bir halifemiz ne de yaralanan o kadınların hesabını soracak Mutasım gibi liderlerimiz var
Soruyorum şimdi size Aksâda işgalcilerin dövüp ellerini kolları bağladığı, çaresizce bekleyenler gençler mi yoksa biz mi çaresiz?